• Sonuç bulunamadı

Yadeller (1979) – Ferdi Tayfur

I. BÖLÜM

3.5. Arabesk Film Örnekleri

3.5.3. Yadeller (1979) – Ferdi Tayfur

Yönetmen: Temel Gürsu Senaryo: Hulki Saner

Yapımcı: Hulki Saner Yıl: 1979

Oyuncular: Ferdi Tayfur, Necla Nazır, Hulusi Kentmen

Ferdi Tayfur (1945), arabesk sanatçılar içinde şarkı sözleriyle, müziğiyle, okuma tavrıyla ve sahne performansıyla hep ayrı bir yerde durmayı başarmış bir sanatçıdır. Şarkılarındaki ağlamaklı ses tonu, sözlerin aralarına serpiştirdiği hıçkırıklar ve tiyatral yeteneği onun kitlelere ulaşmasındaki görünen en öncelikli etkenler denilebilir. Müzik dünyasındaki bu başarısı ayrıca sinema dünyasına da taşıyabilmiştir. Yıllarca işe rekorları kıran filmlere imza atabilmiştir. Ayrıca Ferdi Tayfur ayrıca deneyimlerini, hayat hikâyesini anlattığı kitaplara da imza atan bir yazardır. 2003 yılında yayınlanan “Şekerci Çırağı” adlı kitabında aslında bir müzisyenden çok sinemacı olmak istediğini yazar. 60’lı yılların meşhur müzisyenlerin filmlerini izledikten sonra ben daha iyisini yaparım der ve oyunculuk meselesinin yıllarca hayalini kurar (Tayfur, 2003: 10). Yıllar sonra ilk filmi olan “Çeşme” (1976)

73

ile büyük bir fırsat yakalamış ve bunu iyi değerlendirmiştir. Beyaz perdede çok büyük bir ilgi uyandıran Ferdi Tayfur (1945) için o dönemde yılda iki-üç film çekilmektedir. “Yadeller” ve “Çeşme” filmlerinden sonra peş peşe gelen beşinci filmdir.

Film aslında iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde aynı evde büyüyen Ferdi (Ferdi Tayfur) ile o eve evlatlık olarak verilen Leyla (Necla Nazır)’ nın yıllar sonra birbirlerini sevdiklerini itiraf edip kavuşmaları anlatılıyor. Leyla doğum yaparken ölünce Ferdi doğan çocuğu suçlayıp yıllarca uzun süren turnelere çıkarak çocuktan uzak durmaya çalışıyor. Çocukla olan durumun düzelmesi ve baba oğul kavuşmasının hikâyesi ise ikinci bölümü oluşturmaktadır.

Ferdi, Adana’da fakir bir semtte yaşayan yoksul bir ailenin çocuğudur. Annesi, babası ve evlatlık olarak verilen Leyla ile birlikte yaşamaktadır. Tek hayali şarkıcı olmak olan Ferdi inşaatlarda çalışmaktadır. Bir şarkı yarışmasında birinci olur ve ona verdikleri belgeyle İstanbul’da istediği gibi plak çıkarabileceğine inanır. Bu sırada Leyla, gerçek akrabalarının yanına dönmüştür ve zengin olan akrabaları sayesinde Ferdi’ye büyük bir gazinoda şarkı söyleyebilmesi için yardımcı olur. Ferdi artık tanınan şöhretli biridir. Leyla ile evlenir ve Leyla, doğum esnasında hayatını kaybeder. Ferdi, Leyla’yı çok sevdiği için bu acıya dayanamaz, hayata küser ve çocuğunu görmek istemez. Acısını unutmak ve çocuktan uzak durmak için kendini uzun süren turnelere verir. Yıllar sonra geldiğinde kendisini sevmeyen çocuğunun gönlünü alıp ona kavuşmaya çalışır. Tam bunu başardığı sırada Ferdi’nin amansız hastalığı ortaya çıkar ve Ferdi çok sevdiği Leyla’sına ölüm ile kavuşur.

Filmdeki arabesk unsurlara bakarsak, açılış sahnesi Adana’da çarpık kentleşme diyebileceğimiz irili ufaklı binaların oluşturduğu genel kent görünümleriyle başlıyor. Bu karmaşanın arasında daracık sokakları, çamaşır ipleri ve birbirine girmiş derme çatma evleriyle bir gece kondu mahallesi gösteriliyor ve Ferdi’nin evinin içinde ekmek peynir ve çay ile bir kahvaltı sahnesine geçiliyor. Bu sırada fonda Ferdi Tayfur’un Hayat adamı oldum şarkısı hıçkırık ve oflamaları eşliğinde çalmaktadır.

Yokluk ve yoksulluk gecekondu ve inşaat işçiliğiyle resmedilirken Diğer arabesk filmlerde konu edilen kötü zengin tiplemesine pek yer verilmemiştir. Onun

74

yerine Hulusi Kentmen (1912-1993), zengin ama babacan ve yardımsever bir kişi olarak tercih edilmiştir. Filmin konusu gereği zengin kız fakir oğlan ya da zengin olarak sınıf atlama mücadelesi gibi bir durum yoktur. Aslında bu aşamalar hızlı olarak geçilmektedir. Ferdi filmin ilk bölümünde ünlü bir şarkıcı olur ve değişim çabuk gerçekleşir.

Filmde Ferdi meşhur olmak için İstanbul’a gelir. Şarkıcı filmlerinin vaz geçilmez konularından birisi olan meşhur olma hikâyesi bu filmde de kullanılmıştır. İstanbul’a gidiş yine arabeskin bir öğesi olarak görülebilir. İstanbul’a gidiş tipik bir göç temsilidir. Otobüsle gelen Ferdi İstanbul’a geldiğinde şaşkınlığını gizleyemez, otobüs Boğaz Köprüsü’nden geçerken şehrin manzarası, büyüklüğü ve kalabalıklığı onu hayrete düşürür. Büyük şehir vurgusu ve burada var olma mücadelesi arabeskin unsurlarından biri olarak görülebilir. Çünkü göç ve kentle tanışma ve sonrasında orada bir kimlik ve yaşam mücadelesi verme arabesk kültürün doğmasına sebep olan en önemli etkenlerdir.

Müzikler arabesk filmlerin çekilme sebepleridir diyebiliriz ve senaryo kadar önemlidir. Bir yandan sahnelerin arkasında film boyunca fon olarak duygusal bir ritim sağlarken diğer yandan önemli sahnelerin arasında klip eşliğinde verilerek anlatıya yardımcı olurlar. Örneğin bir şarkı boyunca verilen klip altı görüntülerle senaryoda uzun bir zaman dilim atlanmış olabilir ya da çok önemli olaylar kısa bir sürede hızlandırılarak anlatılmış olurlar. “Yadeller” filminde de şarkılar bu işlevi yerine getirmektedir. Ferdi Tayfur (1945)’un sevilen şarkıları bolca çalmakta bu sayede sevenlerinin hayalindeki Ferdi Tayfur (1945), filmde bir kimliğe bürünmektedir.

Bir diğer arabesk öğe de Ferdi’nin İstanbul’a gelişte ilk uğradığı yer olan ve daha sonra film boyunca bolca sahnede görülen meşhur Çakıl gazinosudur. Gazinolar büyük şehirlerde 70’li ve 80’li yıllar boyunca bir eğlence unsuru olarak yer almıştır. Birçok arabesk şarkıcı filmlerinde meşhur olmanın bir yolu büyük gazinolarda sahneye çıkmak olarak gösterilmiştir. Sahneye çıkan Ferdi arabesk şarkılarını hıçkırık, gözyaşları ve diz çökmüş bir pozisyonda söylemektedir. Onun bu acıklı ve hüzünlü şarkılarını dinleyenler ise masalarında içki kadehleri ve yemekleri ile iyi giyimli şehirli ve soylu kimselerdir. Buradan anlaşılıyor ki arabeskin normalleşmesinin bir yolu da

75

gazinoların eğlence anlayışları olmuştur. Arabesk müzik filmde artık köylüden ziyade kentlinin de sevdiği bir müzik olarak sunulmaktadır.

Aşk acısı arabesk filmlerdeki bir diğer klişedir. Aşk acısı kavuşamamak, karşılıksız aşk ve ayrılık gibi sebeplerin yanı sıra çoğu kez de amansız hastalık ve ölümler nedeniyle yaşanmaktadır. Yadeller filmi çok neşeli bir şekilde başlamasına rağmen önce Leyla’nın ani ölümüyle, finalde de Ferdi’nin amansız hastalık neticesinde ölümüyle ağır bir melodrama dönüşmektedir. Seyirciye bütün acıları gösterip, onları bol bol ağlatarak katarsise ulaşır ve film bu şekilde biter.

Filmde Ferdi, İstanbul’a göç ederken fonda çalan şarkı aşk ayrılık ve gurbet temasıdır.

Gurbetin kahrını sen çekemezsin Düşer bir kötüye çürür gidersin Ellerin koynunda nasıl yatarsın Bırak şu gurbeti garip sevdiğim

Ferdi, Leyla’ya kavuşmuştur, diğer yandan da gazinoda şarkı söylemeye başlamıştır. İşler yoluna girmiştir. Bir klip ile evlilik ve yuva kurma anlatılır. Her şey yolunda olmasına rağmen bu görüntülere eşlik eden şarkının sözleri tezat oluştursa da şu şekildedir.

Ben sevdim eller aldı Feleğin işine bak Gece gündüz dinmiyor Gözümün yaşına bak Tebessüm edip de kaçma Sevenler böyle yapmaz Bu dünya fani bir dünya Ettiğin yanına kalmaz

76

Arabesk şarkıların temasında geçen ve sürekli kötülüğe sebep olan unsur aslında açıkça belli değildir. Kader, yazgı, talih, zalim ve eller gibi ifadelerle isimlendirilen düşmanın aslında kim olduğu belli değildir. Bazen hayat, bazen yaratıcı bazen de alın yazısıdır garipliğin sebebi. Dolayısıyla ortada mücadele edecek bir düşman yoktur ve başa gelene katlanmak, tahammül etmek gerekmektedir. Filme ismini veren Yadeller ifadesi de böyle görülebilir. Yadellerin kimler olduğu film boyunca gösterilmez. Zaten önemli olan yadellerin kimliğinden ziyade içinde bulunulan psikoloji durum ve ruh halidir. Bu durum klişe bir arabesk unsur olarak görülebilir ve bu filmde de yer almıştır. Aynı sahnelere eşlik eden ikinci şarkıda ise gariplik, hor görülme ve kötü hayata zorla katlanmak gerektiğini anlatan şu şarkı eşlik etmektedir.

Kurulmuş bu yaşantı Dünya döner mecburen İçinde biz zavallı Yaşıyoruz mecburen Zalimin gür sesi var Ümidi neşesi var Gariplerin nesi var Hor görülür mecburen

Önce Leyla’nın sonra da Ferdi’nin öldüğü sahnelerde fonda Ferdi Tayfur’un uzun hava ve hoyrat olarak seslendirdiği şarkı filmi dramatik olarak iyice ağırlaştırmaktadır. Şarkının sözleri şu şekildedir.

Yar kabrini derin edin Sular serpin serin edin Bu canımı alın benden Nazlı yâre verin derman edin Uzun sürmedi mutluluklar

77 Hazan oldu yapraklar

Ben Leylama doymamıştım Doysun kara topraklar