• Sonuç bulunamadı

3.3. GÖNÜLLÜ KURULUġLARDA ÇALIġANLARIN YOKSULLUK

3.3.7. Yerel Düzeyde Yoksullukla Mücadelede Ġzlenecek Yollar

Bu soru, çalıĢanların yoksullukla mücadelenin en iyi hangi yolla sürdürülebileceğine yönelik Ģahsi görüĢlerini öğrenmek ve düĢüncelerini serbestçe ifade etmelerini sağlamak amacıyla sorulmuĢtur. Ayrıca, vakıf ve dernek çalıĢanlarının konuya ne kadar hâkim olduklarını ve alternatif bir yoksullukla mücadele modelini düĢünüp düĢünmediklerini öğrenmek de amaçlanmıĢtır. Maalesef, bu konuda ne özgün bir görüĢ ortaya çıkabildi, ne de kapsamlı cevaplar alınabildi. SarmaĢık Derneği‟nde bir, Dost Eli Derneği‟nde 4, Mamuret‟ül-Aziz Vakfı‟nda 9, Gönül KuĢağı Derneği‟nde ise 2 kiĢi bu soruya cevap vermemiĢtir.

SarmaĢık Derneği‟nde çalıĢanların bir kısmı, “gönüllü kuruluĢların sayısının artırılması”, “halkın bilinçlendirilmesi”, “hep birlikte el ele verilmesi”, “STK‟lar arasında veya yereldeki tüm kamu, özel ve STK‟lar arasında iĢbirliğinin sağlanması” ve

“yoksullukla mücadele eden gönüllü kuruluĢların siyasî ve dinî bir karĢılık beklemeden faaliyet yürütmelerinin” yoksullukla mücadele için daha önemli olduğunu belirtmiĢtir. Dernekteki bir kiĢinin yoksullukla mücadelede izlenecek en önemli yol için “devlet- yurttaĢ iliĢkisinin yurttaĢ lehine geliĢtirmek” olarak belirtmesi de oldukça önemlidir. Ancak, baĢka bir kiĢinin ifade ettiği Ģu görüĢ, özellikle toplumsal ve insanlararası iliĢkiler açısından, daha anlamlı ve önemli görünmektedir: “toplumda farkındalığın oluĢması için en zenginlerin en yoksullara el uzatması.”

Diğer kuruluĢlarda olduğu gibi, SarmaĢık Derneği‟nde de iĢ sahasının açılmasına yönelik bir görüĢ vardır. Özellikle, insanları tüketici konumundan üretici konumuna getirmenin önemli olduğunu vurgulayan bir görüĢ mevcuttur. Zaten derneğin en önemli amaçlarından biri, üretim dıĢı kalmıĢ yoksulları üretime dâhil etmektir. Aslında, bu çok önemli bir konu; ama üretime dâhil etmekle neyin kastedildiğini bilmek gerekir. Bununla sadece insanların iĢ sahibi olarak maddi bir mal veya hizmet üretmeleri kastediliyorsa, bu çok eksik bir tespit olur. Çünkü bir memurlar ordusuna dönüĢen Türkiye‟de, hizmet üretenlerin ne kadar üretken oldukları ortada. Üretime dâhil etmekten kasıt, insanın her türlü (fikirsel, eylemsel, fiziksel) üretkenliği ve insanın potansiyel güçlerini harekete geçirmek olarak anlaĢılırsa, bu her tabaka, konum ve statüdeki insan için uygun olabilir. Örneğin, yoksul bir insan fiziksel bir üretime dâhil olabildiği gibi, fikirsel ve eylemsel bir üretkenliğe de katılabilir; bu Ģekilde sosyal ve insanî sermayelerini geliĢtirebilir. Yoksul olmak, bunlara engel değildir. Yoksul bir insanın maddi bir üretim dıĢında baĢka bir etkinlikte bulunmayacağını düĢünmek, o insana yapılmıĢ büyük bir haksızlıktır.

Dost Eli Derneği‟nde çalıĢanların çoğu, yoksullukla en iyi Ģekilde mücadele etmek için “balık tutmayı öğretmek”, “kurumlararası iĢbirliğine gitmek ve ortak projeler yürütmek”, “meslek ve beceri kazandırmak”, “eğitim yoluyla yoksulları bilinçlendirmek”, “iĢ imkânları açmak” gibi öneriler sunmuĢtur. Ancak, birkaç farklı görüĢ de vardır. Bunlardan iki tanesini belirtmek oldukça önemlidir. Biri, yoksul olarak insan unsuruna atıfta bulunmuĢtur. Yoksullukla mücadelenin baĢarıya ulaĢması için her Ģeyden önce “yoksulların kendilerinde bir özgüvenin oluĢması gerektiği” önerisi getirilmiĢtir. Diğeri ise toplumsal duyarlılığa vurguda bulunmuĢtur. “Toplumsal yardımlaĢma ve dayanıĢmanın güçlü hale gelmesi için toplumda genel bir duyarlılığın oluĢması gerekliliği”, bir görüĢ olarak belirtilmiĢtir.

Toplumsal sorunların çözümünde, özelde insanların genelde ise toplumun duyarlılığı, çok belirleyici bir faktördür. Hiçbir sorun, toplumsal duyarlılık olmadan kalıcı bir çözüme kavuĢturulamaz. Örneğin, yoksulluk sorunu bütünüyle devlete havale edilse ve devlet de yoksullukla mücadeleyi ulusal bir hedef haline getirip bu sorunu çözebilecek güce sahip olsa bile, toplumsal duyarlılık olmadan soruna kesin bir çözüm getiremez.

Mamuret‟ül-Aziz Vakfı‟nda ise hem bireysel, hem sosyo-ekonomik, hem de siyasal çözüm önerileri sunulmuĢtur. Bazıları “sosyal eğitim yoluyla yoksulları bilinçlendirmeye”, “meslekî beceri kazandırmaya” ve “serbest çalıĢmaya” önem verirken, bir kısmı da “iĢ sahalarının açılmasına”, “tarımsal ve hayvansal üretimin teĢvik edilmesine”, “yoksullukla mücadelenin tek merkezden yürütülmesine”, “kurumlararası iĢbirliğinin gerekliliğine” ve “ortak projelerin yürütülmesine” vurguda bulunmuĢtur. Ayrıca, diğer kuruluĢlarda olduğu gibi bu kuruluĢta da toplumsal duyarlılığa atıfta bulunulmuĢtur. Ancak, diğer kuruluĢlarda olmayan bir husus var. O da, yoksulluğun altyapısıyla ilgilidir.8

Yoksullukla en iyi biçimde mücadele etmek için her Ģeyden önce bölgesel ve yerel koĢulları dikkate alan bir yoksulluk envanterinin çıkarılması ve buna göre orta ve uzun vadede uygulanacak bir stratejik planın belirlenmesi gerekmektedir. Yoksulluk ve yoksullarla ilgili doğru ve güncel bilgilere sahip olmadan yoksullukla mücadele programlarını yürütmek ve dolayısıyla yoksulluğa kalıcı çözümler getirmek mümkün değildir.

Gönül KuĢağı Derneği çalıĢanları, yoksullukla yerel düzeyde mücadelede izlenecek yollar için genellikle, ekonomik görüĢler dile getirmiĢlerdir. “ĠĢ sahalarının

8 Mamuret‟ül-Aziz Vakfı BaĢkanı Burhan GüneĢ, bu konuda Ģu görüĢleri dile getirmiĢtir. Yoksulluğun

yapısal kökenlerinden ziyade olumsuz sonuçlarını gidermek üzerinde yoğunlaĢtıklarını belirten GüneĢ, yoksulluğu üreten yapısal (toplumsal, ekonomik, siyasal, bireysel, kültürel) nedenler tespit edilip bunlarla kararlı bir Ģekilde mücadele edilmediği sürece, yoksulluğun çözülemeyeceği gibi, daha da derinleĢeceğini belirtti. GüneĢ, kendilerinin ve SYDV‟lerin yaptıkları ayni ve nakdi yardımların yoksulluğa çözüm getirmediğini, bazı durumlarda ise yoksulluğu artırdığını da vurguladı. Dolayısıyla GüneĢ‟e göre, yoksullukla mücadelede en önemli hususlardan biri, yoksulluk profilini ortaya çıkarmak olmalıdır; bunun için de bütün kaynakların bir kısmı yoksulluk envanterini çıkarmak için kullanılmalıdır. GüneĢ, bölgelere ve hata kentlere göre ayrıntılı yoksulluk envanterleri ortaya çıkarılmadan ve özellikle yoksulluğun yapısal nedenleri tespit edilmeden, yoksullukla mücadeleyi sosyal yardımlar Ģeklinde yürütmenin bir kaynak israfından baĢka bir Ģey olmadığını ifade etti.

çoğaltılması”, “istihdam olanaklarının artırılması”, “yoksulların eğitilmesi ve onlara meslek kazandırılması” gibi öneriler getirilmiĢtir. ĠĢin önemine değinen ve yoksullara muhakkak iĢ imkânlarının sağlanması gerektiğini belirten bir çalıĢan “yardımlar ne kadar ve nereye kadar verilebilir?” demektedir. Bir baĢka çalıĢan da “mesleği olan iĢsiz kalmaz” görüĢünü belirtmektedir. Konuya farklı bir açıdan yaklaĢan bir diğer çalıĢan ise, “kanayan yarayı durdurmak lazım önce, sonra çözüm için çalıĢılmalıdır” önerisinde bulunmuĢtur.

Açıklamalardan anlaĢılacağı üzere, kuruluĢtan kuruluĢa farklı görüĢler olmakla birlikte, çalıĢanların çoğu yerel düzeyde yoksullukla mücadelede izlenecek en önemli yol olarak iĢ sahalarının açılması ve yoksullara meslekî beceri kazandırılması üzerinde durmuĢtur. Bunlar, yoksulların hem bir iĢ yaparak toplumsal hayata katılmaları açısından, hem de iĢ sayesinde varlıkla olan ontolojik bağlarını kurmaları bakımından önemli görünmektedir. Ġnsan için en hayati hususlardan biri, kendi hayatına bir anlam katabilmesidir. Bunu gerçekleĢtirmenin bir yolu da, iĢ sayesinde sürekli eylemde bulunarak, yapan ve üreten bir insan konumuna gelerek kendi varoluĢsallığını çeĢitli Ģekillerde hayata yansıtmaktır. Bu açıdan, iĢ ve meslekî beceri sahibi olmak yoksullar için oldukça önemli görünmektedir.