• Sonuç bulunamadı

Yeni Dönemde AB’nin Filistin Yaklaşımı

III. 2.2.5 1973 Petrol Krizi

III.2.6. Yeni Dönemde AB’nin Filistin Yaklaşımı

1995 yılında Barcelona Deklarasyonu olarak bilinen deklarasyon ilan edilmiş ve Avrupa’ya komşu sayılan Akdeniz, Afrika ve Orta Doğu ülkelerine yönelik işbirliği programı hazırlanmıştır. 1999 yılında Berlin’de toplanan Avrupa Konseyi Berlin Deklarasyonu olarak bilinen belgeyi açıklamış ve İsrail-Filistin meselesine dönük olarak bugün de hala geçerli olan görüşünü açıklamıştır. Deklarasyon iki devletli çözüm esasına dayanmaktadır. 1967 sınırlarını esas alan bu öneri, demokratik, bağımsız, kendi kendine yetebilen ve barışçıl bir Filistin devletinin kurulmasının bölge barışına büyük katkılar yapacağını ilan etmektedir. AB’nin eski ODGP Yüksek Temsilcisi Javier Solana da 2009 yılında verdiği bir demeçte bu görüşü tekrarlamaktadır. Hatta Solana, Birleşmiş Milletler’in bir Filistin devleti kurulmasına ön ayak olması gerektiğini, alınacak kararda sınırlar, mülteciler, Kudüs’ün konumu ve güvenlik meselesi gibi diğer konuların da bir karar bağlanması gerektiğini ifade etmektedir. Solana bunun bölgede barışı temin etmek için tek gerçekçi yol olduğunu söylemektedir. Böyle bir girişimin Filistinlilerin onurlu barış ve kendi devletine sahip olma istemlerine yanıt verecek ve yasal bir devletin uluslararası hukuka tabiyeti de meseleyi İsrail açısından da rahatlatacak bir gelişme olduğunu ifade etmiştir.349

2000 yılının Temmuz ayında, İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmelerinin sona ermesiyle birlikte Eylül ayında çatışma yeniden başlamış oldu. Filistinler, ‘‘ikinci intifada’’ adını verdikleri ayaklanmayla İsrail rejimine karşı ayaklandı. 2002 ilkbaharında İsrail, Filistin topraklarını işgal etmeye koyuldu. AB, Bush yönetiminin Yaser Arafat’ın boykot edilmesi ve Filistin topraklarına yapılan yardımın

348 Patrick Müller, ‘‘Germany and EU-Foreign Policymaking toward the Israeli-Palestinian

Conflict: Assessing National Europeanization Experiences’’, EUSA Conference 2011, Boston.

141

durdurulması kararını desteklememiştir. AB yardımları bölgeye ulaşmaya devam etmiştir. 2002 yılında BM Güvenlik Konseyi’nin 1397 sayılı kararına ve Beyrut’ta toplanan Arap Zirvesinde alınan iki devletli çözümün desteklenmesi kararı AB’yi bir anda sürecin merkezine itmiştir. Bu aşamadan sonra AB, İsrail-Filistin meselesindeki dört garantör kuruluş ve ülkeden biri olmuştur. Bunlar: BM, AB, ABD ve Rusya’dır. Bu dört garantörün çözüm için bir ‘‘Yol Haritası’’ oluşturmak üzere biraraya gelmeleri karara bağlanmıştır. Danimarkanın moderatörlüğünde toplanan ilk çalışma grubu, iki devletli çözümün amaçlandığı bir taslak metin hazırlamıştır.350

2002 Haziran’ında Seville’de toplanan Avrupa Konseyi toplantısından sonra ilan edilen sonuç bildirisinde oldukça önemli açıklamalar yapılmış ve AB, Filistin meselesindeki tavrını son derece net bir şekilde ifade etmiştir. Seville Bildirisi olarak bilinen bildiride, gelinen noktada tırmanan gerilim nedeniyle tarafların kendi başına sorunu çözemeyecekleri ve çözüm için tüm uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiği bildirilmiştir. İsrail’e karşı yapılan terör eylemlerinin kınandığı belirtilen bildiride çözümün tek yolunun müzakere olduğu, amaçlarının işgalin sona erdirilmesi ve 1967 sınırlarına dayalı demokratik, tutarlı ve egemen bir Filistin devletinin kurulması olduğu belirtilmiştir. Nihai çözümün iki devletin de (Filistin ve İsrail) tanınmış sınırlar ve güven içinde birarada yaşaması ve komşularıyla normal ilişkilere sahip olması şeklinde olacağı ve bu bağlamda Kudüs’ün statüsü ve mülteciler meselesinde adil bir çözümün getirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Seville bildirisinin son kısmında Filistin ve İsrail yönetimlerine bir dizi çağrı yapılmıştır. Filistin Yönetimi’ne güvenlik alanındaki reform taahhütünün yerine getirmesi gerektiği belirtilirken, burada bir erken seçim yapılması ve idari reformların gerçekleştirilmesi çağrısı yapılmıştır. İsrail’e de işgal edilen alanlardaki askeri operasyonların durdurulması, dolaşım özgürlüğünün üzerindeki kısıtlamaların

350 Larisa Kuzmicheva, ‘‘EU Foreign Policies in the Middle East: Iran, Iraq, Syria, Israeli,-

Palestinian Peace Process’’, Wilson Center, s. 6,

142

kaldırılması gerektiği çağrısı yapılırken, duvarların barış getirmeyeceği vurgulanmıştır.351

Aralık 2003’te açıklanan AB Güvenlik Stratejisi belgesinde Filistin meselesinin AB’nin öncelik verdiği konuların başında geldiği ifade edilmiştir. Fakat dörtlü garantörün hazırladığı taslak da dahil tüm girişimler pratik olmaktan çok teorik nitelikteydi. Yapılan öneriler yeniden yorumlamaya açık olarak kalmaktaydı. Bunun nedeni İsrail’in arkasındaki ABD desteğidir. Bu destek, İsrail’e önemli bir manevra alanı ve tek taraflı hareket etme imkanı sağlamaktadır. Fakat AB, 2000’li yıllarda desteğini çoğunlukla Filistin tarafından yana koymuştur, Filistin yönetimine milyonlarca dolar değerinde mali yardım yapmıştır. 2006 yılında Hamas’ın Filistin’de yapılan seçimleri kazanması ve İsrail’in Lübnan’a, özel olarak da Hizbullah’a karşı açtığı savaş nedeniyle ilişkiler gerilmiştir. ‘‘Yol Haritası’’ pratik olarak çökerken AB, Filistin yönetimine mali yardımlarını sürdürmeye ve tamamen çökmelerine engel olmaya çalışmıştır.352

ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ve büyükelçiliklerini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımak için gerekli talimatı verdiğini açıkladığı 2017 Aralık ayından itibaren sorun yeni bir boyuta evrilmiştir. Pek çok bölge ülkesi karara tepki gösterirken, 21 Aralık 2017 günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oylanan Kudüs’e diplomatik temsilcilik açılmaması yönündeki oylama ezici bir üstünlükle kabul edilmiştir.353 ABD’nin kararına destek için çeşitli görüşmelerde bulunan İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu, 22 yıl sonra ilk kez Brüksel’i de ziyaret etmiş ve AB’nin desteğini talep etmiştir. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile görüşen Netenyahu aradığı desteği bulamamıştır. Görüşme sonrası bir basın açıklaması yapan Mogherini, AB ülkelerinin tamamının İsrail ile Filistin arasında mevcut çatışmasızlık durumunun

351 Declaration by the EU on the Middle East (Seville European Council, 21-22 Jun 2002),

Birleşmiş Milletler Resmi Web Sitesi, https://www.un.org/unispal/document/seville-european- council-declaration-on-mideast-non-un-document/, (14.02.2019).

352 Kuzmicheva, s. 7.

353 Kudüs Tasarısı ABD'nin Tehdidine Rağmen BM Genel Kurulu'nda 128 Oyla Kabul Edildi,

143

sürdürülmesi konusunda tam bir mutabakat içinde olduklarını ve AB’nin çözüm için Kudüs’ün iki devletin de başkenti olacağı iki devletli çözümü en gerçekçi çözüm olarak gördüklerini ifade etmiştir. Bunun yanısıra Kudüs’ün üç dinli yapısının korunmasının da AB için önemli konulardan biri olduğu vurgulanmıştır.354

AB’nin Filistin konusunda resmi görüşünün aynen devam ettiğini görmekteyiz. Büyük gelişmeler olmazsa bu resmi görüş önümüzdeki yıllarda da devam edecektir.