• Sonuç bulunamadı

İşgören, yaratıcılık yeteneğini ortaya koyarken yaratıcılık özelliklerine sahip olması gerekmektedir. Ancak yaratıcılık özelliklerine sahip olmak yaratıcılık için yeterli bir durum değildir. Yaratıcılığın iki tür engeli bulunmaktadır. Bu engeller algısal ve duygusal engeller olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Problemi ayırmada zorluk, terimleri tanımadaki yetersizlik, duyuları kullanmadaki başarısızlık algısal engelleri tanımlarken; hata yapma korkusu, kısa zamanda başarıya ulaşma arzusu, güvensizlik, denetlenme korkusu duygusal engelleri ifade etmektedir (Tutar, 2013: 97). Örgütlerde yaratıcılığı güçlendiren ve yaratıcılığa engel olan unsurlar aşağıda Tablo 3.1’deki gibi sıralanmaktadır.

Tablo 3.1: Örgütlerde Yaratıcılığı Güçlendiren ve Engel Olan Unsurlar

ÖRGÜTLERDE YARATICILIĞI

GÜÇLENDİREN UNSURLAR ÖRGÜTLERDE YARATICILIĞA ENGEL OLAN UNSURLAR

Demokratik ve katılımcı bir yönetim anlayışı Otokratik yönetim Yöneticinin işgöre destekleyici ve teşvik

edici yaklaşımı

Yöneticinin işgörene destek olmaması Çalışma gruplarındaki üyelerin farklı

yeteneklere sahip olmaları

Benzer niteliklere sahip işgören kadrosu İşgörene tanınan özgürlük ve bireysel

sorumluluk

Baskın denetim kültürü ve birçok kuralın olması

Kişilerin ve ekiplerin kendi işleri üzerindeki kontrol hakları

Merkeziyetçi örgüt yapısı Katılım, ifade özgürlüğü, işgörene güven ve

saygı

İşgörene güvensizlik İşgören duygularına ve gereksinimlerine

duyarlı olunması

İşgörene değer verilmemesi Az kademeli yatay örgüt yapısı Çok kademeli dikey örgüt yapıları Kaynakların elde edilebilirliği, bilgi

paylaşımı

Bilgi, ekipman ve kaynak yetersizliği

Yapıcı eleştiri Yıkıcı eleştiri

Yüksek iç ve dış motivasyon Düşük motivasyon

Hatalara tolerans Başarısızlık korkusu

Ödüllendirme Ceza korkusu

Değişime olumlu bakış Değişime negatif bakış İşgörenin adil ve destekleyici tarzda

değerlendirilmesi

Tehdit edici personel değerleme anlayışı Kişinin işini sevmesi Kişinin işini sevmemesi

Müşteri öneri ve şikâyetlerinin dikkate alınması

Yeterli zaman Zaman Baskısı İşgörenlerin birbirlerine güven duymaları ve

aralarında iyi bir iletişimin bulunması

İşgören arasındaki huzursuzluklar sürtüşmeler ve yetersiz iletişim. Ömür boyu istihdam politikası Yüksek personel devir hızı Pozitif duygusallık Negatif duygusallık

Kıyafet özgürlüğü Kalıplara bağlı kıyafet kültürü Eleştiriye açıklık Eleştirilere tepkiyle karşılık verme

Risk alma potansiyeli Riski sevmeme

Örgütsel bağlılık Kendini örgüte ait hissetmeme Esnek mesai saatleri Katı mesai saatleri

Kaynak: AKIN, M. (2010): “Personeli Güçlendirme Algılaması, Örgüt İklimi Algılaması ve Yaratıcı Kişilik Özelliklerinin

Örgüt Düzeyinde Yaratıcı Çıktılar Üzerindeki Doğrudan ve Dolaylı Etkileri”, Bozok Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Dergisi, Sayı 29, s.219.

Yaratıcılığın önündeki engeller örgütlerde farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu engeller bireysel, örgütsel ve yönetsel olmak üzere üç başlık altında incelenmektedir.

3.4.1.Bireysel Engeller

Yaratıcılığın önündeki engellerden biri olan bireysel engeller üstesinden gelinebilecek olan en zor engeller olarak ifade edilmektedir. Roger von Oech, “A Wack on the Side of the Head” isimli kitabında bireysel yaratıcılığı sınırlandıran 10 zihinsel engelleyici faktör üzerinde durmaktadır. Bu faktörler; bir tek doğru yanıt aramak, mantıklı olmaya odaklanmak, kuralları sıkı sıkıya izlemek, sürekli pratik olmak, oyunu saçma ve anlamsız görmek, aşırı derecede uzmanlaşmak, belirsizlikten kaçınmak, aptal gibi görünmekten korkmak, hata ve başarısızlıklardan korkmak, yaratıcı olmadığına inanmak olarak sıralanmaktadır (Döm, 2014: 11-13).

Bireylerin yaratıcılığının gelişmesi önünde birçok engel bulunmaktadır. Bu engeller; algısal, duygusal, kültürel, öğrenilmiş ve eğitsel engeller olmak üzere altı başlık altında incelenebilmektedir. Ayrıca gerilim/stres kavramı da olumlu bir biçimde gerçekleşmediği takdirde bireyin yaratıcılığını engelleyen en önemli faktörlerinden biri olarak ifade edilmektedir. Yaratıcılığın gelişmesi önünde yer alan bu engeller kısaca aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır (Özerbaş, 2011: 680-681):

-Algısal Engeller: Bireyin sorunun farkına varamaması, sorun alanının daraltılması, kavramsal bilginin yetersiz olması, gözlem yeteneğinin yetersiz olması, olaylar arasındaki bağlantıları görememek, değerlendirmede kullanılacak olan

ölçütleri seçememek ve neden-sonuç ilişkisini algılayamamak gibi öğeler olarak sıralanmaktadır.

-Duygusal Engeller: Bireyin hata yapma ya da eleştirilme korkusu, düşünme tarzında esneklik olmaması, aceleci olması, görüşler üzerine detaylı bir şekilde düşünmemesi, sabırsız olması, hızlı bir şekilde sonuca ulaşma arzususu, denetlenme korkusu, bağımlı ve önyargılı olması, kendine güvenmemesi, başarma korkusu ve motivasyon azlığı gibi öğeler olarak ifade edilmektedir.

-Kültürel Engeller: Bireyin toplumsal alışkanlıkları, adet, gelenek ve görenekleri, bulunduğu toplumun yapısına göre kimi konularda bireyi yaratıcılığa özendirirken, kimi konularda da bireyin yaratıcılığını engellemektedir.

-Öğrenilmiş Engeller: Bireyin objelere ya da olaylara kalıp anlamlar yüklemesi, objeleri belli bir biçimde kullanmaya alışması, fobileri, yıkamadığı tabuları öğrenilmiş engellerden kabul edilmektedir. Bu engeller bireyde öğrenilmiş çaresizliğe yol açmakta ve birey yapabileceği bir işi yapamayacağını kabullenmektedir.

-Eğitsel Engeller: Bireyin eğitim seviyesi arttığında yaratıcılık seviyesi de en üst noktaya kadar artmaktadır. Ancak bu noktadan daha ileriki bir biçimsel eğitim bireyin başarısını düşürmektedir. Eğitim seviyesi yüksek bireyler hayatları boyunca yanılma ve başarısızlığın tehlikelerini/tehditlerini öğrendikleri için daha az düzeyde yaratıcı olmaktadırlar. Çünkü yaratıcılık ve araştırmada binlerce defa yanılma, bir kez başarı vardır.

-Gerilim/Stres: Stresin farklı biçimleri olan aşırı endişe ve heyecan bireyin düşünmesini engelleyen önemli faktörlerdendir. ‟Ben bunu asla yapamam”, “Ben çalışkan biri değilim” gibi düşünceler bireyin yaratıcı biçimde düşünebilmesini engellemektedir.

Yukarıda yer alan yaratıcılığı engelleyen bu gibi faktörler tekrarlanınca, bir müddet sonra bu durum bireyin zihninde yer alan bir alışkanlık haline gelmekte ve bireyin eleştirel düşünme yeteneğini engellemektedir. Ayrıca bunun yanında, birey

kendi eylemlerinin sonuçlarını kabullenmez hale gelmekte ve hatalarından ders çıkarmak yerine onlardan kaçarak, hatayı başkalarına yüklemeye çalışmaktadır.

3.4.2.Örgütsel ve Yönetsel Engeller

İşgörenlerin yaratıcılığının ortaya çıkabilmesi için örgüt içinde gerekli örgütsel ve yönetsel iklimin varolması gerekmektedir. Örgüt içinde bireylerin yaratıcılığının ortaya çıkamamasının ve bu potansiyelin fiiliyata geçirilememesinin çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bunlar; yaratıcılığı destekleyen bir yönetimin olmaması, kurallara sıkı sıkıya bağlılık, yaratıcılık ve yenilikçiliğin teşvik edilmemesi, ödüllendirme mekanizmasının olmaması ve bireyin kendisi ile ilgili nedenler şeklinde ifade edilmektedir (Döm, 2014: 11).

Örgütte yaratıcı bir kültürün oluşabilmesi için, yönetici ya da liderin, işgörenlerin görüşlerini önemseyerek, gerçek bir katılım sağlaması ve bu durumu da işgörenlere hissettirmesi gerekmektedir. Yönetim, işgörenleri, örgüte ilişkin düşüncelerini özgür bir şekilde ifade etmeleri ve eleştirilerini açık bir biçimde yapabilmeleri için desteklemelidir. Bunu gerçekleştirirken de çok yönlü bir iletişim ağı kurmalıdır. Yine örgütte yaratıcı bir kültürün oluşabilmesi için yöneticinin/liderin esnek bir örgütlemeye gitmesi gerekmektedir. Ayrıca işgören yaratıcı bir davranış sergilediğinde yönetim tarafından ödüllendirilmeli ve çeşitli motivasyon araçları ile bu durum pekiştirilmelidir. Örgütte yaratıcı kültürün oluşmasında bireyin kendi yeteneklerinin yanında destekleyici bir örgüt yapısı da büyük önem taşımaktadır (Taş, 2002: 551-552).

Örgütte gerçek katılım sağlanamazsa, işgörenler kendilerini özgürce ifade edemezlerse, açık bir iletişim ortamı kurulamazsa, esnek ve yenilikçi olmayan katı bir yapı mevcut olursa ve işgörenler yaratıcı bir davranış sergilediklerinde yeterince destek göremezlerse örgütte yaratıcı bir ortam oluşması mümkün olmayacaktır. Örgütte yaratıcılığın arttırılması ve geliştirilmesi için yönetimin uygulaması gereken bu faktörler sağlanamazsa bu durum örgütün karşısına örgütsel ve yönetsel engeller olarak çıkmaktadır.

Yaratıcılıkta belirleyici olan destekleyici yönetim tarzı, işgörenlerin fikirlerine önem veren, destekleyen ve işgörenlere işleri ile alakalı olarak geri bildirimde bulunan ve onların yeteneklerini geliştirmeye çalışan yönetim stilidir. Böyle bir yönetim stili, yaratıcılıkta önemli bir faktör olan içsel motivasyon düzeyini arttırmaktadır (Eren ve Gündüz, 2002: 72).

Bu bağlamda işgörenlerin motivasyonunu artırmada yönetim tarzı çok önemli bir rol oynamaktadır. Eğer yönetim tarzı işgörenleri destekleyici ve demokratik nitelikte değilse bu durum işgören yaratılıcılığını olumsuz yönde etkileyecektir. Böylece yönetim tarzı biçimi yönetsel bir engel olarak yaratıcılığı engelleyecektir. Kısaca, yönetim anlamında yaratıcılığın ortaya çıkmasına yardımcı olan, yaratıcılığı artıran ve geliştiren unsurların doğru bir biçimde ya da yeterli olarak uygulanamaması örgütte yaratıcılığı engelleyen unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır.