• Sonuç bulunamadı

2 ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİSİ

2.1 MAHKEMENİN KİŞİ BAKIMINDAN YETKİSİ

2.1.3 Bireysel Başvuruda Bulunabilecekler

2.1.3.5 Yabancılar

Devletler Hukuku Enstitüsünün 1982 Cenevre Toplantısında yapılan tanıma göre yabancı, “bir devlet ülkesinde bulunup o devlet vatandaşlığını halen iddiaya

hakkı olmayan kimse”dir (Uluslararası Hukuk Enstitüsü, 1982:1). Yabancı, 5901

sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 3/1-d maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti

Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişi” şeklinde tanımlanmıştır. Yabancının

başka bir devletin vatandaşı, vatansız ya da mülteci olması mümkündür (Çelikel ve Gelgel, 2009:19).

Devletler, hak ve özgürlükleri tüm bireyler için kabul etmekle birlikte, birçok hak ve özgürlüğü yabancılar açısından sınırlandırmaktadır. Anayasa’nın 16. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin, yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabileceği ifade edilerek, Türk hukukunda da yabancıların hak ve özgürlüklerine sınırlama getirebileceği öngörülmüştür (Er, 2012: 411).

Yabancılar açısından haklar;

-Yabancılara tanınmayan haklar,

-Yabancılar için çeşitli sınırlamalar getirilen haklar,

-Yabancı-vatandaş ayırımı yapılmasızın tüm bireylere tanınan haklar,

olmak üzere üç kategoride incelenebilir.

Seçme, seçilme ve memur olma gibi siyasi haklar genelde yabancılara tanınmayan haklardır. Çalışma hakkı, eğitim hakkı, mülkiyet hakkı, yerleşme ve ikamet hakkı gibi haklar yabancılar açısından sınırlandırılan; yaşam hakkı, evlenme hakkı, maddi manevi varlığın korunması hakkı gibi haklar ise yabancı ayırımı gözetilmeksizin herkese uygulanan haklardır (Berki, 1995: 173 vd).

6216 sayılı Kanun’un 45. maddesindeki “herkes” ibaresine yabancılar da dahil olup, kural olarak yabancılar da bireysel başvuru hakkına sahiptir. Ancak, yabancılar

6216 sayılı Kanun’un 46/3. maddesi gereğince, yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak bireysel başvuru yapamazlar. Bu husus 6216 sayılı Kanun’un gerekçesinde; “Anayasa’nın herkese tanıdığı temel hak ve özgürlüklere ilişkin

olarak, yabancıların da bireysel başvuru haklarının bulunduğu açıktır. Ancak yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan Anayasal haklara ilişkin yabancılar bireysel başvuru hakkına sahip değildir. Bu nedenle yabancıların bireysel başvuru hakkı Türk vatandaşlarına göre daha sınırlıdır.”denilerek ifade edilmiştir. Bu nedenle

yabancıların bireysel başvuru hakkı Türk vatandaşlarına göre daha sınırlıdır.

Anayasa’nın 12. maddesinde, herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu belirtilerek, yabancıların vatandaşlarla aynı temel haklara sahip olduğu, bir başka ifadeyle temel haklar bakımından vatandaş-yabancı ayırımı yapılmadığı ifade edilmesine karşılık, Anayasa’nın 16. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin, yabancılar için kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir. Anayasa’nın 13. maddesine göre, temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir (Bkz. Göksu, 2013: 269 vd). Anayasa’nın 13. ve 16. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, 13. maddedeki temel hak ve özgürlüklerin yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği kuralının, yabancılar açısından geçerli olmadığı söylenebilir (Er, 2012: 436; Eren, 2004: 63). Çünkü 16. maddedeki düzenlemeye göre, temel hak ve özgürlükler yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olmak koşuluyla kanunla sınırlanabilmektedir. Nitekim ilgili kanunlarda yapılan düzenlemelerle, yabancıların mülkiyet hakkı, basın hürriyeti, dernek kurma hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, yerleşme ve seyahat hürriyeti gibi temel hak ve özgürlüklerine vatandaşlar için Anayasa’da öngörülmemiş olan çeşitli sınırlamalar getirilmiştir (Tanör ve Yüzbaşıoğlu, 2012: 164).

Anayasa’nın 74. maddesinde “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek

kaydıyla Türkiye de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.” denilerek, yabancıların karşılıklılık şartıyla dilekçe

kendileri için karşılıklılık şartının gerçekleşmesi mümkün olmayan vatansızların durumunun belirlenmesi gerekir. Dilekçe hakkı, karşılıklılık şartına bağlı tutularak, yabancı ülkelerin Türk vatandaşlarına bu hakkı tanımaları amaçlanmıştır. Vatansızlar açısından böyle bir durum olmadığından onların bu haktan faydalanması gerektiği kanaatindeyiz (Aynı yöndeki görüş için bkz. Şirin, 2013: 206).

Anayasa’nın 42/9. maddesinde “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim

kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.” denilerek, yabancıların eğitim hakkıyla ilgili

düzenlemenin kanunla yapılacağı kabul edilmiştir.

Anayasa’nın 38/12. maddesinde, Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaşın, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemeyeceği belirtilerek, yabancılar bu hükmün kapsamı dışında bırakılmıştır. Dolayısıyla yabancılar, işledikleri suç sebebiyle yabancı bir ülkeye iade edilebilecektir.

Bu kapsamda bir yabancının, örneğin kamu hizmetine girme hakkı ya da seçme ve seçilme hakkı gibi sadece Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak bireysel başvuru hakkı bulunmamaktadır. Ancak, yaşama ya da adil yargılanma hakları gibi vatandaş-yabancı ayırımı yapılmaksızın herkese tanınan haklarla ilgili olarak yabancıların da başvuru yapması mümkündür. Yabancılar, yerleşme ve seyahat özgürlüğü, mülkiyet hakkı, basın hürriyeti, dernek kurma hakkı gibi yabancılara kısıtlanan haklar bakımından ise, ancak kendilerine tanınan hakların kapsamlarıyla sınırlı olarak başvuru yapabilirler.

Yabancıların durumu AİHS açısından değerlendirildiğinde, Sözleşme’nin 1. maddesinde “Yüksek Sözleşmeci Taraflar kendi yetki alanları içinde bulunan

herkesin, bu Sözleşme’nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını sağlarlar.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince,

karşılıklılık ve uyrukluk koşulu aranmadan yararlanabilmektedir. Bu hükmün istisnasını Sözleşme’nin 16. maddesi oluşturmaktadır. “Yabancıların siyasal

etkinliklerinin kısıtlanması” başlıklı 16. maddede “10, 11 ve 14. maddelerin hiçbir hükmü, Yüksek Sözleşmeci Taraflar’a yabancıların siyasal etkinliklerine kısıtlama getirmelerini yasakladığı anlamında değerlendirilemez.” denilerek, Sözleşme’ye

taraf devletlerin, ifade özgürlüğünü (md. 10), toplanma ve örgütlenme özgürlüğünü (md. 11) ve ayrımcılık yasağını (md. 14), yabancıların siyasal faaliyetleri bakımından sınırlandırabilecekleri ifade edilmiştir. Dolayısıyla yabancılar belirtilen bu hakların kullanılması bakımından vatandaşlarla eşit konumda bulunmayıp (Özdek, 2004: 34), onlara nazaran daha sınırlı bir kullanım alanına sahiptirler.