• Sonuç bulunamadı

4 BİREYSEL BAŞVURU USULÜ

1.2 KABUL EDİLEBİLİRLİK KOŞULLARINDA HİYERARŞİ

Kabul edilebilirlik koşullarının sayıca fazla olması, bu koşulların belli bir hiyerarşi içinde incelenmesini gündeme getirmektedir. Böyle bir hiyerarşinin kabul edilmesi, üst sırada yer alan bir koşulun bulunmadığının tespiti halinde, diğer koşulların varlığının araştırılmasına gerek duyulmaması bakımından önem arz etmektedir. Aksi yöndeki kabul, başvuruların bazı kabul edilebilirlik koşullarını taşımadığı saptansa dahi, tüm kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmesini gerekli kılacaktır ki, bu durumun gereksiz bir işyükü oluşturacağında kuşku bulunmamaktadır.

AHİM’in yaptığı incelemede kabul edilebilirlik kriterleri arasında bir hiyerarşi bulunmaktadır (Öncü, 2012: 377). Bu bağlamda, başvuru açık bir nedenle kabul

54

Mahkeme, bu hususu, Ölmez ve Ölmez/Türkiye kararında (B. N. 39464/98, K.T. 20.02.2007) şu şekilde ifade etmiştir: “Ne Sözleşme ne de AİHM İçtüzüğü, AİHS’nin 28. ve 29. maddelerine uygun

olarak kayıtlardan düşürülmüş bir başvurunun yeniden incelenmesini kesin olarak öngörmektedir (Bkz. Storck-Almanya kararı, no: 61603, 26 Ekim 2004; Des Fours Walderode-Çek Cumhuriyeti kararı, no: 40057/98, AİHM 2004-V, ve Harrach-Çek Cumhuriyeti kararı, no: 77532/01, 18 Mayıs 2004).

Bununla birlikte, kabul edilebilirlik hükümlerine dek davadaki olayların istisnai koşullarının incelenmesinde veya değerlendirilmesinde meydana gelebilecek bir hatada, AİHM -Sözleşmenin eski organlarınca izlenen uygulamada olduğu gibi- hukukun menfaatini göz önüne alarak, kabul edilemez bulunan bir kararın yeniden incelenmesi ve söz konusu hatanın düzeltilmesi için dava dosyasının yeniden açılmasına hükmetme yetkisini haizdir (Bkz. diğer birçokları arasında, Gerard Morlet-Fransa kararı, no: 16981/90, Komisyonun 1 Temmuz 1992 tarihli kararı; V.S. and T.H.-Çek Cumhuriyeti, no:26347/95, Komisyonun 10 Eylül 1996 tarihli kararı; Pedro Garcia Sanchez-İspanya, no: 37357/97, Komisyonun 1 Temmuz 1998 tarihli kararı; Bkz. ayrıca sözü edilen Storck, Des Fours Walderode ve Harrach, Müşterek hissedarlar Sendikası-Fransa kararı, no: 47339/99, 22 Mayıs 2003; Wortmann-Almanya kararı, no: 70929/01, 18 Kasım 2003, ve Appietto-Fransa kararı, no: 56927/00, § 8, 26 Şubat 2002).

Hükümetin sözünü ettiğinin aksine, başvuranların talebi, bir ön itiraz olarak görülemez. Bu talep, AİHS’nin 35 § 2. maddesi uyarınca «yeni olayın» bir kez daha incelenmesini öngörmemektedir, çünkü talebe dayalı olay hiç kuşku yok ki «yeni» değildir.

Yukarıda sözü edilen içtihat ışığında, AİHM, başvuranların iddia ettikleri üzere, olayın meydana geldiği dies a quo tarihten itibaren altı aylık süre zarfında bir hatanın olup olmadığını inceleyecektir. (…) Bu itibarla, Mahkeme, 1 Şubat 2005 tarihli kararını almadan önce kendisinin güncel içtihadına uygun olarak, altı ay kuralına riayet ilkesinin değerlendirilmesinde, belirleyici ve güncel olayların gerçekliğini dava taraflarınca veya kendisi tarafından doğrulaması veya doğrulatması için gerekli önlemleri alması gerektiğini belirtmektedir. Bu incelemenin yapılmadığı gözönünde bulundurulduğunda, başvuranların, sözü edilen hatanın düzeltilmesi yönündeki başvurularının yeniden incelenmesini reddetmek adaletin menfaatlerine aykırı olacaktır. (…) Bu gerekçelere dayalı olarak, başvurunun incelenmesine ilişkin dava dosyasının yeniden açılmasına (…)”

edilemez ise, başvuruda hiyerarşi listesindeki kriterlerden önce gelenler karşılanmamışsa, sonra gelen kriterler açışından inceleme yapılmasına gerek görülmemektedir (Durmaz, 2013: 225). Örneğin Mahkemenin konu bakımından yetkisi kapsamında bulunmayan bir başvuruda Mahkeme, iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemeksizin başvuruyu reddetmektedir (Haris vd., 2013: 786).

Anayasa Mahkemesi de kabul edilemezlik koşullarını belli bir sıra ile incelemekte ve bu sırada önce gelen koşulun bulunmadığını tespit etmesi halinde diğer koşulların varlığını araştırmadan başvuruyu ilgili nedenle kabul edilemez bularak reddetmektedir. Mahkemenin, “Bu hiyerarşi listesinde yer alan kriterlerden

önce gelenler, başvuruda karşılanmamışsa sonra gelen diğer kriterler açısından inceleme yapılmasına gerek görülmemektedir. Örnek olarak, eğer başvuru konusu hak, Anayasa ve Sözleşme kapsamında güvence altına alınan hakların kapsamına girmiyorsa konu bakımından yetkisizlik (ratione materiae) nedeniyle reddedilir. Bu durumda başvuru yollarının tüketilmesi, başvurunun temellendirilmiş olması gibi

daha sonra gelen kriterlere uygunluk açısından incelenmesine gerek

yoktur.”şeklindeki açıklamasıyla kullandığı “Kabul Edilebilirlik Kriterleri Hiyerarşisi” şu şekildedir:55

“KABUL EDİLEBİLİRLİK KRİTERLERİ HİYERARŞİSİ

A- BİREYSEL BAŞVURU BÜROSU AŞAMASI

1. Şekil eksikliği incelemesi (6216 S.Kanun m. 48/1, İçtüzük m. 66/1)

2. 30 gün kuralı (6216 s. Kanun madde 47/5)

B- KOMİSYON VE BÖLÜMLER AŞAMASI

1. Mükerrer başvuru

55

2. Mahkemenin yetkisine ilişkin kabul edilmezlik nedenleri (6216 S. Kanun m.

45/1, 46/1)

- Kişi bakımından yetkisizlik

- Yer bakımından yetkisizlik

- Zaman bakımından yetkisizlik

- Konu bakımından yetkisizlik

3. Başvuru yollarının tüketilmesi (6216 S.Kanun m. 45/2)

4. Açıkça dayanaktan yoksunluk (6216 S.Kanun m. 48/2)

- Bir ihlalin olmadığının açık olduğu şikâyetler

- Kanıtlanmamış şikâyetler

- Karmaşık ve zorlama şikayetler,

- Temyiz mercii şikâyeti

5. Başvuru hakkının kötüye kullanılması (6216 S.Kanun m. 51)

6. Başvurunun Anayasal açıdan önem taşımaması ve önemli bir zararın

bulunmaması (6216 S.Kanun m. 48/2)

7. Düşme talebi (6216 S.Kanun m. 50/5)”

Anayasa Mahkemesi, kabul edilebilirlik kriterleri hiyerarşisini uygulamakta ve bunu kararlarına yansıtmaktadır. Örneğin Mahkeme, kamu tüzel kişisi tarafından yapılan bir başvuruyu, başvurucunun kamu tüzel kişisi olması nedeniyle bireysel

başvuru ehliyeti bulunmadığını belirterek, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelemeksizin “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle reddetmiştir (AYMK, B. N. 2012/22, K. T. 25/12/2012).

Mahkeme, başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bir başvurunun da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelemeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (AYMK, B.N. 2012/1075, K.T. 12/2/2013).