• Sonuç bulunamadı

Yığılma (kümelenme ) avantajları

2.1. Doğal Faktörler

2.2.9. Yığılma (kümelenme ) avantajları

GeliĢmiĢ sanayi bölgelerinde altyapı donanımlarının yeterliliği ve yoğun kar- Ģılıklı iliĢkiler, sanayinin geliĢmesini hızlandırıcı bir etken olarak ortaya çıkar. SanayileĢmiĢ çekirdek bölge, diğer sanayiler için de birer çekim merkezleri duru- mundadır (Mutluer, 1995: 87). Özellikle kendisine hammadde üreten ve ürettiği ürünleri hammadde girdisi olarak kullanan sürükleyici sektörlerin (Demir-çelik sanayisi gibi) belli bir sanayi bölgesinde bulunması, diğer bazı sanayi tesislerini de bu bölgeye çekmektedir(Erkan, !987: 117). Böylece, söz konusu sürükleyici sanayi alanları veya kümeleri kendileri bazı kuruluĢ yeri faktörlerine bağlı iken, varlıkları baĢka merkezler için önemli bir kuruluĢ nedeni olabilmektedir.

Osmaniye‟de de yığılma örnekleri gözlemek mümkündür. Sözgelimi, bu bölgede kurulmuĢ olan Ġskenderun Demir- çelik izabe tesisi Osmaniye‟de Metal sanayi sek- törü tesislerinin kurulmasının en önemli faktörüdür. Aynı Ģekilde haddehanelerin yörede geliĢmiĢ olması da, hadde ürünlerini iĢleyen metal eĢya sektörünün geli Ģ- mesinde önemli bir rol üstlenmiĢtir. Dokuma, giyim eĢyası ve deri sanayi si sektö- ründe de aynı durum gözlenmekte ve bu sektörde yer alan tesislerin bir bölümü tamamlayıcı bir özellik taĢımaktadır. Yörede dokuma tesislerinin varlığı hazır gi- yim sanayisinin geliĢmesini desteklemiĢtir. Bu ve buna benzer örnekleri diğer sek- törlerde de gözlemek mümkündür. Kısaca, AraĢtırma sahasında sanayi faaliyetleri- nin geliĢmiĢ olması, bazı yığılma avantajlarını ortaya çıkarmıĢ, bu avantajlara ba ğ- lı olarak da yörede çok sayıda sanayi tesisi kurulmuĢtur. Gözlemlerimiz, yığılma avantajlarına bağlı olarak, yöredeki sanayileĢme süreci önümüzdeki yıllarda daha da hız kazanacağı izlemini vermektedir.

Sonuç olarak, Osmaniye‟de sanayi faaliyetlerinin geliĢmesinde birçok faktö- rün etkili olduğu ortaya çıkmaktadır. Tarihten günümüze kadar gelen dokumacılık el sanatı ile tarımsal faaliyetler bilgi ve sermaye birikimini arttırmıĢ ve bu birikim- ler zamanla yatırıma dönüĢmüĢtür. Osmaniye ve yakın çevresinin coğrafi konumu,

Osmaniye‟yi adeta bir çekim merkezi haline dönüĢtürmüĢ ve bölgede ticaret faali- yetleri de geliĢmiĢtir. Tarımsal üretim üzerine geliĢen ticari faaliyetlerin sonucun- da elde edilen birikimler devlet teĢvikleriyle desteklenmiĢ ve günümüzdeki Osma- niye sanayisinin temeli atılmıĢtır. Öte yandan, çevrede tarımsal hammadde ile baĢ- ka bir sanayi tesisinin ürünü olan hammadde kaynaklarının bolluğu, giriĢimcilerin tutum ve davranıĢları, yetiĢmiĢ iĢ gücünün varlığı, yakın çevrenin geniĢ pazar po- tansiyeli de sanayinin geliĢmesini büyük ölçüde etkilemiĢtir. 1990-2000'li yıllarda peĢ peĢe aile Ģirketlerinin kurulması da sanayinin geliĢmesini etkileyen bir baĢka faktör olarak dikkati çekmektedir. Osmaniye‟de sanayi faaliyetlerinin geliĢmesine bağlı olarak ortaya çıkan yığılma ekonomileri ve avantajlarının da bu geliĢimde etkin bir rol üstlendiği anlaĢılmaktadır.

3. OSMANĠYE SANAYĠSĠNĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ

Cumhuriyetin ilk yıllarından 1980‟li yıllara kadar ekonomisi büyük oranda tarıma dayalı olan Türkiye, bu ekonomik yapısını geliĢmiĢ ülkelerin ekonomik modellerini örnek alarak 1960‟lardan sonra sanayiyi geliĢtirmek suretiyle değiĢtirmeye çalıĢmıĢtır (Mutluer, 1995: 23). DeğiĢim çabaları kısa bir sürede sonuç vermiĢ ve sanayi sektörü baĢta Marmara ve Ege bölgelerinde olmak üzere tüm bölgelerimizde hızla geliĢerek tarım sektörünü geride bırakmıĢ ve modern ülkelerin ekonomik yapılarındaki seviyeye yaklaĢmıĢtır.

Türkiye‟de 1960‟lı yılların baĢında uygulanmaya konulan beĢer yıllık kalkınma planlarıyla desteklenen sanayi sektörünün geliĢimi ülke bütününde bazı mekânsal deği- Ģimlere yol açmıĢtır. Planlı dönemin baĢladığı 1960‟lardan günümüze kadar geliĢen sanayi, ulusal gelirin sektörel dağılımında ve ihracatın yapısında meydana gelen de- ğiĢmeler bunu açıkça ortaya koymaktadır (Ünal, 2010: 36). Sanayinin ülkenin genelin- de kaydettiği bu geliĢmeler kadar önem taĢıyan bir diğer konu da sanayi faaliyetlerinin coğrafi bölgelere hatta il ve ilçelere görece olarak dengesiz coğrafi dağılıĢıdır. Türkiye de bölgesel dengesizliklerin en somut göstergelerinden biri olan sanayinin dağılıĢında öteden beri önem taĢıyan bölgeler ve iller dikkat çekmektedir. Ancak planlı dönemden itibaren yaĢanan geliĢmeler sanayide yeni odakların ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. Söz gelimi Denizli, Tekirdağ, Konya, Kayseri, Gaziantep, KahramanmaraĢ geliĢen ve giderek sanayi ile bütünleĢen iller durumuna gelmiĢlerdir. Bu oluĢum Türkiye de gerek iller bölgeler gerekse iller arasındaki ekonomik dengesizliklerin azaltılmasına olumlu geliĢmelerin olduğunu göstermektedir ( IĢık, 2000: 67 ). AraĢtırma sahasının da sınırla- rında bulunduğu Akdeniz Bölgesi Türkiye‟de batıdan doğuya doğru baĢlayan sanayi- leĢme sürecine 1950‟lilerden sonra katılmaya baĢlamıĢtır ( Özgüç,1987 ).

Sanayisi geliĢmemiĢ, çeĢitli etkenler yönüyle bazı dezavantaj durumlara sahip olan bölge ve illere etkin bir Ģekilde teĢvikler verilmeye baĢlanınca sanayi desantrizas- yonu (dağılıĢı) 1980‟li yıllara göre daha yüksek hızla gerçekleĢmeye baĢlamıĢtır. TeĢ- viklerin temel amacı ekonomisi görece olarak geri olan bölgeleri kalkındırarak, bölgesel farklılıkları azaltıp ülkenin ekonomisini güçlendirmektir (Ünal, 2010: 52). Söz konusu teĢvikler coğrafi konum bakımından dezavantajlı olan bölge veya kentlerde beklenen

olumlu etkiyi göstermezken coğrafi konumu avantajlı olan bölge veya kentlerde beklen- tilerin ötesinde etki göstermiĢtir. Coğrafi konumun sanayiye sunduğu avantajların yanı sıra merkezi iktidarların verdiği teĢviklerin desteğini de alan araĢtırma sahası, sanayisi en hızlı geliĢen Ģehirler gurubunda yer almıĢtır. Söz konusu bu geliĢme TÜĠK, TOBB vb kuruluĢların verileri ve coğrafi gözlemlerle çok kolay bir Ģekilde tespit edilebilmek- tedir.

Ekonomik faaliyetlerin farklı mekânlarda yapılması, yoğunlaĢması ve yayılması, ekonomik unsurların birbirleriyle karĢılıklı fonksiyonel iliĢkilerin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Böylece ekonomik faaliyetlerin yoğunlaĢtığı ana mekânlar sosyal ve beĢeri faaliyetlerin yoğunlaĢtığı merkezler konumuna ulaĢmaktadır (Mutluer, 1995: 73). Ül- kemizde her coğrafi bölgenin ekonomik bir merkezi vardır. Akdeniz bölgesinin eko- nomik merkezi araĢtırma alanımızın sınırları içinde olduğu Osmaniye‟nin de 1996 yılı- na kadar ilçesi olduğu Adana‟dır. Osmaniye sanayi açısından, Adana‟nın sanayi hinter- landının en fazla baskı altına aldığı Ģehirlerden biri olduğundan uzun yıllar boyunca ülkemiz sanayisinin geliĢme hızına ulaĢamamıĢtır. 1996 yılında il statüsüne yükseldik- ten sonra daha tecrübeli yöneticiler atandığı ve doğrudan teĢvik aldığından coğrafi ko- num avantajını da daha rantabl kullanıp sanayiciler için çekim merkezi durumuna gelen Osmaniye hızlı sanayileĢme sürecine girmiĢtir.

Türkiye‟de 1950-1960 döneminin özellikle son yıllarında baĢ gösteren ekonomik çöküntünün ardından ekonominin planlı bir Ģekilde yürütülmesi gündeme gelmiĢ,1960 yılında 91 sayılı kanunla Devlet Planlama TeĢkilatı kurulmuĢtur.

1960 Sonrası Planlı Dönemler Türkiye‟de 1950-1960 döneminin özellikle son yıllarında baĢ gösteren ekonomik çöküntünün ardından ekonominin planlı bir Ģekilde yürütülmesi gündeme gelmiĢ, 1960 yılında 91 sayılı kanunla Devlet planlama teĢkilatı kurulmuĢtur. Devlet planlama teĢkilatının kurulmasından sonra beĢer yıllık kalkınma planları hazır- lanmaya baĢlanmıĢ ve ekonomik geliĢme bu planlara bağlanmıĢtır (Mutluer, 1995: 30). Söz konusu planları dört ortak özelliği bulunmaktadır. Bunlar;

1- Üretim yapısını veri almaları,

2- Ekonominin her yıl belli bir hızda büyümesini temel amaç edinmeleri, 3- SanayileĢmeye öncelik vermeleri,

Diğer taraftan bu planların temel niteliğinin kamu kuruluĢları için emredici, özel kesim için ise yol gösterici, yani yönlendirici ve teĢvik edici olduğu gözlenmektedir (Kape- neh,1986:130).

AĢağıda beĢer yıllık kalkınma planları dönemleri ayrı ayrı ele alınarak bu dö- nemlerde saptanan sanayi planlarının Türkiye ve Osmaniye sanayisinin geliĢmesindeki etkileri incelenmeye çalıĢılmıĢtır.