• Sonuç bulunamadı

2.4. ÖĞRETİM STRATE Jİ, YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

2.6.3. Yaratıcı Düşünme

Yaratıcılık; ne, niçin, nerede, nasıl, kim, ne zaman vb. soruların hemen her alanda sorulmaya başlamasıyla birlikte akla gelmiştir (Üstündağ, 2003: 1).

Rawlinson (1995: 20) yaratıcı düşünmeyi “daha önce aralarında ilişki ku- rulmamış nesneler ya da düşünceler arasında ilişki kurulması” olarak tanımlamıştır.

Yıldırım (1998) da benzer bir şekilde yaratıcılığı, kavramların arasındaki ilişkilerden yeni kavramlar ya da düşünceler üretmek olarak tanımlamıştır. Gö- rüldüğü gibi yaratıcı düşünme daha çok özgün bir düşünce, kavram ya da ürün oluşturmayla ilgili bir süreçtir (Aktaran; Doğanay, 2006: 199).

Sosyal Bilgiler Programında söz edilen becerilerden yaratıcılık her bireyde var olan ve insan yaşamının her bölümünde bulunabilen bir yeti, günlük yaşamdan bilimsel çalışmalara dek uzanan geniş bir alanı içine alan süreçler bütünü, bir tutum ve davranış biçimidir (MEB TTKB, 2005: 64).

George Gow (2000) yaratıcılığı B ve A türü olarak sınıflandırır. Gow’a göre yaratıcılık, ayrıntıları ve farklılıkları aramak için, gözlemleri yoğunlaştırmaktır. Yaratıcılık; derin, kuvvetli, yoğun gözlemlerin ve özgür düşünmelerin biricik toplamıdır. B türü yaratıcılık; zihnin özel bir işlevi ya da bir bölümü olarak varsayılan, bulunan ya da geliştirilen şeyleri anlatır (Aktaran; Üstündağ, 2003: 3).

Eğitimcilere göre B türü yaratıcılık Beyin Fırtınası Tekniği’nin kullanılmasıyla geliştirilebilir (Üstündağ, 2003: 4).

Yaratıcı bir çalışma süreci içinde, niteliklerine bakılmaksızın bütün düşünceler kabul edilebilir sayılmalıdır. Bu fikirler, iyi, kötü, yararlı, yararsız olabilirler. Bunun önemi yoktur, çünkü yaratıcı bir çalışmada bütün düşünceler kabul edilebilir. Düşüncelerin hemen reddedilmesinden çok biraz gelişmelerine fırsat

tanınabilir. Öne sürülen düşünce başlangıçta işe yaramaz görünse de, pekâlâ işe yarayabilecek başka düşüncelerin oluşturulmasına katkıda bulunabilir (Rawlinson, 1995: 30).

Yaratıcılık sevgi, güven ve özgürlük ortamında gelişir. Yaratıcı insanlar hata yapmaktan korkmazlar. Bundan dolayı, çocuğun düşüncelerini korkmadan, çekinmeden söylemesine izin verilmeli ve çocuk yanlış düşüncelerinden dolayı hiçbir zaman cezalandırılmamalıdır.

Bireyin yaratıcılığı çocukluk ve gençlik döneminde olaylara, nesnelere ve olgulara ilişkin sorular sormaları, dış dünya ile kendi duygu ve düşüncelerini etkileşime sokmaları ile gelişir ve ortaya çıkar….

Yaratıcı düşünmeyi okul ortamında geliştirebilmek için öğrenciler kendilerini özgür hissedebilecekleri bir öğretme-öğrenme ortamında bulmalıdırlar. Öğrenme ve öğretme ortamları öğrencinin yaratıcı davranışlarını geliştirecek biçimde düzenlenmelidir. Bunu sağlamak için uygun öğretme stratejisi, yöntem ve teknikler kullanılmalıdır. Bu amaçla buluş ve araştırma yoluyla öğretme stratejisi ile drama, benzetim, beyin fırtınası ve problem çözme gibi yöntem ve tekniklere yer verilmelidir (Demirel, 2004: 226).

Öğrencilerde yaratıcı düşünmeyi geliştirmede en sık kullanılan yollardan biri Beyin Fırtınası Tekniği’dir. Beyin Fırtınası ortaya konulan fikirlerde saçma, doğru, yanlış gibi özellikler aramadığından yaratıcılığı destekleyen bir tekniktir. Bundan dolayı yaratıcılık becerisinin kullanılacağı alanlarda Beyin Fırtınası Tekniği ön planda tutulmalıdır.

Yaratıcılık becerisinin geliştirilmesi için öğrencilerin yapacağı etkinliklerin de önemli yeri vardır. Etkili sorular sorarak öğrencilerin zihnini harekete geçirmek, alışılmadık durumlar sunmak ve bunlarla ilgili fikir yürütmelerini sağlamak yaratıcı

…Çağın gerektirdiği donanımlara uygun hedefler belirlenmiş olsa bile bu hedefleri tamamen geleneksel yöntemlerle gerçekleştirmek mümkün değildir. Öğrenme süreçlerinde, öğrencilerin düşünmelerini, araştırmalarını, sorun çözmelerini ve edindikleri bilgi ve beceriyi yeniden yapılandırıp yaşama geçirmelerini destekleyen yöntem ve teknikler işe koşulmalıdır (MEB TTKB, 2005: 103).

Bu araştırmada öğrencilerde yaratıcı düşünmeyi geliştirmede en sık kullanılan, Aktif Öğrenme tekniklerinden Beyin Fırtınası tanıtılmaktadır.

2.7. BEYİN FIRTINASI

XX. yüzyılda yaşamın gittikçe karmaşık bir hale gelmesi, eğitim sistemlerinin öğrenciye kazandırması gereken nitelikler arasında yaratıcılık ve problemler karşısında farklı çözüm ve alternatifler getirebilme becerilerini ön plana çıkarmıştır. Bu becerinin öğrencilere kazandırılabilmesi için, sınıf ortamında kullanılabilecek tekniklerden birisi Beyin Fırtınası Tekniği’dir. Amerikalı bir reklamcı olan Alex Osborne tarafından geliştirilen Beyin Fırtınası’nın geçmişi, 1930’lara kadar dayanmaktadır. Osborne’un bir yöneticilik tekniği olarak geliştirmiş olduğu bu teknik, zaman içinde bir öğretim yaklaşımı haline gelmiş ve gelişmiş ülke eğitim sistemlerinde sıkça kullanılmaya başlanmıştır (Rawlinson, 1995: 44).

Beyin Fırtınası, sistemli bir yaklaşım ortaya koyması ve yaratıcılık yöntemleri içindeki kullanımı göz önüne alındığında, düşünce oluşturmaya yönelik geniş kapsamlı bir süreçtir (Rawlinson, 1995: 44).

Beyin Fırtınası katılımcıların hayal güçlerini kullanmalarını sağlayan ve yaratıcılıklarını yüreklendirici bir sorun çözme yöntemidir. Bireylerin yaratıcı düşüncelerini devreye sokarak çok sayıda fikri, bir grup insandan, kısa sürede elde etme tekniği olarak tanımlanmaktadır (Rawlinson, 1995: 45). (Aktaran; Demircioğlu, 2004: 148).

Tanımda belirtilen özellikler, “çok sayıda fikir”, “bir grup insan” ve “kısa süre”dir.

İyi yürütülen bir seans sonunda yüzlerce düşünce oluşturulacaktır. Bu fikirlerin hepsi hesaba katılır; en akla uygun olmayan hatta aptalca fikirlerin bile işe yaradığı bir yer vardır, en azından kahkahalara zemin hazırlayarak gerginliği azaltırlar. Kahkahalar mükemmel bir katalizördür. Derin bir sessizlik, Beyin Fırtınası seansını kısa sürede başarısızlığa mahkûm eder (Rawlinson, 1995: 45).

Bir Beyin Fırtınası seansı için en uygun katılımcı sayısı on iki civarındadır. Bu sınır içinde kalan bir grupta herkes katkıda bulunma olanağını bulabilir. Seansa katılanların sayısı yirmi kişiyi aşarsa, katılanlardan bir kısmı konuşmaya fırsat bulamazlar. Bir süre sonra ilgileri dağılır ve seslerini duyurma umudunu kaybederler. Bu, onlardan gelebilecek katkıların yitirilmesi demektir.

Başarılı bir seans için en düşük katılımcı sayısı da beş veya altı olmalıdır. Bu sayıya seans yöneticisi de dahildir.

İyi yürütülen bir seansta fikir üretimi, yirmi dakikada yüzden fazla fikir oranına ulaşabilir (Rawlinson, 1995: 46).

Beyin Fırtınası Aykaç’a (2005: 90) göre ise, eleştiri ve yargılama olmaksızın bir konu üzerinde düşüncelerin yüksek sesle dile getirilmesi esasına dayanan, yaratıcı düşünceler ortaya çıkarılmak amacıyla kullanılan tekniklerden biridir.

Beyin Fırtınası, değerlendirme ya da sınırlama olmaksızın bir sorunun çözümüne ilişkin mümkün olduğunca çok çözüm yollarını elde etmek için düzenlenmiş olan bir grup çalışması sürecidir. Beyin Fırtınası, yaratıcı düşünmenin temel boyutlarını somutlaştırmaktadır. Fikir, ancak verilen bir durumda uygulanabilen bir yeniliğin parçası olduğunda yaratıcı bir özellik taşır (Gökçe ve

Beyin Fırtınası’nda alışılmamış fikirler üretme yeteneği, o anda verilen durumun ya da koşulların ötesini görebilme ve sorunun farklı boyutlarının tekrar tanımlanması üzerinde durulur. Diğer bir deyişle, sürece katılan herkes sorunun çözümüne ilişkin öneriler geliştirir, yeni ve yaratıcı yaklaşımlar ortaya koyar (Gökçe ve Semiz 1999/2000: 166). (Aktaran; Üstündağ, 2003: 107-108).