• Sonuç bulunamadı

3.4. GÖNÜLLÜ KURULUġLARIN YOKSULLUKLA MÜCADELEDEKĠ

3.4.11. Yerel Gönüllü KuruluĢların Yoksullukla Mücadeledeki Konumlarının

Gönüllü kuruluĢlar günümüzde yerel, ulusal ve uluslararası alanlarda önemli iĢlevler yerine getirmektedirler. Örneğin, yerelde yoksullukla mücadele ettikleri gibi, deprem, sel ve yaygın gibi doğal afetlerde de önemli görevler almaktadırlar. Çoğu durumda, resmi kurumlardan daha önce felaket bölgelerine gidip çalıĢma baĢlatmaktadırlar. Ulusal hükümetlerin yapamadıklarını bazı durumlarda gönüllü kuruluĢlar yapabilmektedir. Örneğin, bu çalıĢmada incelenen kuruluĢlardan Dost Eli Derneği, dünyanın en yoksul ülkeleri arasında yer alan Nijer‟de (özellikle ülkenin kırsal bölgelerinde), baĢta katarakt ameliyatları olmak üzere, çeĢitli sağlık hizmetleri sunmakta, ülkenin en temel ihtiyaçlarından biri olan su için su kuyuları açmakta ve “balık tutma” projesi kapsamında yoksul insanları iĢ ve meslek sahibi yapmaktadır. Gönüllülerden oluĢan bir ekiple Nijer‟e periyodik seferler düzenleyen Dost Eli ve diğer gönüllü kuruluĢlar, yurtdıĢında önemli çalıĢmalar yürütmektedirler. Ġnsanları buna iten nedir? Bir gönüllü Ģunları söylemekte:

“Yoksulların çektikleri acıları bizler yüreğimizde hissetmiyorsak, insan olduğumuzu bir daha sorgulamamız gerekir. Bu insanlar burada toprak üzerinde yatıyorlarsa, üzerinde yatacak döĢek bulamıyorlarsa ve sadece tek bir gıdayla besleniyorlarsa, bizim insan olarak buna duyarsız kalmamız mümkün değildir.”

Dolayısıyla, çalıĢanların bir bütün olarak gönüllü kuruluĢları nasıl değerlendirdikleri önemli görünmektedir. Bu soru da çoğu çalıĢan tarafından cevaplanmıĢ; ama cevap vermeyenlerin sayısı, bir önceki soruya oranla daha fazladır. KuruluĢ çalıĢanlarının çoğu, yerel düzeyde yoksullukla mücadele eden gönüllü kuruluĢların hem maddi kaynak hem de yoksulluğu giderme açısından yetersiz olduğunu belirtmiĢtir. Bu sonuç da, çalıĢmanın varsayımlarıyla paralellik göstermektedir.

Dost Eli Derneği çalıĢanlarına göre, bu alanda faaliyet gösteren vakıf/dernek sayısı az; çalıĢanlar gayretli ve özverili olursa baĢarı sağlanabilir; bu kuruluĢlar bazı yoksul kesimler (özellikle yaĢlılar ve özürlüler) için çok önemli bir yere sahiptir, ancak yetersizdirler; ülke için çok önemlidirler. Bazıları da, yerel yönetimlerle yerel STK‟lar arasında iĢbirliği ve iĢbölümü olması ve bireyselliğin değil kurumsallığın ön plana çıkarılması gerektiğini belirtmiĢlerdir. Bir çalıĢan, gönüllü kuruluĢlar için “ülkenin olmazsa olmazıdırlar; çünkü halkla devlet arasında süspansiyon görevi üstleniyorlar” derken, bir baĢka çalıĢan, “yerel yönetimlerle yerel STK‟lar arasında iĢbirliği- branĢlaĢma- ve bu çalıĢmalarda STK‟lara destek” verilmesi gerektiğini belirtmiĢtir.

SarmaĢık Derneği çalıĢanlarına göre, mevcut yardım anlayıĢları “toplumun genetiğini bozmakta”, “bağımlılaĢtırma ve üretim isteğinden uzaklaĢtırmakta”, “kaderci bir anlayıĢa” sebep olmaktadır. Bazıları da, yardım kuruluĢlarının “vicdan rahatlatma amaçlı”, “günü kurtarma ve klasik anlayıĢta olduğunu”; bir kısmı bu kuruluĢları görünce mutlu olduğunu ancak bu kuruluĢların “politik veya dinî bir hesap yapmamaları, insanlara insan oldukları için yardım edilmesi gerektiğini” belirtmiĢtir. Bir kısmı da, bu kuruluĢların yetersiz kaldığını, “siyasetten uzak durmaları gerektiğini”, “yoksulluğun yardımlarla değil ancak sosyal devlet ilkesi ve adaletli bir gelir dağılımının olmasıyla giderileceğini ve balık tutmayı öğretmenin önemli olduğunu” ifade etmiĢtir. Bir çalıĢan, Ģunları dile getirmiĢtir: “Yoksulluğun yardımla sonlanacağına inanmıyorum. Yoksulluğun sosyal devlet ve adaletli bir gelir dağılımı, insanların üretkenliğini artırmak için yapılacak çalıĢmalar ile iĢ alanlarının artırılmasıyla ortadan kalkabileceğine inanıyorum.”

Mamuret‟ül-Aziz Vakfı çalıĢanlarına göre de, “tüm gönüllü kuruluĢlar etnik ve cemaat tabanlı düĢünceden uzak olmalı ve insan sevgisini temel almalı”; “kamu, özel sektör ve yerel yönetimlerle iĢbirliğine gidilmeli, toplum duyarlı olmalıdır.” Vakıf çalıĢanlarına göre, “ortak program çerçevesinde faaliyetlerin yürütülmesi” baĢarı Ģansını artırır; ama gönüllü kuruluĢlarda- hepsi bir olmamakla birlikte- takip ve süreklilik yetersizdir. Bunun için “kurumlararası iĢbirliğine” gidilmelidir. Gönüllü kuruluĢların konumuyla ilgili olarak bir kısmı da Ģu görüĢleri dile getirmiĢtir: “KuruluĢların imkânları kısıtlı”, “ortak çalıĢma ve proje eksikliği var”, “yardımlarda suiistimaller meydana gelmekte”, “çoğu aynı tür yardımda bulunmakta”, “ayni ve nakdi yardım ağırlıklı çalıĢmakta”, “insan kaynaklarına eğilmemekte”, bazılarında “benmerkezci

düĢünce” görülmekte ve “politik” davranmaktadırlar. Biri de, gönüllü kuruluĢların “sosyal devletin açığını kapattığını” belirtmiĢtir. Bir çalıĢan Ģunları söylemekte: “Gönüllü kuruluĢların büyük bir kısmı, politik davranmakta ve dolayısıyla yandaĢlarına yönelik çalıĢmaktadır. Kimileri de devletten bağımsız ve özgürce çalıĢamamaktadır.” Bir baĢka çalıĢan Ģu görüĢü dile getirmiĢtir: “Ülkemizde sosyal devlet anlayıĢı yeterince geliĢmediği için bu tür kuruluĢlara önemli görevler düĢüyor. Bu kuruluĢların eğitim ve sağlıkla ilgili yönlendirme ve sosyal hayata kazandırma gibi faaliyetler üstlenmesi de sağlanmalı; buna yönelik projeler üretilmelidir.”

Gönül KuĢağı Derneği çalıĢanlarına göre ise yerel düzeyde yoksullukla mücadele eden gönüllü kuruluĢlar arasında “iĢbirliği” bulunmamakta, “bilgi paylaĢımı” yapılmamakta, “taraflı” davranılmakta, insanları “Ģucu ya da bucu diye kalıplaĢmıĢ önyargılar”a göre nitelendirmek kuruluĢların baĢarı Ģansını azaltmaktadır. Bir çalıĢan Ģu görüĢleri belirtmekte: “Bu iĢler dönemsel olarak değil, sürekli ve planlı yapılmalı. Moda diye yapılmamalı. Bir ilçede birden fazla yardım kuruluĢu var; fakat birbirlerinden haberleri yok. Bilgi paylaĢmıyorlar. Herkesin amacı aynıyken, neden iĢbirliği yerine düĢman gibi birbirlerine baktıklarını anlayabilmiĢ değilim. Birlik olmak ve planlı hareket etmek gerekir. Yoksa hepimiz boĢuna kürek çekiyoruz.” Bir baĢka çalıĢan da Ģunları yazmıĢtır: “Destek görmeyen birkaç kiĢinin koĢturmasıyla bu iĢler olmaz. Toplum bilinçlendirilmeli. Yardım yapılan aile çok iyi araĢtırılmalı. Aksi halde, ailede yanılırsanız bu da topluma yanlıĢ yansıyor…”

ÇalıĢanların görüĢlerinden anlaĢılacağı üzere, yerel düzeyde yoksullukla mücadele eden gönüllü kuruluĢlar, birçok açıdan yetersiz kalmaktadırlar. Yetersizliklere örnek olarak Ģunlar gösterilebilir: kendi aralarında bir iĢbirliği bulunmamakta, devletten destek görmemekte, bilgi paylaĢımı sağlanamamakta, maddi kaynak sıkıntısı çekmekte, yoksulların bütün ihtiyaçları karĢılanamamakta, objektif kriterlere göre hareket edilememektedir. ÇalıĢanların çoğunun bu tür sıkıntıların farkında olması, gönüllü kuruluĢların geleceği için olumlu bir geliĢme olarak görülebilir; çünkü, en azından, yetersizliklerin nereden kaynaklandığı bilinmektedir. Sorun tespit edildikten sonra, çözüm bulmak daha da kolaylaĢmaktadır.

Açıklamalardan, devletten beklentilerde olduğu gibi, çalıĢanların çoğunun gönüllü kuruluĢlardaki sıkıntıların giderilmesi için yine devletten destek beklentisi içinde olduğu anlaĢılmaktadır. GörüĢler kuruluĢtan kuruluĢa değiĢmekle beraber,

“sosyal devlet” ilkesinin uygulanması gerektiği görüĢü, her dört kuruluĢtaki çoğu çalıĢan tarafından kabul edilmektedir. Ancak, sosyal devlet ilkesinin uygulanması, yoksullukla mücadelenin sadece devlet kanalıyla yürütülmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Bazı çalıĢanların kamu kurumları ve sivil kuruluĢlar arasında iĢbirliğinin olması gerektiği, yoksullukla mücadelenin yerelde STK‟lar aracılığıyla yürütülmesi ve yerel aktörler arasında iĢbirliği ve görev dağılımı olması gerektiği görüĢünü dile getirmeleri, buna delil gösterilebilir. Günümüz dünyasında, ister kamuya ait olsun isterse sivil olsun, yerel birimleri/aktörleri dikkate almayan bir yoksullukla mücadele programının baĢarılı olması mümkün gözükmemektedir.

Yoksulluk, günümüzde toplumları derinden etkileyen en önemli sorunlardan biri olmaya devam etmektedir. Yoksulluğun toplumlar üzerindeki etkisi gerçekten çok büyüktür; çünkü hem kendisi büyük bir sorundur, hem de kendi nispetinde büyük olan sorunlara (terör ve çeĢitli suçlar gibi) neden olabilmektedir. Bu yüzdendir ki, 2006 Nobel BarıĢ Töreni konuĢmasında Yunus (2007: 238), terörle mücadele için silahlara harcanan kaynakların yoksulların yaĢamlarını iyileĢtirmek için kullanılmasının daha iyi bir strateji olduğunu söylemiĢtir. Yoksulluk birçok sorunun kaynağı olarak görüldüğü taktirde, yoksulluğu ortadan kaldırmaya yönelik çabaların baĢarıya ulaĢma Ģansı da daha yüksek olacaktır.

Yoksulluğun kendisi önemli bir sorun olduğu ve aynı zamanda birçok soruna da kaynaklık ettiği için, yoksulluğun önlenmesi, azaltılması ve ortadan kaldırılması çabalarını içeren “yoksullukla mücadele” de daha önemli olmaktadır. Yoksulluğun yapısı ve boyutları toplumdan topluma değiĢtiği için, yoksullukla mücadele alanında da çeĢitli yaklaĢımlar ve stratejiler ortaya çıkmıĢtır. Tez içerisinde bunlardan bahsedilmiĢtir. Günümüzde ulusal hükümetlerin ve uluslararası kuruluĢların yanı sıra, gönüllü kuruluĢlardan oluĢan “üçüncü sektör” de yoksullukla mücadele alanında faaliyet göstermektedir. Gönüllü kuruluĢların önemli bir kısmı, bulundukları yerde yerel düzeyde yoksullukla mücadele etmektedirler.

Bu çalıĢmada ise yerel düzeyde yoksullukla mücadele eden gönüllü kuruluĢlar (Türkiye‟nin dört ilindeki dört kuruluĢ) incelenmiĢtir. ÇalıĢmanın sonuçları varsayımlarla kıyaslandığında, varsayımların büyük ölçüde doğrulandığı görülmektedir. ÇalıĢmada elde edilen sonuçlar Ģu Ģekilde özetlenebilir.

 Yerel düzeyde gönüllü kuruluĢlar tarafından yapılan yoksullukla mücadele çabalarına rağmen, yoksulluk hâlâ yaygın bir Ģekilde görülmektedir. Gönüllü kuruluĢlar yoksulluğu ortadan kaldırmaktan ve nedenlerine yoğunlaĢmaktan ziyade, azaltmaya ve yoksulluğun olumsuz sonuçlarını gidermeye çalıĢmaktadırlar. Bazı yoksullar için temel geçim kaynağı konumundadırlar (Diyarbakır‟da olduğu gibi); bazılarının da geçimine yardımcı olmaktadırlar (Ġstanbul, Konya ve Elazığ‟da olduğu gibi).

 Gönüllü kuruluĢların en önemli faaliyeti, yoksullara gıda yardımında bulunmalarıdır. Ancak, bunun yanında baĢka faaliyetleri de (eğitim ve meslek kursları, sosyal uyum projeleri, yoksulluk haritası projeleri) vardır. Yardım kategorisinde ise öncelikli gıda olmasına rağmen, yakacak, giyim, kırtasiye, et ve nakit yardımı da önemli bir yer tutmaktadır.

 Gönüllü kuruluĢlar yoksullukla mücadelede kararlı oldukları halde, güç ve kaynak açısından yetersiz bir konumdadırlar. Bu da onların yoksullukla mücadele faaliyetlerini etkilemektedir. ÇalıĢanların çoğu, gönüllü kuruluĢların önündeki en büyük engelin finansal destek azlığı olduğunu belirtmiĢtir. Devletin yerel SYDV‟leri kadar kaynağa ve imkâna sahip olsaydılar, belki daha baĢarılı olabilirlerdi.

 Devlete ait kurumlar, yerel yönetimler ve STK‟lar arasında bir iĢbirliği olmadığı gibi, yerel düzeyde yoksullukla mücadele eden gönüllü kuruluĢlar arasında da bir iĢbirliği ve koordineli çalıĢma mevcut değildir. Her kuruluĢ, kendine göre ve gücü ölçüsünde faaliyette bulunmaktadır.

 Gönüllü kuruluĢlar güç ve kaynak açısından yetersiz olduğu kadar, nitelikli eleman çalıĢtırmak ve gönüllüler açısından da bir eksiklik içindedirler. Gönüllü kuruluĢların kapsamlı bir yoksullukla mücadele stratejisine sahip oldukları söylenemez. Her kuruluĢta durum farklı olmakla birlikte, yoksullukla mücadele stratejisi, genellikle yoksulları tespit edip onlara yardım götürmek Ģeklinde cereyan etmektedir. Gönüllü kuruluĢların alternatif bir yoksullukla mücadele stratejisi geliĢtirmedikleri görülmektedir. KuruluĢların eğitim, meslek ve sosyal uyumla ilgili çalıĢmaları bulunmakta; ancak bunlar yetersiz bir durumdadır.

 Gönüllü kuruluĢ çalıĢanlarının yoksulluk ve yoksullukla mücadele konularında kapsamlı bir bilgiye sahip olmadıkları görülmüĢtür. ÇalıĢanların tamamen insanî duygulardan hareketle gönüllü faaliyetlere katıldıklarını söylemek mümkündür. Ancak, çalıĢmanın bulgularından gönüllülerin aynı zamanda insanlara yardım etmek, vicdanî sorumluluğunu yerine getirmek, hayır iĢlemek ve sevap kazanmak gibi düĢüncelere sahip oldukları da anlaĢılmaktadır. Bu sonuç, çalıĢmanın varsayımlarıyla örtüĢmektedir. Ayrıca, gönüllülerin kuruluĢun faaliyetlerine yeterince vakit ayıramadıkları da görülmektedir.

 Gönüllü kuruluĢlarda gönüllü olarak çalıĢmak için yüksek gelir seviyesine sahip olmak gerekmediği gibi, yüksek öğrenim düzeyine sahip olmak da zorunlu

değildir. Her gelir seviyesinden ve her öğrenim düzeyine sahip insanlar gönüllü faaliyetlere katılabilmektedirler. Bu sonuç, gönüllülüğü yüksek gelir ve öğrenim düzeyine bağlayan bulgularla çeliĢmektedir.

 Yoksulluk, her yerde farklı sebeplerden kaynaklandığı ve farklı Ģekillerde yaĢandığı için, yerel düzeyde yoksullukla mücadele eden gönüllü kuruluĢların yoksullukla mücadele stratejileri de farklı olmaktadır. Ancak, gıda bankacılığı yöntemi çoğu kuruluĢ tarafından tercih edilmektedir. Ayrıca, yoksulluk yerelde yaĢandığı için, yoksullukla mücadelede de yerellik olmak zorundadır. Bu açıdan, gönüllü yerel kuruluĢlar önemli bir yere sahiptirler. Bu kuruluĢların eksiklikleri ve yanlıĢları olabilmekte; ama bunlar giderilmeyecek Ģeyler değil. Nitekim çalıĢanların çoğunun gönüllü kuruluĢların ne tür sorunlarının bulunduğundan haberdar olduğu görülmüĢtür.

 Yerel düzeyde yoksullukla mücadelenin daha etkin olması için, kamu kurumları, yerel yönetimler ve gönüllü kuruluĢlar arasında iĢbirliği veya iĢbölümü yahut koordineli çalıĢmanın gerekli olduğu anlaĢılmaktadır. Çoğu çalıĢan, bu noktaya vurgu yapmıĢtır. ÇalıĢanlara göre, yoksulluğun sürüp gitmesini engellemek ve kaynak israfının önüne geçmek için, hiç olmazsa, bilgi paylaĢımı gibi konularda iĢbirliğine gitmek gerekmektedir.

 Devletin yoksullukla mücadeledeki eksikliklerinin gönüllü kuruluĢların ortaya çıkmasına neden olması gibi, gönüllü kuruluĢların yoksullukla mücadeledeki yetersizliğinin de, çalıĢanların devletten beklenti içine girmelerine yol açtığı söylenebilir. Zira çoğu çalıĢan, ya devlet müdahalesini zorunlu görmekte ya da yoksullukla mücadele görevini devletin sorumluluğuna vermektedir. Bununla birlikte, yoksullukla mücadele devlet kanalıyla yürütülse bile, çoğu çalıĢan bu mücadelenin, resmi veya sivil, yerel aktörler aracılığıyla yapılması gerektiğine inanmaktadır.

 ÇalıĢanların yoksullukla mücadelede, baĢta devlet olmak üzere, toplumdaki herkese görev düĢtüğünü belirtmeleri, yoksulluğun geldiği boyutları göstermesi açısından önemli görünmektedir. Buradan, yoksulluğun toplumun genelinde toplumsal duyarlılık ve sosyal sorumluluk anlayıĢı olmadan çözüme kavuĢturulmasının zor olduğu anlamı çıkmaktadır.

 ÇalıĢmada yoksulluk kültürüyle ilgili ilginç sonuçlar ortaya çıkmıĢtır. ÇalıĢanların önemli bir kısmı, yoksulluk kültürünün toplumda mevcut olduğuna inanmaktadır. Çünkü çalıĢanların çoğu, yoksulluğun geldiği boyutların ve toplumda ne

tür sonuçlar doğurduğunun farkındadır. Yoksullukla mücadelede esas sorumluluğu devlete vermelerinin bir nedeni de budur.