• Sonuç bulunamadı

3.2. Genetik Kaynaklar ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla İlgili Uluslararası Hukuki Düzenlemeler Uluslararası Hukuki Düzenlemeler

3.2.2. Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası Birliği

165

organizmalar için zararlı-risk analizini ele alacak başka bir ek karar hazırlamıştır.

Komisyon tarafından oluşturulan çalışma grubu, LMO’ların (living modified organisms/genetiği değiştirilmiş canlı organizmalar) potansiyel bitki sağlığı etkilerini ele almak için risk analizleri yapılması konusunda rehberlik yapma ihtiyacını tartışmıştır.

Çalışma grubu, zararlı-risk analizi yaparken LMO’ların potansiyel bitki sağlığı risklerinin; bitkilerin kuraklık toleransı, herbisit toleransı, pestisit direnci, üreme biyolojisindeki değişiklikler, herbisit dirençli türlerin diğer türlere transferi, hedef olmayan organizmaları olumsuz yönde etkileme potansiyeli gibi bir dizi riski içerdiğini saptamıştır (FAO, 2004).

Cartagena Protokolü kapsamında bitki koruma uzmanları dâhil küçük bir çalışma grubu, belirtilen risklerle ilgili risk analizinin yürütülmesi için genel rehber ilkeleri sağlayacak bir taslak oluşturmak için bir araya gelmiştir. Hazırlık sürecinde, çalışma grubu IPPC’nin kapsamı ve LMO’ların potansiyel bitki sağlığı riskleri ile ilgili bazı önemli hususlara dikkat çekmiştir. Çalışma grubu özellikle bazı LMO türlerinin bitki sağlığıyla ilgili riskler içerdiğini belirtirken, olgunlaşma zamanı veya raf ömrü gibi özellikleri değiştirilmiş LMO’ların bitki sağlığına yönelik risk taşımadığı belirtilmiştir.

Ayrıca zararlı-risk analizi sadece LMO’ların bitki sağlığına yönelik riskleriyle ilgilidir, muhakkak diğer risklerin de ele alınması gerekmektedir (FAO, 2004). Kısacası, LMO’lar modern biyoteknoloji ürünleri ile ilgili bitki zararlıları riskleri IPPC kapsamındadır ve IPPC’nin risk analizi ve yönetim sistemleri zararlı böceklerin ekili ve yabani bitki örtüsüne ve modern biyoteknoloji ürünlerine tarafından sunulan bitkisel ürünlere karşı doğrudan ve dolaylı risklerini değerlendirmek ve gerektiğinde yönetmek için uygundur (IPPC, 2016: 3).

166

genellikle “patent benzeri” bir rejim olarak bilinir. Bu tam anlamıyla doğru olmasa da, bitki çeşitlerinin korunmasına yönelik son yıllardaki hakların artışı, patent rejimine doğru yaklaşmıştır. UPOV’un varlığı büyük ölçüde iki uluslararası kuruma bağlanabilir.

Bunlardan biri 1897 yılında kurulan ve hukukçular, ticari marka temsilcileri, bilim adamları, mühendisler ve şirketlerden oluşan Uluslararası Fikri Mülkiyetin Korunması Birliğidir (International Association for the Protection of Intellectual Property). Diğeri ise Uluslararası Bitki Islahçıları Birliğidir (International Association of Plant Breeders) (Dutfield, 2008: 32).

1961 yılında Paris’te imzalanıp, 1968 yılında yürürlüğe giren UPOV Sözleşmesi tarafından kurulan UPOV, merkezi Cenevre’de bulunan hükümetler arası bir kuruluştur.

UPOV kendisine misyon olarak, “toplumun yararına yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla etkin bitki çeşitliliği koruma sistemi sağlama ve teşvik etmeyi” edinmiştir. En sonuncusu 1991 yılında olmak üzere üç kez gözden geçirilen UPOV Sözleşmesi, yeni bitki çeşitlerinin yetiştiricilerine fikri mülkiyet hakkı vererek bitki yetiştiriciliğini teşvik etme konusunda temel sağlamayı amaçlamaktadır. Bitki çeşitleriyle ilgili ıslahçı hakları, Birlik üyeleri tarafından kendi bölgeleri için verilmektedir. UPOV’un kendisi koruma sağlamaz. UPOV Sözleşmesindeki temel hükümler ile Birlik içindeki yasal işbirliği, UPOV sisteminin ulusal ve bölgesel düzeyde işleyişinde önemli ölçüde uluslararası uyum ve şeffaflığı güvence altına almaktadır (Jördens, 2005:235). 75 üyesi bulunan UPOV’a 16 devlet ve 1 hükümetlerarası kuruluş katılım sürecini başlatmıştır. 26 ülke ve 1 hükümetler arası kuruluş ise UPOV sözleşmesine dayanan yasaların geliştirilmesine yardım için Birlik Ofisi ile temas halindedir (UPOV, 2019) .

Sözleşmede ıslahçı haklarının tanınması birtakım şartlara bağlanmıştır. Bu şartlar çeşidin;

- Farklı olması: herkesçe bilinen çeşitlerden açıkça ayrılabilmesi,

167

- Yeni olması: belirli zamansal şartlar dâhilinde kullanım amacıyla henüz satılmamış ya da diğerlerine verilmemiş olması,

- Durulmuş olması: Karakteristikleri üreme sonrasında da aynı kalması, - Yeknesak olması; şekilsel özelliklerinden doğan farklılığa tabi olarak, sahip olduğu özellikler açısından yeterince yeknesak olmasına bağlıdır (md.5,6,7,8,9).

Islahçıya verilen haklar belirli bir süreyi kapsayacaktır, ağaç ve asmalar 25 yıldan, diğer bitki çeşitlerine tanınan koruma süresi ise 20 yıldan az olmayacaktır. Islahçıya tanınan haklar, ıslahçıya korunan çeşidin üretimi ya da üremesi, üreme amacı için şartların yerine getirilmesi, satışa sunulması, satılması yahut pazarlanması, ihracat ve ithalatı ve bu amaçlar için stoklama yapılmasına izin vermektedir. Bu izinler belirli koşullar ve sınırlamalara tabidir. Islahçı hakları, özel olarak ya da ticari olmayan amaçlarla, deneysel amaçlarla ve diğer türlerin yetiştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen eylemleri kapsamaz. Islahçının haklarının özel ve ticari olmayan amaçlarla yapılan eylemleri kapsamaması, bu tür eylemleri uygulayan geçimlik çiftçilerin faaliyetlerinin ıslahçı hakları kapsamı dışında tutulduğunu ve bu tür “küçük çiftçilerin” korunan yeni çeşitlerin varlığından serbestçe yararlanacağını ifade etmektedir. Islahçı hakları Sözleşmede açıkça belirtilen durumlar ve “kamu yararı” amacı dışında kısıtlanamaz; eğer böyle bir kısıtlama yapılacaksa üye devlet ıslahçının adil bir bedel almasını sağlamak durumundadır. “Çiftçi istisnası” olarak adlandırılan hükme göre, akit ülkeler ıslahçının yasal haklarını korumak kaydıyla makul sınırlar dâhilinde çiftçilere korunan türü kendi arazilerinde üretim amaçlı kullanmalarına izin verebilir (md. 15,17, 19).

Akit tarafın kendi sınırları içerisinde çeşitlere ait materyalin üretimi, pazarlanması ve ticareti gibi konuları düzenlemek amacıyla aldığı önlemlerden bağımsız olacaktır (md.18). Sözleşmede belirtilen bazı koşulların ıslahçı hakkı verilmesi anında yerine

168

getirilmemiş ya da ıslahçı haklarının bilgi ve belgelere dayandığı durumlarda, bunlara uyulmamış olması veya ıslahçı hakkının bu hakkı almaya ehliyeti olmayan kişiye verilmesi durumunda ehil kişiye transfer edilmemesi halinde ıslahçı hakları geçersiz ya da hükümsüz ilan edilecektir (md.21).

Tablo 6: UPOV 1978/1991 ve Patent Yasasının Hükümlerinin Karşılaştırılması

Hükümler UPOV 1978 UPOV 1991 TRIPs

Koruma Kapsamı Ulusal olarak tanımlanmış

türlerin bitki çeşitleri

Tüm cins ve türlerin bitki çeşitleri

Buluşlar

Gereklilikler Farklı, yeni, durulmuş ve yeknesak olma

Farklı, yeni, durulmuş ve yeknesak olma

Yeni olması, yaratıcı bir adım olması, sanayide uygulanabilmesi Koruma süresi Minimum 15 yıl

Asma ve ağaçlar için minimum 20 yıl

Minimum 20 yıl Asma ve ağaçlar için minimum 25 yıl

Minimum 20 yıl

Islahçı muafiyeti Var. Var. Ulusal yasalara

bağlı ancak bilimsel ve deneyimsel kullanımla sınırlı Çiftçi imtiyazı Pratikte var. Ulusal yasalara

bağlı

Ulusal yasalara bağlı

Çifte koruma yasağı

Bitki yetiştirici hakları için uygun olan hiçbir türün patenti alınamaz.

Yok. Ulusal yasalara

bağlı

Kaynak: Dutfield, 2008: 36.

UPOV üyelerinin birçoğu BÇS’ye ve “Gıda ve Tarım için Bitki Genetik Kaynakları Uluslararası Antlaşmasına” (International Treaty on Plant Genetic Resources for Food and Agriculture/ ITPGRFA) taraftır. UPOV, BÇS’nin ve UPOV Sözleşmesi dâhil fikri mülkiyet haklarıyla ilgili diğer uluslararası belgelerin karşılıklı olarak

169

destekleyici olması gerektiği görüşündedir. BÇS ve ITPGRFA’da bulunan bazı önemli unsurlar UPOV’la da yakından ilgilidir. Genetik kaynakların korunması, genetik kaynaklara erişim, bitki genetik kaynaklarının kökeninin açıklanması, genetik kaynakların kullanımında ön bildirimli kabul, faydanın paylaşımı ve çiftçi hakları ortak paydalar olarak belirtilebilir (Jördens, 2005: 239). UPOV, bitki ıslahının genetik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve geliştirilmesi için temel olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca bitki ıslahında sürdürülebilir ve kayda değer ilerleme için genetik kaynaklara erişimin şart olduğu kanısındadır. Bitki ıslahında ilerlemeyi sürdürmek ve böylece toplumun yararına genetik kaynak kullanımını en üst düzeye çıkarmak için ıslahçıların her türü yetiştirme materyaline erişme konusunun UPOV’un görüşünü yansıttığı ifade edilmiştir (UPOV, 2003). Bununla birlikte, UPOV gelirlerin paylaşımını iddia eden herhangi bir mekanizmaya, ıslahçıların haklarının sağlanmasıyla görevlendirilen otoriteye ek bir idari yük getireceği ve ıslahçılara ek bir finansal zorunluluk getireceği için çok sıcak bakmamaktadır. Nitekim böyle bir fayda paylaşım yükümlülüğü UPOV’da yer alan “ıslahçıların muafiyeti” (haklarının kısıtlanmaması) anlayışıyla da bağdaşmaz (Jördens, 2005: 241).

Çoğu gelişmiş ülkenin ikili anlaşmalarla gelişmekte olan ülkeleri UPOV’a üye olmaya zorlaması UPOV’un üye sayısını artırmıştır. Bununla birlikte korumanın tüm bitki çeşitlerini kapsaması ve ıslahçılara tanınan hakların güçlendirilmesi genetik kaynakların patentlenmesinin önünü açmıştır. Birkaç istisnai hükümle “küçük çiftçileri”

koruma amaçlı çıkarılan hüküm, çiftçilerin kendi ürünlerini yetiştirmesini sağlamamakta, UPOV’un amaçladığı genetik kaynakların sürdürülebilir kullanımından ziyade bu kaynakların ticarileştirilerek metalaşmasına neden olmaktadır.