• Sonuç bulunamadı

Yılanlıoğlu Şeyh Ali’nin Firarı ve Cabbarzade’nin Girişimiyle Affedilmesinden

2.4. Yılanlıoğlu Şeyh Ali’nin Hayatı ve Faaliyetleri

2.4.5. Yılanlıoğlu Şeyh Ali’nin Firarı ve Cabbarzade’nin Girişimiyle Affedilmesinden

Yılanlıoğlu Şeyh Ali, muhtemelen hakkında çıkarılan idam fermanı yanında Hamid mütesellimi ile Teke müteselliminin birlikte üzerine sevk edildiği kararını öğrenmiş olacak ki Eğirdir’den firar etmiştir. Hamid sancağı mütesellimi İbrahim Reşit tarafından merkeze gönderilen yazıda bölgeden firar eden Şeyh Ali’nin, Bozok Sancağı mutasarrıfı Cabbarzade Mîr Süleyman’ın yanına gittiği bildirilmiştir. Bu haber merkeze ulaşınca payitaht’tan, Cabbarzade Mîr Süleyman’a hitaben evâhir-i Rebî’ü’l-evvel 1212/17 Eylül 1797’de gizli bir ferman çıkarılmıştır. Fermanda, Şeyh Ali’nin, Cabbarzade’nin yanında bulunması hesabıyla daha önce idareye karşı gelip, bölgede zarar ve kargaşaya sebep olduğu anlatılmış, ülkede düzen ve asayişin sağlanması için kötülerin ortadan kaldırılması gerektiği vurgulanarak cezasının hemen uygulanması emredilmiştir. Şeyh Ali’nin Aladağ tarafına gidebileceği ihtimaliyle ortadan kaldırılması için bir başka emrinde Aladağ âyânı Mustafa’ya gönderildiği hususu Cabbarzade’ye bildirilmiştir.283

Gönderilen fermana rağmen Cabbarzade Mîr Süleyman, Şeyh Ali’nin affı için merkezden şefaat dilemişti. Saray kapıcıbaşılarından Bozok sancağı mutasarrıfı Cabbarzade Mîr Süleyman’a, Teke sancağı mütesellimi Hacı Mehmet’e, Hamid sancağı mütesellimine ve Aladağ âyânı Mustafa’ya hitaben evâhir-i Rebî’ü’l-âhir 1212/17 Ekim 1797’de Şeyh Ali’nin affedildiğine dair ferman gönderilmiştir. Şeyh Ali’nin bölgede halka yaptığı zulüm ve baskı nedeniyle hakkında idam fermanı çıkarıldığı anlatıldıktan sonra namus ve edebi ile sakin olduğu hanesinde oturması, halka zulüm ve düşmanlıktan sakınması şartıyla Cabbarzade’nin şefaati üzerine cezasının affedildiği bildirilmiştir.284

282

IŞS 178-180, s. 58-2. hk. Ayrıca bkz. Köseoğlu, N., Ali Ağanın İdamı Hakkında, s. 286.

283

BOA, MKM. MHM.d, c. 3, s. 31/100.

284

Taşrada otoriteyi ele geçirmiş olan yerel güç unsurları devlete karşı suç işledikleri zaman saraydan bunlar hakkında emir çıkarılıp, birbirleri üzerine gönderilmelerine rağmen bunlar, birbirlerini kollayıp korudukları gibi,

Yılanlıoğlu Şeyh Ali hakkında idam fermanı ile birlikte bütün malı, mülkü, eşyası, zimmeti ve aldığı iltizamlarında devlet hazinesi için zapt edilmesi kararı da çıkarılmıştı. Bütün malları 29 Muharrem 1212/24 Temmuz 1797’de zapt edilmiştir. Bozok sancağı mutasarrıfı Süleyman Bey tarafından af dileği ile affedilirken, zapt edilen muhallefatı için de yine Süleyman Bey, 12.500 kuruşa hazineye kefil olmuştur. Muhallefatı bu kefalet karşılığında, mübaşir tayin edilen Şemseddin Bey tarafından zapt edilen mallardan bir tanesi dahi geri kalmamak üzere hukuka uygun olarak defterde yazan miktar, mahkeme huzurunda evâ’il-i Cemâziyelâhir 1212/25 Kasım 1797’de Şeyh Ali Ağa’ya teslim edilmiştir. Mübaşir tarafından zapt edilen mallar karşılığında 5.000 kuruş mübaşirlik hizmeti bedeli, bazen poliçe bazen de nakit olarak Şeyh Ali tarafından ödenmiştir.285

Yılanlıoğlu Şeyh Ali, bir taraftan da aile içerisinde miras paylaşımı hususunda sorun yaşamaktaydı. Kardeşi Mustafa’nın oğlu Yakub’a bıraktığı çiftliğin kendisine ait olduğunu iddia etmekteydi. Oysa Şeyh Ali’nin yeğeni Yakub’un elinde bu çiftliğin kendisine ait olduğunu gösteren şahitler huzurunda yazılmış olan bir adet sözleşmesi mevcuttu. Çiftlik, Yakub’a, babası tarafından Zi’l-hicce 1196/Kasım 1782’de hibe edilmiş ve sözleşmede o zaman yapılmıştı. Çiftlik, Eğirdir’in Yılanlı köyünde bulunmaktaydı. Çiftlik içerisinde dışarıya doğru üç oda ve üzerinde bir oda; içerisinde dört oda bir hamam bulunan ev ile ahır ve samanlık yer almaktaydı. Ayrıca ortakçı elinde olmak üzere beş adet karasığır çifti, birer çift manda öküzü ve altı çift karasığır öküzü ile alanı itibarıyla içine aldığı hudutlarıyla birlikte 500 dönüm miktarında tarla ve içerisinde birde harman yeri bulunmaktaydı. Yılanlıoğlu Mustafa Ağa, bu çiftliği büyük oğlu Yakub Ağa’ya bağışlamıştı. Bu şartlarda çiftlik Yakub Ağa’nın mülkü idi.286

merkezden olan istekleri de geri çevrilmiyordu. İç Anadolu’daki yerel güçlerden Cabbarzade’nin girişimiyle Göller yöresindeki yerel güç unsuru Yılanlıoğlu Şeyh Ali’nin affı bu durumun en bariz örneklerinden birisiydi.

“…Yılanlızade Şeyh Ali’nin fî-mâba’d ırz ve edebi ile olmak şatıyla cürmünün affı hususu senki Cabbarzade mîr mûmâ ileyhsin mahsus niyaz ve iltimas etmiş olduğuna binâen merkum Şeyh Ali ba’de-l-yevm kendü halinde ırz ve edebile hânesinde ikâmet ve fukarâ ve ahâlîye ednâ derece zulm ve taaddîden mücânebet etmek şürûtuyla hakkında verilen emrin kaydı terkin ve af ve ıtlâkı fermân olunmağın…”, BOA, MKM. MHM.d, c. 3, s. 32/102.

285

“…İzzetlü Şemseddin Beğ bendeleri ma’rifeti ve ma’rifet-i şer’le tahrir olunan defter mucebince kâffe-i emvâl

ve eşyâ ve zimemât ve emlâk ve iltizamatı ve bir habbesi gerüye kalmayarak merkum Şeyh Ali Ağa kullarının huzur- u şer’de kendüye teslim…”, BOA, C.ML 26379.

286

Şeyh Ali Ağa, affedildikten sonra Teke mütesellimi Hacı Mehmet Ağa’nın daha önce baskınla kendisinden gasp ettiği malları geri almak için çalışmış, Bab-ı Ali nezdinde teşebbüse bile geçmişti. Merkezden, Teke sancağına bir mübaşir dahi gönderilmiş ancak Teke mütesellimi Hacı Mehmet Ağa, Şeyh Ali’den aldığı malları hiçbir zaman iade etmemiştir. Böylece Şeyh Ali, bütün çabasına rağmen bu hususta bir sonuç alamamıştır.287

Yılanlıoğlu Şeyh Ali, kendisine ait olduğunu iddia ettiği çiftlikleri Teke mütesellimi Hacı Mehmet ile olan mücadelesinde bir vasıta olarak kullanmıştı. Merkeze dilekçe ile başvuruda bulunup, Teke sancağında beş bölüm, Eğirdir kazasında iki bölüm çiftliği, Teke mütesellimi Hacı Mehmet Ağa, haksız olarak zapt etti diye 20 Cemâziyelâhir 1213/29 Kasım 1798’de şikayette bulunmuştu. Bu başvuru üzerine yapılan araştırma neticesinde Eğirdir mahkemesinde görülen davaya Şeyh Ali katılmamış ancak yeğeni Yakub bu mahkemede hazır bulunmuştu. Yakub Ağa, mahkemeye verdiği ifadede Eğirdir’de bulunan çiftlikleri Hacı Mehmet’in zapt etmediğini aksine Tepeli köyünde bulunan çiftliği Şeyh Ali’nin zapt ettiğini söylemişti. Yakub Ağa, Yılanlı köyünde babası Mustafa Ağa’nın kendisine hibe ettiği çiftliğin belgesini mahkemeye ibraz etmiş, çiftliğin hibe tarihi olan 1196/1782 yılından 1212/1797 yılına gelinceye kadar amcası Şeyh Ali Ağa’nın çiftliğin bütün gelirlerine el koyduğunu beyan etmişti. “Çiftlik hukuken ve senetli olarak malım olduğu için daha bu sene zapt eyledim” demişti. Şeyh Ali’nin el koyup yediği on altı senelik çiftlik gelirlerinin tahsil edilmesi için şikâyetçi olmuştu. Kazada bilirkişilere sorulduğu zaman onlarda Yakub Ağa’nın söylediklerini doğrulamışlardı.288

Şeyh Ali Ağa, çiftliklerle ilgili şikayetinde sadece bunlarla kalmamış, çiftliklerin babası Musa Ağa’dan kendisine intikal ettiğini, Teke mütesellimi Hacı Mehmet’in Teke ve Eğirdir’deki çiftliklerle birlikte 250 kese akçelik zimmetlerini dahi yağmaladığı hususunda da şikayette bulunmuştu. Bu şikayet üzerine Bab-ı Ali, hakkın yerine getirilmesi için şikayet mevzusunun yerinde araştırılması için saray gediklilerinden Beşir Ağa’yı tayin etmişti. Beşir Ağa, 20 Receb 1213/28 Aralık 1798’de Antalya mahkemesinde bu hususu araştırıp, incelemişti. Antalya’da ikamet eden ulema, hatib, âyân, eşraf ve bütün ihtiyarlar nezdinde Şeyh Ali’nin iddiası okunup, ilan edilmişti. Teke sancağında babası Musa Ağa’dan kaldığını iddia ettiği beş adet çiftlikten herhangi bir çiftliğin olmadığını söylemişlerdi. Musa Ağa’nın oğlu Mustafa’nın Teke mütesellimi olduğu sırada “Kara Kapu” adındaki çiftliği akçesiyle

287

Halaçoğlu, A., a.g.e., s. 39-41.

288

aldığını, bu çiftliği de oğlu Yakub’a temlik ettiği için ona intikal ettiğini ve hâlâ onun tasarrufunda olup miras olarak mülkü olduğunu beyan etmişlerdi. Bunun dışında Yılanlızade Mustafa Ağa, iki üç köye zorla teminat verip, çiftlik edinmeye çalışmıştı ancak bu köylerin taraflarında ve arazilerinde alakası olmadığından bundan sonra bu köyler kendi arazilerinde ziraatla meşgul olurlar ifadesini vermişlerdi. Bunun dışında Yılanlızadelerin çiftlik, arazi ve emlakları hususunda bilgimiz yoktur demişlerdi. 250 kese zimmetlerimizi tahsil etti dediği için ise mîrimîran Bekir Paşa’nın fermanla Yılanlızadelerin cezalarını tertip ettiği zaman, katledilenlerin muhallefâtına 35.000 kuruş değer biçip, devlet hazinesine ödemesi üzerine tahsil için mübaşir talep etmesi ve tahsili hususunun Bekir Paşa’ya verilmesi nedeniyle iddia ettiğini söylemişlerdi. Ortaya çıkan senetlerin çoğu sahte olduğu için yakılmıştı. On bir tanesi talep edilmiş, bu senetlerde Eğirdir’de ikamet eden Şeyh Ali tarafından zorla tahsil edildi; Şeyh Ali’nin Teke toprağında babasından intikal eden ve kendisinin olarak ne bir tarla ne de bir akçe alacağı olduğunu duymadık demişlerdi. Teke mütesellimi Hacı Mehmet Ağa hakkında söyledikleri ona düşmanlığı nedeniyle onun hakkında ferman çıkartmak içindir beyanında bulunmuşlardı.289 Bu hususta yapılan araştırma ve incelemenin neticeleri birer bölüm halinde Antalya ve Eğirdir kadıları tarafından 8 Şa’bân 1213/15 Ocak 1799’da merkeze gönderilmişti.290