• Sonuç bulunamadı

B. Sayılar

VI. DEĞERLENDĐRME

Birinci bölümde Đran Đslam cumhuriyetinin kamu yönetimi yapısı incelenmiştir. 2500 yıllık bir devlet geleneğine sahip olan Đran’ın öncelikle tarihi süreç içerisinde yönetsel ve siyasal yapısı araştırmaya tabi tutulmuştur. Araştırma yapılırken belli kırılma noktaları göz önünde bulundurarak dönemsel inceleme ve araştırma yoluna gidilmiştir ve her dönemin kamu yönetimi üzerinde bıraktığı önemli izler üzerinde durulmuştur. Bu dönemin incelenmesi Đslam Cumhuriyeti dönemini analiz etmek ve anlamak açısından oldukça önemli sayılmaktadır.

Đslam öncesi dönemin en belirgin özelliği ülke yönetimi için kurulan güçlü idare yapısının mevcudiyetidir. Her ne kadar bu zaman dilimi içerisinde dönem dönem sıkı merkezi sistem ve bazen federal yapıya benzer bir idari ve siyasi sistem oluşmuşsa da, her dönemin idari ve yönetsel yapısı biraz daha gelişme göstermiştir.

245 Memur(resmi personel), Sözleşmeli Personel, Geçici Personel, Đşçiler vb.

246 Yönetim ve Planlama Teşkilatı, Ganune…(Dördüncü Kalkınma…) a.g.e., s. 212.

Arapların yedinci yüzyılda Đran’a saldırmasıyla yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönemden itibaren zaman içerisinde Đslam kuralları hayatın her alanına nüfuz ettiği gibi ülke yönetimini de etkilemiştir ve var olan idari yapı ve kurumlar Arapça isimlerle faaliyetlerine devam etmişler.

Đslam sonrası dönemde meşrutiyete kadar olan süre içerisinde Safeviler dönemi (1501-1732) oldukça önemli sayılmaktadır. Bu dönemi önemli kılan, güçlü ve merkezi bir siyasi ve idari yapının mevcudiyeti, Şiiliğin resmi devlet dini olarak kabul edilmesiyle ideolojik çerçeveye oturtarak Đranlılık kimliği ile birleştirilmesi, Batıda sanayi devriminin ilk kıvılcımlarının ortaya çıkmasıyla Đran’ın yavaş yavaş Đngiltere, Fransa ve Hollanda gibi Batılı ülkelerle iletişim kurmaya başlaması ve son olarak çarşı denilen (sonraki dönemlerde günümüze kadar olan süre zarfında önemli olaylarda kilit rol oynayan) ticaret merkezlerinin oluşumu ve oldukça gelişmesi gibi özelliklerdir.

Kaçar dönemi (1795- 1924) Đran’ın Batı ile buluşması ve Batılı siyasal rejim ve yönetim sisteminin gündeme geldiği ve ekonomik, toplumsal ve siyasal alanlarda yenilikçiliğin gerçekleştirilmeye ve modern kurumların kurulmasının başladığı bir dönem olarak bilinmektedir. Ayrıca Batılı bakanlık örgütlenmeleri ilk kez bu dönemde yapılanmış, ancak imtiyazlar da aynı dönemde belirmiştir. Bu dönem yabancı ülkelere verilen imtiyazlar nedeniyle, hızlı bir sömürgeleşme dönemi olarak da bilinmektedir. Meşrutiyet dönemi (1905-1909) çarlık Rusya’sında 1905 ayaklanmasının yaşandığı yıllar ve Đran’ın ilk anayasa ve meclisine kavuştuğu dönemdir. Meşrutiyet dönemi oldukça kısa olmasına rağmen Đran tarihinde önemli bir yer almaktadır. Birinci Pehlevi dönemi, Birinci Dünya Savaşının bitimine denk gelmiştir. Bu kargaşalı dönemin özellikleri yeniden bir diktatörlük sisteminin

yerleşmesine olanak tanımıştır. Đran’ın son monarşisi böyle bir ortamda 1925 yılında Rıza Şah tarafından kurulmuştur. Rıza Şah dönemi, çıkarılan kanunlar ve geliştirilen hukuk açısından Đran tarihinde önemli bir yere sahiptir. Rıza Şah ilk saltanat yıllarında her ne kadar toplumsal kesimlerin desteğini kazanarak bu düzenlemeleri yapsa da zaman içerisinde diktatörlüğe doğru yol almaya başlamış ve toplumsal desteğini kaybetmeye mahkum olmuştur. Đkinci Pehlevi dönemi (1942-1979), Dr.

Mussadık önderliğinde Đran petrollerinin millileştirilmesi olayı, yeni dünya düzeninin ABD’nin önderliğinde yeniden düzenlenmesi ve bunun sonucunda Đran devletinin ve ekonomisinin gün geçtikçe uluslararası tekellerin nüfuzu altına girmesi, ‘Beyaz Devrim’ adı altında, sosyal ve ekonomi alanlarında birçok ıslahat, toprak reformuyla beraber uygulanmaya konulması gibi olaylara şahit olmuştur.

Rıza Şah’ın Đran’ı modernleştirme çabaları birçok toplumsal ve siyasal sorunları da beraberinde getirmiş ve sona doğru hızla yaklaşılmıştır. Pehlevi devletinin sosyal politikalarda başarısızlığı ve toplum ile devlet arasındaki uçurumun açılmasının birçok nedeni vardır. Bunlar arasında dengesiz ve çarpık gelişme, toplumsal katmanların zayıflığı ve geleneksel güç odaklarının devamı, ve ‘rantiye devlet’ olma özelliği en önemli nedenler arasında gösterilmektedir.

Đran’da 1979 devriminin başarıya ulaşması konusunda var olan görüşlere kısaca değinecek olursak, birinci görüş siyasi-ekonomi nedenlere öncelik vererek siyasal gelişmelerin ekonomik gelişmelere paralel gitmediğini savunan görüştür.

Đkinci grup devrimin ideolojik ve dini boyutuna değinerek, Şah’ın dine karşı tutumunun bir tepkisi olarak Đslami devrimin gerçekleştiğini savunmaktadır. Üçüncü grup bu iki grubun görüşlerinin birlikte geçerli olduğunu savunmaktadırlar. Ancak son bir görüşe göre, devrimin nedenlerini birkaç etken ile açıklanamayacağını

savunmakta ve birçok faktörü hem devrimin başlaması hem de sonraki oluşumlarda etkili görmektedir.

1979 yılında bir halk ayaklanması ile şahlık dönemi sona ermiştir. Devrimde rol alan aktörler, tüm toplumsal kesimler olmasına rağmen devrimden sonra siyasi güç liberal partiler ve din adamlarının eline geçmiştir. Ancak izleyen aylarda hatta yıllarda toplumsal katmanlar devrimin kırılgan ve hassas döneminden çekinerek siyasi kutuplaşmalarda liberal partilere destek vermekten kaçınmıştır.

Mart 1979’da gerçekleşen bir halk oylaması ile ve tüm muhaliflerin katılımıyla (yaklaşık %98.2) yeni siyasi düzenin adı resmi olarak ‘Đran Đslam Cumhuriyeti’ olmuş. Đlginç bir nokta yeni düzenin ‘Đslami Cumhuriyet’ olması konusunda tüm kesimler hemfikir olmalarına rağmen bunun ne anlama geldiği konusunda ayrı düşünce ve yorumlara sahip idiler. Aralık 1979 Anayasası Vilayet-i Fakih ilkesine dayanan yeni bir düzeni öngörüyordu. Dinin düzenleyici özelliği devletin egemenlik araçları olarak kabul edilen yasama, yürütme ve yargı erkinde göze çarpıyor ve bunların başında önderlik makamını öngörüyordu. Önderlik makamı oldukça geniş yetkilere sahip bir makamdır ve dünyanın hiçbir anayasasında bir makam için bu kadar geniş yetkiler öngörülmemiştir.

Önderlik makamı, koruyucu Şura, Düzenin Yararını Koruma Konseyi, Şuralar sistemi ve buna benzer birçok siyasal ve yönetsel yapı, Đslami Cumhuriyet modelinin benimsenmesi, başkanlık sistemine benzer bir sistemin yerleşmesi, ayrıca birçok devrimci kurumların kurulması son dönemin ürünleri olmaktadır.

Đran Đslam Cumhuriyetinin kuruluşu ile beraber yukarda kısaca anlattığımız yönetsel ve siyasal yapıda meydana gelen değişikliklerin dışında siyasal kültürde de bir çok değişiklik yaşanmıştır. Rejim’in görünüşte demokratik yönetsel ve siyasal

(meclis, yasama, yürütme ve yargı erkleri, şuralar) kurumlara sahip olmasına rağmen siyasal sistem ve kültürün özelliği bakımından pek demokratik bir nitelik taşıyamadı. Devrimin ana sloganı olan ‘Đstibdat’ a karşı olma nitelliği özellikle devrimin ilk yıllarında iç ve dış düşmanlara birlik olma bahanesi ile unutuldu.

Bunun yanında sonraki yıllar siyasi rakiplerin ortadan kaldırılması ve hakim güce muhalif kişi ve partilerin tasfiyesi ile devam edildi.

Ancak geçen 30 yıla yakın bir süre zarfında devrimin ilk yıllarına göre siyasal kültürün oldukça değiştiğini görmekteyiz. Devrimin ilk yıllarında dini önderden mutlak itaat (bu itaat toplumun dini inançlarının bir parçasıydı) ve toplumun o dönemdeki devrime katılma coşkusu ile birleşerek, talepler sadece adaleti sağlama, güvenlik, yoksulluk ile savaş ve güçsüzlere yardım ile sınırlıydı. Ancak sonraki yıllar toplumsal değerler ve inançlarda birçok değişiklik meydana getirdi. Artık toplum şehit olma isteği yerine zengin olma, refaha ulaşma gibi taleplerle ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında yarı demokratik sayılan bir siyasal sistemde, çağdaş toplum düzeyine ulaşma talebi ağır basmaktadır. Bu da ancak kanun, yasa ve yapıda değişikliklerle meydana gelebilmektedir. Toplumun talep ve beklentileri çağdaş toplumun gerekli ve zaruri maddeleri içerisinde yer alan, parti ve grupların serbestçe faaliyetleri, katılım, kendi kaderini tayin etme ve demokrasi yönünde olmaktadır ve öyle görünüyor ki toplum tarafından uygulanan bu baskılar, gelişen teknoloji ve küreselleşme ile daha da artmakta ve sistem de bazı durumlarda bu isteklere boyun eğmeye mecbur kalmaktadır.