• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1 Bilişsel Yetenekler

2.4. Akademik Beceriler

2.4.1. Okuma-Yazmaya Hazırlık Beceriler

2.4.1.2. Yazma Beceriler

Çocukların çevresi doğumdan itibaren sözlü dille ilgili uyarıcılarla birlikte yazılı dille ilgili uyarıcılarla da çevrelenmiştir. Bu nedenle okuma becerileri gibi yazma becerileri de okul öncesi dönemde temelleri atılması gereken en önemli becerilerden birisidir.

Yazma; “sözlü veya sözsüz konuşma seslerine karşılıklı olan görsel motor sembollere çevirme süreci, harfleri tanıma ve ayırma yeteneği, yazılı iletişim için kullanılan sembol sistemi ve beyinde yapılandırılmış bilgilerin yazıya/kağıda dökülmesi işlemi” olarak tanımlanmaktadır (Carter, 2007: 5).

Okul öncesi dönem, yazma becerisinin gelişimi için kritik evreleri içeren yaşamın en önemli bölümlerinden biridir. Okul öncesi dönemdeki çocukların kağıt üzerindeki karalamasını bir yetişkine gösterip “Bu ne anlatıyor?” diye sorduğunda yazının iletişim anlamında kullanıldığının farkında olduğunu göstermektedir.

Çocukların okuma-yazma ile ilgili ön bilgileri arttıkça karalamalar sözcüklere daha sonra gerçek harflere benzemeye başlamaktadır (Temur, 2009: 86).

Yazma becerisi, dinleme, konuşma, okuma ve resim gelişimi ile birlikte paralel ve iç içe bir gelişim göstermektedir. Yazma becerisi karalama, resim yapma, çizgi çizme, harf benzeri şekiller yazma ve en sonunda formal yazmayı öğrenmeye doğru bir gelişim göstermektedir (Morrow, 2007: 174-176).

Araştırmacılar, çocukların yazma gelişimini farklı aşamalara ayırarak incelemişlerdir. Bu aşamaların çocuklarda aynı sıra ile gelişmesi beklenmemektedir. Sulzby (1986) tarafından çocuklardaki yazma gelişimi altı aşamaya ayrılmıştır. Bu aşamalar aşağıda belirtilmiştir.

Resim yoluyla yazma: Çocuklar bu dönemde resim ve yazı arasındaki farkı anlamamaktadırlar. Resim yaparak yazı yazmaktadırlar. Yazıyı/resmi mesajlarını iletmek için özel bir iletişim aracı olarak kullanmakta ve yaptıkları resimleri yetişkinlere/arkadaşlarına göstererek yazıyı okuyormuş gibi yapmaktadırlar.

Karalamalar yoluyla yazma: Çocuk yaptığı çizgileri yazı olarak nitelendirir ama aslında karalama yapmaktadır. Bu karalamaları yaparken genellikle soldan sağa doğru hareket etmektedirler. Kalemi yetişkin gibi tutmaya çalışmaktadırlar.

Harf benzeri şekiller kullanarak yazma: Çocuklar harfe benzeyen şekiller yapmaya başlamaktadırlar.

Öğrenilmiş (Ezberlenmiş) harf kümelerini kullanarak yazma: Bu aşamada çocuklar genellikle isimlerinde bulunan harf kümelerini kullanarak yazmaya çalışmaktadır. Çocuklar adlarında bulunan harflerin yerini değiştirerek rastgele bir şekilde yerleştirebilmekte ya da uzun bir sıra şeklinde sıralamaktadır.

Heceler kullanarak yazma: Bu aşamada çocuklar, ses harf ilişkisi kurmaya başlamaktadır. Sözcüklerdeki bazı harfler eksik yazma, sözcükler ile harfler arasında uygun boşlukları bırakmama ve harfleri üst üste yazma gibi kağıt kullanımında sıkıntılar yaşamaktadırlar.

Formal yazma: Geleneksel yazmaya geçmekte ve çocuklar yetişkin gibi yazı yazmaya başlamaktadırlar (Akt. Beauchat ve diğerleri, 2010: 130; Morrow, 2007: 174- 176).

Morrow’a (2007:178-180) göre ise, iki yaşındaki çocuklarda merkezi veya dairesel karalamalar ve bunların tekrarlanması görülmektedir. Bu yaştaki çocuklar kalemi tutmak için elinin tümünü kullanmakta ve tüm kollarını hareket ettirmektedir. Sayfayı tamamen doldurmakta ve işaretlerden etkilenmektedirler. Üç yaşındaki çocuklar kâğıdın her yerine büyük harfler yazabilmekte, karalamayı ve resim çizmeyi sevmektedir. Dört yaşındaki çocuklar özellikle kendi isimlerinde geçen birkaç harfi hatırlamakta ve bunları yazabilmektedir. Beş yaşındaki çocuklar ise, isimlerini büyük boyutta düzensizce büyüyen harflerle yazmakta ve genellikle harfleri ve numaraları değiştirerek yazabilmektedir. Rakamları düzensiz ve orta boyda yazmakta, bazı büyük ve küçük harfleri yazabilmektedirler. Yazı kalemini daha iyi kullanmaya başlamaktadırlar. Resimleri daha karmaşık ve tamamlanmış bir formda yapabilmekte, kareleri ve daireleri birleştirmekte ve bir modeli rahatça kopya edebilmektedirler.

Tolchinsky (2003)’ya göre, yazma becerisinin gelişimi üç-dört yaşına kadar evrensel özellikler göstermektedir. Ancak dört yaşından itibaren yazılı materyallerle olan etkileşimin artması sonucu çocuklar, içinde bulunduğu kültürün yazılı dil özelliklerini fark etmeye ve kullanmaya başlamaktadır. Çocuklar, yazının yönü, harfler ya da sözcükler arasındaki boşlukları içindeki bulundukları kültürün yazı özelliklerine göre şekillendirmeye başlamaktadır. Beş yaş civarında yazılarında içinde bulundukları kültüre ait, soldan sağa/ aşağıdan yukarıya yazma, harf şekilleri vb. özellikleri yazılarında kullanmaya başlamaktadırlar (Akt. Şimşek, 2011: 29).

Yazma becerisinin gelişimi, içerisinde bilişsel süreçlerin yer aldığı bir problem çözme davranışıdır. Çocuğun yazma davranışı gösterebilmesi için bilişsel, motor, duyuşsal ve dile dayalı becerilerini kullanması gerekmektedir. Çocukların yazar duruma gelebilmeleri için; parmak kaslarının yeterince gelişmiş olması, sinir-kas ve el-göz uyumunun yeterince sağlanabilmesi, yazma için gerekli olan kalem, defter vb. araç ve gereçleri doğru kullanabilme, satır, çizgi, yazı, sağ, sol, yukarı, aşağı, dik, yatık, eğri, iç, dış, alt, üst vb. kavramları bilme, yazmanın yönünün soldan sağa ve yukarıdan aşağı doğru olduğunu bilme; özellikle alfabedeki harflerin şekillerini oluşturan çizgileri doğru

yönde ve düzgün çizebilme ve istekli olma gibi özelliklere sahip olmaları gerekmektedir (Eliason ve Jenkins, 2003: 257; Kandır, Özbey ve İnal 2010: 74; Kostelnik ve diğerleri, 2004: 319).

Çocuklar, yazı becerisinin gelişimi ile birlikte günlük yaşamlarında sık sık yazılı materyalleri kullandıklarında, yazılı dille ilgili cümle, sözcük, harf, satır, noktalama işaretleri gibi yazı diline ilişkin kavramlarla karşı karşıya kalmakta ve yazı dilinin özelliklerine ilişkin bu kavramları öğrenmeye ve kullanmaya başlamaktadır. Stellakis ve Kondyli (2004:140), okul öncesi dönemdeki çocukların yazılarında yazı ve resim arasında farklılığı gösterdikleri ve yazılarında harfe benzeyen şekiller, yazının yönü, sözcükler arasındaki boşluklar gibi yazılı dile ait özellikleri gösterdiklerini tespit etmişlerdir. Justice ve Pullen (2003)’e göre ise, yazı dili bilincinin üst noktası sembolik metin üretimi yoluyla iletişim olarak da tanımlanan yazma işinin, yazı diline ilişkin tüm kurallara uygun olarak yapılmasıdır.

Bu nedenle çocukların yazı becerisinin en üst noktasına ulaşabilmesi için okul öncesi dönemde yazı farkındalığı kapsamında yer alan, yazı dilinin fonksiyonlarına, yapısına ve kullanımına ait bilgilerin farkında olması gerekmektedir. Yazı farkındalığı yazma becerisinin inşa edilmesini sağlayacak temeli oluşturmaktadır.

2.4.1.2.1. Yazı Farkındalığı

Yazı farkındalığı Pilten ve Temur (2009:20) tarafından, “yazının işlevlerinin farkına varma, yazıyı oluşturan birimleri yani metin, cümle, sözcük, harfi tanıma, bunların işlevlerini öğrenme, yazının yönü gibi noktaları ifade etme” olarak tanımlanmaktadır. Ezell ve Justice (2005:76) tarafından ise “yazılı dilin şeklinin ve fonksiyonun anlaşılması olarak” tanımlanmaktadır.

Yazı farkındalığı kavramı; çevresel yazıların anlaşılması, sözcükler arasındaki boşluklar, sözcük, cümle gibi yazıyı oluşturan birimleri ifade eden yazı kavramları ve alfabe bilgisi ilgili bileşenleri kapsamaktadır (Pullen ve Justice, 2003: 89; Vukelich ve diğerleri, 2008: 154). Bunlara ek olarak alfabedeki harflerin bazılarını bilme, alfabedeki harflerin bazılarının seslerini bilme, harflerin büyük ve küçük harf olarak tanımlandığını bilme, çevredeki logoları tanıma ve çevresel yazıları okuma, okuma ve yazmayla ilgili

olan “sözcük, harf, okuma, yazma” gibi terimleri kullanma, sözcükteki ilk harfi gösterme, yazının soldan sağa doğru okunduğunu parmağıyla gösterme, kitabın başını/sonunu-önünü/arkasını gösterme, çevredeki yazılara ilgi gösterme gibi becerileri de kapsamaktadır (Mcginty, Sofka, Suttton ve Justice, 2006: 78).

Çocukların yazı farkındalığını geliştiren en önemli yöntemler, yetişkin çocuk katılımlı öykü okuma ve yazı yönünden zenginleştirilmiş oyun oynama etkinliklerine katılmalarıdır. Kendilerine kitap okunan, öykü anlatılan, resimli kitapları inceleyen çocuklar, kitap dili ya da dilin yazınsal şeklinin konuşulan dilden daha farklı olduğunun farkına varmaktadır. Bu çocuklar; yazılı öyküyü anlama, sayfadaki metni soldan sağa okuma, sayfa boyunca sayfanın başından altına doğru ilerleme, bir sayfadaki metin okunduğunda, öykünün bir sonraki sayfada devam edeceğini düşünme, harf grupları arasındaki beyaz boşlukların konuşulan öykünün aralıklarını temsil ettiği gibi fonolojik farkındalığa yönelik bilgileri anlamaktadır (Morrow ve Gambrell, 2004: 38).

Reutzel, Fawson, Young, Morrison ve Wilcox (2003) yaptıkları araştırmada, dört yaşındaki çocukların yazı farkındalığı ile çevresel yazıları okuma becerileri arasında doğrusal bir korelasyon olduğunu saptamışlardır. Benzer şekilde Berry (2000) yaptığı araştırmada, okul öncesi dönemdeki çocukların yazı farkındalığı ve harf bilgisi gibi becerileri ile çevresel yazıları fark etme becerileri arasında ilişki olduğunu tespit etmiştir. Yapılan araştırmalarda çocukların yazı farkındalığı ile çevresel yazıları fark etme arasında bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Okul öncesi dönemdeki çocukların yazma becerilerinin ve yazı farkındalıklarının geliştirilebilmesi için anne-babaların, çocuğun çevresindeki diğer yetişkinlerin ve öğretmenlerin aşağıda belirtilen çalışmaları yapması yazı becerisinin gelişmesinin temellerinin atılmasını sağlamaktadır.

Sınıftaki kitap merkezine çocuklar için uygun kitaplar konulmalıdır, çocuklar günlük etkinlikler içinde yazı ile karşılaştırılmalı ve yazının işlevinin anlaşılması sağlanmalıdır. Çocukların günlük etkinlikler içinde yazıyla karşılaşabileceği dramatik oyunlara yer verilmelidir. Anne-babalar ve öğretmenler, çocuklarla birlikte kitap okumalı ve kitap okumada çocuğa model olmalıdırlar. Zengin bir konuşma ortamı oluşturulmalı, harfler ve sesleri ile ilgili etkinlikler yapılmalı ve çocuklar için zengin bir

okuryazarlık çevresi sağlanmalıdır. Öğretmen büyük ve küçük grup etkinliklerinde ve bireysel etkinliklerde çocuklarla konuşurken onların günlük dilde kullanmadığı ya da az kullandığı sözcükleri kullanmalı ve çocukların yorum yapma becerilerini geliştirilmelidir. Öğretmen çocukları yazı ile karşılaştırarak onların yazı ve sözel dil arasındaki bağlantıyı kurmalarına yardım etmelidir. Kitaplar aracılığıyla kitabın önü, arkası, kitabın adı, yazarının ve resimleyenin (çizerin ya da fotoğraflayanın) adı, sayfalarının hangi yöne doğru çevrileceği, yazının hangi yöne okunacağı gibi kitap kavramları ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Çocuğa yapılan bu tür açıklamalar her yeni kitap okunduğunda tekrar edilmelidir. Bloklarla harfler oluşturma, yapışkanlı harfler aracılığıyla, harflerin şekillerini öğrenmeye yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Öğretmenler sınıfta bir yazı merkezi oluşturarak çocukların kağıt, kalem, tebeşir gibi farklı tür yazı araçlarını kullanmaları sağlamalıdır (Morrow ve Gambrell, 2004: 38; Morrow, 2007: 161; Roskos, Christie ve Richgels, 2003: 2-4).