• Sonuç bulunamadı

B. Merkezi Đktidar Organları

3. Yasama

Konseyin yetkileri artırıldıktan sonra düzen içerisinde nasıl bir denge kuracağı, nasıl bir zorluk veya kolaylık getireceği zaman içerisinde tecrübe edilecektir.

olduğu gibi) toplam 5 üye ile temsil edilmektedirler. Zerdüştiler bir, Aşuri ve Keldani Hıristiyanlar bir, Kalımılar bir ve Ermeni Hıristiyanlar iki temsilciye sahiplerdir.

Yasama iki şekilde yapılmaktadır. Birincisi ve yaygın şekli Đslami Danışma Meclisi tarafından yapılan ve Korucu Şura tarafından onayladıktan sonra yürürlüğe giren kanunlar ve ikinci ve istisnai olan durumlarda ise, halk oylaması öngörülmüştür. Anayasanın 59. maddesine göre çok önemli ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel konularda yasama konusunda halkoylamasına gidilebilir.

Ancak bu konu meclis üyelerinin üçte ikisinin onayı ile gerçekleşir. Meclis’in yasam görevi dışında, ikinci görevi kanunları yorumlamak ve açıklamaktır (Anayasanın 73.

maddesi). Bazen kanun maddeleri çok kısa ve sıkıştırılmış olduğundan yeterince anlaşılmamaktadır. Bu durumda bu kanun maddelerini açıklığa kavuşturmak ve yorumlamak meclisin görevi sayılmaktadır.117

Meclis seçimlerine geçmeden, kısaca Divan-i Muhasebat teşkilatı görevlerine değineceğiz. Bu teşkilat doğrudan meclis gözetiminde çalışmakta ve genel bütçeden yararlanan tüm bakanlıklar, devlet kurum ve kuruluşlarının hesaplarını denetlemektedir. Denetleme iki yönde yapılmaktadır. Tahsis edilen bütçenin dışına çıkılmaması, ve harcamaların amaç dışı yapılmaması.118

Birinci meclis seçimleri 1980 Mart ayında yapıldı. Bu mecliste çeşitli grup, örgüt ve siyasi partiler yer aldılar. Meclisin 4 yıllık faaliyet döneminde (1980-1983) birçok önemli olay gerçekleşti. Amerikalı rehineler konusu ve Đslam Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olan Bani Sadr’a meclis tarafından kifayetsizlik oyu verilmesi bu dönemin önemli olaylarını teşkil etmektedir. Đkinci meclis seçimleri yapılırken

117 S. J. Madani ,Huguge Esasi…, a.g.e. s. 197.

118 S. M. Mirhosseyni Mirzavare, Aşenayi Ba…, a.g.e., s.13.

(1984- 1987) şartlar birincisinden çok farklı idi. Bu dönemde artık liberal ve sol gruplar rekabet sahnesinden silinip, onların yerine Đslamcı gruplar birbirleriyle rekabet etmeye başladılar. Bu dönem meclis çoğunluğu din adamları (ruhaniler) ve Cumhuriye Đslami Partisi yandaşları eline geçti. Đkinci meclisin faaliyet dönemi içerisinde en önemli olay Ayetullah Humeyni tarafından ‘Düzene Uygunluğu Teşhis Konseyi’nin’ kurulmasıydı. Đkinci mecliste Đslamcılar arasında bazı devlet politikaları konusunda ihtilaf meydana geldi ve bu grupların kendi aralarında bölünmelerine neden oldu. Bu bölünme ile beraber örgüt ve gruplar iki önemli ayrı düşünce ekseninde toplanmaya başladılar.119 Birinci düşünceye mensup gruplar (birey eksenli) (sonradan sağ gruplar olarak ünlendiler) devletin ekonomideki müdahalesine karşı çıkıyor, iç ve dış ticaretin serbest bırakılmasını istiyor ve özel mülkiyeti savunuyorlardı. Đkinci grup (toplum eksenli) (sonradan sol gruplar olarak adlandırıldılar) devletin ekonomideki tüm alanlarında müdahalesini, dış ticaretin millileştirilmesini, özel mülkiyetin sınırlandırılmasını ve bu konuda yeni kanunlar düzenlenmesini savunuyorlardı. Ancak bu dönemin özel şartlarından dolayı (sekiz yıl süren Đran Irak savaşı,120 devrime karşı gelenlerle mücadele konusu gibi) kamu sektörü inanılmaz ölçüde genişledi. 121 Bu dönemde tüm kurumlarda her iki düşünce yandaşları yer alıyordu. Ancak yürütme ve yasama da sol düşünce hakimdi.

Bu dönemde Ayetullah Humeyni’nin fetvaları sol düşünceyi güçlendirdi. Üçüncü meclis döneminde (1988- 1991) en önemli olay Birinci Kalkınma Planı’nın onaylanması ve bu anlamda yeniden planlama dönemine geçmekti. Üçüncü meclis

119 Her ne kadar bu gruplardan sağ ve sol diye söz edersek bunlar yine Ayetullah Humeyni’ye, Đslami anayasa ve Đslami devrimci ilkelerine bağlı grup, örgüt ve partiler idiler.

120 Đran ile Irak arasında savaş Eylül 1980 yılında Irak güçlerinin Đran topraklarına saldırmasıyla başladı ve 8 yıl sonra 1988 yılında sona erdi. Tarihçilere göre bu savaş Vietnam savaşından sonra 20.yüzyılın en uzun ve kanlı savaşlarından biriydi.

121 Y. Foozi , Tahavolate …,a.g.e., Birinci Cilt, s. 109

seçimleri yoğun füze ve bombalar altında yapıldı. Bu meclisin analizi de sol’un ağırlıkta olduğunu göstermektedir. Dördüncü meclis dönemi (1992- 1995) yine Đslami gruplar arasında çekişme ve rekabetin son hızıyla devam ettiği bir dönem oldu. Đran- Irak savaşının sona ermesi (1988) ile ülke şartları yavaş yavaş değişmeye başlamış ve öncelikler yer değiştirmişti. Savaştan sonraki yeniden yapılanma, toplumsal ve ekonomik sorunlar ülke gündemini teşkil etmekteydi. Bu dönem tamamen bir önceki dönemin tersine dönerek mecliste çoğunluk sağ’ın eline geçti.

Beşinci meclis 1996- 1999 arasında faaliyet gösterdi. Bu dönem seçimlerinde sol kanat kendi adaylarının yeterliliği Korucu Şura tarafından onaylanmadığı için seçimleri boykot edip herhangi bir aday göstermedi. Ancak halk’ı seçimlere katılmaları konusunda teşvik ettiler. Bu dönemde sağ gruplar tekrar bölünüp geleneksel sağ ve modern sağ diye iki gruba ayrıldılar. Meclis çoğunluğu beşinci dönemde geleneksel sağcı gruplardan oluşuyordu. Altıncı meclis 2000- 2003 arasında faaliyet gösterdi. Bu dönemde Hatemi’nin cumhurbaşkanlığına seçiminin de etkisiyle sol kanat ‘Islahatçılar’ diye bir şemsiye altında birleşti. Ve bu grup meclis çoğunluğunu ele geçirdi. Bu grup önemli yenilikleri vaat ediyordu. Ancak vaat edilenlerin neredeyse birçoğu yerine getirilmedi.

Altıncı meclis üyelerini incelemeye tabii tutacak olursak sadece 35 kişi veya

%13 din adamlarından oluşmaktadır. Daha önce hiç mecliste bulunmayanların oranı

%62’dır. Eğitim düzeylerine bakacak olursak %27 doktora, %31 yüksek lisans ve

%31 lisans diplomasına sahip idiler. Yani üyelerin %89’u üniversite diplomasına sahip kişilerden oluşuyorlardı.122

122 Y. Foozi , Tahavolate…,a.g.e., Birinci Cilt, s. 331.

Yedinci meclis (2004- 2007) seçimleri sol’un yenilgisi ile sonuçlandı. Altıncı mecliste çoğunluğu elinde bulunduran solun önemli itilaflarından olan ‘ıslahatçıların’

adayları Korucu Şura tarafından onay alamadılar. Meclise giren sağ grupların en yenisi ‘Abadgaran-e Đran-e Eslami’ (Đslami Đran’ı Aabad Edenler) adında bir örgüt idi. Bu örgütte yer alanların çoğu, siyaset sahnesinde yeni olup daha önce ne yönetsel ve ne de siyasal alanda herhangi bir tecrübeye sahip değillerdi. Daha sonra bu grubun cumhurbaşkanlığı seçimlerinde öne çıkardığı aday Mahmut Ahmedinejad cumhurbaşkanlığı seçimlerini ezici çoğunluk ile kazandı. Bu grubun ana sloganı

‘ADALET’ idi.

Yedi dönem meclis seçimlerine halkın katılım oranlarına bakacak olursak birinci dönem %52.14, ikinci dönem %64.64, üçüncü dönem %59.72, dördüncü dönem %57.81, beşinci dönem %71.10, altıncı dönem %67.35 ve yedinci dönem

%51.21 olarak görmekteyiz.123 Yapılan bir araştırma, Đran Đslam Cumhuriyeti’nde yapılan tüm seçimleri (Şura Meclisi seçimleri, cumhurbaşkanlığı seçimleri, Đslami Şuralar seçimleri ve Uzmanlar Meclisi seçimleri) göz önünde bulundurarak, halkın siyasal iktidarı değerlendirme açısından 3 gruba ayırmaktadır. Birinci grup siyasal iktidara karşı tarafsız kalmaktadır. Bu grubun oranı yaklaşık %49.3’dür. Đkinci grup siyasal iktidara muhalif olup negatif bir görüşe sahipler. Bu grubun oranı yaklaşık

%33.3’dür ve son grup siyasal iktidarın yanında yer alan, onların değerlerine ve görüşlerine saygı duyan gruptur. Bu grubun oranı %17.4’dür.124

b. Korucu Şura (Şuraye Nigehban)

Đran Đslam Cumhuriyeti’nde yasamanın iki ayağı vardır. Birincisi yukarda da belirtildiği gibi Đslami Danışma Meclisi ve ikincisi Korucu Şura’dır.

123 E. Alizad, ‘‘Farhange Siyasi ve Celvehaye An Dar Entekhabate Sarasari’’ (‘’Đran’da Siyasal Kültür ve Genel Oylamalarda Đzleri’’), Siyasi –Ekonomi Aylık Dergi, Sayı 215-216, s.141.

124 A.k. s.140.

Đran muasır tarihinde ‘yasama üzerinde denetim’ konusu belli bir geçmişe sahiptir. Meşrutiyet Anayasası’nın ikinci maddesinin tamamlayıcı hükmü bu önemli konuya ayrılmıştır ki ‘TARAZ’ ilkesi olarak bilinmektedir. Bu ilkeye göre yasamanın çıkardığı kanunların şer-i yönü ‘Birincil Din Adamlarına’ (Müçtehitler) verilmiştir. Korucu Şura bu ilkeye dayanılarak ancak daha fazla yetkilerle kurulmuştur.125

Bazı ülkelerde anayasa üzerinde denetim konusu uzun geçmişe sahiptir.

Fransa’da ‘Anayasa Şurası’ ve Almanya’da ‘Anayasa Mahkemesi’ bunlardan bazılarıdır.126

Korucu Şura bir denetleme ve koruma kurumudur. Çıkarılan kanunları Anayasa’ya ve Đslami kurallara uygunluğunu denetler. Korucu Şura Anayasa’nın 91.maddesine göre on iki kişiden oluşmaktadır. Altı kışı önder tarafından Đslam bilginleri (Fakih) arasından altı yıllığına atanmaktadır. Diğer altı kişi yargı yüksek makamı tarafından Müslüman hukukçular arasından meclise önerilip meclis üyeleri tarafından seçilmektedirler. Korucu Şura’nın esas görevi mecliste çıkarılan yasaların Anayasa ve Đslami kurallarına uygunluğunu denetlemektir. Diğer görevleri: 1- Cumhurbaşkanı adayların yasal şartları taşımaları açısından incelemek ve onaylamak, 2- Anayasanın yorumu, 3- Cumhurbaşkanı seçimlerini denetlemek, referandumu denetlemek, 5- Meclis seçimlerini denetlemek, 6- Öncelikli ve acil konuların tartışıldığı meclis oturumlarında zorunlu bulunması, 7- Mecliste cumhurbaşkanının ant içme töreninde zorunlu bulunması, 8- Uzmanlar Meclisi Seçimlerini denetlemesi, 9- Düzene Uygunluğu Teşhis Konseyi toplantılarına

125 Y. Foozi, Tahavolate…, a.g.e.,Birinci Cilt, s. 117.

126 A.k., s. 117-118.

katılması ve ….127

Meclis çıkardığı tüm yasaları Korucu Şura’ya göndermek zorundadır.

Korucu Şura on gün (yirmi güne de çıkabilir) içerisinde görüş bildirmek zorundadır.

Görüş bildirmediği herhangi bir durumda kanun, yürürlüğe girecektir. Meclis ile Korucu Şura arasında çıkarılan yasalar konusundaki ihtilaf bazen bir yasanın uzun süre çıkamamasına veya tamamen geri çevrilmesine neden olmaktadır.

4. Yürütme

Đran Đslam Cumhuriyeti Anayasası tarafından yürütme görevi, önder, cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna vermiştir. Anayasanın 60. maddesine göre

‘yürütme görevi bu kanunla doğrudan öndere verilen konular dışında, cumhurbaşkanı ve bakanlar tarafından yürütülecektir.’Anayasanın 113. maddesinde göre önder’den sonra en yüksek makam cumhurbaşkanıdır. Bu iki anayasa maddesinden de anlaşıldığı gibi cumhurbaşkanı yürütmenin başı olmasına rağmen, tüm yetkiler elinde olmayıp bazı yetkiler doğrudan önderlik makamına verilmiştir.

Madani’ye göre128 Đran Kanunlarında yürütme erki ile ilgili birçok terim, Batı kaynaklı olmasına rağmen, anlam bakımından farklılık taşımaktadırlar. Aynı görüşe göre Đran’da yürütme sistemi ne Başkanlık Sistemine129 ne de Parlamenter Sisteme130

127 S. J. Madani, Huguge Esasi…,a.g.e. 220-221

128 Đranlı Hukukçu

129 Başkanlık Sisteme göre milli hakimiyet yasama ile yürütme arasında eşit bölünmüş durumdadır.

Bakanlar sadece cumhurbaşkanına karşı sorumlu olup atamaları ve azil edilmeleri cumhurbaşkanı tarafından yapılmaktadır. Yürütmenin kaderi parlamentonun elinde değildir. Meclis, devleti görevden alamaz, cumhurbaşkanı da meclisi fesih edemez. Herkesin görevleri ayrıdır. Ancak ülkeden ülkeye değişerek bu iki güç bazı durumlarda birbirleri üzerinde etkili olabilirler.

Örneğin ABD’de Sena Meclisi Dış siyaset konusunda ve yüksek makamların ,büyükelçilerin seçiminde etkilidir. Buna karşın da cumhurbaşkanı bazı özel şartlarda meclisin geçenleri veto etme yetkisine sahiptir. A.k.s. 285.

130 Parlamenter Sistemin başında iki kişi yer almaktadır. Birincisi Şah veya cumhurbaşkanı diğeri sadrazam veya başbakandır. Birinci makam genelde formalite ve yetkisiz ve diğeri parlamentoya karşı sorumlu kişilerdir. Meclis devleti görevden alabilir ve yürütme de meclisi fesih edebilir.

A.k., s. 285.

benzemektedir. Önderlik makamının gücü, tüm güçlerin üstünde yer almaktadır.131 1979 Anayasa taslağında ilk başta ‘önder’ makamından söz edilmemiştir.

Cumhurbaşkanı sistemin en yüksek makamı olarak başbakan ile beraber yürütme görevini üstlenmişlerdir. Ancak anayasanın son şeklinde ve meclisten geçmiş halinde Önder makamı anayasada yerini aldı.

Şubat 1979 yılında Đran devriminin zaferiyle beraber ilk cumhurbaşkanı seçimine kadar geçen süre içerisinde geçici hükümet Devrim Şurası denetiminde, ülke yönetimini ele aldı. Đlk cumhurbaşkanlığı seçimleri132 Şubat 1979 yılında yapıldı. Ancak bu dönemde ülkenin devrim sonrası kargaşadan kaynaklanan sorunlara ilaveten, birçok özel faaliyet alanının devletleştirilmesi, karar verme mekanizmalarının çokluğu ve yeni ortaya çıkan birçok kurum ve kuruluşların etkisi, cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki uyumlu çalışmayı olumsuz yönde etkilemiştir. Buna 1980 yılında başlayan Đran-Irak savaşını ve tüm faaliyetlerin savaş ekseninde yapılmasını da eklersek ülke yönetimi özellikle yürütmenin büyük sorunlarla karşı karşıya olduğunu görmekteyiz. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarında resmi görevliler dışında birçok gayri resmi kurum ve kişilerin etkili olduğu, birey ve grup çıkar ve önceliklerin ön plana çıkması ayrıca yeni yöneticilerin deneyimsiz olması kamuda sorunları daha da artırıyor, çalışma alanını daraltıyordu.

1988 yılında savaşın bitmesiyle, ülkenin hızlı bir şekilde savaşın etkilerini yok etmeye ve onarılmaya ihtiyacı vardı. Hızlı bir yapılanmayı mümkün kılacak ilk adım anayasanın gözden geçirilmesi görünüyordu. 1989 yılında anayasa gözden geçilerek

131 S.J.Madani, Huguge Esasi…,, s.285.

132 Bu dönemde cumhurbaşkanı seçimlerinde din adamlarının ( ruhanilerin ) seçime katılıp katılmama konusu oldukça tartışma konusuydu. Ayetullah Humeyni din adamlarının cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmalarına karşıydı. Bu yüzden birinci ve ikinci cumhurbaşkanlığı seçimlerinde din adamlarından aday mevcut değildi. Ancak üçüncü cumhurbaşkanı seçimlerinde ‘Cumhuriye Đslami’ partisi gerekli şartları taşıyan adayların bulunmamasını neden göstererek Ayetullah Humeyni’den din adamlarının cumhurbaşkanına aday olmaları konusunda onay verilmesini istedi ve kabul gördü. Y. Foozi,Tahavolate…, Birinci Cilt, s.99.

uygulamaya konuldu. Bu değişikliğin en önemli maddesi başbakanlık makamının kaldırılması oldu. Bu değişiklik ile üç başlılıktan (önder, Cumhurbaşkanı ve başbakan) doğan kargaşa çözümlenmeye çalışılmıştır.133

Anayasa gözden geçirilmeden evvel yürütme alanında baş gösteren sorunların bazıları aşağıda sıralanmıştır.

1- Anayasanın 113– 115. maddelerine göre cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmesine rağmen ve bu anlamda halkın temsilcisi olmasına rağmen, yürütmede pek etkin görünmüyordu.

2- Anayasanın 134. maddesine göre bakanlar kuruluna başbakan başkanlık ediyordu ve bakanlar kurulu çalışmaları başbakan denetiminde yapılıyordu. Ve cumhurbaşkanından bağımsız olarak çalışıyorlardı. Öbür taraftan başbakan ile bakanlar arasında bir uyumsuzluk söz konusu olduğunda, başbakan tek taraflı bakanı görevden alma yetkisine sahip değildi ve cumhurbaşkanın onayı gerekiyordu. Bu da uygulamada pek çok sorunu beraberinde getiriyordu.

3- Anayasanın 134 ve 137. maddelerine göre yürütme erkanları sadece meclise karşı sorumlu idiler ve meclis 87 -88 ve 89.maddelere göre onlar üzerinde denetim yetkisine sahip idi. Cumhurbaşkanı bu konuda herhangi bir yetkiye sahip değildi.134

Anayasanın gözden geçirilmesi ile kamu yönetimi alanında baş gösteren ve yukarda bazılarına değindiğimiz sorunlar çözülmeye çalışıldı. Anayasa’nın 114.

maddesine göre cumhurbaşkanı halk tarafından 4 yıllığına salt çoğunlukla seçilmektedir. Cumhurbaşkanı olabilme şartları arasında siyaset ve din alanında önde

133 T. Feyzi, Mebaniye…,, Birinci Cilt, s. 186-187.

134 F. Moghari, Barrasiye Tağire Sakhtare Govveye Mocriye Dar Ganune Esasiye Đran Asare An Dar Ravabete Beyne Gova (Đran Anayasasında Yürütme Erki ve Diğer Erklerle Đlişkisi), Şiraz Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Şiraz 2000, s, 39- 40.

gelenlerden olması, Đran asıllı, Đran vatandaşı, Đslam Cumhuriyeti Đlkelerine ve Đran’ın resmi dinine bağlı olması, iyi geçmişe ve yönetme yeteneklerine sahip olması gibi şartlar aranmaktadır.