• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3.2. Kaba Ekonomi II

Bu bölümde iktisat tarihinde Fizyokratlar olarak bilinen kimi düşünürlerin vergi ile ilgili mali görüşlerine yer verilecektir. Dönem aynı zamanda liberal akımı da etkileyip ortaya çıkışında etkin rol oynadığından, dönemsel olarak yazın da kabul gören liberal düşünürlerin vergi ile ilgili mali görüşlerine yer verilecektir.

Fizyokrasinin ortaya çıktığı dönem 18. yüzyıl olarak bilinmektedir ancak dönem birçok düşünürün yaşadığı dönem olarak ta dikkat çekmektedir. Dönem düşünürlerinin Fizyokratlar üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Dönemde felsefe ile iktisat arasında sıkı bir ilişki gerçekleşmiş ve iktisat “Moral Felsefe” nin bir dalı olarak gelişmiştir (Savaş,2007:226). Çalışmamızın 2. Bölümünde yer vermiş olduğumuz Şekil 2.1 de

vergi tarihinin belirlenmesinde etkin olan faktörler arasında sayılan düşünsel yapı’nın

etkisi, bu dönemde etkinliğini belirgin bir şekilde hissettirmektedir.

Marks’ın Fizyokratlara atfettiği değer; “Burjuva ufkunun sınırları içinde,

sermayenin çözümlemesini yapmış olma onuru esas olarak fizyokratlarındır, onları modern ekonomi politiğin babası yapan da budur…” (Marks,1998:37) şeklindeki kendi

cümleleri ile daha iyi anlaşılmaktadır.“Umumiyetle iktisat ilminin kurucuları olarak

kabul edilen Fizyokratların mali tarihinde de önemleri büyüktür” (Sur,1949:260). Sur

(1949) ve Marks (1998), bu yaklaşımları ile fizyokratların mali tarih içindeki önemine vurgu yapmaktadırlar.

Elias’ın (2015) eserinde uygarlık kavramına yönelik getirdiği açıklamalarında Fizyokratlara ayrı bir başlık ile yer vermiştir. Elias (2015)’a göre Fizyokratlar Fransa da uygarlık kavramının gelişiminde ayrı bir role sahiptir (Elias,2015:118-130).

Pierre Buisguilbert 1695 yılında “Fransa’nın Mevcut Düzenindeki Durum” isimli kitabı ile Fizyokrasinin ilk adımını atmıştır. Dönem, genel itibari ile gerek mali düşünceler gerek iktisadi düşünceler açısından merkantilist döneme bir meydan okuma ve eleştiriler yumağını içermektedir.

Bu bağlamda düşünsel anlamdaki temellerini,“doğal düzen” şeklinde anılan felsefi görüşten aldığı rahatlıkla söylenebilmektedir. Buisguilbert’in mali konulardaki görüşleri de genel olarak bu ana akım çevresinde ele alınabilir. Dönemin mali açıdan en

temel özelliği tüm düşünürlerin “vergi reformu” talepleridir. Buisguilbert “Kraliyet

Öşürü” adı altında tek vergi olması gerektiği düşüncesini ileri sürmüştür. Çalışmamız

açısından bu görüşün asıl önemi Buisguilbert’in tasarrufa yönelik düşüncelerinin altında yatmaktadır.

Buisguilbert’in tüketime yönelik atfettiği önem “tembel birikim” olarak adlandırdığı, modern milli gelir yaklaşımında tasarrufları harcama akımından bir sızıntı olarak ele almasıdır (Savaş,2007:236). Vergi türlerinin çok oluşunun tüketim üzerindeki olumsuz etkisine değinmiş olması vergi gelirlerinin ekonomik belirleyicilerini işaret etmektedir. Buisguilbert’in en ilginç görüşü ise vergi gelirlerinin artırılmasına yönelik yaklaşımıdır. “Fakire verilecek bir miktar paranın, yüz misli harcamaya neden olacağı,

önerdiği çarenin uygulanması durumunda kralın bir ay içinde istediği bütün geliri elde edeceği ve aynı zamanda herkesin daha da zenginleşeceği veya maliye bakanının iki saat çalışmasıyla kralın gelirini yüz milyonlarca defa artırabileceği” gibi önerileri

bulunmaktadır (Savaş,2007:237).

Buisguilbert’in bu görüşü transfer harcamaları yolu ile gelirin el değiştirilmesi ve kamu harcamalarının bu alana aktarılması, vergi gelirlerini ilk etkiden daha fazla artıracağına yönelik düşüncedir. Bu yaklaşım vergi gelirlerinin ekonomik ve sosyal

belirleyicilerini işaret etmektedir.

Dönemin diğer düşünürü ve bir dönem Maliye Bakanlığı yapmış ismi Anne Robert Jacques Turgot191’dur. Turgot’un “Evrensel Tarih Üstüne”192 isimli eseri oldukça önemlidir. Eserde, toplum yaşamının geçirdiği evreleri düşünsel alanda sonradan “Dört Aşama Teorisi” diye adlandırılan bir yaklaşımla açıklamıştır. Turgot, insanlığın sırasıyla; avcılık, çobanlık ve çiftçilik aşamalarından geçtikten sonra ticari

toplum halini aldığını yazmıştır. Yine yazarın en önemli eserlerinden birisi de “Zenginliğin Üretim ve Bölüşümü üzerine Düşünceler193

adlı eseridir. Turgot bu

eserinde toplumun mülkiyet durumuna göre sınıflara ayrılmasını ve bu sınıfların genel ekonomik durumlarını yazmıştır (Savaş,2007:253).

Savaş’ın (2007) eserinde Schumpeter’den gerçekleştirdiği alıntıda Turgot hakkındaki yazında yer alan görüşlere işaret etmektedir. “Eğer Turgot’un kitabının

191

Turgot 1727-1781 yılları arasında yaşamış, dönem Fransa’sında bir defa Donanma Bakanlığı ve bir defa Maliye Bakanlığı yapmıştır.

192Eserin orijinal adı “On Universal History” ile 1751 yılında yayınlanmıştır.

193 Eserin orijinal adı “Reflections sur la formation et la disribution des richesses” 1769-1770 yılları

arasında yayımlanan bir dizi yazıdan oluşmaktadır.

içeriği, iktisatçılar tarafından gereği gibi anlaşılmış ve kavranmış olsaydı, yüzyılda ulaşılan seviye ye yirmi yıl içinde gelinebilirdi” (aktaran;Savaş,2007:255).

Dönemin mali düşünceleri hakkında Sur (1949) tarafından yapılan tetkik son derece önemli bir özet niteliği taşımaktadır. “Devlet varidatlarına gelince,

fizyokratların ‘Tabi Nizam’larında safi hasıla veren biricik faaliyet şubesi ziraat olduğuna göre, bu safi hasıladan alınacak tek bir vergi ile iktifa etmek gerekecektir. Başka sahalardan alınacak her tülü vergi nasıl olsa dönüp dolaşıp safi hasıla üzerine inikas edeceğine göre, toprak sahiplerinden alınacak tek bir vergi en kestirme hal tarzıdır. Esasen, safi hasıla ‘tabiatın hediyesi’ olduğundan tek verginin toprak sahibi tarafından ödenmesi uygundur. Kaldı ki bu vergi amorti edileceğinden ortada meselde kalmayacaktır” (Sur,1949:261).

Bir diğer önemli husus ise Hançerlioğlu (1987) tarafından aktarılmaktadır. Dönemde “toplumda üç sınıf vardır: Üretici sınıf, toprak sahipleri sınıfı, kısır sınıf…

topraktan elde edilen artıkdeğer, toprakların tarımın emrine verilerek ilk avansı yapmış olan toprak sınıflarının hakkıdır…, kişilere özel çıkarlarını gütmeleri imkanını sağlamak yeter, işlerine karışmak gerekmez” (Hançerlioğlu,1987:363).

Burada iki nokta önem taşımaktadır. İlki fizyokratların en ünlü ismi Quesnay’ın görüşü olan “Ekonomik Tablo” ve onun formüle edilişidir. İkincisi ise toprak sahipleri tarafından ödenen verginin işleyişi ve genel ekonomi içindeki etkilerine dair görüştür. Bu görüş daha sonra John Stuart Mill tarafından aynen korunarak toprak üzerinden alınan vergilerin açıklanması konusunda referans alınacaktır.

Dönemin düşünsel yapısındaki zenginlik bu döneme damgasını vurmuştur. Bu etkinin ilki Fizyokrasinin ekonomiyi bir bütün olarak ele alan ilk bilimsel çalışma olmasıdır. Yunanca kökünde doğa gücü anlamına gelen fizyokrasi evrende bir doğal düzenin (Ordre naturel) varlığı düşüncesi üstüne oturmaktadır.

Bu doğal düzen, doğal yasalar ile kurulmaktadır. Ekonomide bu doğal yasalara bağlıdır (Hançerlioğlu,1987:362).

Fizyokrasi, başta Mably194olmak üzere, birçok yazar tarafından ciddi bir şekilde eleştirilmiştir. Dünya farklı bir düşünsel akım ortaya çıkarmaya hazırlanmaktadır. Bu dönemde asıl husus fizyokrasinin üzerine inşa olduğu “akılcılık” (rasyonalizm) ilkesinin

194 1079-1785 yılları arasında yaşayan Gabriel Bonnot de Mably, özellikle Hukuk alanında tanınmaktadır.

Ceza hukuku alanında da fikirleri vardır. Yaşadığı dönemde Fransa’da yaşanan suçlar ve cezaların uygulanmasına yönelik tarihi sözlerin sahibidir. “Eğer deyim yerindeyse ceza bedenden çok ruha yönelik

olmalıdır” Foucault, Hapishanenin Doğuşu, İmge Kitabevi, 2013, Ankara, Altıncı Basım s.50.

eleştirisi ve yerine “deneysel yöntem”in (emprical approach) savunulmasıdır. Yöntem alanında yaşanan bu tartışma uzun yıllar sürecek bir savaştır. Dönemin en ciddi eleştirisi Ferdinando Galiani195 tarafından gerçekleştirilmiştir. Eserinde fizyokratların dogmatik rasyonalizmini kınamış ve yerine ‘tarihsel görecelik’ yöntemini önermiştir. Galiani rasyonalistlerin her dönemde ve her yerde geçerli kuralları bulabilecekleri yolundaki iddiasının yanlış olduğunu öne sürmüştür. Galiani’ye göre ‘insanlar, içinde

bulundukları koşullara uymayan örnekler ve nedenlerle yönlendirilmeye göz yummak gibi bir zaaf içindedir’ (Savaş,2007:257).

Dönemde egemen olan görüşe yönelik farklı bir açıklama Foucault’dan gelmektedir. Foucault (2001) eserinde, dönem düşünürlerinden Condillac, Galian ve Graslin’in genel görüşlerinden hareketle –ki bunu ismi sayılan düşünürlerin dil bilgisi açısından cümle önerme tekniklerini çözümleyerek ele almaktadır- şu çarpıcı ve nükteli sonucu çıkarmaktadır: “…fizyokratların tarımsal üretimden başka bir şeye

inanmadıkları ve onun için daha iyi bir pay istedikleri, toprak sahibi olduklarından ötürü, toprak rantına doğal bir temel atfettikleri ve siyasal iktidarı talep ettikleri için, vergiye tabi tek uyrukların, yani yükümlülüğün meyvelerinin tek taşıyıcılarının kendilerinin olmasını arzu ettikleri ileri sürülebilirdi...” (Foucault,2001:288).

18. yüzyılın sonlarına doğru büyük kapitalizm doğmakta ve uluslararası geniş bir sanayileşme tarım alanlarını ortadan kaldırmaktadır. Kumaş fabrikalarına yapağı yetiştirebilmek için çiftçiler tarlalarından atılmakta, tarlalar otlaklaştırılmaktadır. Uluslararası sanayi kaçınılmaz olarak emperyal gücünü duyurmaya başlamıştır. Avrupada din (Calivinizm ve Püritanizm) kapitalist düşünceyi desteklemektedir (Hançerlioğlu,1987: 363).

Dünya ekonomik ve toplumsal yapısında, ortaya çıkışından itibaren sonsuz bir tartışma alanı yaratacak olan bu siyasi ve düşünsel alan, kendi kadar tartışma alanı yaratacak olan bir düşünüre daha ev sahipliği yapmaktadır. İskoçyalı iktisatçı Adam Smith196 ünlü eserini bu dönemde yayımlar. Çalışmamızın sınırları çerçevesinde Adam Smith’in eserinin sadece vergi ile ilgili konularının işlendiği bölümlere197 yer

195

Ferdinando Galiani 1728-1787 yıllar arasında yaşamış Paris te diplomatik görevde bulunmuş bir İtalyan Papazıdır. 1770 yılında yayımlanan “Buğday Ticareti Üzerine Konuşmalar” en ünlü eseridir.

196 Adam Smith 1723-1790 arasında yaşamıştır. En ünlü eseri,“Ulusların Zenginliğinin Niteliği ve

Nedenleri/Milletlerin Zenginliği” adlı eseridir. Eserin orijinal ismi “An İnquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations” dur. Eser toplamda 5 kitaptan oluşmaktadır.

197 Çalışmamızın konusunu V. Kitap oluşturmaktadır. V. Kitap “Of the Revenue of the Sovereign or

Common wealth” başlığını taşımaktadır. “Hükümdarın veya Devletin Geliri Üzerine” şekli ile Türkçeye çevrilmiştir. V. Kitap kendi içinde bölümlere ayrılmaktadır. Birinci bölümde masraflar; savunma, adalet,

verilecektir. Smith’in eserini kalem aldığı dönem toplumsal ve siyasi açıdan da farklı gelişimleri barındırır. Dönem, kimi siyasal tarihçilere göre bilimsel karanlık içinde ilerlerken iktisat tarihinde aydınlanma çağı olarak dile getirilmektedir.