• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3. 19.YÜZYILDA OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA DEĞİŞİM ve YAPILANMA

3.2 Ekonomik Yapı

3.2.3 Sanayi

Osmanlı İmparatorluğu’nun üretim ve dolaşım mekanizmaları üzerindeki denetimi hammaddelerin ve mamul maddelerin akışını içermektedir. Bu denetim mekanizmasında loncalar merkezi yönetime karşı artı değeri üreten grupların haklarının korunmasında, imalât sektöründe vergilerin hesaplanmasında ve toplanmasında rol oynamaktadır. İmalat sektöründe loncalar serbest ticaret ve rekabet ilişkilerinden mahrumdur ve sahip oldukları üretim ve dağıtım ayrıcalıkları ve inhisarları ile tekellerin korunmasında merkezi yönetimin de desteğine sahiptir. Bu nedenle loncalar ve merkezi yönetim arasında karşılıklı bir fayda ilişkisi sözkonusudur. Yeniçeri Ocağı’nın varlığı loncalar için devlete ve kentli yüksek sınıfın müdahalesine karşı “garantör” bir sıfat taşır. Zira loncaları ve onların inhisarlarını koruyan ve yaşatan silahlı bir güç olan Yeniçeri Ocağı’nın 1826 yılında kapatılması İmparatorluğun askerî ve politik modernleşmesinin bir ayağı olarak düşünülse de, loncaların ve giderek imalât sektöründe serbest piyasa ekonomisi koşullarının kabulü sonucunda yerel imalâtın yabancı imalât karşısında savunmasız kalması anlamını içerir. Böylece İmparatorluk 1838 yılında Balta Limanı Anlaşması ve 1839 yılında Tanzimat Fermanı’na açık hale gelmiştir.

Osmanlı döneminde imalât sektörü yalnızca loncalara bağlı imalât faaliyetlerini değil, aynı zamanda loncaya bağlı olmayan kentsel ve kırsal imalât sanayii faaliyetlerini de içerir (Eldem [365]). Dolayısıyla fabrika ve lonca üretimi yanında hane üretiminden de sözedilebilir. İmparatorluğun endüstriyel faaliyetlerini tekstil imalâtı (pamuklu, yünlü, ipekli imalâtı), madencilik, halıcılık, deri imalâtı olarak sayabiliriz. Bu faaliyetlerin dış ticaret ve iç ticaret için yoğunlaşmaları farklılıklar ortaya koyar. Örneğin halıcılık, ipekli kumaş ve ham ipek üretimi uluslararası pazara yönelik imalât faaliyetleri olarak görülmektedir. Quataert 19. yüzyılda İmparatorluk topraklarında Selanik–Makedonya

104

kırsal kesimi, Batı Anadolu, Samsun–Trabzon arasındaki bir grup kasaba ve Güneydoğu Anadolu–Kuzey Suriye’nin oluşturduğu bölgelerde canlı bir imalât sanayinin varolduğunu savunur [383].

İmparatorluk endüstriyel ekonomisi 1750 döneminden sonra kendi içinde bir büyüme kaydederken, dünya ekonomisinde önemini giderek yitirmiştir. Bailey 19. yüzyılda Osmanlı topraklarında sanayinin geri kalmışlığını sermayenin yetersiz olması, kömür ve demir gibi maden kaynaklarının sınırlı olması ve sanayiyi güçlendirecek koruyucu gümrük tarifelerinin bulunmaması ile açıklar (Bailey [319]).

Osmanlı tekstil imalâtı gelişmiş olup, 19. yüzyıl Avrupa tekstil imâlatının rekabeti ile karşılaşıncaya değin dünyanın önemli tekstil üretim merkezleri arasında yeralmıştır. Bu yüzyılda düşen fiyatlar, iplik eğrilmesi yeni teknolojilerin bulunması, sentetik ve yapay boya maddelerinin keşfi, makine ile kumaş üretimi, değişen moda anlayışı tekstil imâlatında etkili faktörler arasındadır. Fiyatların düşmesinde Amerika’dan İngiltere’ye hammadde ihracı rol oynamış (Twomey [384]), böylece İmparatorluk dâhilinde pamuklu kumaş ve pamuk ipliği imâlatında artış başgöstermiştir (Pamuk [320]).

Osmanlı’da tekstil üretimi yapanlar Avrupa tekstil ürünleri ile rekabet konusunda maliyeti azaltmak amacı ile girişimlerde bulunmuşlardır. Bu nedenle imâlatçılar kırsal hanehalkı işgücünden yararlanmış ve genellikle ithal makine ipliğinin yanısıra elle eğrilmiş iplik kullanmayı sürdürmüş ve hatta her iki ipliği birarada imâlatta kullanmıştır. Ayrıca tekstil imâlatçıları 19. yüzyılın ikinci yarısında maliyeti 5 ya da 3 kat daha yüksek olan boyanmış ithal iplikleri kullanmak yerine ithal edilen beyaz iplikleri sentetik-yapay boya maddeleri ile boyayarak kullanmayı tercih etmiştir (Quataert [383]).

Anadolu, özellikle Ege bölgesi ile kuzey Suriye ve Adana bölgesi, tarih boyunca önemli pamuklu üretim merkezleri arasında yeralırken burada faaliyet gösteren pamuk ipliği ve pamuklu kumaş imalâtı yapan üreticiler hammadde ve boyarmadde tedarikinde hemen hemen hiç güçlük çekmemiştir. 18. yüzyılın sonu–19. yüzyılın başında Osmanlı maliye belgelerine göre (1822 tarihli) başlıca iplik üretim merkezleri: Kuzey Anadolu kasabaları, Hamit, Bozok, Kayseri, Yozgat ve Niğde sancakları, Gelibolu yarımadası,

105

Ambelakia yöresi, Selanik bölgesi ve Halep’tir [385], [383]. İplik üretiminde aracı kanallar arasında Kayserili tüccarlar kurdukları geniş “eve iş verme sistemleri” ile bir üretim ağını organize etmiştir (Quataert [383]). 19. yüzyılda İmparatorluk topraklarında üretilen ham pamuk miktarı Mısır’da üretilen miktardan azdır. Bunda İngilizler’in Mısır’daki faaliyetleri etkili olmuştur. 18. yüzyıl sonlarında üretilen ipliğin iç pazara arzının dışında dış pazara; Kuzey Anadolu kentleri aracılığıyla Kırım’a, İzmir üzerinden Marsilya’ya ve Rusya’ya ihracı sözkonusudur. Bu durum 1790’lı yıllardan itibaren değişime uğramıştır. Zira iplik üretiminde buhar enerjisinin kullanımı emek maliyetlerinin azalması sonucunda İngiliz iplikleri Osmanlı ve Hint ipliklerine göre ⅔ oranında daha düşük bir fiyat ile satılmaya başlanmıştır. Böylece 19. yüzyılın ortasında Ambelakia gibi ihracat ağırlıklı üretim yapan merkezlerin iplik üretimine dayalı ekonomisi gerilemiş, iplik üretim merkezlerinde iplik üretimi ile uğraşan aileler ve tüccarlar bulundukları yerleşmeleri terketmek zorunda kalmıştır (Urquhart [386]).

Avrupa’da iplik imalâtındaki gelişmeler ile iplik maliyetinin düşürülmesi Osmanlı ülkesinde hammadde fiyatlarını arttırmış ve yerli üreticinin eldeki hammaddeye kolayca ulaşılabilirliği azalmıştır. 19. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı iplik üreticilerinin kârı fiyatlarını devamlı olarak düşüren Avrupalı iplik üreticileri ve özellikle İngilizler karşısında ½ oranında azalmış ve ihracata yönelik çalışılan bazı iplik üretim merkezlerinde iplik eğirme işi yok olmuştur. Ancak bazı merkezlerde elle iplik eğirme işinin devam ettiği ve ithal iplik kullanımının geç başladığı görülmektedir. Örneğin 1830’lu ve 1840’lı yıllarda Malatya, Diyarbakır, Halep, Sivas, Maraş, Musul, İzmir bölgelerinde halen elle pamuk ipliği eğirme işi canlı bir imalât faaliyetidir. Kayseri yöresi önemli bir iplik üretim merkezi sayılmazken bile kentteki pamuk ve yün iplik eğirme işi Birinci Dünya Savaşı’na kadar devam etmiştir (Hıfzı Nuri [103]).

Quataert elle iplik eğirme işinin devam etmesinde coğrafi faktörler, yoksulluk ve eve iş verme ağlarının varlığına işaret etmektedir. Çizelge 3.7’de 1890–1907 yılları arasında farklı bölgelerde elle eğirilen pamul ipliği miktarları belirtilmiştir. Bununla birlikte iplik eğirme işinde aracı kanallar olan ve bölgelerarasında pamuk sevkiyatı yaparak elle eğrilen pamuk ipliklerini pazarlayan “Kayseri tüccarlarının imalât imparatorluğu” İngiliz ithal ipliklerine direnmeyi denemiştir. 1830’larda hâlâ Kayserili tüccar ağı Adana’dan

106

aldıkları pamuğu Merzifon, Bafra, Amasya, Zile gibi Kuzey Anadolu yerleşmelerine ulaştırmaktadır. Ancak 1850’lerin ortasında İngiliz konsolos Henry Suter’in kayıtlarında “Kayseri’nin pazarlama ağları ve imalât organizasyonu yapılan bir merkez olarak öneminin kalmadığı” belirtilmektedir [383], [387], [388].

Çizelge 3.7 Elle pamuk ipliği eğrilen imalât merkezleri [383], [320]

Üretim bölgesi Tarih Miktar (ton) Diyarbakır Sancağı 1900

Sivas Vilayeti 1890'lar 2000

Halep Şehri 1900 100 Mardin Sancağı 1907 45 Harput Sancağı 1900 1700 Maraş Sancağı 1900 46 İzmir Bölgesi 1901 800 Musul Bölgesi 1896 666 Toplam 5357

Tekstil ürünlerinin renklendirilmesi, boyanması konusunda kökboyası ve alacehri önemli boyarmaddeleridir. Bilhassa aranılan bir renk olan parlak ve solmayan “Türk kırmızısı” rengi “kızılkök” adı verilen bir bitkiden üretilmektedir. Bu bitki Konya’nın güneyindeki dağlık bölgelerden elde edilerek gerek iç piyasaya gerek Toros dağları üzerinden önce İzmir ve sonrasında Avrupa’ya ulaştırılmıştır. Gördes ve civarında da bu bitki elde edilmiştir. Renklendirmede kullanılan bir başka madde “alacehri” olmuştur. Kayseri ve yöresinde elde edilen alacehri hem iç piyasaya sunulmuş hem de Hollanda ve Almanya’ya ihraç edilmiştir. Ancak Osmanlı boyarmaddelerinin önemi 1850’li ve 1860’lı yıllarda yapay ve sentetik boyaların üretilmesi ile gerilemiştir. Bu gerileme yalnızca dış pazarda değil aynı zamanda iç pazarda da gerçekleşmekle birlikte, boyanmamış iplikler ithal edilerek ithal boyalar ile boyama yöntemine gidilmiştir [383].

İmparatorlukta pamuk ipliğinin elle üretilmesinin yanısıra iki ayrı dönemde fabrikaların kurulmasıyla makine ile üretime geçiş yaşanmıştır. İlk dönem 1870’li ve 80’li yıllarda dünyadaki ekonomik bunalım esnasında dünya hammadde fiyatlarının düştüğü bir

107

dönemde Osmanlı ham pamuk üretim merkezlerinde iplik fabrikaları1 açılmıştır [383]. İkinci dönemde 1896’dan sonra makineli üretimin yaygınlaşması ile kumaş pazarı genişlemiş ve yerel sermaye birikimi yaşanmıştır. Osmanlı iplik fabrikalarının kuruluşu Avrupa üretim maliyetlerinin fazlalaşması ve tarımsal ürün fiyatlarındaki düşüş dönemi ile eşzamanlıdır. Bu gelişme 1836 İngiliz arşiv belgelerine Osmanlı imalât faaliyetlerinin rekabet gücünü artırdığı bununla birlikte Avrupa’dan iplik ithalatı yerini sermaye malları ithaline bıraktığı şeklinde yansımıştır [389], [383]. Osmanlı iplik fabrikalarının mekânsal dağılımında sırasıyla İzmir, Adana, Selanik ve İstanbul’da yoğunlaştıkları izlenmektedir.

Yabancı elçiliklerin Osmanlı tüccarlarının eve iş verme sistemine müdahale ederek, Arapkir ve Eğin gibi yerleşmelerde Ermeni dokumacılara tezgâh ve ithal iplik sağlamak suretiyle yerel imalâtçılık faaliyetlerini değiştirmeye çalıştıkları 1836 ve 1899 tarihli Erzurum ve Trabzon konsolosluk raporlarında görülmektedir [383], [390-392]. Ayrıca İngiliz ve Amerikalı konsolosluk temsilcileri Adana bölgesinde yaşayan Ermeni dokumacılara kaba pamuklu kumaş, halı ve perde dokuma faaliyetlerini iş vererek organize ettiklerine dair bilgiler konsolosluk raporlarında dile getirilmiştir [383], [393- 395].

Osmanlı’nın Avrupa vilâyetlerinde Bulgaristan, Selanik, Makedonya, Edirne bölgelerinde imalât sanayiinde uzmanlaşılan temel ürün yünlü kumaş olurken, Anadolu’da pamuklu kumaşların üretimi üzerinde ihtisaslaşma ağırlıklıdır. Dolayısıyla Osmanlı dokuma imalâtçıları pamuk ipliği ve pamuklu kumaş üretiminde Avrupa rekabeti ile baş etmek zorunda kalırken, kaba yünlü kumaş imalâtında İmparatorluğun sonuna kadar önemini korumuştur. 19. yüzyılda Osmanlı’nın Avrupa vilayetlerinde kaba yün kumaş üreticileri imalât yapmakta devam etmiştir. Zira bu kumaş türü hammaddesi ucuz ve Osmanlı askerî birliklerine ve köylülere satılması sebebiyle pazar olanağı yüksek bir üründür. 1889, 1897 ve 1904 tarihli Selanik vilayet salnamelerine ve 1883-1884 ve 1886 tarihli İngiliz arşiv belgelerine de yansıdığı üzere Avrupa vilayetleri

1

1864 yılında faaliyette olan Harput fabrikası ilk iplik fabrikası olarak kabul edilmektedir. Bkz. Luckerts, I., (1906). “Le Developpement Industriel de la Turquie d’Asie”, Le Mouvement Economique, 19-34; Quataert, D., (1999). Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü, Çeviren: T. Güney, İletişim Yayınları, İstanbul, 77.

108

yünlü kumaş üretimini Irak ve Arap yarımadası dışında kalan pek çok bölgeye pazarlama imkânına sahip olmuştur [383], [396-399].

İmparatorluğun Asya vilâyetlerinde; İzmir bölgesi, Denizli, Manisa, Bursa, Konya, Ankara, Kayseri, Amasya, Tokat, Gürün, Trabzon, Rize, Bitlis, Harput bölgesi, Diyarbakır, Musul, Halep ve Kuzey Suriye bölgesi başlıca kumaş üretim merkezleri arasında yerini almıştır. 1830’lardan itibaren İngiliz pamuk ipliğinin en fazla ithal edildiği üretim merkezleri arasında yeralan Bursa Osmanlı’nın önemli pamuklu kumaş imalât merkezi olmuştur. Uluslararası alanda yaşanan 1873-1896 ekonomik bunalım dönemi ithal malların fiyatları Osmanlı köylülerinin alım güçlerini zorlayıcı bir hâl almıştır. Böylece İmparatorlukta yerli ürün imalâtı için bir fırsat doğmuş ve 1870’li yılların başlarından itibaren Van, Bitlis, Harput, Erzurum ve Bağdad’a uzanan bir bölge ihtiyacını karşılamak üzere Diyarbakır bölgesinde kumaş imalâtında bir canlanma yaşanmıştır [383].

19. yüzyılın ilk çeyreğinde ipekli dokumacılık yapılan merkezler arasında Bursa, İstanbul, Şam, Halep, Diyarbakır, İzmir, Edirne, Selanik gibi yeleşmeler yeralmaktadır. Bursa örneğinde görüldüğü gibi 1830-1840’lı yıllarda ipekli dokuma üretim miktarları 18. yüzyılın ikinci yarısındaki seviyesine gerilemiştir [400], [383]. Bu tarihten itibaren ipekli dokumacılık yapan tesislerde Avrupa’da özellikle İngiltere, Fransa ve İtalya yarımadasında, ipekli dokuma sektörü yüksek seviyede gelişmiş ve ipek dokuma için hammadde ihtiyacı benzer oranda ortaya çıkmıştır. Aynı hammadde ihtiyacı Osmanlı üretim merkezlerinin büyük bir bölümünde, yani kendi üretimi için hammadde teminini yakın çevresinden sağlayamayan ipekli dokuma merkezlerinde belirmiştir. 1802 – 1839 yılları arasında dokuma merkezlerine hammadde gönderilmesi hususunda iradeler çıkarılmış ve öncelikle belirli dokuma merkezlerinin hammadde ihtiyacı karşılanmadan Osmanlı tebaasına ve yabancı tüccarlara Bursa’nın ham ipek ürününün satışı engellenmiştir [383]. Ancak bu engelleme uzun sürmemiş, 19. yüzyılın ikinci yarısında Bursa şehri ürettiği ipekli dokumalardan ziyade Avrupa’ya gönderdiği ham ipek ile adını duyurur olmuştur. Bu dönemde Avrupa’nın ham ipeğe talebi artmış, Osmanlı ipek dokumacıları ham ipek üretimine başlamıştır. Osmanlı ham ipek üretimindeki artış, Avrupalı ipek kumaş imalâtındaki artış ve güçlü rekabet olanakları ile tekstil ürünlerinin tüketiminde değişen moda anlayışı paralel zamanda meydana gelmiştir [383]. 18.

109

yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başında ipekli dokuma ürünlerinin tüketici tarafından pamuklu giysilere tercih edilmesi yönünde bir beğeni değişimi gerçekleşmiştir. Pamuk ipliği eğirme makinesinde eğrilmiş pamuk ipliğinden üretilen ancak ipekli dokumalara benzeyen bu giysiler tüketici için düşük bir maliyettedir. Bursa’da ham ipek üretimine başlayan ilk fabrika 1838 yılında kurulmuştur (Quataert [383]).

Özetle, 1830’lu yıllardan evvel İmparatorluk topraklarında Avrupa malı bulmak güç iken, İmparatorluk 1838 yılından itibaren Avrupalı mallarının satışa sunulduğu bir pazar alanı haline dönüşmüştür. 19. yüzyılda uluslararası ekonomik değişmelere bağlı olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı bölgelerinde, uzmanlaşılan temel imalât ürünlerinin üretimi farklı gelişme seyirleri izlemiştir. Bursa gibi kimi bölgelerde ithal iplik kullanılarak üretim devam etmiştir. Diyarbakır gibi bazı bölgelerde yerli üretim etkinliği yenilenmiş, geliştirilmiş ve imalât faaliyetleri devam etmiştir. Ancak bazı bölgeler Avrupa rekabetine karşı koyacak kararlılık ve fırsatları yaratamamıştır.

İmalât faaliyetlerinin işleyişi yalnızca üretimin gerçekleştirilmesi ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda üretimin organizasyonunu ve ürünün hinterlanda pazarlanması faaliyetlerini de beraberinde gerektirmiştir. Kayseri’li “tüccarların pazarlama ağı ve imalât İmparatorluğu” üretim organizasyonlarını düzenlerken, hammaddenin ve benzer bir biçimde imalât maddelerinin bir bölgeden başka bir bölgeye taşınmasında ve pazarlanmasında etkili olmuştur. Eğin gibi küçük kasaba ve Adana gibi kentler örneğinde olduğu üzere Avrupalı tüccarlar tarafından Osmanlı üretim ve dolaşım ilişkilerine müdahale edilmeye çalışılmıştır.