• Sonuç bulunamadı

2.2. Tarım Ticaretinin Liberalleşmesinde Kurumsallaşma

2.2.1. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması

94

95

Konferansı’na gelen USDA (United States Department of Agriculture/ABD Tarım Bakanlığı) delegasyonuna göre, Şart ticari engellerin azaltılması için artık bir plan niteliğinde değildir (Porter ve Bowers, 1989: 3). Bu şartlar altında ABD hükümeti Şartı iç hukukuna uyarlamayı reddetmiş ve diğer hükümetlerin de reddetmesiyle ITO yürürlüğe girememiştir. Uluslararası bir ticaret örgütü kurulana değin, düzenlemeler 1947 yılında Cenevre’deki uluslararası konferansta imzalanan GATT aracılığıyla yürütülmüştür.

ABD, Kanada ve İngiltere’nin öncülüğünde 23 ülke53 tarafından imzalanmış olan GATT, 1 Ocak 1948 yılında yürürlüğe girmiştir. GATT’ın amacı olumsuz ekonomik koşullardan ötürü korumacı politikalara yönelen ülkelerin, özellikle gelişmiş ülkelerin korumacı politikalardan zarar gördükleri gerekçesiyle, serbest ticarete eğilim göstermelerini sağlamak, kısaca dünya ticaretinin serbestleştirilmesine yönelik gerekli koşulları oluşturmaktır. Ancak GATT’ın amacı hiçbir zaman serbest ticareti en yüksek düzeye ulaştırmak olmamıştır. Amaç, kendi usulünce iş yapan farklı uluslara uygun olan en yüksek ticaret hacminin yakalanması olmuştur (Rodrik, 2011: 66).

Anlaşma metninde, GATT’la hedeflenen amaç ticaret ve ekonomik alanda ilişkilerin yaşam standartlarını yükseltmek, tam istihdamı sağlamak, reel gelirin artmasını ve efektif talebi sağlamak, kaynakların tam kullanılmasını gerçekleştirmek, malların üretimi ve değişimini genişletmek amacını gütmektedir. Bu amacı gerçekleştirmek için tarifeler ve ticarete yönelik diğer engellerin azaltılması, uluslararası ticarette ayrımcı muamelenin ortadan kaldırılmasıyla karşılıklı avantajlı düzenlemelere gidilmesi arzulanmaktadır (RG, 1953: S. 8597).

GATT’da ticari liberalizasyona ulaşmak için iki temel yöntem kullanılmıştır.

Bunlardan ilki, GATT kapsamında yer alan birtakım ilkelerin uluslararası ticarete yön

53 GATT’ı imzalayan 23 ülke şu şekildedir; ABD, Avustralya, Belçika, Brezilya, Çekoslovakya, Fransa, Güney Afrika, Hindistan, Hollanda, İngiltere, Kanada, Küba, Lübnan, Lüksemburg, Myanmar, Norveç, Pakistan, Sri Lanka, Suriye, Şili, Yeni Zelanda ve Zimbabve’dir.

96

vermesidir. GATT’ın ve GATT’ın devamı niteliğinde olup Uruguay Turu görüşmelerinin şekillendirdiği kurumsal bir yapı olan DTÖ’nün de benimsediği ilkeler aşağıda açıklanmıştır.

1) Ayrımcılık Yapmama İlkesi: Bu ilkenin iki farklı yönü vardır: sınırda ayrımcılık yapmama ve sınır ötesinde ayrımcılık yapmama. Sınırda ayrımcılık yapmama “En Çok Kayrılan Ülke Kuralı” (Most-Favoured Nation/MFN) olarak anılır (Baldwin, 2016: 97).

GATT’ın ilk maddesinde yer alan bu kurala göre, ithalat ve ihracatla ilgili herhangi bir ülkeye verilen ayrıcalık, muafiyet, öncelik gibi avantajlar koşulsuz olarak diğer taraflara da tanınmak zorundadır. Serbest ticaret anlaşmaları, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere özel rejimler çerçevesinde tanınan özel pazara giriş kolaylıkları ve adil ticaret kurallarına uymayanların mallarına uygulanan ticaret engelleri bu ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Ayrıca, gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin kalkınma çabalarına destek vermek ve dışa açılma süreçlerine katkı sağlamak için, gelişmekte olan ülkelere birtakım özel ve lehte uygulamalar sunabilir. Ancak GATT ya da DTÖ tarafından böyle bir düzenleme mevcut değildir, tamamen gelişmiş ülkelerin inisiyatifinde olan bir rejimdir. Gelişmiş ülkeler bu rejimi belirlerken, kendi üreticilerini ve baskı gruplarının isteklerini dikkate almaktadırlar. Bu yönde beliren çoğu rejimde, tekstil ve tarım ürünleri bu uygulama dışında tutulmuştur (Uçkan Dağdemir, 2009: 62-63). Ayrımcılık yapmamanın sınır ötesi yönü “Ulusal Muamele Kuralını” (National Treatment) tanımlamaktadır. Bu ilkeye göre, taraf ülkeler iç pazara yönelik düzenlemeleri yerli üretimi korumak ve ithal üretimi kısıtlamak adına yapmamalı, yerli mal-ithal mal arasında ayrımcılığa gitmemelidir.

2) Gümrük Vergilerinin İndirilerek Konsolide Edilmesi: Ülkelerin belirtilen zaman ve miktarlarda gerekli tarife indirimlerini yapmasını ifade etmektedir. Ülkeler verdikleri indirim oranlarına bağlı olmak durumundadır ve ticaret ortaklarına danışmadan oranları artıramaz.

97

3) Tarifeler Yoluyla Koruma: GATT, korumanın sadece tarifelerle yapılmasını kabul etmiş, diğer tüm korumacı önlemleri yasaklamıştır. Ayrıca tarifelerin de mümkün olan en kısa süre içinde azaltılmasını öngörmektedir.

4) Şeffaflık: Ticareti serbestleştirmek ve ticaret üzerine olan çatışmaları azaltmak güncel politikalar herkese açık olduğunda daha kolay hale gelmektedir.

5) Karşılıklılık: İthalat engellerini kaldıran ülkeler diğer ülkelerin karşılık vermelerini bekleyebilir. İstisnai bir örnek, GATT döneminde, gelişmekte olan ülkelerin en çok kayrılan ülke kuralı nedeniyle diğer ülkelerin pazar açılımlarından fayda sağlamaları, ancak kendi tarifelerini azaltmamalarına izin verilmesidir. Karşılıklılık, misilleme için de geçerlidir. Belirtilen özel durumlarda mağdur ülkenin karşılık verme, yani misilleme yapma hakkı vardır.

6) Esneklik: GATT’ın kurucuları, üyelerinin zaman zaman ticaret engellerini aşmak için baskıya maruz kalacağını biliyordu. GATT, üyelerini böyle bir durumla karşı karşıya bırakmamak için, bazen ülkelere ticaret engelleri yaratabilecekleri istisnalara izin vermekte ancak bunları çeşitli mekanizmalarla disipline etmeye çalışmaktadır.

7) Oydaşma Karar Alımı: Diğer ilkeler gibi bu ilkenin de istisnası olmakla birlikte, çoğu karar oydaşma yöntemiyle alınır (Baldwin, 2016: 98).

Diğer yöntem ise, çok taraflı ticaret görüşmelerinin devamlılığını birbirleriyle ilişkilendirilmesini kolaylaştıran turların gerçekleştirilmesi olmuştur. Turların her birine özel bir isim verilmiş, bazen turu öneren devlet adamının adı olurken, bazen de turun yapıldığı ülke veya kentin adı olmuştur (Yılmaz, 2001: 20).

98

Tablo 3: GATT Ticaret Turları

Yıl Adı (yer) Konular Ülke

Sayıları 1947

1949 1951 1956 1960-61 1964-67 1973-79

1986-94

Cenevre Annecy Torquay Cenevre

Dillon Turu (Cenevre) Kennedy Turu (Cenevre) Tokyo Turu (Cenevre)

Uruguay Turu (Cenevre)

Tarifeler Tarifeler Tarifeler Tarifeler Tarifeler

Tarifeler ve anti-damping önlemleri

Tarifeler, tarife dışı engeller ve çerçeve anlaşmalar

Tarifeler, tarife dışı engeller, hizmetleri, fikri mülkiyet hakları, anlaşmazlıkları halli, tekstil, tarım, DTÖ’nün kurulması vb.

23 13 38 26 26 62 102

128

Kaynak: “ GATT Trade Rounds”, www.wto.org, “26.10.2018”

GATT’la ilgili görüşmelerin yapıldığı Cenevre turundan sonraki 15 yıl içinde çok az başarının sağlandığı söylenebilir. Annecy ve Torquay turlarında GATT’a dâhil olan üye sayısı artmakla birlikte, tarifelerin azaltılmasında küçük bir ilerleme kaydedilmiştir.

GATT 1947, tarım sektörünü esas olarak dışarıda bırakmamakla birlikte özel bir düzenleme getirmiştir. Sanayi ürünleri gibi ticari serbestleşmeye hemen açılmayan tarım, GATT’ın XI. Maddesinde “Tarım İstisnası” hükmü ile korunmuştur. Bu madde, ulusal düzeyde tarım fazlasını eritmek için ithalata, tarımsal açığı büyütmemek içinse ihracatta miktar kısıtlamasına gitme olanağı olarak tanımlanabilir. Yine GATT’ın XVI. ve VI.

maddeleri, birtakım şartlara bağlı kalmak kaydıyla tarım ürünleri ihracatına sübvansiyon verilebileceği ve gerektiğinde damping uygulanabileceği istisnalarını getirmiştir. Tarımın üretim yönünden doğal koşullara olan bağımlılığı, tüketim yönündense gıda güvenliğine temel oluşturması tarımı desteklenmesi gereken bir sektör haline getirmiştir, bu da tarım

99

piyasalarında ve üretici gelirlerinde istikrarın sağlanamamasına neden olmaktadır (Şahinöz, 2002).

Kennedy turu 1964 yılında başlamış, fakat tarımla ilgili gelişmelerden dolayı ertelenmiştir çünkü Ortak Pazar’da yer alan ülkeler Ortak Tarım Politikası (OTP) üzerinde anlaşmaya varamayıp kendi aralarında görüşmeye devam etmişlerdir (Porter ve Bowers, 1989: 7). Esasen tarım ticaretinin GATT kapsamı dışında tutulması ABD’nin bu yönde feragat talep etmesiyle başlamış, AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) daha sonra bu kararları OTP aracılığıyla tarım piyasasına ciddi düzeyde hükümet müdahalesi gerçekleştireceği için desteklemiştir54. Kennedy turunda önemli bir diğer gelişme ise, tarifelerin azaltılmasının yanında dampinge karşı antidamping önlemlerinin alınması olmuştur (Bown, 2009: 15).

GATT’ın ilk dönemlerinde, taraflara getirilen ayrıcalıklar, belli ithal ürünlere uygulanacak gümrük vergilerinin indirilmesi ya da vergiye bir üst tavan getirmeme biçimindeyken, Tokyo turuyla GATT’ın kapsamı genişletilmiş ve tarife dışı engeller, devlet desteklemeleri de GATT kapsamına dâhil edilmiştir. Ayrıca Tokyo turunda çok taraflı (multilateral) olmaktan ziyade, genellikle sanayileşmiş ülkeler tarafından çoklu anlaşmalar (plurilateral) imzalanmıştır. Ancak bu anlaşmalara yönelik çekince bunların çok taraflı ticaret sisteminin parçalanmasına neden olabileceğiyle ilgilidir. Bu tarz anlaşmalar haricinde, 1970’li ve 1980’li yıllarda yaşanan ekonomik bunalımlar neticesinde ülkeler farklı tarzda korumacılık önlemleri alarak sorunu aşmaya çalışmışlar ve ülkelerin pazar paylaşımlarına ve tarımsal desteklemelere yönelik olarak mutabakata vararak ikili anlaşmalar yolunu seçmişlerdir (Yılmaz, 2001: 20).

54 Bir diğer kapsam dışında bırakılan sektör giyim ve tekstildir. Japonya’nın üyeliği oldukça tartışılmasına rağmen 1955’te GATT’a katılmış ancak bu katılımla, giyim ve tekstil ithalatına yönelik özel ticaret kuralları getirilmiştir. Pamuklu tekstil ürünlerini kapsayan Kısa-Dönem Anlaşması (1961) Uzun-Dönem Anlaşmasına (1962-1973) ve daha sonra Çok Elyaflılar Anlaşmasına (1974-1994) çevrilmiştir. Bu anlaşmaların kapsadığı tekstil ve kumaş sanayi ürünlerinin ticareti gönüllü ihracat kısıtlamaları ve kotalarla yönetilmiş, GATT kuralları ve denetim sisteminin dışında tutulmuştur54 (Bown, 2009: 15).

100

GATT sistemiyle birlikte ilerleyen anti-damping gümrük vergileri veya gönüllü ihracat kısıtlamaları ekonomik liberalizmle çok da uyumlu sayılamaz. Tarım ve hizmetlerin görüşmelerden ayrı tutulması da keza uyumsuz alanlardan biri olarak görülebilir. Çünkü tarımda veya gelişmekte olan ülkelerdeki ticaret türleri farklı olup, yerel grupları birbirine sert biçimde düşürerek, çiftçiler ve işçileri kesin gelir kayıplarıyla tehdit etmiştir. GATT kapsamında yerel politikaya bağlı belirtilen öncelikler GATT’ın serbest ticaret politikalarından sapmasına neden olmuş, bu da GATT’ı başarılı kılmıştır (Rodrik, 2011: 66).