• Sonuç bulunamadı

Matematik alanının ayırt edici karakteristik özelliklerinden birisi soyut olmasıdır. Matematiksel işlemlerin karmaşıklığı bahsedilen soyutluğun bir görünümü olmakla beraber matematik bilimini öğrenciler açısından zorlaştıran bir diğer faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu zorluğu aşabilmenin çözümlerinden biri kavramların somutlaştırılarak öğrencilere aktarılmasıdır (Baykul, 2002). Böylece matematik alanı, soyut kavramları ile günlük yaşamın somut uygulamaları arasında bağlantı kurulabildiğinde daha anlaşılabilir olacaktır. Bireyin düşünmesi, akıl yürütmesi veya tahminde bulunması kavramsal ilişkileri bulmayı sağlayan önemli matematiksel unsurlardır. Karşılaşılan bir problemi çözmek için yeterince düşünmek ve iyi bir analiz yapmak şarttır. Bu sebeple düşünmek matematik öğretiminin en

önemli gereğidir (Umay, 2003). Tüm bu bahsedilenler neticesinde matematiğin yararları şu şekilde sıralanabilir;

 Matematik öğretimine ilişkin yapılan araştırmalar incelendiğinde bilişselcilik ve yapılandırmacılık temelinde öğretim yöntemleri tavsiye edilmektedir. Bilişsel kurama göre öğrenme zihinsel bir aktivitedir.

 2005 yılında düzenlenen MEB matematik öğretim programında yapısalcı kuramın üzerinde durulduğu görülmektedir. Matematik öğretiminin soyut özelliği göz önünde tutulduğunda bu durumun yerindeliği anlaşılacaktır. Nitekim yapılandırmacı yaklaşıma göre birey yeni bilgiyi önceki bilgileri ve deneyimleri ile harmanlayıp oluşturmaktadır. Bu düşünceye göre matematik bilgisi kalıcı olarak öğrenilmektedir.

Matematik öğretiminde, öğrencilerin günlük hayatta kullanabilecekleri bilgi ve becerilerin kazandırılması, onlara problem çözme becerilerinin kazandırılması ve uygun şartlarda nasıl kullanılacaklarının öğretilmesi amaçlanmaktadır (Altun, 2010). Matematik derslerinde çözülen problemler günlük hayata uygun durumları içermelidir. Örneğin en basit kavramlar olan temel dört işlemin sınıf ortamında alışveriş kurgusu içerisinde öğrencilere daha kolay aktarılması mümkün olacaktır. Eğer okulda çözülen problemler günlük yaşama aktarılabilecek şekilde düzenlenirse öğrencilerin okulda öğrendikleri daha fazla anlam kazanacak ve öğrendiklerini günlük yaşama daha kolay yansıtabileceklerdir (Kalender, 2006).

Yapılandırmacı yaklaşımda öğrenci aktifliği esas olduğu için öğrenme- öğretme sürecinde bunu gerçekleştirebileceği eğitim ortamı öğretmenler tarafından sunulmalıdır. Öğrencilerin matematiği anlamlandırabilmeleri adına sınıfta tartışma ortamı oluşturulmalıdır. Öğrenme-öğretme süreci içerisinde öğretmenlerin kullanabileceği belli stratejiler de bulunmaktadır. Bu stratejiler MEB (2009) tarafından şu şekilde açıklanmaktadır:

 Öğrenme-Öğretme Süreci Somut Deneyimlerle Başlamalıdır: küçük yaş gruplarında öğretimin materyaller ile gerçekleştirilmesi öğrenmeyi daha başarılı ve daha kalıcı kılmaktadır. Bundan ötürü matematik derslerinin somut materyallerle çeşitlendirilmesi yerinde olacaktır. Bununla beraber

matematik başarısının sağlanabilmesi için öğretmenler amaca uygun etkinlikler düzenleyebilmeli, öğrencileri derse karşı güdüleyebilmeli ve öğrencilerde muhakeme becerisini kullanmalarını sağlayabilmelidirler.

 Anlamlı Öğrenme Amaçlanmalıdır: buradaki amaç öğrencinin sadece kavramı hatırlıyor, biliyor olmasından ziyade altında yatan anlamı biliyor olmasıdır. Anlamlı öğrenmenin gerçekleşebilmesi de öğrencinin bildiklerini farklı ortamlarda da kullanabiliyor olması, ilişki kurabilmesi ile de ilgilidir. Öğrenciler de bu becerilerin gelişmesi önemlidir. Bugüne kadarki deneyimler göstermektedir ki anlamlı öğrenmenin gerçekleşmemesi, sadece ezberlenerek hafızada yer alan bilginin belli bir süre sonra etkisini yitireceğidir. Nitekim sınav kaygısı ile öğrenilen bilginin öğrencide ileriye dönük etki bırakması mümkün olmamaktadır.

 Öğrenciler Matematik Bilgileriyle İletişim Kurmalıdır: Öğrenmede iletişim büyük önem arz etmektedir. Öğrenciler bu sayede bilgilerini yeniden gözden geçirebilecek, toparlayıp yapılandırabilecektir. İletişim matematiksel bir problem kurma, problemin çözümünü anlatma, hikâye hazırlayıp sunumunu yapma gibi birçok şekilde olabilmektedir. İletişim öğretmenin öğrencilerini daha iyi değerlendirmesine de yardımcı olacaktır.

 İlişkilendirme Önemsenmelidir: Matematiksel bilgilerin günlük yaşam ve diğer branşlarda öğrenilenler ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Gerçek hayatta karşımıza farklı zorluklarda matematiksel problemler çıkmakta ve birçok meslekte de matematik kullanılmaktadır. Bu yüzden öğrencilere sunulan matematik problemleri günlük yaşamdan seçilmeli ve açık bir şekilde ifade edilmelidir. Bu kapsamda öğrencilere hafta sonları matematik bilgilerinin günlük yaşamda nerelerde kullanıldığına ilişkin proje uygulatılması yararlı olacaktır.

 Öğrenci Motivasyonu Dikkate Alınmalıdır: Öğrencilerin matematik dersine karşı ilgili ve istekli olmasında motivasyon önemli bir unsurdur. Derste motivasyonu yükseltici birçok önlem alınabilir. Öncelik öğrencinin matematiği anlamlandırabilmesi, derse olumlu yaklaşması ve istekli olmasıdır. Verilen ödev ve etkinlikler öğrenciler için anlamlandırılabilir olmalıdır. Her öğrencinin motive olma şekli de aynı olmayabilir. Öğretmenler

motivasyonu artırmada öğrencilerini bireysel değerlendirmeli, farklılıklarını dikkate almalıdır. Bu bakımdan öğrenciler için oluşturulan grup çalışmaları ve bu kapsamda verilen görevlerin yerine getirilmesi ile teşvik edilmesi öğrenciyi öğrenme ortamında daha aktif kılacaktır.

 Teknoloji Etkin Kullanılmalıdır: Modern teknoloji çok hızlı gelişmekte olup matematik adına da farklı yenilikler ile karşımıza çıkmaktadır. Bilgisayar teknolojisinde ki ilerlemeler eğitimin kalitesini artırmakta, öğrencilerin geometrik çizimleri yapabilmesi kolaylaşmaktadır. Öğretmenlerin kullanımına uygun internet üzerindeki erişilebilen kaynak sayıları da her geçen gün artmaktadır. Bugüne dek öğretmenlerin kullanabildiği kitaplar sınırlı kalmakta idi. Öğrencilerin matematiksel bilgilerini pekiştirecek bilgisayar uygulamalarını kullanmalarını sağlamak, öğrencilerin eğlenebilirken de öğrenebileceğini göstermiş olacaktır.

Yeni ilköğretim matematik programı öğretmen ve öğrencilerin dersi somut materyal kullanarak işlemesini istemektedir. Bu materyalleri kendileri tasarlayıp üretebilecekleri gibi satın alarak da temin edebilmektedirler. Matematik derslerinde kullanılan yardımcı araçlardan bir tanesi de hesap makineleridir. Hesap makinelerini günlük yaşam problemlerinin çözümünde kullanabilecek iken hem de zamandan tasarruf sağlayarak yaratıcılığa ve akıl yürütmeye daha fazla zaman ayırabileceklerdir. Öğrencilerin karşılarına çıkan bütün problemlerde hesap makinesi kullanmaları teşvik edilmeyip yerinde kullanmalarına olanak sağlanmalıdır. Yeni ilköğretim matematik programı ve ilgili araştırmalar incelendiğinde öğrencilerin matematiksel kavramları ve problem çözümlerini günlük yaşam ile bağdaştırmaları, akıl yürütebilmeleri ve ilişkilendirebilmeleri üzerine durulmaktadır (Kalender, 2006).