• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3. 19.YÜZYILDA OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA DEĞİŞİM ve YAPILANMA

3.2 Ekonomik Yapı

3.2.1 Uluslararası Ticaret

3.2.1.3 Yabancı Sermaye Yatırımları

Osmanlı İmparatorluğu’nda yabancı sermaye yatırımları iki farklı biçimde tezahür etmiştir. İlki Osmanlı maliyesine borç verme biçimindedir. İkincisi Osmanlı topraklarında ticari faaliyetleri kolaylaştırabilmek için altyapı ve hizmet yatırımlarını içeren doğrudan yatırımlardır. Devamlı olarak açık veren Osmanlı bütçesindeki bu açığın kapanması amacıyla altın ve gümüş sikke tağşiş uygulamalarına ve Galata bankerlerinden ve esnafından borç temin edilmesine gidilmiştir (Kazgan [315], Geyikdağı [328]). Ancak 1838 yılında İngilizler ile başlayan ticaret anlaşmaları sebebiyle ithalâtta beş kat, ihraatta üç kat yaşanan artış İmparatorluk ülkesi içerisindeki altın, gümüş ve bakır akçelerin yabancı ülkelere akmasını sağlarken hazinede para darlığını ortaya çıkarmıştır. Piyasadaki para hacmini arttırmak üzere uygulanan Galata banker ve tüccarlarından kredi temini yöntemi ile Halet Efendi’nin uygulamış olduğu devlete satılan (halk tarafından) altın ve gümüş eşyaların eritilerek yeniden para basılması yöntemi bu dönemde uygulanabilirliğini yitirmiştir [315]. Osmanlı mali sistemindeki bozulmalar nedeniyle İmparatorluğun 17. yüzyıldan başlayarak IV. Murat, III. Ahmet, III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde yabancı devletlerden borç alma girişiminde bulunduğu görülür [328]. Ancak yabancı devletler bu dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu’na borç verme fikrine sıcak yaklaşmamışlardır.

Osmanlı İmparatorluğu vergi toplama sisteminde uyguladığı iltizam sistemine bağlı olarak verginin önce üst kademe mültezimlere sonra alt kademe mültezimlere pay edilmesi neticesinde ciddi vergi kayıplarına uğramıştır (Berkes [368]). Bunun yanısıra savaş masrafları İmparatorluğu 19. yüzyıl ortalarında dış borç alma eşiğine getirmiştir.

95

1854 yılında İngiltere ve Fransa’dan elde edilen ilk dış borçlanma Mısır eyaletinin yıllık gelirlerinin teminatı karşılığında gerçekleşmiş, böylece yabancı sermayenin Osmanlı topraklarına girişi kolaylaşmıştır (Blaisdell [369], Geyikdağı [328]). 1870’li yıllarda İmparatorluğun aldığı dış borçları ödeyememesi, yabancı devletlerin borçların ödettirilmesi konusundaki kararlılığı uluslararası bir denetim sisteminin yaratılması ile sonuçlanmış ve 1881 yılında Muharrem Kararnamesi olarak adlandırılan belge ile Düyun-u Umumiye İdaresi kurulmuştur [369]. Dolayısıyla Avrupa’nın borç vermek suretiyle İmparatorluk içine iktisadi olarak sızması Osmanlı’nın mali ve siyasi iktidarını yönlendirmek noktasında kullanılmıştır. Ayrıca dış borç şeklindeki yabancı sermaye İmparatorluğu borçlandırarak karşılığında yüksek faiz ile devamlı gelir elde etmek ve borç para ile Osmanlı’nın satın alma gücünü arttırmak ve böylece Avrupa ekonomisininin üretim fazlasının satılabilmesi ve ekonomik kriz yaşanmaması amacıyla Avrupa mallarının İmparatorluk topraklarına akışını sağlamak imkânını tanımıştır [328].

Osmanlı İmparatorluğu’nda doğrudan bir tesis, işletme yatırımı; Avrupalı tüccarın ticari faaliyetlerde ihtiyaç duyduğu nakliye için demiryolu, rıhtım ve liman gibi teknik altyapı inşaatı, hammadde temini için tarım, sanayi ve maden üretimi, bankacılık ve sigortacılık gibi mali hizmetler, aydınlatma, su tedariki ve taşımacılık gibi kentsel hizmetler alanında gerçekleştirilmiştir. Düyun-u Umumiye İdaresi’nin kurulması yabancı sermayenin doğrudan yatırım yapmasının ekonomik riskini azaltmış ve Batı’lı şirketler kanalıyla yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Bunların ülkelere göre dağılımı Çizelge 3.3‘de gösterilmektedir.

Çizelge 3.3 Ülkelere göre yabancı sermayenin dağılımı [328]

Ülkeler

1888 Yılı 1914

Miktar (bin sterlin) % Miktar (bin sterlin) % Fransa 5.020 31,72 37.383 45,36 İngiltere 8.895 56,21 11.516 13,97

Almanya 166 1,05 28.007 33,99

Diğer 1.744 11,02 5.500 6,67

Toplam 15.825 100,00 82.406 100,00 Buna göre 19. yüzyılın sonu itibariyle İngiltere’nin ve Fransa’nın yatırımlarının oranı yüksektir. Hem İngiltere’nin hem Fransa’nın kendi tüccarlarının ticari faaliyetlerini

96

kolaylaştırmak ve Avrupa mallarının ihracatını, aynı zamanda ucuz hammadde teminini gerçekleştirmek üzere yatırım yaptıkları görülmektedir. İngiltere’nin 1888 yılında Fransa’ya üstün gelmesi, 1838 yılından sonra Serbest Ticaret Anlaşması’nın hazırladığı zemin üzerinde İngiliz sermayesinin Doğu Akdeniz’de yoğunlaşma faaliyetlerine bağlanabilir. Bilhassa 1827 Yunan Bağımsızlık Savaşı’ndan Kırım Savaşı’na kadar geçen süre boyunca İngilizler Hindistan yolu üzerinde yeralan Osmanlı İmparatorluğu’nu İngiltere’nin ekonomik çıkarlarına hizmet etmesi nedeniyle desteklemiştir (Bailey [319]). Bu nedenle İngiliz yatırımlarının fazlalaşması, İngiltere’nin demiryolu inşa etme imtiyazını alan ilk yabancı devlet ve yabancı sermaye olması açık bir olgu olarak ortaya çıkar. 1869 yılında Asya’ya en kısa bağlantıyı sağlayan Süveyş Kanalı’nın açılması nedeniyle İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki ekonomik çıkarları yön değiştirmiştir. İngiltere kanalın açılışından bir yıl sonra geçici olarak Mısır’ı işgal ederek Hindistan yolunun güvenliğini teminat altına alması ile İmparatorluk topraklarındaki yatırımlarını azaltma yoluna gitmiştir [328]. İngiliz yatırımlarının geri çekilmesi Fransa’nın ve ona sonradan katılan Almanya’nın yatırım paylarını ençoklaştırmalarındaki sebep olarak görülebilir.

Şekil 3.12 Ülkelere göre yabancı sermayenin dağılımı

Fransız yatırımlarının 1870’lerden sonra özellikle 1888’den itibaren artması İngiliz yatırımlarının azalmasına paralel olarak gelişmiştir. Şüphesiz Fransız yatırımlarının gerçekleşmesindeki gerekçeler arasında Fransız tüccarlarınıın ticari faaliyetlerini

97

kolaylaştırmak olduğu gibi İmparatorluğun Arap vilayetlerine ekonomik, kültürel ve siyasi alanda nüfuz etme hakkına sahip olmak yeralır [328].

19. yüzyılın son çeyreğinde Almanya kendi tüccarlarına kazanç sağlama konusunda, İngiltere ve Fransa ile rekabet etmektedir. Bu amaçla ticaret, yatırım ve koloni oluşturma noktasında diğer Avrupa ülkeleri ile benzer politikaları izlemiştir. Almanların Osmanlı İmparatorluğu’na olan yabancı sermaye akışının İngiltere ve Fransa’ya nazaran geç bir dönemde gerçekleşmesinin arka planında 1871’lerden sonra Almanya’da iktisadi kalkınma alanında ticaret faaliyetlerinde yeni adımlar atılmasının önemsenmesi yatmaktadır. Almanya’nın Osmanlı İmparatorluğu’ndaki sermaye yatırımları; özellikle Bağdad Demiryolları ve diğer ticari faaliyetleri, İmparatorluğun çökmesi durumunda Osmanlı toprakları üzerinde hak iddia edebilme imkânını sağlaması nedeniyle dikkatli ve sistemli bir biçimde hayata geçirilmiştir (Feis [370]).

Belçika Devleti sermayesini ve teknolojisini kullanarak 19. yüzyılın sonundan itibaren tramvay ve demiryolu yapımında pekçok ülkede faaliyet göstermiştir. 1838 yılında Belçika ile imzalanan ticaret anlaşması sonucunda Belçika sermayesi için kârlı olabilecek yatırım alanları İstanbul ve İzmir civarında araştırılmıştır (Van den Reek [371]). İngiliz, Fransız ve Alman devletlerinin Osmanlı topraklarındaki yabancı sermaye yatırım yarışları içinde Belçikalılar, özellikle demiryolu ve tramvay inşası konularında kimi zaman Fransızlardan imtiyaz devralmış, kimi zaman Fransızların imtiyazını aldıkları demiryollarının yapımında taşeron olarak görev yapmıştır.

İtalyan kentlerinin Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkileri çok eski tarihlere dayanmaktadır. 19. yüzyıl sonunda İtalyanlar İmparatorluğa ekonomik olarak nüfuz etmenin, kültürel ve lisan politikaları ile desteklenmesini ve bu sayede İtalyan eğitim kurumlarının tesisini önemsemiştir. İtalyanlar İmparatorluk sınırları dâhilinde doğrudan yatırım yapmak yerine diğer devletlerle ortaklık yoluna gitmiştir. İtalyan tüccarlar deniz taşımacılığında 14 deniz hattında sefer yapma kararı almış ve 1900’lerde 7 hat aktif olarak kullanılmıştır [328].

98

Amerikalılar’ın Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki ilk faaliyetleri 1820’de ilk Amerikan Board misyonerlerinin gelmesiyle başlamıştır. Amerikalı misyonerler 1900 yılında 36 yatılı lise ve 398 ilkokul kurmuşlardır (De Novo [372]). Anadolu’da misyoner faaliyetlerinin önem ve yaygınlık kazandığı bir dönem olan 19. yüzyılın ikinci yarısında pekçok yabancı okul eğitim alanında öne çıkmıştır. Kocabaşoğlu misyonerlik faaliyetlerinin dini ve eğitim amaçlarının çok ötesinde olduğunu belirtmekle birlikte misyonerliğin emperyalist devletlerin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki ekonomik ve politik nüfuzlarını yaymak ve geçerli tutmak amacıyla bir araç olarak kullanıldığını ifade etmektedir (Kocabaşoğlu [373]).

Çizelge 3.4 Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının sektörel dağılımı [328]

Yatırım Alanı

1888 Yılı 1914

Miktar (bin sterlin) % Miktar (bin sterlin) %

Demiryolu 5.283 33,38 48.373 58,70 Bankacılık 5.000 31,60 14.788 17,95 Sigorta 0,00 460 0,56 Liman 0,00 4.025 4,88 Kent Hizmetleri 1.472 9,30 4.150 5,04 Ticaret 1.280 8,09 5.000 6,07 Maden 895 5,66 2.700 3,28 Sanayi 1.895 11,97 2.910 3,53 Toplam 15.825 100,00 82.406 100,00

Sonuç olarak, Osmanlı toprakları üzerinde kurulan yabancı sermaye yatırımlarının ülkelerin önceliklerine göre farklılaşarak ekonomik ve siyasi nedenlerle yapıldığı anlaşılmaktadır. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının sektörel dağılımı Çizelge 3.4 ve Şekil 3.11’de gösterilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nda yabancı sermayenin demiryolu yapımı ve bankacılık faaliyetlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. İmparatorluk demiryolu yapımını kendisi üstlendiğinde Osmanlı maliyesinin bozulması nedeniyle yapım maliyetini karşılayabilmek için borçlanarak yapmak durumunda

99

kalmıştır. Yapım işinin yabancı şirketlere verilmesi durumunda ise İmparatorluk imtiyaz hakkı tanınan şirketin bu yatırımdan kazanç sağlamasını garanti etmek durumunda kalmış ve yine borçlanması sözkonusu olmuştur [328]. Dolayısıyla altyapı yatırımları Osmanlı İmparatorluğu’nu borçlandırmanın bir yöntemi olarak karşımıza çıkar.

Şekil 3.13 Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının sektörel dağılımı

İmparatorluk Avrupa’da yeralan İstanbul ve Selanik arasındaki demiryolu hattını savaş zamanında asker taşınması bakımından önemli görmektedir. Ancak Rumeli’deki ilk demiryolları verimsiz toprakları ve az nüfusu olan bölgelerden geçirilmesi itibariyle beklenilen kazanç elde edilememiştir. Ancak Anadolu’da yapılan ilk demiryolları verimli tarım alanları üzerinde kurulmuş olması nedeniyle tarımsal artı ürünün artışına neden olmuş, dolayısıyla İmparatorluk ekonomisine olumlu etki yapmıştır (Morawits [374], Geyikdağı [328]). Anadolu demiryollarının yapımında, liman ve gar inşaatlarında 1890’lardan itibaren Almanlar’ın etkisi baskındır (Imbert [375], Geyikdağı [328]).

Yabancı bankalar ve sigorta şirketleri Düyun-u Umumiye’nin varlığına dayanarak 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli bölgelerinde şubeler açma konusuna ilgi duymuştur. Bu yatırımların gerçekleştirilmesinde yine yabancıların yürüttüğü ticaret faaliyetlerini kolaylaştırmak gayesi ön planda olmuştur [328]. 1893 yılında ilk kurulan sigorta şirketi yangın, taşımacılık ve insan hayatındaki risklere karşı sigortacılık faaliyetleri yapmak üzere kurulan Osmanlı Umum Sigorta Şirketi’dir [376].

100

Yabancı tüccarların ticarette ağırlık kazanması ile birlikte 1849 yılı itibariyle başta İstanbul, İzmir ve Kahire olmak üzere Osmanlı İmparatorluğunun önemli ticaret merkezlerinde İngilizlere, Fransızlara ve Amerikalılara ait yabancı ticaret evlerinin açıldığı görülür. İzmir dışında Anadolu coğrafyasında yeralan yabancı ticaret evleri Bursa, Kayseri, Tarsus, Erzurum, Samsun ve Trabzon’da kurulmuştur [354]. Böylece yabancı tüccarların ticari faaliyetlerini kolaylaştırıcı altyapı gerçekleştirilmiştir.