• Sonuç bulunamadı

3.3. GÖNÜLLÜ KURULUġLARDA ÇALIġANLARIN YOKSULLUK

3.3.1. ÇalıĢanların Yoksulluğu Tanımlama/Algılama Biçimleri

Bu çalıĢmanın en önemli amaçlarından biri, incelenen kuruluĢlarda çalıĢanların yoksulluk ve yoksullukla mücadeleyle ilgili görüĢlerini öğrenmektir. Zira kiĢilerin yoksulluk anlayıĢları ya da algıları, sivil toplum kuruluĢlarına gönüllü olmalarında etkili olduğu gibi, çalıĢtıkları kuruluĢların yoksullukla mücadele stratejilerine de yansımaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, kiĢilerin yoksulluk algıları kuruluĢtan kuruluĢa farklılık gösterdiği gibi, aynı kuruluĢta çalıĢanlar arasında da aynı değildir. Ġstanbul, Konya ve Elazığ‟da, bu kentlerdeki yoksullukla doğru orantılı olarak, göreli yoksulluk anlayıĢı hâkimken, Diyarbakır‟da ise, mutlak yoksulluk daha baskın olduğu

ve bu yoksulluk türü zorunlu göçler sonucunda meydana geldiği için, yoksulluk tanımları genellikle hükümetlerin sosyo-ekonomik politikalarıyla iliĢkilendirilmiĢtir. Ancak bu, sadece Diyarbakır‟a özgü bir durum değil, diğer kentlerde de yoksulluğun sosyo-ekonomik yapıyla iliĢkisi ön plandadır.

Yoksulluk tariflerine geçmeden önce, üzerinde durulması gereken bir diğer husus da Ģudur. “Sizce yoksulluk nedir?” sorusuna bazı kiĢiler cevap vermemiĢtir. Bunu iki Ģekilde yorumlamak mümkündür. Birincisi, yoksulluk göz önünde yaĢanan bir olgu, dolayısıyla tarif etmek gerekmez; yaĢanır, ama tarif edilmez. Ġkincisi, bazı kiĢiler yoksullukla mücadeleyle ilgili faaliyetlere katılmakta; ama yoksulluğu tanımlayacak bir durumda değiller. Ya yoksulluk konusunda fazla bilgileri yoktur ya da sadece insanlara yardım etmek amacıyla bu tür faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Gerçi yapılan yoksulluk tariflerinde de çok fazla bir derinlik yok, dolayısıyla yoksulluk tanımı yapanlarla yapmayanlar arasında bir ayırıma gitmek belki doğru değil; fakat çalıĢanlardan bazılarının faaliyet yürüttükleri bir alanı tarif edememeleri dikkat çekicidir.

Mamuret‟ül-Aziz Vakfı‟nda 30 kiĢiden 5, Dost Eli Derneği‟nde 15 kiĢiden 4, SarmaĢık Derneği‟nde 10 kiĢiden biri, Gönül KuĢağı Derneği‟nde ise 7 kiĢiden ikisi “Sizce yoksulluk nedir?” sorusuna cevap vermemiĢtir. Burada bütün yoksulluk tarifleri ele alınmayacak, kuruluĢlar bağlamında genel bir değerlendirme yapılacaktır.

Dost Eli Derneği‟nde çalıĢanların yoksulluk tarifleri, göreli yoksulluk bağlamında değerlendirilebilir. Yoksulluğu tek kelimeyle “çaresizlik”, “yetersizlik” ve “darboğaz” olarak tarif edenler olduğu gibi, “maddi ve manevi handikap”, “temel ihtiyaçları karĢılayamama”, “maddi ve manevi kaynaklardan yoksunluk” ve “düĢük hayat standartlarına sahip olmak” Ģeklinde tanımlayanlar da bulunmaktadır.

SarmaĢık Derneği‟nde çalıĢanların yoksulluk tarifleri, diğer kuruluĢların tariflerine nazaran daha bütüncül bir nitelik taĢımaktadır. Tanımların çoğu birbirine yakındır. Bir iki kiĢi yoksulluğu, tek kelimeyle “güçsüzlük”, “dıĢlanmıĢlık”, “açlık ve sefalet” olarak tarif ederken, çoğunluk “bilinçli tercihler ve bölgede uygulanan sosyo- ekonomik politikalar sonucu ortaya çıkan bir olgu” olarak tanımlamıĢtır. Birisi yoksulluğu Ģöyle tarif etmiĢtir: “Tercih ve istek dıĢı meydana gelen, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlara ulaĢamama ve bunun sonucunda ortaya çıkan fiziksel, ruhsal ve sosyal tahribat.” Bir baĢkası da yoksulluğu, “sistemsel anlamda geri plana itilmek” olarak tanımlamıĢtır. Bir kiĢinin, yoksulluğu “toplumun sorumsuzluğu” ve “insanların

duyarsızlığıyla” iliĢkilendirmesi de oldukça önemlidir. Bu tanıma göre, yoksulluk bencil bir toplumun ürünüdür.

Mamuret‟ül-Aziz Vakfı‟nda ise yoksulluk tarifleri oldukça çeĢitlidir. Bu bir bakıma gönüllülerin farklı kesimlerden gelmesinden kaynaklanmaktadır. Bazıları yoksulluğu, tek kelimeyle “muhtaçlık”, “tembellik”, “cahillik”, “iĢsizlik” ve “yetersizlik” olarak tarif ederken, bir kısmı da “maddi ve manevi varlıklardan mahrum olmak”, “kendisini ve ailesini geçindirecek güce sahip olamamak”, “temel ihtiyaçları karĢılayamamak” ve “hükümet politikaları sonucu ortaya çıkan bir olgu” Ģeklinde tanımlamıĢtır. Bunun yanında, Elazığlı iki gönüllünün yoksulluğu kiĢinin varoluĢsallığıyla iliĢkilendirmesi oldukça dikkat çekicidir. Biri yoksulluğu, “Aç bir adam, hür bir adam değildir” Ģeklinde, diğeri de “Madden ve manen büyük bir çöküntü içinde olma, yarına ümitle bakamama, hayati önem taĢıyan zaruri ihtiyaçları karĢılayamama” biçiminde tarif etmiĢtir.

Gönül KuĢağı Derneği‟nde yoksulluk, sosyo-ekonomik yapı ve insanî boyutla iliĢkilendirilmiĢtir. Bir çalıĢan yoksulluğu, “insan olduğunu, haklarını unutmak ve toplumdan dıĢlanmak” olarak tanımlarken, bir baĢkası da “insanca yaĢayabilecek imkânlardan yoksun olmak, yaĢam için gerekli olan Ģeylerin kaygısını taĢımak” Ģeklinde tanımlamıĢtır. Bir çalıĢan ise yoksulluğu, “gelirin eĢit paylaĢmaması” olarak görmüĢtür. Ġki çalıĢan da, tanım yerine yorum ve yoksulluğun nedenlerini yazmıĢtır. Biri, “Türkiye‟de yoksulluk diye bir Ģey yok, sadece açgözlülük vardır. Muhtaç insan vardır, ihtiyaç sahibi aileler vardır” yorumu yaparken, diğeri, “yoksulluk iki ana sebepten oluĢuyor: birincisi, bazı insanların yapısı, beceriksizliği, güvensizliği. Ġkincisi ve en önemlisi, haksız kazanç… Bir taraf uç noktalarda yaĢarken, çalıĢan ancak karnını doyuruyor ya da doyuramıyor” Ģeklinde yazmıĢtır.

ÇalıĢanların yoksulluk tanımlarında mutlak, göreli ve insanî yoksulluk tanımlarına uyan ifadeler bulunmaktadır. KuruluĢtan kuruluĢa farklılık göstermekle beraber, çalıĢanların çoğunun yoksulluğu sosyo-ekonomik yapılarla iliĢkilendirdiği görülmektedir. Bunun yanında, yoksulluğu bireysel özelliklerle açıklayanların sayısı da az değildir. Bu, kuruluĢların bulunduğu kentlerin yapısıyla doğrudan iliĢkilidir. Örneğin Elazığ ve Konya‟da yoksulluk temel bir sorun olarak değil, ikinci veya üçüncü dereceden bir sorun olarak görülmektedir. Bu kentlerde yoksulluk oranı düĢüktür. Bu yüzden, yoksulluğun ülkenin sosyo-ekonomik yapısından ve hükümet politikalarından

ziyade, bireysel özelliklere bağlı olarak tanımlanması yaygın bir kabul görmektedir. Buna karĢın, Ġstanbul ve Diyarbakır‟da ise yoksulluk temel bir sorun olarak görüldüğü ve bu kentlerdeki nüfusun önemli bir kesimini etkilediği için, yoksulluk tanımlamalarında bireysel özelliklerden ziyade, genel olarak sistemin kendisi ve toplumların sosyo-ekonomik yapıları ön plana çıkmaktadır. Yoksulluğun yaygın bir Ģekilde görüldüğü yerlerde yoksulluğu bireysel faktörlerle açıklamak, toplumsal gerçekleri görmemek anlamına geldiği gibi, toplumun çoğunluğu tarafından da tatmin edici bir açıklama olarak görülmemektedir.