• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.4. Vergi ve Devlet

1.4.5. Amazon Havzası ve Vergi

Amazon Havzası olarak bilinen bölgenin bugünkü coğrafi sınırları, Peru, Bolivya, Şili ve Brezilya olarak dört ana parçadan oluşmaktadır. Bölgede Peru ve Bolivya And dağları ile Brazilya’dan ayrılmaktadır. And dağlarının özgün durumu bölge halklarının ekonomik koşulları açısından belirleyici olarak kabul edilmekte olup bu sistem vertical economy olarak adlandırılmaktadır (Merriman,2003:10). Bölgenin zorlu coğrafi yapısı Mezoamerika olarak bilinen Günümüz Meksika’sı eski uygarlığı Aztek’ler ile Amazon Havzasının siyasi ve ekonomik açıdan etkileşimini etkilemiştir. Aztek’lerde bitkilerin evcilleştirilmesi M.Ö 3000 dolaylarında belirli ürünlerde sağlanmışken Andlar ve Amozan Havzasına bu ürünlerin gelmesi 3000-4000 yılı bulmuştur (Diamond,2004:488).

Uygarlık açısından bölgede geçmiş dönemde yaşayan halklar arasında Aztek ve İnka halkları yer almaktadır. Aztek halkları Mezoamerika olarak da bilinen Meksika ile başlayan ve Güney Amerika’ya kadar uzanan coğrafi alanı ifade etmektedir. Ancak coğrafi ve kültürel olarak birbirlerine yakın olduğu düşünülen bu halkların geçmişte ne siyasal olarak bir ilişkileri vardı ne varlıklarından haberdarlardı (Diamond,2004:489). Bu bölümde sadece İnka uygarlığı ile ilgili temel konulara değinilecektir. İnka uygarlığı devletleşme süreci, yerleşik hayata geçiş, tarım üretimi, hayvancılık, sınıfların oluşumu ve en önemlisi yazının icadı konularında diğer uygarlıklara göre farklı durumlar gösterirken özellikle vergi çok daha farklı bir şekilde uygulama alanı bulmuştur.

Bölgede tarım üretimi açısından bilinen en eski tarih M.Ö 8000-7000’ne kadar gitmektedir (Keoke and Prteilfield,2003:5). Peru da M.Ö 2500 yılına ait olduğu tespit edilen tarım alanlarının varlığı arkeolojik kazılarla ortaya konulmaktadır (Merriman,2003:11). İnka halkları M.Ö 1000 yılında imparatorluk kurmuş ve devlet organizasyonlarını gerçekleştirmiş sayılmaktadırlar. Devam eden süreçte yayılmacı bir politika ile Kolombiya, Ekvator ve Şili’ye kadar yayılmışlardır (Merriman,2003:7). İnka imparatorluğu, imparatordan başlayan ve her bir hane halkını saran sıkı bir hiyerarşik yapıya sahiptir. İmparatorluk dörde bölünmüş olup her bir bölgenin başında imparator akrabası, Apu adı ile anılan bir lord bulunmaktadır. Toplamda yaklaşık seksen tane il gibi düşünülecek alt bölgeler bulunmakta, her bir il curacas adlı kişiye bağlıdır. 100 ile 10.000 arasında hane, vergi ödemekle bu kişiye karşı sorumludurlar. Curacas sadece vergi toplamak ile değil, aile ihtiyaçlarının saptanması ve karşılanması ve işçi şeklinde çalıştırılacak hane üyelerini de belirlemekle yetkili ve görevlidir (Merriman,2003:14). Bu anlamda sınıf ya da kast sistemi oluşmuştur.

İnka imparatorluğunda yazı bulunmamaktadır. Yukarıda İnka toplumunun uygarlığa giden yolunun diğer uygarlıklara göre farklı olduğunu aktarmıştık. En önemli fark yazının bu uygarlıkta icat edilmemiş olmasıdır. Yazının bulunmaması karmaşık ve çok katmanlı toplumsal ilişkilere göre sınıflandırma yapılmasında biraz alışılmışın dışında görülebilmektedir (Diamond,2004:303). Ancak İnka toplumu M.S 1520 de kurduğu İmparatorluk ile dünyanın en büyük imparatorluğu80 unvanını Dioamond (2004) tarafından almıştır.

“İknalar bir yazı sistemi geliştirmemiş ve muhtemelen kayıtlı bir takvime sahip olmamışlarsa da, düğümlü sicimleri (quipus)81 bir belletme aygıtı olarak kullanarak,

karmaşık hesaplama ve sayma yöntemlerini uygulayabilen bir hesap ölçeğine sahiptirler” (Giddens,2008:64). Yazı olmamasına karşın İnkalar, Quechua adı verilen

ve Peru And bölgesinde halen konuşulan bir tür yazılı olmayan iletişim dili geliştirmişlerdir. Yazı’nın icat edilmemesine rağmen İnka’ların Dünyanın en büyük imparatorluğu olarak kabul edilmesinin ardında yatan temel belirleyicilerden biri

Quipu82olarak adlandırılan iplere ilmek atma şeklinde oluşturulan bir iletişim sistemini

ya da bilgi aktarım mekanizmasını kullanmalarıdır (Merriman,2003:16). Örneğin bu sistem ile kayıtlar tutulmakta, halkın sorumlulukları ve ihtiyaçları tespit edilmekte, en

80Bu niteleme Diamond’a aittir. Yazar burada Kolomb öncesini Amerika kıtasını kast ediyor olabilir. 81Eserde yer verilen yazım şekli.

82Detaylı bil için bkz. Merriman sy. 17,

önemlisi vergi sisteminin de Quipu ile işletildiği anlaşılmaktadır. Tüm hesaplama işlemlerinde de bu sistem kullanılmaktadır. Quipu aynı zamanda Mezoamerika’da M.Ö 900-1000 arasında icat edildiği arkeolojik kazılarda ortaya konan (Keoke and Prteilfield,2003:1) abaküse de benzemektedir.

İnka toplumsal yapısında ve devlet organizasyonunda mülkiyet sadece imparatora aittir. Tarımsal araziler üçe bölünür, yerel çiftçilerin çalıştığı bu arazilerden elde edilen ürünün sadece 1/3 üretici çiftçiye verilmekte, diğer 2/3 devlete gönderilmektedir. Benzer durum hayvan yetiştiriciliği ve yün içinde geçerlidir (Merriman,2003:15).

Çalışma şeklinde devlete ödenen verginin İnka imparatorluğundaki karşılığı

Mita Sistemi olarak adlandırılmaktadır. Bu sistem mülkiyet anlayışına dayalı bir vergi

sistemidir. Paranın olmadığı bu ekonomik sistemde İnka imparatorluğu gerekli işler için83 yeteri kadar yetişkin erkeği, yılın belirli günlerinde çalıştırmaktadır. Evlenen her bir erkek artık mita olmuştur. Her bir yetişkin erkek yeteneklerine göre belirlenmiş işlerde çalıştırılmaktadır (Merriman,2003:15). Bu örnek günümüz vergi sistemlerinde yakın zamana kadar uygulanan baş vergisinden pekte farksız değildir. Bölgede maden çıkarılması ve işlenmesine dair buluntular M.Ö 5000-4000 yıllarına kadar arkeolojik kazılar ile ortaya konulmuştur (Keoke and Prteilfield,2003:14).

Günümüz Brezilyasının bir bölümünü de içine alan bu uygarlık çalışmada yer verilen diğer uygarlıklardan –yazı alanı ile- daha farklı görülebilir. Ancak yazının başlangıçta bir aktarım, egemen için bir araç ve kayıt sistemi ya da ekonomik gerekçelerin zorunlu icadı olarak düşünülmesi durumunda diğer uygarlıklardaki aşamalardan pek de farklı değildir. Sınıfsal yapı diğer uygarlıklara göre daha nettir. Egemen ve egemenin reayası aralarında ki ekonomik statü kolaylıkla gözlenmektedir.

Düşünsel yapı ve din gibi unsurlara yazının olmaması nedeni ile ulaşmak pek mümkün değildir. O halde bu kültürde sözlü iletişim ile kültürel aktarım bölge için daha önemli gözükmektedir.