• Sonuç bulunamadı

3.2. Genetik Kaynaklar ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla İlgili Uluslararası Hukuki Düzenlemeler Uluslararası Hukuki Düzenlemeler

3.2.3. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü

169

destekleyici olması gerektiği görüşündedir. BÇS ve ITPGRFA’da bulunan bazı önemli unsurlar UPOV’la da yakından ilgilidir. Genetik kaynakların korunması, genetik kaynaklara erişim, bitki genetik kaynaklarının kökeninin açıklanması, genetik kaynakların kullanımında ön bildirimli kabul, faydanın paylaşımı ve çiftçi hakları ortak paydalar olarak belirtilebilir (Jördens, 2005: 239). UPOV, bitki ıslahının genetik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve geliştirilmesi için temel olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca bitki ıslahında sürdürülebilir ve kayda değer ilerleme için genetik kaynaklara erişimin şart olduğu kanısındadır. Bitki ıslahında ilerlemeyi sürdürmek ve böylece toplumun yararına genetik kaynak kullanımını en üst düzeye çıkarmak için ıslahçıların her türü yetiştirme materyaline erişme konusunun UPOV’un görüşünü yansıttığı ifade edilmiştir (UPOV, 2003). Bununla birlikte, UPOV gelirlerin paylaşımını iddia eden herhangi bir mekanizmaya, ıslahçıların haklarının sağlanmasıyla görevlendirilen otoriteye ek bir idari yük getireceği ve ıslahçılara ek bir finansal zorunluluk getireceği için çok sıcak bakmamaktadır. Nitekim böyle bir fayda paylaşım yükümlülüğü UPOV’da yer alan “ıslahçıların muafiyeti” (haklarının kısıtlanmaması) anlayışıyla da bağdaşmaz (Jördens, 2005: 241).

Çoğu gelişmiş ülkenin ikili anlaşmalarla gelişmekte olan ülkeleri UPOV’a üye olmaya zorlaması UPOV’un üye sayısını artırmıştır. Bununla birlikte korumanın tüm bitki çeşitlerini kapsaması ve ıslahçılara tanınan hakların güçlendirilmesi genetik kaynakların patentlenmesinin önünü açmıştır. Birkaç istisnai hükümle “küçük çiftçileri”

koruma amaçlı çıkarılan hüküm, çiftçilerin kendi ürünlerini yetiştirmesini sağlamamakta, UPOV’un amaçladığı genetik kaynakların sürdürülebilir kullanımından ziyade bu kaynakların ticarileştirilerek metalaşmasına neden olmaktadır.

170

Bankası gibi kimi kuruluşlara odaklanması, WIPO’nun üzerinde en az tartışılan uluslararası örgütlerden biri olmasına neden olmuştur. WIPO’nun sadece teknik bir kurum olmadığı aksine oldukça politikleşmiş bir kuruluş olarak dikkat çektiği iddia edilmektedir. WIPO’nun kökleri 19. yüzyıla uzanmaktadır. 19. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren patentler, telif hakları ve ticari markaların düzenlenmesi tamamen ulusal bir konuyken, 1860’lardan sonra FMH’lerin sınır ötesi korunması kısmen pragmatik nedenler kısmen de yoğun lobicilik faaliyetleriyle hükümetler, politika yapıcılar ve şirketler tarafından kabul edilmiştir. Bir dizi uluslararası konferanstan sonra, 1883 tarihli

“Paris Mülkiyetin Korunması Sözleşmesi” ve 1886 tarihli “Bern Edebi ve Sanat Eserlerinin Korunması Sözleşmesi” kabul edilmiştir. Bu ilk çok taraflı fikri mülkiyet anlaşmalarının altında yatan ilkeler ayrımcılık yapmama, ulusal muamele kuralı ve öncelik hakkıydı. Bu anlaşmalar ne yeni maddi hukuk yaratmış, ne de üye devletlere yeni yasalar yapmasını gerektirmiştir, daha ziyade sadece mevcut yerel yasaları meşrulaştırmak için sanayileşmiş devletlerin çoğunluğu arasında fikir birliği sağlamışlardır. Üyeler, anlaşmalar arasında önemli ortaklıklar olduğunu ve bu nedenler ortak bir Sekreteryanın uygun olacağını düşünmüşler ve 1893 yılında “Bureaux Internationaux Réunispour la protection de la propriété intellectuelle” (BIRPI)69 adında ortak bir Sekreteryayı Cenevre’de kurmuşlardır. Ancak BIRPI sadece bir üyenin (İsviçre hükümeti) sorumluluğu altındaydı. Ayrıca 1950’lerden sonra özellikle GOÜ’ler tarafından BIRPI’nın düzenlediği konferanslarda, patentlerin ve diğer fikri mülkiyetlerin kullanılma şekli büyük ölçüde eleştirilmekteydi. Giderek artan üye sayısıyla birlikte çelişkilerin daha çok açığa çıkması üzerine birtakım görüşmeler ve konferanslar sonrasında BIRPI 1970 yılında WIPO adıyla kurulmuş ve tek ülkenin sorumluluğu kaldırılarak, örgütün bütçesi, programı ve faaliyetlerinin sorumluluğu yirmi ülkenin resmi

69 United International Bureaux for the Protection of Intellectual Property/Fikri Mülkiyetin Korunması için Birleşmiş Uluslararası Büro.

171

yönetimine bırakılmıştır. WIPO Genel Müdürü Arpad Bogsch’un girişimleri ve BM sistemi içinde çalışmanın gelişmeyi daha da teşvik edeceği düşüncesiyle WIPO 1974 yılında BM’nin uzmanlık kuruluşu statüsünü kazanmıştır (May, 2006: 435-437).

WIPO’nun iki temel amacı bulunmaktadır. İlk amacı, devletlerarasında işbirliğini ve uygun olan yerlerde diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliğini sağlayarak dünyadaki fikri mülkiyet haklarının korunmasını teşvik etmektir. İkinci amacı ise, Birlikler arasındaki işbirliğini sağlamaktır (md.3). Sözleşmenin 4. maddesinde WIPO’nun işlevleri tanımlanmıştır. WIPO, fikri mülkiyetin etkin şekilde korunması ve ulusal mevzuatın bu alanla uyumlaştırılması, Anlaşmada tanımlanan Birliklerin idari görevlerinin yerine getirilmesi, fikri mülkiyetin korunması amaçlı hazırlanan uluslararası anlaşmaların sonuçlandırılmasının sağlanması, yönetiminin üstlenilmesi yahut bu yönetimlere katılımın sağlanması gibi görevleri yerine getirmektedir.

Örgüte üye olacak devletler, Paris Birliği ve bu birlikle bağlantılı Özel Birliklere, Bern Birliğine ve Anlaşmanın 2. maddesinde tanımlanan Birliklerden70 herhangi birisinin üyesi olan tüm devletlere açıktır. Birliklere üye olmayan devletler BM ya da BM’nin Uzmanlık Kuruluşları veya Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna üyeyse veya Uluslararası Adalet Divanına tarafsa; Anlaşmaya taraf olması için Genel Kurul tarafından davet edildiyse Örgüte üye olma eşit olarak tüm devletlere açıktır (md.5).

En yüksek karar organı olarak Genel Kurul en az bir Birliği üye olan ülkeler tarafından oluşmaktadır. Her devletin hükümeti danışmanların ve uzmanların yardım edebileceği bir delege ile temsil edilir ve bu delegasyonun masrafları Hükümet tarafından karşılanır71. Genel Kurul her ne kadar, özellikle norm belirleme konusunda en yüksek

70Birlikler; Paris Birliği, söz konusu Birlik ile ilgili olarak kurulan Özel Birlikler, Bern Birliği ve Anlaşmalar ve 4. maddede belirtilen Örgüt tarafından üstlenilen fikri mülkiyet haklarının korunmasını teşvik etmek için tasarlanan diğer herhangi bir uluslararası anlaşma anlamına gelir (md. 2).

71Genel Kurul, Koordinasyon Komitesi tarafından aday gösterildikten sonra Genel Müdürü atar; Genel Müdür raporlarını gözden geçirip onaylar ve gerekli tüm talimatları verir; Koordinasyon Kurulunun raporlarını ve faaliyetlerini gözden geçirir ve onaylar ve Komiteye talimatlar verir, iki yıllık gider bütçesini kabul eder; mali düzenlemeleri kabul eder, devletleri bu Sözleşmeye taraf olmaya davet eder. Bir veya daha

172

karar alma organı olsa da, önerilen tartışmalar veya belirli fikri mülkiyet konularının esaslı tartışılması ve dikkate alınması bir dizi WIPO komitesinde gerçekleştirilmiştir.

Patent Hukuku Daimi Komitesi (Standing Committe on the Law of Patents/SCP), Genetik Kaynaklar ve Fikri Mülkiyet ve Geleneksel Bilgiler ve Folklora İlişkin Hükümetlerarası Komite (the Intergovernmental Committe on Intellectual Property and Genetic Resources, Traditional Knowledge and Folklore/IGC) ve WIPO Kalkınma Gündemine İlişkin Geçici Teklif Komitesi genetik kaynaklar ve geleneksel bilgiyle ilgilidir.72

SCP farklı uygulamalara sahip patent hukuku kurallarını uyumlaştırmak için çalışmalarda bulunmaktadır. İlk başvuran (first to file) sisteminin ortak sistem olarak kabul edilmesi, patent hukukunda önem ifade eden terimlerde birliğin sağlanması (DPT, 2007: 5), patentlenmenin gereklilikleri ve şartlarının küresel ölçekte standartlaşması ele aldığı başlıca konulardır. Bazı sanayileşmiş ülkeler, Temel Patent Kanunu Antlaşması (Substantive Patent Law Treaty/SPLT) için öneride bulunmuşlardır. Önerilen bu Antlaşma hiçbir uluslararası standartların bulunmadığı temel patent yasası alanlarını uyumlu hale getirecektir. Antlaşma bu standartlarla TRIPs Anlaşması gibi uluslararası fikri mülkiyet kurallarını esnek bir hale büründüren yapıyı kaldırmayı amaçlamaktadır.

Bu bağlamda hükümler TRIPs Anlaşmasında kabul edilen şartların ötesine geçerek ele alınabilir. Temel patent standartları örneğin “buluş” (invention) kavramını ve patent tarafından verilen koruma kapsamını tanımlar. SPLT buluş kavramını tanımlayarak genleri de içeren biyolojik materyaller için patentlenebilirliği belirleme konusunda mevcut özgürlüğü ortadan kaldırabilecektir. Örneğin; canlılar ve “doğada bulunan

fazla Birliğin üyesi olsa da her devletin Genel Kurulda bir oy hakkı vardır. Genel Kuruldaki üyelerin yarısı yeter sayıyı oluşturur (md.6).

72Diğer komiteler arasında; Ticari Markalar Hukuku, Endüstriyel Tasarım ve Coğrafi İşaretler Daimi Komitesi (Standing Committe on the Law of Trademarks, Industrial Designs and Geographical Indications), Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Daimi Komitesi (Standing Committe on Copyright and Related Rights), WIPO Standartları Komitesi (Committe on WIPO Standards), Program ve Bütçe Komitesi (Program and Budget Committe) , Kalkınma ve Fikri Mülkiyet Komitesi (Committe on Development and Intellectual Property), İcra Danışma Komitesi (Advisory Committe on Enforcement) olarak belirtilebilir.

173

biyolojik materyaller”, organizmadan ayrıştırılsalar bile Brezilya’da buluş olarak kabul edilemez. Diğer yandan ABD’de bir ürünün ayrıştırılmış ve saflaştırılmış bir şekli buluş olarak kabul edilir ve patentlenebilir. Bu tür durumlar, kullanılan terimlerin hiçbirinin tanımlarını içermeyen TRIPs ile uygunluk göstermektedir. Uyumlaştırılmış temel patent yasası standartlarının ve en son aşamada küresel patent sisteminin ÇUŞ’lar için farklı ülkelerde patent almayı kolaylaştıracağı iddia edilmektedir (Olivia, 2008: 73).

WIPO, 1998’de yerli halklar ve diğer yerel topluluklar, sivil toplum, devlet temsilcileri, akademisyenler, özel sektör gibi paydaşlarla istişare yoluyla genetik kaynaklar ve geleneksel bilgi ve folklorun korunmasına, erişim ve fayda paylaşımının fikri mülkiyet yönleri üzerine çalışmaya başlamıştır. 2000 yılında üye ülkeler arasında bu konuların ele alınması için bir Komitenin kurulmasına karar verilmiştir. Bir forum olarak kurulan IGC fikri mülkiyet konularında; a) genetik kaynaklara erişim ve yarar paylaşımı, b) bu kaynaklarla ilişkili olsun ya da olmasın geleneksel bilginin korunması, c) geleneksel kültürel ifadelerin (folklorun) korunması bağlamında ortaya çıkmıştır (Olivia, 2008: 74-75). GOÜ’ler bu Komitenin kurulmasını memnuniyetle karşılamışlar ve IGC’nin, genetik kaynaklar, geleneksel bilgi ve folklorun korunmasını ilerletmek için fikri mülkiyet sistemlerinin ne ölçüde uyarlanabileceğini incelemesini istemişlerdir. Bunların uluslararası düzeyde kapsamlı bir şekilde korunması için yeni disiplin ve hükümlerin nasıl geliştirilmesi gerektiğine odaklanmışlardır (Olivia, 2008: 75). IGC’nin yetkileri WIPO için büyük ölçüde yenidir ve Komitenin çalışmalarından doğabilecek somut sonuçların ne olacağı kısmını açık bırakmıştır, bu aşamada IGC bir “tartışma forumu”

olarak tanımlanmıştır. 2009’da resmileştirilen IGC uluslararası yasal araçların benimsenmesi için çalışmaya başlamıştır. Kuruluşundan itibaren IGC bazı başarılar elde etmiştir. Örneğin, geleneksel bilginin patent sistemindeki tanınırlığı artmış, geleneksel bilgiye dair belirli belgeler Patent İşbirliği Antlaşması kapsamında yapılan başvurular için istenen belgeler dâhil edilmiş ve geleneksel bilgi için yapılan sınıflandırma araçları

174

Uluslararası Patent Sınıflandırmasına katılmıştır. IGC’nin gözetiminde, WIPO, üye devletler ve diğer ülkeler için yararlı olduğu kanıtlanmış birçok çalışma yapmış ve sözlükler, anketler, eğitim programları, mevzuat veri tabanı gibi birçok kaynak geliştirmiştir. Katılım ve danışma için yeni kıstaslar oluşturmuş, “koruma”, “özgünlük”,

“yenilik” ve “kamu malı” gibi terimlerin yeniden düşünülmesini sağlamıştır (WIPO, 2015). IGC, fikri mülkiyet ile genetik kaynaklar ve geleneksel bilgi arasındaki ilişki alanında kapsamlı bir uzmanlık geliştirmiş ve bu konularda mevcut olan bilgiye önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Ayrıca çalışmalarında geniş bir paydaş yelpazesi oluşturmuş, hatta WIPO üyesi ülkeler yerli halkların IGC’nin çalışmalarına katılması için gönüllü bir fon oluşturmuştur. Bununla birlikte, GOÜ’ler görüşmelerin hızında bir artış ve daha sonuç odaklı tartışmalar için çağrıda bulunmaktadırlar. Sonuç olarak, IGC’nin faaliyetleri uluslararası fikri mülkiyet rejimi ile genetik kaynakların korunması arasında karşılıklı destekleyici bir ilişki geliştirmede önemli bir rol oynayacaktır (Olivia, 2008:

76).

WIPO Kalkınma Gündemi, 2004 yılında Kalkınma Gündemi (Development Agenda) sürecine öncülük eden ve gelişmekte olan 14 ülkeyi73 içeren Kalkınma Dostlarının (Friends of Development) fikri mülkiyet tartışmalarında kalkınmanın merkezi bir yer alması niyetinden hareketle bir dizi teklif sunmasıyla başlamıştır. Bütün GOÜ’ler tarafından benimsenmeyen önerilerin en kayda değer kayıpları, Hindistan ve Çin olmuştur. Ayrıca DTÖ Cancun Bakanlar Konferansı sırasında belirginleşen G-20 grubunun da önerileri onaylamadığı görülmektedir. Kalkınma Dostlarının en azından GOÜ’lerin çabalarını pekiştirmek ve gelişmiş ülkeler üzerinde geniş bir baskı oluşturmak amacıyla G-20 ile birleşmemesi şaşırtıcı olmuştur. ABD ve İngiltere WIPO’ya iki karşı teklif sunarken, AB, Japonya ve Kanada ilk oturumlarda görüşlerini açıklamamıştır.

73 Gelişmekte olan bu ülkeler Arjantin, Bolivya, Brezilya, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Güney Afrika, İran, Kenya, Mısır, Peru, Sierra Leone, Tanzanya ve Venezuella’dır

175

Hindistan Kalkınma Dostları grubuna katılmamış olsa da, fikri mülkiyetin mevcut durumuna karşı olduğunu açıkça belirtmiştir (Endeshaw, 2006: 12). Gündeme ilişkin tekliflerde fikri mülkiyetin rolü ve kalkınma üzerindeki etkisinin dikkatlice değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Fikri mülkiyet kavramı, uygulamada, bir ülkenin gelişmişlik düzeyine göre değişebilecek maliyet getirmenin yanı sıra, faydalar da sağlayabilecek bir politika aracıdır. Bu nedenle, tüm ülkelerde fikri mülkiyet korumasının maliyetlerinin faydalarına ağır basmaması için harekete geçilmelidir. Gündemde esas olarak WIPO’nun rolünün fikri mülkiyet korumasının ötesine geçerek, Binyıl Kalkınma Hedeflerinde belirlenen kapsamlı kalkınma hedefleri tarafından yönlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Bu nedenle teklif, WIPO’yu BM politikalarının uygulanmasında bir araç haline getirmeye çalışır ve bu amaçla WIPO Sözleşmesinin, WIPO’nun faaliyetlerine kalkınma boyutunu yansıtacak biçimde değiştirilmesini önerir (Endeshaw, 2006: 8).

Tekliflerin bir diğer bileşeni, hâlihazırda hazırlanmakta olan veya görüşülen SPLT gibi yeni anlaşmalar ile ilgilidir. SPLT ile ilgili olarak, GOÜ’lerin zorlukla uygulayabilecekleri yeni yükümlülükler yarattığı ve patent koruma standartlarını büyük ölçüde yükselteceği ifade edilmiştir. Bu nedenle anlaşmaların kamu yararı endişelerine ve GOÜ’lerin özel kalkınma ihtiyaçlarına daha duyarlı olması biçimindeki değişikliğin Gündeme dâhil edilmesi önerilmiştir. Teklifler arasında dikkat çeken başka bir unsur ise teknoloji transferiyle ilgilidir. GOÜ’ler TRIPs’in 7. ve 8. maddelerinin etkinliğini sorgulamaktadır. Bu tür teknolojiyi benimsemek için gerekli altyapıya ve kurumsal kapasiteye sahip olmadığı belirten GOÜ’ler, yüksek fikri mülkiyet standartlarının bir dereceye kadar teknolojik kapasiteye sahip ülkelerde bile teknoloji transferine yol açmadığını iddia etmişlerdir. Dolayısıyla EAGÜ’ler ile GOÜ’lere gerçek bir teknoloji transferini teşvik etmek için mevcut fikri mülkiyet anlaşmalarının yetersizliği ele almak için düzeltici önlemlerin alınması gerektiği sonucuna varmışlardır. Fikri mülkiyetin

176

uygulanmasının TRIPs’in 7. maddesine uygun olarak daha geniş toplumsal çıkarlar ve kalkınma ile ilgili endişeler bağlamında ele alınması, teknik yardımın sağlanması, sivil toplumun norm belirleme faaliyetleri dâhil WIPO’nun çalışmalarına katılması da yine teklifler arasındadır (Endeshaw, 2006: 9-10).

Bir dizi toplantı ve tartışma sonrası, Kalkınma Gündemi 2007 yılında altı başlık halinde gruplandırılan74 45 Kalkınma Gündemi önerisi kabul edilmiş ve bu önerileri uygulamak için Kalkınma ve Fikri Mülkiyet Komitesi (Committe on Development and Intellectual Property) kurulmuştur. Gündemde sık sık üye devletlerin, özellikle EAGÜ’ler ile GOÜ’lerin farklı gelişmişlik düzeylerinin ve bu ülkelerin öncelikleri ile özel ihtiyaçlarının dikkate alınacağı, faaliyetlerinin tamamlanması için zaman dilimleri içermesi gerektiği, fikri mülkiyetle ilgili birçok alanda daha fazla desteklenmesi gibi konular ön plana çıkmıştır. Ayrıca fayda ve maliyet arasındaki dengenin dikkate alınması, kalkınma amaçlı fikri mülkiyet sistemi geliştirmek için daha fazla önlem alınması, norm belirleme faaliyetlerinin hükümetlerarası kuruluşlar ve STK’lar gibi diğer paydaşların da görüşlerini dikkate alan katılımcı bir süreç içinde gerçekleşmesi gibi konular da Gündemde yer almıştır. Dikkat çeken başka bir konu ise, WIPO’nun teknik yardım personeli ve danışmanlarının etik kurallara dikkat ederek, potansiyel çıkar çatışmalarından kaçınması ve tarafsız ve hesap verebilir konumda olması gerekliliği ile ilgili olan maddedir (WIPO, 2007). Bu maddenin Gündemde yer alması WIPO çalışanlarının zamanla birtakım baskı veya süreklilik eden söylemlere maruz kalarak etki altına girmesi olarak düşünülebilir. Bununla birlikte, WIPO kalkınma için fikri mülkiyetin stratejik kullanımını teşvik etmenin yanı sıra, uluslararası patent başvuruları yapılmasına yardımcı olan, iyi finanse edilmiş bir kuruluştur ve fikri mülkiyet rejiminde merkezi bir rol oynamaya devam edebilecek iyi bir adaydır. Ancak WIPO’nun ağırlıklı

74 Başlıklar; Teknik Yardım ve Kapasite İnşası; Norm Belirleme, Esneklikler, Kamu Politikası ve Kamu Malı; Teknoloji Transferi, Bilgi ve İletişim Teknolojileri ve Bilgiye Erişim; Değerlendirme, Değerlendirme ve Etki Çalışmaları; Görev ve Yönetişimi İçeren Kurumsal Konular ve Diğer Konulardır.

177

olarak ekonomik odaklanma ile katı çerçevede çalışması yeterince ileri gidememesine neden olmaktadır (Strauss, 2009: 319). Fikri mülkiyetin GATT sistemine dâhil edilmesi ve TRIPs Anlaşmasının ortaya çıkmasıyla köklü bir geçmişe sahip olan WIPO’nun önemini yitirdiği iddiası gerçekçi değildir. TRIPs Anlaşmasının girişinde, WIPO ile karşılıklı olarak destekleyici bir ilişki kurma isteği kabul edilmiş ve WIPO tarafından yönetilen iki sözleşme TRIPs Anlaşmasına dâhil edilmiştir. WIPO ve DTÖ arasındaki işbirliğine ilişkin 1995 yılında imzalanan Anlaşma ile TRIPs’in uygulanmasını kolaylaştırma ve üç alanda işbirliği yapılması amaçlanmaktadır. Genellikte teknik destek alanında yardımda bulunan WIPO, fikri mülkiyeti korumanın maliyetlerini ve yararlarını dikkate almadığı gerekçesiyle ağır biçimde eleştirilmiştir (Rajotte, 2008: 156).

2005 yılında WIPO ile FAO arasında bir anlaşma imzalanması için girişimlerde bulunulmuştur. Anlaşmanın ilk taslağında gıdaya erişimin kendi başına fikri mülkiyetin korunmasından daha önemli olabileceğine dair bir başlangıç içermekteydi. FAO-WIPO Sözleşmesi, FAO ile WIPO arasında “karşılıklı destekleyici bir ilişki kurmayı” ve

“aralarında işbirliği sağlamak için uygun düzenlemeler” geliştirmeyi amaçlamıştır. Bilgi alışverişinin teşviki, çalıştaylar, seminerler gibi ortak etkinlikler, teknik yardım veya işbirliği gibi hükümler Anlaşmada yer alırken, çiftçilerin hakları, geleneksel bilgi, gıda ve tarım için genetik kaynaklar, tarımsal biyoteknoloji, gıda ve tarımda etik konular gibi kuruluşların kesiştiği sorunların listesi çıkarılmıştır. Ancak FAO’ya temel fikri mülkiyet konularında ve FAO’nun misyonu ve rolü üzerinde danışmanlık yapacak olan WIPO’nun potansiyel olumsuz etkilerine dikkat çekildiğinden, Anlaşmanın onayı askıya alınmıştır (Rajotte, 2008: 157).