• Sonuç bulunamadı

2.5. Yapılandırmacı YaklaĢım Kuramı

2.5.2. Yapılandırmacı YaklaĢım ÇeĢitleri

2.5.2.3. Radikal Yapılandırmacılık

Radikal yapılandırmacılara göre bilginin oluşumu kişiye özgüdür. Bireyler geçmiş yaşantılarından kendi özgeçmişlerine dair anlamlar çıkartırlar. Bu anlamlar kişiden kişiye farklılık göstermekte, birbirleri ve bireyin dışındakinden farklı olsa da hepsi ayrı bir öneme sahiptir. Bilginin dışarıyı yansıtması değil ilgiyi yaşatabiliyor olması önemlidir (Orhan ve Bozkurt 2005). Açıkgöz’e (2008) göre radikal yapısalcılar bilginin oluşumunu bireysel olarak ele almaları ve bu sürece çevreyi

katmamaları sebebiyle eleştiri almaktadırlar. Bu tepkilerin sonucunda da sosyal yapılandırmacılık ortaya çıkmıştır.

Radikal yaklaşımın en önemli savunucusu Glasersfeld’dir. Radikal yaklaşıma göre bilgiyi kişinin kendisi oluşturur, aktiftir ve çevresi ile etkileşim halindedir (Köseoğlu ve Kavak, 2001). Glasersfeld, radikal yapılandırıcı yaklaşımının gelişimi ve amacı doğrultusunda bilgiyi ve bilmeyi açıklamaktadır (Glasersfeld, 1991). Glasersfeld’e göre bilgiyi bireyin kendisi aktif bir şekilde oluşturur. Öğrencilerde bilginin oluşumunda ki en önemli etken çevreleri ile olan etkileşimleridir. Bilgi algılama yolu ile oluşur ve sonucunda çevresiyle uyumlu hale gelir. Burada ki amaç yaşantısını biçimlendirmesidir (Köseoğlu ve Kavak 2001; Orhan ve Bozkurt, 2005).

Radikal yapılandırmacılar çevre ile etkileşimi yok saymaz. Ancak anlamanın gerçekleşmesi için çevre ile etkileşiminin yetersiz olduğunu, kişinin kendi çabası ve gayreti sonucunda kendine ait anlayışı oluşturabileceğini ifade eder. Bu yaklaşıma göre kişi hiçbir zaman mutlak gerçeği elde edemeyeceği için öğrenme de yaşam boyu devam eder (Şengül, 2006). Staver’e (1997) göre radikal ve sosyal yapılandırmacı yaklaşım birçok yönü ile benzerdir. Çalıştıkları alan itibariyle farklılaşmaktadırlar. Radikal yapılandırmalığın temeli algılama ve kişinin kendisi iken, sosyal yapılandırmacılığın temelini toplum ve dil oluşturmaktadır (Akt; Köseoğlu ve Kavak, 2001).

Alan yazın incelendiğinde bilişsel, sosyal ve radikal yapısalcıların savundukları görüşlerin birbirine yakın olduğu görülmektedir. Üçünün de savunduğu bireyin bilgiyi kendisinin oluşturduğu ve bilginin dış dünyaya aktarılamayacağıdır. Bilişsel yapılandırmacılar bilginin oluşumunu zihinsel süreçler içerisinde açıklamaktadırlar. Kişi yeni bir durum ile karşılaştığında eski bilgileri ile bu durumu açıklamaya çalışmakta, yetersiz kalması durumunda kişide ki var olan şema bozulmaktadır. Bireyde yeni duruma uygun yeni kavram oluşur ve denge yeniden kurulur. Birey aktif olarak bilgiye ulaşır. Sosyal yapılandırmacılara göre de birey bilgi oluşumu süresinde aktiftir. Bilginin oluşum sürrecinde bireyin kendisinden başka, dil ve bireyin çevre ile etkileşimi önemlidir. Radikal yapısalcılara göre ise bilginin oluşumunda bireyin kendisi ve çevreyle ilişkisine ek olarak kişinin

deneyimleri, geçmiş yaşantıları ve deneyimleri sonucu bilgiyi yorumlaması da etkilidir.

2.5.3. Yapılandırmacı Öğretimin Temel Ġlkeleri ve Öğeleri

Bilgi öğrenen tarafından doğrudan edinilmemektedir. Çalışmanın diğer başlıklarında da belirtildiği gibi birey algıladığı bilgiyi yapılandırmakta ve bu süreç ile öğrenmektedir. Bu çerçevede yapılandırmacı öğretimin temel ilkeleri ve öğeleri literatürde ortak amaç ve farklı ifadeler ile yer almaktadır. Demirel, (2015: 222) ve Brooks ve Brooks’a (1993) göre yapılandırmacı yaklaşımın beş temel ilkesi şunlardır:

 Öğrencinin konuya ilgisini çekecek sorular sormak,  Öğrenmeyi temel kavramlar etrafında yapılandırmak,

 Öğrenci görüşlerine değer vermek ve bu görüşleri ortaya çıkarmak,  Öğretim programlarını hazırlarken öğrenci görüşlerini dikkate almak,  Öğrenme ortamı içerisinde öğrenci öğrenmelerini değerlendirmek.

Yapılandırmacı öğretime ilişkin MEB’in 2005 yılında hazırlamış olduğu öğretim programında gerek yansıtıcı düşünme gerekse yapılandırmacı öğretim kuramına ilişkin pek çok düzenleme mevcuttur. MEB (2005) hazırlamış olduğu öğretim programlarında aşağıdaki ilkeleri benimsemiştir:

 Etkili ve doğru Türkçe kullanımı,

 Sanatsal faaliyetleri ve kültürel değerleri önemli kılma,  Duygu ve düşüncelerini rahat bir şekilde ifade edebilme,  Okumaktan ve öğrenmekten zevk alma,

 Ailelerin eğitim-öğretime katılımını teşvik etme,

 Bilgi teknolojilerini öğretim hedefleri ışığında verimli kullanma,  İşbirliğine önem verme ve iletişim halinde olma,

 Dış dünyadaki değişimleri fark etme ve uyum sağlama,  Kendi görev ve sorumluluklarını belirleyebilme,

 Diğer ülkelerdeki imkânları yakalamaya isteklilik ve bu imkânları bilinçli bir şekilde değerlendirebilme,

 Dış dünyaya çok yönlü bakarak yeni imkânlar bulabileceğinin farkında olma,  Sosyal yaşam içerisindeki ortak kuralları benimseyerek bu kuralları

uygulamada istekli ve kararlı olma,

 Yönlendirmelerle hareket etmeyip bağımsız bir şekilde karar verebilme,  Esnek düşünebilmek için hoşgörülü olmanın önemini fark etme,

 Etkili yabancı dil kullanabilme.

Nesnel bilginin büyük oranda reddedildiğini ifade eden Şimşek (2004) yapılandırmacılığın temel ilkelerini şu şekilde açıklamıştır:

 Öğrenmede birey çevre ile etkileşim halindedir ancak kişinin kendi başına gerçekleştirebileceği bir süreçtir.

 Kişinin önceki bilgileri, dünya görüşü, inancı, ön yargıları bilgiyi yapılandırırken belirleyici konumdadır.

 Öğrenme süreci belli bir sıraya göre veya doğrusal olarak ilerlemez.  Öğrenmeyi sosyal düzen içerisinde ele aldığımızda uzlaşma sürecidir.

 Yaşama dair ve güncel olan durumların öğrenmedeki yeri ve önemi büyüktür.  Öğrenmenin oluşumu bir bağlam içerisindedir.

 Öğrenme dinamik ve çok boyutlu bir etkileşim sonucu oluşur.  Öğrenme bilginin rafine edilerek yapılandırılması sonucu oluşur.  Öğrenme durumsaldır.

Bilgi sosyal ve kültürel bir öğe olup kendini yenileyen ve gelişimsel bir süreç ürünüdür.

Yapılandırmacı yaklaşım Brooks ve Brooks’un (1993) beş temel ilkesi doğrultusunda şekillenmiştir. Temelinde öğrenenin aktif olduğu ilkelerde zihinsel süreçlerin önemine vurgu yapılmaktadır. Öğrenen bilgiyi yapılandırırken önceki deneyimlerini de göz önünde bulundurarak içselleştirir, kendi zihninde yapılandırır ve yeni bilgiyi oluşturur. Yine öğrenme süreci içerisinde çevre ile etkileşimin, dil ile öğrenme arasındaki bağ ile dinamik ve çok boyutlu iletişimin önemine vurgu yapılırken bilgiyi bireyin kendisinin oluşturması beklenmektedir. Bu süreç içerisinde birey nasıl öğrenmesi gerektiğini de öğrenmektedir.

Son olarak Demirci’nin de yapılandırmacı öğrenime ilişkin ortaya koyduğu temel ilkeleri incelemekte yarar vardır. Demirci’ye (2005: 15) göre yapılandırmacı öğrenmenin temel ilkeleri şu şekildedir:

 Bilginin oluşumu sırasında birey aktiftir ve zihinsel süreçler sonucunda oluşur.

 Bilgi kişiden kişiye doğrudan aktarılmaz.

 Bireyin eski ve yeni bilgileri arasında anlamlı ilişki kurması sonucunda öğrenme gerçekleşir.

 Bireyin okula başladığında getirmiş olduğu sezgisel ve informal bilgi, öğretim hayatının başlangıcını oluşturmaktadır.

 Bireyi araştırmacı olmaya, düşündürmeye, doğru sorular yönelttirmeye ve kişinin kendi başına öğrenmelerini gerçekleştirebileceğine yöneltmesi matematiğin amaçlarındandır.