• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ELEùTøREL TEORø VE HABERMAS

2.3. Sistem ve Yaúama Dünyası

2.3.1. Yaúama Dünyası

olarak iletiúimsel eylem ve stratejik eyleme karúılık gelmektedir. øletiúimsel eylemin sahası yaúama dünyası ve stratejik eyleminki ise sistem alanıdır. Habermas modernli÷in, bu iki sahanın birbirinden ayrıúması ve aynı zamanda kendi içlerinde farklılaúması ile karakterize edilebilece÷ini düúünmektedir. Modernleúme ile gittikçe rasyonalize olan yaúama dünyası yeni demokratik olanakların kapısını aralamıútır. Ancak di÷er taraftan bu süreçte patolojik bir biçimde yaúama dünyasının etkinlik sahasına gitgide sistem tarafından müdahale edilmiú ve yaúama dünyası sistemin baskısı altında ezilip yok olma tehdidi ile karúı karúıya kalmıútır.

Habermas’a göre toplumu analiz eden tüm kuramlar ya sadece sistem ya da sadece yaúama dünyası perspektifinden yola çıkmaktadır. Oysa eksiksiz, do÷ru bir toplumsal analiz bu iki boyutun her ikisini de eúit derecede hesaba katmayı gerektirir. Çünkü modern toplum, eú zamanlı olarak sistem ve yaúama dünyası olmak üzere iki ayrı düzeyde varoluúunu sürdürür. Baúarı yönelimli eylemin yanında anlaúma yönelimli eylemi de hesaba katan bir øEK toplumun söz konusu iki boyutunu da kavramaya olanak vermektedir.

Habermas’ta her ne kadar bu iki toplumsal düzey birbirlerine indirgenemez olarak tasarımlanmıú olsa da yaúama dünyasının belirli bir önceli÷i vardır. Ancak burada bir kez daha tekrar etmek gerekir ki Habermas bir sistem düúmanı de÷ildir. Onun kuramı mevcut düzeni toptan yıkmayı de÷il, demokrasi idealinin realize edilmesini mümkün kılacak bir úekilde tadilini önerir. Bu noktada amaçlanan, anlaúma yönelimli eylemin sorunsuzca gerçekleúmesi için ortak kanılar sa÷layan ve böylelikle uzlaúıyı kolaylaútıran yaúama dünyasının sistem tarafından ele geçirilmesinin engellenmesidir.

2.3.1.Yaúama Dünyası

Habermas, “iletiúimsel eylemde bulunanların zaten her zaman içinde devindikleri ufuk” olarak nitelendirdi÷i yaúama dünyasının “kültürel olarak aktarılmıú ve dilsel olarak örgütlenmiú bir yorumlama kalıpları sto÷u” ile temsil edilebilece÷ini ifade eder (Habermas, 2001:551-556). øletiúimsel eylemin sahası olarak yaúama dünyası sivil toplum ve kamusal alanda ifadesini bulur (Yükselbaba, 2008:231). Eylemlerin koordine edilmesine hizmet eden bu yapı, anlaúmaya varmayı güvenceleyen ortak gelenekler gibi toplumsal arkaplan bilgisini oluúturur. Dil ve kültürün kurucu rol üstlendikleri yaúama

ϲϱ 

dünyasının kendisi bu anlamda hem içinde iletiúimsel eylemlerin gerçekleúti÷i sahaya karúılık gelir, hem de iletiúimsel eylemi olanaklı kılar.

Habermas yaúama dünyasının ortaya çıkıúına insan türleúmesinin (human speciation) bir parçası olarak bakar. Onun bu konudaki düúünceleri Mead’in sosyal antropolojisinden temellenen, türsel olarak ayırt edici niteli÷in dil oldu÷u görüúüne dayanır. Ona göre, insanlar kendilerini hayvandan “linguistik yolla gerçekleútirilen, normatif olarak yönlendirilen etkileúim” ile ayırır. ønsan türünün oluúumuna, ola÷an anlaúmada temellenen, toplumsallaúmayı oluúturan dilin geliúimi sebep olmuútur. Yaúama dünyası da “sosyal varoluúun iskeleti” olarak insan türünün evriminde ortaya çıkan semboller sistemidir (Sitton, 2003:64).

Sosyal entegrasyon do÷rudan yaúama dünyasından temellenir. Buna göre bir kolektivite varlı÷ını ve ortak kimli÷ini ancak üyelerinin yaúama dünyası hakkındaki fikirleri örtüútü÷ünde ve yaúama dünyasından kaynaklanan arkaplan kanaatleri üzerinde problemsizce uzlaútıklarında sürdürebilir (Sitton, 2003:64). Yaúama dünyası ise Habermas’a göre iletiúimsel eyleme katılan tarafların (konuúucu ve dinleyici) “karúılaútıkları aúkınsal yerdir”. Taraflar, iletiúimsel eyleme temel olan geçerlilik iddialarını burada dile getirir, burada eleútirir ve yine burada bunlar üzerinde uzlaúıya varırlar. Eylemi durumlarla baúa çıkma olarak yorumlayan Habermas açısından, durumlar elbette de÷iúir ve yaúama dünyası da bu anlamda de÷iúikli÷e u÷rar. Ancak de÷iúmeyen úey, durum tanımlamalarında yaúama evreninin sınırlarından çıkmanın aktörler için olası olmamasıdır. Yaúama dünyası bu anlamda, “[k]endisi sınırsız olan, ama sınırları belirleyen bir ba÷lam oluúturur” (Habermas, 2001:558, 565).

Bu bilgi sto÷u ilgililere sorunsal olmayan, güvencelenmiú oldukları ortaklaúa varsayılan art alan kanıları sa÷lar; ve tarafların korunan durum tanımlarını kullandıkları ya da yeniden ele aldıkları anlaúma süreçlerinin ba÷lamı her defasında bu kanılardan oluúur. øletiúim tarafları her defasında karúılarına çıkan nesnel, toplumsal ve öznel dünya arasındaki ba÷ıntıyı zaten içeriksel olarak önceden yorumlanmıú bulurlar. Verili bir durumun ufkunu aútıklarında, boúlu÷a adım atamazlar; kendilerini hemen, kültürel do÷allı÷ın úimdi güncelleútirilmiú, ama önceden yorumlanmıú bir baúka alanında bulurlar. øletiúimsel gündelik yaúam prati÷inde düpedüz bilinmeyen bir durum yoktur. Yeni durumlar da, her zaman zaten bilinen bir kültürel bilgi sto÷u üzerine kurulmuú olan bir yaúama evreninden ortaya çıkar. øletiúimsel eylemde bulunanlar bu durumlara karúı da, yaúama evreninin kendini onlarla sürdürdü÷ü anlaúma süreçlerinin ortamı olarak dile karúı

ϲϲ 

oldu÷u gibi, ortamın dıúında bir tavır alamaz. Kültürel bir gelenekten yararlanmakla, aynı zamanda bu gelene÷i sürdürmüú olurlar (Habermas, 2001:557-558).

Yaúama dünyasının toplum, kültür ve kiúilik olmak üzere üç yapısal bileúeni vardır. Bu üç yapısal bileúenle yaúama dünyası arasında simetrik bir iliúki bulunur. Söz konusu bileúenler yaúama dünyasının yeniden üretimini sa÷ladıkları gibi yaúama dünyası aracılı÷ıyla da yeniden üretilirler. Yaúama dünyasının toplumun bütünlüklü bir uyumlu yapı olarak yeniden üretiminde üstlendi÷i iúlevler toplum, kültür ve kiúilikle iliúkisini de ortaya koyar niteliktedir. Bu temel iúlevler úunlardır:

(i)Yaúama dünyası, iletiúimsel eylemi mümkün kılan yapıdır. Ola÷an anlaúmanın ve uzlaúının ortaya çıkmasını mümkün kılan paylaúılan yaúama dünyasının varlı÷ıdır. Yaúama dünyası, kültürel bilginin yenilenmesi ve aktarılmasıyla ola÷an anlaúmanın (iletiúimsel eylem) koúullarını sürdürür.

(ii)Bireylerin birbirleriyle dayanıúmasını sürdürerek sosyal eyleme olanak sa÷lar. Bu anlamda yaúama dünyası bireyleri sosyal gruplarla bütünleútirir. Böylelikle, bireyler kendilerini kolektif bir kimlik olarak “biz”in bir parçası sayarlar. Bu paylaúılan kimlik de do÷al olarak kolektivitenin bütünlü÷ünün sürdürülmesine hizmet eder.

(iii)Yaúama dünyası, kiúisel kimlikleri biçimlendirir. Habermas’ın düúüncesinde bireyin kendilik anlayıúı di÷erleriyle etkileúimden kaynaklanır. Bu etkileúimin sahası olarak yaúama dünyası kiúisel kimli÷i oluúturmanın olana÷ını ortaya koyar (Sitton, 2003:65).

Habermas’a göre yaúama dünyasının bu üç yapısal bileúeniyle iliúkili olarak üç temel toplumsal yeniden üretim süreci vardır. Bunlar, kültürel yeniden üretim, toplumsal bütünleúme ve sosyalizasyondur. Yeniden üretim süreçlerinin baúarılı biçimde bir gerçekleútirimi tahrif edilmemiú, kısıtlanmamıú iletiúimsel eylemle do÷rudan ba÷lantılıdır. Habermas bu ba÷lantı bir tablo ile ortaya koyar:

ϲϳ 

Tablo 3

Anlaúmaya Yönlenmiú Eylemin Yeniden Üretim øúlevleri YAPISAL BøLEùENLER YENøDEN ÜRETøM SÜREÇLERø Kültür Toplum Kiúi Kültürel Yeniden Üretim Kültürel bilginin aktarımı, eleútirilmesi, edinilmesi Meúrulaútırma açısından etkili bilginin

yenilenmesi Yetiúim bilgisinin yeniden üretimi Toplumsal Bütünleúme De÷er yönlenimlerinin çekirde÷i karúısında ba÷ıúıklaúma Eylemlerin öznelerarası kabul edilmiú geçerlilik

iddiaları üzerinden koordine edilmesi

Toplumsal aidiyet kalıplarının yeniden

üretimi

Toplumsallaúma Kültüre dahil olma De÷erlerin

içselleútirilmesi Kimlik oluúumu

Kaynak:Habermas, øletiúimsel Eylem Kuramı, s.577

Temel olarak yapısı, bileúenleri ve iúlevleri bu biçimde ortaya konan yaúama dünyası kavramsallaútırması Habermas’ın modernlik kuramında önemli bir yer arz eder. Ona göre artan modernleúme ile birlikte hem yaúama dünyası her geçen gün daha da rasyonalize olmuú14 hem de yaúama dünyasının içinden stratejik eylemin sahası olan bir sistem alanı ayrıúmıútır. Bürokratik devlet aygıtı ve gitgide özerkleúen ve kendi kendine iúler hale gelen kapitalist ekonomiden müteúekkil sistem alanı, süreç içerisinde toplumsal aktörlerin yaúama sahasına do÷ru bir geniúleme e÷ilimi göstermiútir. Bu geniúleme yaúama dünyası ile birlikte onun temeli olan anlaúma yönelimli eylemi de tehdit eder hale gelmiútir.