• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.2. Yazının İcadı ve Ekonomik Gerekçeleri

Sanders (2013) eserinde31 dilin ve yazının insanlık tarihindeki yer ve önemine vurgu yapmaktadır. Bu yaklaşımı ile kültürel bellek oluşumuna dair sözlü ve yazılı kültürün insanın tarihi ile olan bağlantısını ortaya koyan Sanders (2013), bu görüşünü şu sözleri ile temellendirmektedir: “…İnsanı insan yapan ne dik yürüyerek ne toprağı

sopayla eşeleyip yiyecek bulmak ne de dövüşmeyi bilmektir; insanı insan yapan konuşmadır. İnsanın bu doğrudan iletişim dönüştürerek birbirleriyle hiç karşılaşmayacak insan topluluklarına ve kuşaklara aktarma yeteneği, ne akıllı maymunlarda vardır ne de okyanuslarda fısıldaşan yunuslarda… Yeryüzünde var olmuş –ve muazzam sayıda konuşanla dinleyenlerden meydana gelmiş- sözlü kültürlerin pek azı, okuryazarlığa geçmek gibi kökten sarsıcı bir değişim yaşamıştır32

(Sanders,2013:7-8).

Georges Jean’ın33 (2015) eserindeki Etiemble’dan gerçekleştirdiği alıntı konunun boyutları hakkında fikir sunmaktadır: “İnsanlar bir milyon yıldan beri doğup

ölmekte, ama yalnızca altı bin yıldır yazmaktadırlar” (Jean,2015:11).

Verginin tarihini anlamaya çalışırken yazı oldukça büyük bir öneme sahiptir. Yazının ortaya çıkışı ve tarihsel seyri konu hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Kullanılan semboller ve evrimleri, ortaya çıktığı coğrafi mekân, çalışmamız açısından sonraki bölümlerde34 yer verilen ülke seçimlerinin yerindeliğini gösterirken aynı zamanda elde edilen arkeolojik bulgularında ilk uygulamaların da ticaret ve muhasebe işlemlerine yönelik oluşu, sonrasında yazının sistemli kullanımı ve devletlerin ortaya çıkışı, hukuk sistemlerinin üretilmesi de verginin tüm bu olayların merkezinde olması verginin ontolojik durumunu destekler bir nitelik taşımaktadır. “Yazı ile birlikte bilginin

30Burada vergi ile ilişkilendirilen ontoloji, düşünsel üretim dışındaki alanı ifade etmektedir.

31 Yazar, dil ve düşünce tarihi alanında uzmandır. Eserin orijinal adı “A is for Ox The Collapse of Literacy

and Rice of Violence in an Electronic Age” olup “Öküzün A’sı Elektronik çağda Yazılı Kültürün Çöküşü ve Şiddetin Yükselişi” şeklinde Türkçeye çevrilmiştir. Eser, 7 bölümden oluşmakta olup çalışmamız

sınırları açısından sadece 1. Bölümden alıntı yapılmıştır.

32 Cümle şu şekilde başlar: “Çağdaş dilbilim felsefesi ekollerinin muhafazakâr, liberal ve solcu

düşünürleri bir noktada birleştiriyor; insan, alet kullandığı için değil, söz sayesinde insan haline geldi”

(Sanders,2013:7).

33 Yazar 1967-1981 arasında Maine Üniversitesi’nde dilbilim ve görsel bilim dersleri vermiştir.

“Ülkelerin Kitabı, Sözcüklerin Tadı” adlı eseri ile 1980 Fransa Vakfı Ödülü ve “Sözcükler Arasından” adlı eseri ile 1985 Louise-Labbé ödülünü almıştır.

34

5’inci ve 6’inci bölümde, Ekonometrik uygulamada yer verilen ülke örnekleri.

biriktirilmesi ve aktarımı daha da kolaylaşır. Böylece tarih öncesinin boşluğundan, halkların geçirdikleri serüvenlerin ilk anlatıları ve ilk hükümdar isimleri peydahlanır. Aynı şekilde ilk muhasebe işlemleri, ilk eşdeğerlikler de ortaya çıkar. Ve çok geçmeden de imparatorluklar” (Attali,2008:36). Attali’nin yazı ve imparatorluk arasında kurduğu

kurgu vergi açısından oldukça önemlidir.

Diamond (2004:301) eserinde yer verdiği “…Eski Sümer kralları ve rahipler,

yazının uzman yazıcılar tarafından vergi borcu olarak koyunların kayıtlarının tutulması için istiyordu, yoksa kitlelerin şiirler yazmasını, kumpaslar kurmasını değil…”

çıkarsaması vergi tarihinin başlangıcı ve bugünü için oldukça önemlidir. Bu yaklaşım vergi, yazı ve iktidar sarmalında tarihsel yaklaşımı doğrudan adres göstermektedir.

Oba, kabile ve şefliği devletten ayıran en temel husus okuryazarlıktır. Bahsi geçen bu örgütlenme biçimlerinin hiç birinde okuryazarlık yoktur. Gerek oba, gerek şeflik veya kabile de dikkat çeken diğer husus nüfusun görece daha az olması ve kısmen eşitlikçi yapının olduğunun düşünülmesidir. Kalabalıklaşan örgüt tiplerinde ki bu devlettir, kalabalıklaşan- akraba olmayan nüfus, yönetim ağı ile artan yiyecek üretimi- dağıtım mekanizması (veya sıralama tam tersinden yapılabilir) bu değişkenlerin neden sonuç anlamında bir biri içine girmesi beraberinde kimi düzenlemelere olan gereksinimi doğurmuştur. Bu yazının icadıdır. Yazı kültürel, [sosyal ve mali tarihin]35

içi yüzünü kavramak açısından önemlidir (Dıamond,2004:279).

Yazının tarihi, okuma yazma ve aritmetiğin kökenlerine değinmektedir. Yazı ve aritmetiğin Peleotik çağdan kalma kemik parçalarının üzerine işlenmiş hesaplama çentiklerinden geliştiği dile getirilmektedir. Bu hesaplama çentiklerinin insanın sayı sayma kavramına dair ilk farkında lığını işaret ettiği ve bunun temelinde avcı-yiyecek toplayıcılarının avladıkları hayvanları saymalarının yattığı kabul edilmektedir (Conner, 2013:75-77). Conner (2013)’in, yazının kökenlerine dair yer verdiği çentik çubuklar ilk kez en az kırk bin yıl önce kullanılmıştır.

Yazı çiftçilerin, zanaatkarların ve tüccarların rutin ekonomik faaliyetlerinden doğmuş ve bu gelişim aynı zamanda ilk yazma sistemlerinin ortaya çıkmasını tetiklemiştir (Conner,2013:76). Benzer bir düşünce Jean (2015) tarafından da dile getirilmektedir. “Hesap kaydı sözlü olarak tutulamaz. Yazı işte bu çok basit

nedenlerden doğmuştur” (Jean,2015:12). Okuryazarlık tarih öncesi dünyanın çeşitli

yerlerinde birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmıştır. Birbirinden bağımsız olması

35

[ ] içinde yazılı metin bu çalışmanın ürünüdür.

konusunda tartışmalar olmakla birlikte şimdilik kabul gören bir görüştür. Yazının en eski örneği Mezapotamya’da Sümerler’in kil tabletler üzerinde oluşturduğu çivi yazısıdır. Geliştirilen bu yazı sisteminin, ürettikleri ve takas ettikleri ürünlerin kayıtlarını tutabilmek için yazmayı henüz bilmeyen bu insanların sattıkları ürünlerini resmeden kilden pullar36 yaptıkları ve hesaplama sistemleri ortaya çıkardıkları, yıldan yıla değişen ve gelişen bu sistemin çivi yazısına dönüştüğü bilinmektedir (Conner ,2013:76).

Yazının vergi ile ilgisi net bir şekilde tüm yazında yer bulmuştur. Konu hakkında Lévi-Strauss (2014)’un eserinde yer verdiği görüş oldukça önemlidir. “M.Ö.

3400’e doğru Mezopotamya’nın güneyinde ortaya çıkan yazı, bin yıl boyunca sadece mal stoklarını, vergi girişlerini, toprak kiralama sözleşmelerini, bağış listelerini kayda geçirmeye yaramıştır” (Lévi-Strauss,2014:45).

Tüccar ve çiftçilerin hesap yapma gereksinimleri zamanla bu mantık sisteminin gelişmesine muhasebe işlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olmuştur. Yazının iktisadi ve sosyolojik etkenlerine yönelik en güçlü kanıt bilinen en eski kayıt ‘Uruk Tabletinde37

yer almaktadır. “İlk yazılı göstergeler ziraat hesaplarından oluşmaktadır. Elimizdeki

başka tabletler Sümerlerin toplum düzeni hakkındaki bilgiler verir. Örneğin Lagaş tapınağının dini cemaatinde 18 fırıncı, 31 bira imalatçısı, 7 köle ve 1 demircinin çalıştığını bu tabletlerden öğreniyoruz” (Jean,2015:13-14). Ardından gelişen bu sistem

beraberinde oluşan yazı sistemi ile birlikte sınıfsal farklılıkları ortaya çıkarmış ve ilk devletlerin ortaya çıkması ile birlikte başlangıçta çok basit kökenleri olduğu düşünülen bu yazı sistemi farklı sınıfların biri birine karşı sorumluklarını ve üstünlüklerini ortaya koymuştur. “Hukuk, yasalar, bilimsel incelemeler ya da edebiyat yapıtları: Bundan

böyle yazı her şeyin kaydını tutabilir” (Jean,2015:18). Jean (2015)’ın eserinde bu

bağlamda değerlendirme yapılırken yazının salt ‘yazı’ ile olan durumu dile getirilmektedir. Oysa tüm bu etkileşim toplumsal alanın tamamını derinden etkilemiş ve insanlık tarihinde dönüm noktasını oluşturmuştur. Devletler oluşmuş ve bu devletlerin kanunları ortaya çıkmıştır. Conner (2013:79) eserinde Claude Lévi-Strauss’un “yazının

ortaya çıkmasının” her zaman ve her yerde “efendiler ve kölelerden oluşan ve nüfusun bir kısmının öteki için çalışmak zorunda olduğu, hiyerarşik toplumların kurulması” ile

bağlantılı olduğunu söylediğine yer vermektedir. Aynı alıntı Diamond (2004) tarafından

36 Ayrıntılı bilgi için bkz. D. Conner, Halkın Bilim Tarihi, Madenciler, Ebeler ve Basit Tamirciler,

Ankara, Tübitak, 2013, 3 Basım, s. 75-79

37Uruk Tableti M.Ö. 4 binden kalmadır.

da kullanılmıştır. Aynı tespit Jean (2015) tarafından daha net bir şekilde dile getirilmiştir; “Gelişim göstermiş olsa da yazı hala gücüne güç kattığı seçkinler sınıfına

özel bir uğraştır” (Jean,2015:20). Ancak Jean (2015) bu görüşünü Sümerler de yazının

gelişimi ve o dönemde okuryazar sınıfa ve saray yazıcılarına yazının sağladığı pozitif ayrımcılığı kastetmektedir.

Yazının icadında etken olan değişkenler konusunda bir diğer tespit ise Jon Assmann’a aittir. Assmann (2015)’a göre yazının ortaya çıkışında üç işlevsel unsurun ya da üç alanın tipik olarak ortaya çıktığı görülmektedir. “Ekonomi (bu alanın tipik

örneği olarak Ön Asya’da hesap için kullanılan taşları gösterebiliriz), politik iktidar (Mısır) ve kimliği garanti altına alacak efsaneler (bu alanın tipik örneği ise Avustralya’nın ‘churingaları’ ve ‘kahramanlık şarkıları’ olsun). Bunlar kültürel anlam dolaşımının tipik alanlarıdır” (Assmann,2015:29).

Arkeolojik kayıtlarda yer alan ilk alfabetik yazı M.Ö yaklaşık 1800 de Sami dilindedir ve Mısır hiyerogliflerinden ortaya çıkmıştır, bu yeni Sami alfabesi denizciler ve tüccarlar aracılığı ile Akdeniz geneline yayılmıştır (Conner,2013:83). Yazının bağımsız olarak icat edildiği Mezapotamya ve Meksika olarak iki bölge vardır (Dıamond,2004:289). Bunlardan ilki M.Ö 3000 yılında Mezapotamya’da Sümerler, ikincisi M.Ö 600 yılında Meksika yerlileri tarafından icat edildiği sanılmaktadır38.

Burada asıl husus yazının ortaya çıkışında belirleyici olan unsurların saptanmasıdır. Gerek Dıamond (2004) gerekse Conner (2013), eserlerinde yazının ticaret ile doğrudan ilintili olduğunu yazmaktadırlar. Ancak özellikle Dıamond (2004:303) yazının devlet ile paralel bir gelişim izlemesi üzerine temel belirleyicinin yiyecek üretimi olduğunu yazmaktadır. “İlkyazı (kayıt tutmak, krallık propagandası

gibi) o siyasal kurumların gereksinimlerine hizmet etti, yazıyı kullananlar yiyecek üreten köylülerin yetiştirdikleri depolanmış yiyecek fazlasıyla beslenen tam zamanlı bürokratlardı” şeklindeki çıkarsama yiyecek üretimi, toplumda sınıfsal yapının

oluşması gibi belirleyicileri gündeme getirmektedir. Dıamond, bu tezini yazının, devletin ve yiyecek üretiminin ilk başladığı yere Bereketli Hilal’a bağlamaktadır. Benzer görüş İbni Haldun (2013) tarafından da vurgulanmaktadır.

Yazının ilk kullanıldığı alanlar; Sümerlerin en eski arşiv belgelerinde kâtiplerin tuttukları tutanaklarda mallara yatırılmış paralar, işçilere dağıtılmış tayın ve dağıtılan

38 Yazı sistemleri Detaylı bilgi için bkz. Dıamond, Tüfek, Mikrop, Çelik, Ankara, Tübitak, 2004, 12.

Basım, s.283-287

tarım ürünlerinin miktarları gösterilmektedir. Bu anlamda yazılı ilk belgelerde vergi ortaya konulmaktadır. Bu görüşe paralel olarak Kılıç (2009:3) eserinde “ilkyazının

ortaya çıkışı, ekonomik sebeplere dayanmaktadır” şeklindeki görüşü, yer verdiğimiz

yaklaşımı farklı bir şekilde vurgulamaktadır.

Yazının, ortaya çıkan devlet otoritesi ile birlikte geliştiği ve ortaya çıkışının altında yatan temel aktörün ekonomi olduğuna dair birçok görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden biriside Jean’e aittir. Jean (2015:13) eserinde, yazının ortaya çıkışını tamamen ekonomik sebeplere bağlamaktadır.

Tam anlamı ile ilkyazının ortaya çıkışında Sümer Çivi Yazı’sı kast edilmektedir. Sümerlerde yazının icadının temellinde ekonomik nedenler yer alır. Bu ilk yazılı belgelerden anlaşılmaktadır (Çığ,2014:119). Bu ilk yazılı belgelerde yer alan en temel konu ise vergidir. Sümer kentlerinde yaşayan halk topraktan elde ettiği ürünleri, yetiştirdiği hayvanları ve avladığı avları mabede teslim etmek zorundaydı. Mabette görevli memurlar bu yiyecek ve diğer ürünlerin toplanmasını sağlamakta ve kayıt altına almaktaydı (Memiş, 2002:54). Yazının icadının ve kullanımının yukarıda yer vermeye çalıştığımız kapsamı dışında diğer asli unsur özelliği onun vergi ile olan ilişkisinde çalışmada göz önünde bulundurduğumuz yönüdür; bu yönü vergi tarihinin aydınlatılmasındaki katkısıdır. Yukarıda yer verilen açıklamalara yönelik en kapsamlı ve teknik çalışma Anthony Giddens (2008) tarafından Sümer yazısına ve bu yazının genel külliyatına yöneliktir. Yazının otorite ile olan etkileşimi ve ilerleyişi Giddens (2008) tarafından örgütsel meteryal şeklinde kavramsallaştırılmıştır. Giddens (2008) eserinde, toplam 508 belgenin kategorilerine yer vermiş ve bunların içinde idari, istatistiksel, ticari belge sayısını 300 olarak ifade etmiştir39

.