• Sonuç bulunamadı

Rafsancani Dönemi (1989- 1997): Ekonomide Islahat

REFORM ÇALIŞMALARI

B. Rafsancani Dönemi (1989- 1997): Ekonomide Islahat

içinde ve dışında yaymak, ardından da siyasi yalnızlık, ekonomik ambargolar ve Irak’la sürdürülen savaşa rağmen hayatta kalabilme çabası içinde geçmiştir ve uzmanların tahminlerinin aksine yeni rejim inanılmaz bir şekilde ayakta kalabilmiştir. Đkinci döneme girerken elde var olanlar sekiz yılık savaştan yorgun düşmüş bir toplum, iflasın eşiğinde olan ve tamamen savaş şartlarına göre ayarlanmış bir ekonomi306 ve uluslararası arenada inzivaya itilmiş bir Đran’dan ibarettir.

Kapalı toplumdan açık topluma geçiş

Geleneksel- dini modelde esneklik

Yönetimde uzman kişilere yer verilmesi

Ekonomide sekiz yıl süreyle uygulanan başarısız yöntemlerin yerine yeni modellerin denenmesi

Devlet mülkiyetinden özel mülkiyete

Devletin ekonomiye müdahalesinin azalması ve piyasa ekonomisine geçiş

Yeni ilkelerin bu ana hatlar üzerinde gelişmiş olması Đslami hükümet ve devleti önemli bir sorunla karşı karşıya bırakmaktaydı. Đslami hükümetin temel amaçları arasında Đslami değerleri, kültürü ve zihniyeti canlandırmak, korumak ve geliştirmek, devrim amacı doğrultusunda emperyalizme karşı olma ve güçsüzlerin yanında olma gibi ilkeler mevcuttur. Ancak ekonomide geçiş yapmak istenilen model liberal düşünceye ait ve kapitalist ekonomi ilkeleri doğrultusunda yapılacak değişikliklerdir. Bundan sonraki yıllar için bir ikilem dönemi başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve savaş süresince uygulanan aşırı devletçi politikalarının iflası ekonomide liberal düşünce ilkeleri lehine bir ağırlık kazandırmıştır. Bu dönemden sonra uygulanan politikalar ‘bir adım ileri, bir adım geri’ şeklinde olacaktır. Bir taraftan özellikle ekonomi alanında neoliberal reformlara hayır denilemeyecek, öbür taraftan Đslami ve geleneksel değer ve ilkelerden vazgeçilemeyecek. A.Asghandi’ye göre307 Doğu Blok ülkelerinin çöküşü Đran gibi dış siyasette ‘Ne Batı, Ne Doğu’

slogan ve ilkesini benimseyen ülkeler için diğer güç karşısında manevra kabiliyetini kaybettirmiştir. Đran’ın Batı ile ilişkileri geliştirme, tezat ve düşmanlıkları azaltma yolu izlemekten başka çaresi yoktur.

Savaşın bitiminden bir yıl sonra, 1989’da savaşın bıraktığı tahribatın yanında Đran toplumunun karşı karşıya kaldığı sorunlar çok zor ve aşılmaz gibi görünüyordu.

Yoksulluk, enflasyon, rüşvet ve mali yolsuzluklar, toplumsal birlik ve beraberliğin

307 A.Asghandi, Siyasete Khareci Cumhuriye Eslamiye Đran (Đran Đslam Cumhuriyetinin Dış Politikası), Ghoms Yayınları, Tahran 2001, s.102. Alireza Asghandi Đslami Açık Öğretim Üniversitesi, Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi.

azalması, camilerin boşalması ve dini değerlere bağlılığın azalması, lüks ve gösterişe düşkünlük, güvensizlik, aşırı tüketime ve israfa yönelme, madde bağımlılığı, ilaç azlığı, torpil, hava kirliliği, çevreyi tahrip ve üretim azlığı308 bu sorunların en önemlilerini teşkil etmekteydi.

Yapılacak ıslahat hareketine anayasayı gözden geçirme ile başlandı. Birçok görüşe göre 1979 anayasası devrim sonrası hassas dönemden dolayı acele ile hazırlanmış ve birçok konuda yetersiz kalmaktaydı. Anayasayı gözden geçirme ile başkanlık sistemine geçildi ve cumhurbaşkanının yetkileri artırıldı. (Birinci bölümde anayasanın gözden geçirilmesi ile siyasal ve yönetsel alanda meydana gelen değişiklikler detaylı olarak anlatılmıştı.) Ağustos 1989 yılında beşinci cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve Rafsancani Đran Đslam Cumhuriyetinin beşinci (üçüncü cumhurbaşkanı olan Hamaney iki dönem üst üste görev yapmıştı) cumhurbaşkanı olarak işe başladı.309 Rafsancani yeni dönemin mimarı olarak ezici çoğunluğun (%94.5) oyuyla cumhurbaşkanı seçildi. Ayetullah Humeyni’nin ölümüyle boşalan dini lider konumuna ise Hamaney seçildi. Yeni güç dengeleri, Cumhurbaşkanı Rafsancani’nin Ayetullah Humeyni sonrası dönemi şekillendirmesine olanak tanıdı. Yeni kabinenin üyelerini, uzman kişiler ve yönetim konusunda tecrübesi olan kişiler teşkil etmekteydi. Bu dönemde verimli çalışma, dindarlıktan daha önemli bir nitelik haline geldi. Cumhurbaşkanı Rafsancani Đslami terk etmek değil, sadece Đslam cumhuriyetinin keskin ideolojik yapısını yumuşatarak pragmatik bir yaklaşım benimseyerek ve yıkmak yerine inşa etmek istiyordu. Dış politikada Batı dünyası, Avrupa ve Arap ülkeleri özellikle Suudi Arabistan ile

308 F. Rafiipour, Tosee ve…, a.g.e., s.157.

309 Rafsancani meclis başkanı iken anayasa gözden geçilerek özellikle cumhurbaşkanının yetkileri artırıldı. Bazı gözlemcilere göre Rafsancanı’nın cumhurbaşkanı seçileceğine kesin gözle bakıldığından bu değişiklik bilinçli olarak kendi konumunu sağlama almak için yapılmıştır.

gerginlikleri azaltma ve ilişkileri normalleştirme yoluna gitti. ABD dışındaki diğer ülkelerle oldukça olumlu sonuçlar sağlanmıştır.

Ekonomi alanında da reform ağırlıklı bir paket hazırlandı. Bu reformlar arasında devrimden sonra devletleştirilen birçok sanayi kuruluşunun yeniden özelleştirilmesi ayrıca devrimle birlikte ülkeye girişi yasaklanan yabancı sermayeyi yeniden çekmek yer almaktaydı. Bu dönem uluslararası mali kuruluşlar olan Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından bazı gelişmekte olan ülkeler için önerilen tavsiye ve reçeteler,310 ayrıca Türkiye ve Çin gibi bazı ülkelerin bu konudaki tecrübeleri, Rafsancani hükümetinin ilgisini çekerek, yapısal uyarlama politikaları doğrultusunda, ekonominin serbestleştirilmesi ve özelleştirme politikaları Đslam Cumhuriyeti döneminin Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde uygulanmaya konuldu. Birinci Kalkınma Planı özelleştirme politikaları için başlangıç noktası sayılmaktadır. Đran Đslam cumhuriyetinin Birinci Kalkınma Planı 11 yıl plansız geçen bir dönemin ardından 1989- 1993 yılları için uygulanmaya başlandı. Aslında savaş sonrası dönemde ekonomi alanındaki sorunları çözmek için biran evvel bir strateji belirlenmesi zorunlu olmuştu. Hükümet serbest ekonomi ilkelerini benimseyerek işe başladı. Uygulanacak politikalarının başlıca özellikleri şöyle belirlendi:

Devletin ekonomideki doğrudan müdahalesini azaltmak, üretim, dağıtım ve yatırımlarda devletin rolünü küçültmek

Devlet giderlerini azaltarak devlet bütçesini dengelemek

Döviz sisteminin ıslahı, döviz kurunu üçe indirmek ve tek kur’a doğru

310 Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planına yapılan en şiddetli eleştiriler bu planda izlenecek

politikaların DB ve ĐMF’nin tavsiye ettiği politikalar doğrultusunda olduğudur. Ancak o dönem Plan ve Bütçe Kurumunda müsteşarlık yapan M.A.Nacafi ve Roghani Zancani’ye göre bu kuruluşlarla doğrudan bir temasta bulunmadıklarını ancak bu politikaların birçok ülke tarafından uygulandığını ve başarıya ulaştıklarını ayrıca Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla bu görüş daha kabullenebilir bir hal aldığı için böyle bir plan hazırladıklarını söylemektedirler. Ahmadi Amouyi, Egtesade…, a.g.e., s.204 ve 395.

adımlar atmak311

Yerli ve yabancı sermaye yatırımları önündeki engelleri kaldırmak

Dış ticaretin serbest bırakılması ve geniş kitlelerin bu faaliyetlerde bulunması için zemin hazırlanması

Bankacılık sisteminin ıslahı

KĐT’lerin özelleştirilmesi ve Tahran Menkul Kıymetler Borsasının aktif hale getirilmesi

Devletin fiyat müdahalesinin kaldırılması312

Ancak ekonomide belirlenen politikaların uygulanması kolay olmadı. Öncelikle 1993 yılında başlatılan bine yakın devletleştirilmiş fabrika ve KĐT’lerin özelleştirilmesi geniş çapta yolsuzluklar yüzünden durduruldu. Đran ekonomisi kamuya doğrudan veya dolaylı bağlı kurum ve kuruluşların kontrolü altındaydı. Ancak devlete yakın küçük çaplı bir grup tarafından yönlendiriliyordu.313 Siyaset arenasında bulunanların hemen hemen hepsi devletçi ekonomiden, rant ve imtiyazlardan yararlanıyor ve bir çeşit oligarşi Đran’ın siyasal- ekonomik ve sosyal yapısına hakim bulunuyordu.314 Rafsancani’nin teşviklerine rağmen özel sektör ve büyük sermaye sahipleri üretim ve sanayiye doğru yönelmediler. Hükümet bir taraftan sanayinin gelişmesini istiyor diğer taraftan dış ticaretin yolunu açarak ithalatı serbest bırakıyordu. Đthalat işlemleri müthiş karlılık getiriyordu. Halbu ki sanayi üretiminde böyle bir karlılık mevcut değildi. Lüks tüketim malları ithalatı hızlı bir artış gösterdi. Yıllık dış ticaret istatistiklerine göre sadece ithal edilen arabaların değeri 1986 yılında 700 milyon Riyal iken 1993 yılında bu rakam 270 milyar Riyala yükselmiştir.315 Ayrıca 1991

311 1989 yılında ekonomi faaliyetlerde beş çeşit döviz kuru mevcuttu. En ucuzu 70 Riyal devletin resmi kuru ve en pahalısı 1300 Riyal serbest piyasa kuru idi. Devlet belli kalem ithalat için değişik kurlar uyguluyordu. Tercihi ve rekabetçi kur 350 Riyal ve Đhracat kuru 425 Riyal. Ancak resmi kur ile serbest piyasa kuru arasındaki fahiş fark bazılarına haksız kazanç sağlıyordu.

Örneğin yurt dışına çıkanlara USD5000 resmi kurdan dolar veriliyordu. Genelde kaç günlük yurtdışına çıkılıp geri dönülüyor ve geri kalan döviz serbest kur üzerinden satılarak büyük ve haksız kazanç elde ediliyordu.

312 B.Ghadiri Aslı, ‘‘Siyasete Puli Đran Dar Salhaye Tadile Egtesadi’’ (‘’Yapısal Uyarlama Politikaları Yıllarında Para Politikaları’’), Siyasal- Ekonomik Bilgiler Dergisi (Political – Economic Monthly Jurnal), Dokuzuncu yıl, yedinci ve sekizinci sayı, 1995, s. 114.

313 N.R.Keddie, Netayeje Engelabe Đran (Đran Devriminin Sonuçları), Çev.: Mehdi Hagighatkhah, Gognus Yayınları Tahran 2004, s.51

314 A. Movassaghi, Nosazi ve…, a.g.e., s. 285

315 Yıllık Dış Ticaret Đstatistikleri Dergisi, Đstatistik Enstitüsü Kurumu, 1994, s. 85.

yılında 18 milyar dolar ihracat karşılığında 25 milyar dolar ithalat yapılmış ve bunun sonucunda serbest döviz kuru yaklaşık iki kat artmıştır. Bu yıllarda enflasyon hızla yükselmiş ve halk arasında hoşnutsuzluk yaratmıştır. A.Movassaghi’ye göre 1970 ile 1995 yılları arasında Đran’la kıyaslanabilecek hiçbir ülke kendi kalkınması ve ilerlemesi konusunda bu kadar geri dönüş yapmamıştır. N.R.Keddie’ye göre:316

‘’Ekonomik ıslahat, tarımsal kalkınmadan sanayi kalkınmaya geçiş, ihracatın teşviki ve özel sektör faaliyetleri önünde engellerin kaldırılması gibi bazı olumlu sonuçları beraberinde getirdi. Ancak serbest ekonomiye geçişle beraber sermaye, üretim alanlarında yatırım yerine daha çok Tahran’da lüks konut yapımına ve emlak sektörüne doğru yöneldi.’’

Bu dönemde ekonomik ıslahat hareketinin önünde diğer bir engel, iktidar dışındaki tüm güç kaynaklarının bu harekete karşı çıkmalarıydı. Daha önce siyasal doruktaki sağ ve sol görüşlü güç kaynaklarına değinmiştik. Rafsancani önderliğinde öne çıkan yeni akım ve uyguladığı politikalar her iki kesim tarafından da şiddetle eleştiriliyor ve karşı çıkılıyordu. Sol görüşe mensup gruplar hükümet politikalarının sosyal adalet yönünü eleştiriyor, geleneksel sağ görüşe mensup gruplar da kendi menfaatlerini korumak adına her çeşit sanayileşme ve modernleşmeye karşı çıkıyorlardı. Aslında Rafsancani’nin uygulamaları, devrimin teorik olarak uğruna yapıldığı müstezefin’i yani ezilmiş kitleleri dikkate almıyor, onları terk ediyordu.

Teknokratlar temel gıdalara uygulanan sübvansiyonları kaldırmayı önerdiğinde, bundan en çok etkilenen kesim, süratle çoğalan ve büyük geçim sıkıntısı içinde olan bu nüfustu. Ancak savaş sonrası yeniden yapılanma ve ekonomideki sayısız sorunları çözme ve devletin aşırı müdahaleci politikalarına son vermek veya en azından azaltmak adına serbest ekonomi politikalarının uygulanması doğru bir seçim olabilirdi. Ayrıca bu konuda diğer başarıya ulaşmış ülke tecrübelerinden de yararlanabilirdi. Savaş sonrası ekonominin yeniden yapılanması doğru bir planlama

316 N.R.Keddie, Netayeje…, 2004, a.g.e., S.56.

ve onun ciddiyetle uygulanması ile mümkün olabilmektedir. Savaş sonrası yapılandırma konusunda başarıya ulaşmış Almanya örneği gösterilebilir. Batı Almanya’da Đkinci Dünya Savaşından sonra bir çeşit ‘Piyasa Eksenli Ekonomik Planlama’ uygulamaya konuldu. Bu plan doğrultusundan hem kamu projelerinde yararlanılacak hem de özel sektöre çeki düzen verilecekti. Bu planın sloganı şuydu:

‘yeniden yapılanma için sadece iyi proje ve iyi düzenlenmiş kanunlar yeterli değil, iyi, inanmış ve tecrübeli uygulayanlar daha önemlidir.’317 Almanya ekonomisini savaş sonrası başarıya götüren Prof. Ludwig Erhard318 tarafından ortaya atılan‘Sosyal Piyasa Ekonomisi’ tezidir. Sosyal Piyasa Ekonomisinin dayandığı temel esas, sosyal adalet ile birlikte sağlanmış piyasa özgürlüğüdür ve Đkinci Dünya Savaşı sırasındaki savaş ekonomisi ile ilgili deneyimlerin sonucunda geliştirilen düşüncelere dayanmaktadır. Ancak Đran’da savaş sonrası yapılanma ve ekonomik ıslahat programları, hem kamu sektöründeki yöneticilerin yetersizliği ve tecrübesizliği hem de özel sektörün zayıf yapısı ayrıca baskı grupların müdahalesi ve muhalefeti sonucunda başarıya ulaşamadı. Benimsenen serbest ekonomi politikaları tam olarak hayata geçirilemedi. Sübvansiyonlar azaldı ama tamamen kesilmedi, döviz kuru serbest bırakıldı ancak uygulamada yine de çeşitli işlemler için farklı kur uygulamaları devam etti. Dış ticaret tamamen serbest bırakılmadı ve devletin ekonomideki rolü azalmadı.

Serbest ekonomiye geçiş sürecinin üçüncü yılında (1990-1991) Đran’ın

317 G.Motaghedi ve Diğerleri, Siyasetha ve Stratejihaye Sakhtar Egtesadi Baad Az Cange Cahaniye Dovvom (Đkinci Dünya Savaşı Sonrası Ekonomik Yapılanma Politika ve Stratejileri )(Đtalya, Đngiltere, Japonya, Federal Almanya ve Japonya), Plan ve Bütçe Kurumunun Ekonomik- Sosyal Belgeler Merkezi, Tahran 1988, s.43-44.

318 Ludwig Erhard 1949-1963 yılları arasında Almanya’da Ekonomi Bakanı olarak görev yapmıştır.

kullandığı kredilerin319 tutarı 50 milyar dolara yaklaşmıştı. Bunun 35 milyar doları kısa vadeli krediler idi. Buna karşın petrol ihracatından elde edilen gelir yılda yaklaşık 15- 18 milyar dolar idi. Ayrıca Đran Đslam Cumhuriyeti bu dönem (Mart 1991) ilk kez deprem amaçlı320 Dünya Bankasından kredi kullanmaya başladı. Kredi depremde meydana gelen hasarları yeniden onarma amacı altında verilse de, kredinin ayrıntılarına bakıldığında kamu yönetimi sektörü %4, tarım, balıkçılık ve orman %28 ve sanayi ve ticaret %68 bu krediden yararlanmıştır. Krediler 1993 yılından 2000 yılına kadar durmuştur. Ancak daha sonra Mayıs 2000 yılında tekrar başlamış ve 2005 Mayıs ayına kadar devam etmiş ve ondan sonra yine kesilmiştir. Bu da Rafsancani ve Hatemi döneminde dışa açılma ve uluslararası arenada ilişkileri hem ekonomik hem de siyasi anlamda normale döndürme çabaları olarak nitelenebilir.

Dünya Bankası tarafından Đran Đslam Cumhuriyetine kullandırılan proje kredi miktarları Ek 3’te verilmiştir. Bu listedeki projeler içerisinde kamu yönetiminin yapısını doğrudan değiştirmeyi öngörmüş proje kredileri mevcut değildir.

Altıncı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde (1993) Rafsancani yine cumhurbaşkanı seçildi. Bu seçimlerde Rafsacani oyların yaklaşık %62’sini aldı.

Oyların %94’ten %62’ye gerilmesi, ekonomideki sorunlara ve toplumun buna bir tepkisi olarak yorumlanmaktadır.321 Ayrıca siyasal grup ve örgütler tarafından da Rafsancani’nin uyguladığı programlar eleştiriliyor ve karşı çıkılıyordu. Sol görüşlü gruplar hükümeti sosyal adaletten uzaklaşma, dış kredi alımı ve onun sonucunda dışa bağımlılık ve IMF’nin reçetelerini uygulamak ile suçluyordu. Sağ görüşlü gruplar

319 Bu krediler uluslararası yaygın şekilde kullanılan krediler olmayıp, yüzans şeklinde

(usance=yurtdışından vadeli mal alımı) idi. Savaş sonrası yöneticiler yurtdışından ve uluslar arası mali kuruluşlardan kredi alma taraftarı olmayıp zaten uluslar arası malı kuruluşlarda da böyle bir yaklaşım içinde değillerdi.B.Ahmadi Amouyi, Egtesade…, a.g.e., s.309.

320 Haziran 1990 yılında Đran’ın kuzeyinde bir deprem meydana geldi.

321 Y.Foozi, Tahavolate…, a.g.e., Đkinci Cilt, s. 241.

(Mecliste çoğunluğu elde bulunduruyorlardı) devletin ekonomi politikalarından hoşnut olmakla beraber kültürel alanda hükümeti devrim değerlerine önem vermediği için suçluyor ve toplumun Đslami kültür ve değerlerden uzaklaştığını savunuyordu.

Bu hoşnutsuzluğu azaltmak amacıyla Rafsancani ikinci cumhurbaşkanlığı döneminde kabineyi revize ederek en önemli bazı bakanlıklar olan Đç Đşleri, Ticaret, Kültür ve Đslami Rehberlik Bakanlıkları sağ kesime bırakmak zorunda kaldı. Sonuçta Rafsancani hükümeti hiçbir zaman güçlü ve menfaat gruplarından bağımsız bir hükümet görünümünü kazanamadı ve bu yönde çalışmalar yapamadı.

Rafsancani hükümeti ekonomide gösterdiği başarısızlıklara rağmen uluslararası ilişkiler konusunda başarılı oldu. Birçok ülkeyle özellikle Avrupa, Arap ve Orta Asya ülkeleri ile ilişkileri normale döndürdü ve yavaş yavaş Amerikalı rehineler krizinde ve savaş döneminde kaybedilen itibar ve prestij geri kazanılmaya çalışıldı. Rafsancani hükümeti bilinçli olarak Đkinci Körfez Savaşında tarafsız politika izleyerek birçok imtiyaz elde etmeyi başardı. Türkiye ile siyasi ve ideolojik ihtilaflara rağmen ekonomik alanda ilişkiler inişli çıkışlı devam etti. Sovyetler Birliğinin dağılması bölgede Amerikan güçlerinin nüfuzunun artması bakımından Đran için tedirginlik kaynağı olmuştur. Özellikle yeni bağımsızlığa kavuşmuş ve Đran ile sınırları bulunan Türkmenistan, Azerbaycan ve Ermenistan ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Ancak Amerika bu ülkeler üzerinde siyasi ve ekonomik baskı kurarak ilişkilerin gelişmesine engelleme yoluna gitmiştir. Buna örnek olarak bölgeden Batıya ulaşılacak petrol ve gaz boru hattının Đran topraklarından (en ekonomik yol olmasına rağmen) geçilmesinin engellenmesini gösterebiliriz. Đran ile Amerika arasında ilişkiler günümüze kadar aynen soğuk ve düşmanca devam etmektedir.