• Sonuç bulunamadı

Derdim Dünyadan Büyük (1978) – Orhan Gencebay

I. BÖLÜM

3.5. Arabesk Film Örnekleri

3.5.1. Derdim Dünyadan Büyük (1978) – Orhan Gencebay

Yönetmen: Şerif Gören Senaryo: Erdoğan Tünaş

Yapımcı: Selim Soydan Yıl: 1978

Oyuncular: Orhan Gencebay, İnci Engin, Selçuk Özer, Memduh Ün

Her ne kadar içeriği yönüyle arabesk bir film olsa da yönetmeni Şerif Gören’in konuyu ele alış ve işleyişi sayesinde birçok arabesk klişesinden kurtulan toplumcu yanları ağır basan bir filmdir Derdim Dünyadan Büyük. Filmin konusu kısaca şöyledir: Orhan (Orhan Gencebay) bir gecekondu mahallesinde oturan ve marangozluk yapan bir kişidir. Bununla birlikte mahallelinin gecekondu tapuları, alt yapı ve elektrik gibi asli ihtiyaçlarıyla ilgili belediye ile bağlantı kuran mahallelinin dertlerine çözüm arayan bir temsilci konumundadır. Orhan aklı başında, barışçıl yollarla meseleleri halletmeye çalışan, efendi bir kişidir. Gönlü arkadaşı Apo’ nun kız kardeşi İpek (İnci Engin)’ tedir. Ne var ki bu durumu arkadaşına söyleyemez. Onun yanlış anlamasından çekinir. Apo ise namus düşkünü bir karaktere sahiptir ve bu bahane ile kız kardeşine çok fazla karışmaktadır. Bir gün kız kardeşine laf atan bir adamla kavga eder ve istemeden onun ölümüne sebep olur. Hapse girmeden önce kız

63

kardeşini Orhan’a emanet eder ve artık senin kardeşin der. Orhan artık sevgisini hiç açıklayamaz. Diğer yandan mahalleli Rahmi Bey’in (Memduh Ün) fabrika yapmak için gecekonduları yıkma tehdidiyle karşı karşıyadır. Orhan meseleyi konuşarak çözmeyi dener fakat Rahmi Bey kararlıdır. Tüm bunların üstüne İpek zengin bir genç olan Engin (Selçuk Özer) ile görüşmektedir. İpek’in tek istediği bu fakir hayattan kurtulmaktır. Engin ise kaderin cilvesi olarak Rahmi Bey’in oğludur. İşler Orhan için iyice içinden çıkılmaz bir hal alır. Oğlunun fakir bir kızla evlenmesini isteyen Rahmi Bey oğlundan maddi desteğini çeker. Fakirlikle yaşayamayacağını anlayan Engin babasının sözünü dinler. İpek’i bırakır ve hatta gecekonduları yıkmak için yıkım ekibinin başına geçer. Finalde Orhan İş makineleri ve dozerlerin önünde oturarak yıkımı engellemeye çalışır. Mahalleli Orhan’a destek verir ve herkes iş makinelerinin karşısına geçer. El ele tutuşarak kenetlenmiş halk karşısında makineler geri çekilir ve film sona erer.

“Derdim Dünyadan Büyük” en başta Orhan Gencebay (1944) isminden dolayı arabesk bir film olsa da yönetmen Şerif Gören (1944) platonik bir aşk hikâyesini toplumsal sorunlarla birlikte harmanlayıp filme toplumcu bir hava katabilmiştir. Filmin anlatısında geçen tüm yardımcı öğeler sol bir bakış açısıyla toplumcu sinema diliyle verilmiştir. Bu filmde arabesk ile sol bakış açısı bir araya gelmiştir. Çünkü filmde geçen zengin-fakir, gecekondu, karşılıksız aşk, ötekileşme, dışlanma, yokluk ve çaresizlik gibi öğeler; birlik olma, dayanışma, kenetlenme, mücadele etme gibi ifade ve eylemlerle bir arada verilmiştir. Bu arada Orhan Gencebay (1944) film boyunca Deniz Gezmiş4 (1947-1972)’le özdeşleşen yeşil bir parka giymektedir.

Aslında arabesk gibi görülen bütün bu sorunlar sol ideolojinin de çözmek için uğraştığı meseleler arasındadır.

Filmde geçen arabesk öğeler hemen fark edilmektedir. Orhan Gencebay’ın şarkısı eşliğinde gecekondu görüntüleriyle başlar film ve Orhan’ın oturduğu mahalle ülkenin çeşitli yerlerinden göç eden insanların oluşturduğu gecekondular, çamurlu sokaklar ve yıkık dökük evlerden oluşmaktadır. Yokluk ve fakirlik gecekondu ile adeta

4 1972 yılında arkadaşları Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan ile birlikte idam edilen Türkiye sol

64

özdeşleştirilmiştir. Bununla birlikte büyük binalar ve otomobillerle dolu şehir merkezleri de gösteriliyor. Simit satan seyyar satıcılar, okula giden çocuklar, işe giden insanlar ile kentin çehresi gösteriliyor. Bu görüntüler akarken Orhan Gencebay’ın söylediği şarkının sözleri şöyledir.

Öyle tatlı bir belasın Ne gerçeksin ne yalansın Ağlatırken güldürürsün Derdi neşeye katarsın Âşık olmam derken Büyük konuşmuşum Farkında olmadan canım Galiba âşık olmuşum

Açılıştaki mahalle düğünü, düğündeki insanların giyimleri ve damadın çamurlu ayakkabısı gecekondulu insanların ekonomik durumlarını göstermektedir. Düğünde düğün nasıl olur hocam diye sıran mahalleliye düğün böyle olur diye cevap verilmektedir. Yani halkın, kenar mahallelinin ya da gecekondu mahallesinin düğünü böyle olur. O’na göre düğündeki her şey yerli yerindedir.

Her sabah işe gitmek için kullanılan, tıklım tıklım dolu olan otobüse filmde konserve denmektedir. Buna karşın Rahmi Bey ve ailesi lüks otomobiller, villa ve iş merkeziyle zenginliğin ve bolluğun resmini oluşturmaktadır. Filmin ana konusu Orhan ile İpek arasındaki aşktır. Daha da doğrusu Orhan’ın İpek’e olan platonik aşkıdır. Zengin kız fakir oğlan aşkı bu filmde yer değiştirmiştir. İpek Orhan’ın ona olan aşkından habersiz Rahmi Bey’in zengin oğlu Engin ile evlenmeye çalışmaktadır. Bu da aslında bir aşktan ziyade fakirlikten kurtulmanın bir anlamda sınıf atlamanın yoludur İpek için. İpek yokluk ve yoksulluktan kaçıp kurtulmaya çalışmaktadır. Engin

65

İpek’i ailesiyle tanıştırmaya götürdüğünde ailesi İpek’le kılık kıyafeti ve çekingenliği yüzünden dalga geçerler. İpek bu dünyaya ait değildir ve asla olamaz mesajını verirler. İpek de bu durumun farkındadır. Dışlanır, ezilir fakat sonunda davul bile dengi dengine der ve ayrılır.

İpek’in yaşadığı dışlanma ve eziklik duygusunun benzerini Orhan ile mahalleli Rahmi Bey’le gecekondu meselesini görüşmeye gittiklerinde yaşarlar. Mahalleli bir kamyon kasasında, üzerlerinde eski püskü kıyafetlerle ve yağmurdan korunmak için kafalarına geçirdikleri bir poşetle Rahmi Bey’in iş yerine gelirler. Büyük ve lüks iş merkezinin kapısından şaşkınlıkla içeri bakarlar. Rami Bey’in birçok çalışanı vardır. Bir bahaneyle içeriye alınmazlar. Rahmi Bey’in büyüklüğünü ve zenginliğini yakından görürler ve psikolojik olarak yenilmiş bir duyguyla mahalleye dönerler.

Filmde şehirleşmeye dair verilere sık sık yer verilmektedir. Mahalleli gecekondularının yıkılması tehdidiyle karşı karşıyadır. Gecekondu şehirleşmenin bir sonucuyken, usulsüz yapılan gecekonduların bir süre sonra yıkılma tehdidiyle karşı karşıya kalması şehirleşmenin başka bir sonucudur. Burada artık kentsel dönüşüm ikinci aşamaya geçmiştir. İlk aşamada gecekondular gelişigüzel yapılırken ikinci aşama planlı programlı bir değişimi getirmektedir. Herkes panik, üzüntü ve isyan içindedir. Gecekonduluların öfkesine karşın Rahmi Bey şirkette yaptığı toplantıda durumu değerlendirirken şimdi kızıyorlar ama yarın fabrikanın bacası tütmeye başladığında fabrikada işçi olmak için can atacaklar der. Rahmi Bey’in şirketi, gecekondu mahallesi, konserve kutusu otobüs ve fabrika gündemi filmde şehirleşmeyi gösteren en önemli emarelerdir.

Orhan Gencebay’ın filmde ikinci söylediği şarkının sözleri karşılık görmeyen aşkı, kaderin ve kötü talihin kendisine nasıl kötülükler yaptığını ortaya koyan tam bir arabesk şarkıdır. Bu şarkı esnasında Orhan Gencebay marangozda çalışırken, arkadaşı Apo istemeden katil olmuş polisten kaçmaktadır. Şarkının sözleri şöyledir:

Bak arkadaş bak şu yaraya Sanma silah değdi boraya

66 Beni dünya bu hale koydu

Beni dertler bu hale koydu Gelen bir vurdu giden bin vurdu Sanki dünyada kanun buydu İlk darbeyi felekten yedim Belki aşkta gülerim dedim Deli gibi birini sevdim O da felekten beter vurdu Ölmekte kalmakta bir Sevmeden yaşıyorsan Daha da beteri var

Beni gör bilmek istiyorsan

Filmin ilerleyen bölümlerinde İpek’e hislerini bir türlü açamayan Orhan ümitsiz aşkını ifade dile getirdiği şu şarkıyı söyler.

Her günüm gamlı geçer Bu gönlümün elinden Ne fayda vardır bilmem Bana elin gülünden Gönlüm yaralı bir kuş Tutuldu bir güzele Kalbim titreyip durur Sanki dönmüş gazele

Orhan Gencebay’ın İpek’i başkasıyla gördüğü ve yıkıldığı sahnede söylediği şarkı yine karşılık bulmayan aşkı konu edinmiştir.

67 Zalimsin, zalimsin

Sen çölde susuzluk Sen aşkta mutsuzluk

Sen zamansız ecel gibi zalimsin Elbet sen de bir gün

Âşık olacaksın Benim gibi sevip

En büyük darbeyi vurdun gönlüme Sen bana aşk değil ecel olacaksın Sen ebedi hasret

Sen şifasız bir dert Sen yalnız geceler Sen kaderim gibi Zalim, zalim, zalimsin

Film boyunca arabesk müziğin en temel konularından olan karşılıksız aşk temasını işleyen şarkılar film müziği olarak kullanılmıştır. Bu sayede seyircinin gönlüne taht kuran Orhan Gencebay ve şarkıları filmde görsele dönüşmüş ve izleyicilerin dünyasında da bir gerçekliğe ulaşmış oluyor. Orhan Gencebay’ın şarkıları aracılığıyla dinleyici dünyasında kurduğu imaj filmle bir bütünlük kazanıyor ve hayranlarının dünyasında yeri bir kat daha sağlamlaşmış oluyor. Filmde Orhan Gencebay kendi ismini kullanmıştır, yine birçok filmde ayrıca Samsunlu olduğunu ifade eder. Böylelikle gerçeklik vurgusu arttırılmıştır. Arabeskin aşk, hüzün, keder, gözyaşı ve kimlik gibi temel sorunları Orhan Gencebay’ın halk kişilinde bir araya getirilmiş ve herkesi temsilen kaderin oyunuyla mücadelesini etmiştir. Bunun sonunda sabır, mücadele ve birlik kenetlenme ile sorunlara karşı durmak gerektiğini söylemiştir. Filmde her ne kadar gecekonduların yıkımına karşı durabilmişlerse de kesin bir sonuç çıkmamıştır. Yani mahallelinin akıbeti de Orhan’ın aşkı da henüz bir çözüme tam olarak varamamıştır. Zenginler yine zenginken, fakirler yine fakirdir fakat

68

önemli olan fakirlik değil hayata karşı umutlu olabilmektir. Özenilen zengin ve lüks hayatlar için yapılacak pek bir şey yoktur, o dünyaya geçmek için bir mücadeleye gerek de yoktur. Asıl olan kendi küçük dünyalarımız koruyabilmektir. Filmde aşk, namus, cesaret, helal kazanç, doğruluk ve adalet gibi kavramlar sürekli yüceltilirken; müsriflik, şımarıklık, gösteriş ve aşırı zenginlik düşkünlüğü yerilmiştir.