• Sonuç bulunamadı

3. KENTSEL YAŞAM KALİTESİ

3.4. YAŞAM KALİTESİNİ KONU ALAN ARAŞTIRMALAR

Yaşam kalitesini konu alan araştırmalar, araştırmaların amaçlarına ve ölçeklerine göre gruplanabilir. Pek çok araştırma, belirli bir coğrafi mekândaki yasam kalitesinin belirlenmesini veya farklı coğrafi mekânlardaki yasam kalitelerinin karşılaştırılmasını amaçlamaktadır. Bu nitelikteki yasam kalitesi araştırmalarının araştırma ölçekleri küresel, bölgesel veya ulusal düzeylerde olabildiği gibi, kent veya mahalle birimi gibi yerel ölçeklerde de bu tür araştırmaların yaygın olduğu görülmektedir. Küresel, bölgesel veya ulusal ölçeklerdeki yaşam kalitesi araştırmaları genellikle toplum düzeyinde olmakta ve sürdürülebilirlik, toplumsal kalkınma, sosyal bütünleşme gibi kavramlar doğrultusunda yaşam kalitesini incelemektedir. Özellikle ulusal ve uluslararası bölgesel düzeylerdeki araştırmalarda farklı ülkeler arasında yaşam kalitesine ilişkin karşılaştırmalar yapmak ve belirlenen sorunlara bölgesel ve küresel çözümler üretebilmek başlıca hedeflerden biri olmaktadır[43].

Yerel ölçeklerdeki yaşam kalitesi araştırmaları ise kent veya mahalle birimi ölçeklerinde gerçekleştirilmekte, araştırma alanı olarak belirlenen coğrafi alandaki yerel sorunları belirlemeyi ve yerel politikaları yönlendirmeyi hedeflemektedir. Çoğu zaman hayatın farklı yaşam alanlarındaki fiziksel, sosyal ve doğal çevrelere ilişkin değerlendirmeler bu araştırmaların içeriğini oluşturmaktadır. Yerel ölçeklerdeki yaşam kalitesi araştırmalarının genellikle bireye odaklandığı söylenebilir. Yaşanabilirlik, sübjektif refah ve memnuniyet bu tür çalışmalarda yaşam kalitesi ile ilişkilendirilen başlıca kavramlardır [39]. Yerel ölçeklerdeki araştırmalarda uygulanan araştırma yöntemlerinin genellikle anket araştırmalarına dayanan niceliksel araştırma yöntemleri olduğu görülmektedir. Bazı araştırmalarda niceliksel ve niteliksel araştırma yöntemlerinin bir arada kullanılmasıyla karma araştırma yöntemlerinin de uygulandığı görülmektedir. Güncel araştırmalar, mekânsal analiz yöntemlerinin de yerel problemlere yerel çözümler geliştirilmesi bakımından yaşam kalitesi araştırmalarında giderek önem kazandığını göstermektedir. Bir diğer grup olarak tanımlanabilecek araştırma grubu ise yaşam kalitesinin oluşumu ve ölçülmesini konu alan araştırmalardan oluşmaktadır. Yaşam

44

kalitesi bileşenlerinin ve yaşam kalitesine katkılarının konu edildiği bu araştırmalarda genellikle metodolojik yaklaşımlar ele alınmakta ve yaşam kalitesinin ölçülmesine ilişkin problemlerin netleştirilmesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte bu gruptaki araştırmaların yaşam kalitesi olgusunun içeriğinin çözümlenmesi ve anlamının netleştirilmesine de katkı sağladığı söylenebilir.

3.4.1. Yaşam Kalitesini Artırmada Yeşil Alanları Konu Alan Araştırma Ve Uygulama Örnekleri

Bu bölümde, yeşil alanlar, yeşil alan kullanımı ve serbest zaman aktivitelerini konu alan, bu konuların etkileşim içerisinde olduğu diğer kavramları ve etki düzeylerini inceleyen araştırmalar ve uygulamalar ile uluslararası projeler ele alınmaktadır. İncelenen araştırma ve uygulama örnekleri, ele aldıkları konuya ilişkin geliştirdikleri yöntemsel yaklaşımlar, kavramsal çözümlemeler ve araştırma sonuçları açısından önem taşımaktadır.

Yeşil alanların etkinliğini konu alan ve yeşil alanların kalitelerinin artırılarak etkinlik düzeylerinin geliştirilmesini amaçlayan pek çok uluslararası proje gerçekleştirilmektedir. Bu projelere örnek olarak URGE–“Kentsel Alanlarda Yaşam Kalitesinin Yükseltilmesi Amacıyla Kentsel Yeşil Alanların Geliştirilmesi” Projesi, BUGS – “Kentsel Yeşil Alanların Faydaları” Projesi, GREENSPACE Projesi, GREENSCOM Projesi ve RUROS – Kentsel Alanların ve Açık Alanların Yeniden Keşfi” Projesi örnek olarak verilebilir. Söz konusu projeler, yeşil alanların kalitelerinin artırılması ve yeşil alanların faydalarının maksimize edilmesine yönelik kriterlerin belirlenmesi ve bu kriterlerin sağlanmasına yönelik öneriler, ulusal ve yerel ölçeklerdeki politika ve stratejiler ortaya koymaktadır [43].

Bu nitelikteki araştırma projelerinden biri olan RUROS kentsel açık alanların, yasam kalitesinin yükseltilmesindeki rolü ve sosyal dışlanma gibi toplumsal sorunlar üzerindeki olumlu etkilerinden dolayı önem kazanan kentsel açık alanların kalitelerinin yükseltilmesi amacıyla gerçekleştirilen araştırma projelerinden biridir. Proje, Avrupa Birliği 5.Çerçeve Programı kapsamındaki, “Enerji, Çevre ve Sürdürülebilir Gelişme” Programı” içerisinde, Yunanistan, İngiltere, Danimarka, Almanya, İtalya, İsviçre gibi çeşitli ülkelerden katılımcıların işbirliğiyle gerçekleştirilmiştir [39].

RUROS, kentsel açık alanların fiziksel özelliklerinin kullanıcı ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda geliştirilmesini konu almaktadır. Proje, kentsel açık alanların kalitesinin

45

artırılması yoluyla, bu alanların kullanımının artırılmasını, bu alanlarda gerçekleştirilen aktivitelerin çeşitlenmesini ve sosyal etkileşim düzeyinin artırılmasını amaçlamaktadır. Projede bu amaçlar doğrultusunda, bio-klimatik bir yaklaşımla, sistematik veri setinin oluşturulması ve tasarım ilkelerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Oluşturulan tasarım ilkelerinin, kent plancılarını, tasarımcıları ve diğer karar vericileri yönlendirmesi beklenmektedir. Proje kapsamında, çalışma alanı olarak belirlenen kentsel açık alanların fiziksel çevre özelliklerine yönelik detaylı ölçümler gerçekleştirilmiştir. Söz konusu ölçümler kapsamında, mikro-klimatik özelliklerin teknik bir alet kullanımıyla ölçülmesi, park kullanıcılarının deneyim ve değerlendirmelerinin anlaşılması amacıyla mülakat ve gözlem teknikleri ve kullanıcı özellikleri ile davranış örüntülerinin anlaşılması amacıyla ise anket araştırması teknikleri uygulanmıştır [43].

Her bir kentsel açık alanın özellikleri aşağıdaki başlıklar altında sınıflandırılmıştır:  Açık alanın kent içerisindeki konumu

 Objektif Çevresel Göstergeler: Bu baslık altında, açık alanın termal, görsel ve sessel çevresine ilişkin özellikleri ele alınmaktadır. Bu kapsamda, hava sıcaklığı, kuru ve ıslak alanlar, nem oranı ve rüzgar hızı ve yönü, güneşlenme, aydınlanma ve akustik, gürültü, sessel basınç gibi özellikleri, özel bir teknik alet yardımıyla ölçülmüş ve açık alanın çevresel özellikleri modellenmiştir.

 Kişisel Parametreler: Gözlemler sonucunda gözlemci tarafından belirlenen parametrelerdir.

 Meteorolojik Göstergeler: Bu veriler her bir açık alanın yakınındaki meteoroloji istasyonlarından elde edilmiştir.

 Kullanıcı Değerlendirmeleri: Kullanıcıların, açık alanın termal, görsel ve sessel çevrelerine ve genel konfor koşullarına ilişkin değerlendirmeleri ve açık alan kullanımına ilişkin özellikler anket araştırmasıyla belirlenmiştir.

 Sosyo-ekonomik Profil: Anket araştırmasında belirlenen kullanıcıların sosyo ekonomik profilidir.

Proje sonucunda, her bir açık alana ilişkin çevresel özellikler modeli ile açık alan kullanımı ve kullanıcı değerlendirmelerine ilişkin ölçümlerinin ilişkilendirilmesi ve ilişki düzeylerinin belirlenmesiyle, açık alanlarda fiziksel çevre kalitesinin yükseltilmesine yönelik öneriler geliştirilmiştir. Öneriler, kentsel açık alanlarda termal

46

özelliklerin ölçülmesi ve termal konforun sağlanmasına yönelik modeller, kentsel açık alanlarda rüzgâr etkisinin değerlendirilmesi, kentsel açık alanlarda, güneşlenme koşullarının belirlenmesi, görsel konforun sağlanması, sessel çevrenin değerlendirilmesi ve akustik konfor koşullarının sağlanması, sosyal koşulların değerlendirilmesi alanlarında geliştirilmiş ve kentsel açık alanlarda fiziksel konfor koşullarının sağlanmasına yönelik tasarım ilkeleri ve uygulama yöntemleri ile bu özelliklerin değerlendirilmesi ve izlenmesine yönelik araçlar tanımlanmıştır. Proje sonucu olarak hazırlanan tasarım ilkelerini konu alan raporda, “Açık Alan Tasarımına Yönelik Sosyal Değerlendirmeler” başlıklı bölümde, RUROS Projesi sonuçlarından yararlanılarak, açık alanların özelliklerinin analizi ve bu özelliklerin sosyal boyut üzerindeki etkisinin belirlenmesinde ele alınması gereken parametreler belirlenmiştir. Oluşturulan parametreler setinde başlıca hareket noktası, açık alan kullanımının, sosyal-kültürel ve ekonomik etmenler ile bireyin temel ihtiyaçları olan, hareket, iletişim ve konfor gibi özelliklerin etkileşimi sonucunda oluştuğu, bireylerin açık alan kullanımlarının ise mekânsal koşullar ile ilişkili olduğu saptamaları olmuştur.

47