• Sonuç bulunamadı

Türkiye‟de Organize Sanayi Bölgeleri

5.4. Sanayi tesislerinin sektörlere göre alansal dağılıĢı ve baĢlıca sanayi aksları

5.4.1. Organize Sanayi Bölgesi

5.4.1.1. Türkiye‟de Organize Sanayi Bölgeleri

Organize sanayi bölgeleri, Türkiye‟nin sanayileĢme sürecinde, sanayileĢmenin geliĢmesini desteklemek amacıyla 1960‟lardan sonra uygulanmaya baĢlanan çeĢitli araçlardan biridir. 50 yıldan fazla sürede faaliyette olan organize sanayi bölgeleri kav- ramını Ģu Ģekilde açıklamak mümkündür. Bu uygulamaların temel amacı, sanayi sektö- rünün geliĢtirilmesi ve bu sektörün ihtiyaç duyduğu mekânsal taleplere cevap verilebil- mesidir. Birçok ülkede farklı isimler altında ortaya çıkan söz konusu uygulamalar ve sanayi bölgesi kavramı, Türkiye‟de Organize Sanayi Bölgesi olarak adlandırılmaktadır

Organize sanayi bölgeleri; genel olarak ulaĢım, su, elektrik, kanalizasyon, banka, lokanta, ilk yardım, vb. gibi olanaklarla donatılmıĢ uygun bir alanda, teknik yönlendiri- ciliğin ve genel hizmetlerin de sağlandığı, ekonomik ölçekte oluĢturulmuĢ fabrika veya imalathane yerleĢimleri olarak tanımlanabilir. Organize sanayi bölgesi, BirleĢmiĢ Mil- letler TeĢkilatı tarafından ise birbiriyle uyum içinde ve iĢbirliği halinde üretim yapan küçük ve orta ölçekli sanayi iĢletmelerinin, planlı bir alanda ortak altyapı hizmetlerin- den yararlanacak Ģekilde standart fabrika binaları içinde toplanmaları Ģeklinde tanım- lanmıĢtır. Organize Sanayi bölgelerine iliĢkin bir diğer tanımlama ise Ģu Ģekildedir: Or- ganize sanayi bölgeleri, “Ağır sanayi kompleksleri için değil uyumlu ve birbirini ta- mamlayan bir üretim biçiminde olmak üzere, küçük ve orta sanayi ölçek boyutundaki üretim birimlerinin, kapsamlı bir plan gereğince sınırları tayin edilmiĢ bir alanda; yer- leĢme düzeni, altyapı, gerekli sosyal ve teknik hizmet ve gerekli ortak kullanım tesisle- riyle beraber organize edilmiĢ bir bölgedir” Türkiye‟de organize sanayi bölgelerinin geliĢmesi açısından son derece önemli olan Kalkınma Planları‟nda da, organize sanayi bölgeleriyle ilgili çeĢitli tanımlara rastlamak mümkündür. Örneğin, Dördüncü BeĢ Yıl-

lık Kalkınma Planı‟nın hazırlanma safhasında kurulan özel ihtisas komisyonu raporunda organize sanayi bölgeleri Ģöyle tanımlanmaktadır: “Ağır sanayi kompleksleri dıĢında, hemen bütün imalat sanayi tiplerinin belirli bir plan dâhilinde yerleĢtirilmeleri ve geliĢ- tirilmeleri için sınırları tasdikli çıplak arazi parçalarının gerekli altyapı hizmetleriyle (arazinin parsellenmesi, yolların inĢası, drenaj ve kanalizasyon yapımı, su ve elektrik temini ve diğer fiziki unsurlar) ve ihtiyaçlara göre tayin edilecek sosyal kurumlarla (PTT, itfaiye, sağlık tesisleri, güvenlik hizmetleri ve diğer sosyal karakterli hizmetler) donatıldıktan sonra planlı bir Ģekilde ve belirli standartlar dahilinde sanayi için tahsis edilebilir ve iĢletilebilir hale getirilmesinden ortaya çıkan bir bütündür”

Organize sanayi bölgeleri, sanayi için gerekli fiziki bütün ihtiyaçlar karĢılarken, sanayi için gerekli yetiĢmiĢ kalifiye iĢçi-usta ihtiyacını da karĢılamaktadır. Yani bir nevi üretim içinde pratik eğitim imkânı sunmaktadır. Yine organize sanayi bölgeleri, sanayi iliĢkilerinin birbirini besleyen bir ağ gibi geliĢmesinde elveriĢli bir çevre kurmakta, bir- biri ile iliĢkili üretim kolları bir arada üretim yapabilmektedir. Bütün bunların yanında mekansal planlama açısından en önemli yararı ise özellikle Ģehirler bazında sanayi alan- ları ile konut, tarım, hizmet alanı gibi kullanıĢlı arazi alanlarını birbirinden ayırmayı sağlamaktadır. Organize sanayi bölgelerinin önemi, temel olarak Ģu üç amacın gerçek- leĢtirilmesinde ortaya çıkmaktadır.

a. Orta ve küçük ölçekli sanayi iĢletmelerinin geliĢimini sağlamak ve bunlara daha iyi üretim imkanları sunmak.

b. Ekonomik açıdan farklılaĢan bölgeler arasında dengeli kalkınmayı gerçekleĢ- tirmek.

c. Sanayi kuruluĢlarını büyük Ģehir merkezlerinden çıkararak, sanayinin uygun, planlı ve programlı yerleĢimini sağlam Özellikle büyük Ģehirlerde yoğun nüfus hareket- lerine ve göçe sahne olan dolayısıyla hızlı ve yoğun değiĢmelere açık olan yerleĢim merkezlerinde, ĢehirleĢmeyi yönlendirmek ve sanayi faaliyetlerinin düzenli geliĢmesini sağlamak amacıyla, organize sanayi bölgeleri uygulamalarına gidilmektedir. Sanayi kuruluĢlarının dağınık ve birbirinden kopuk olması, Ģehir planlaması açısından bir takım sorunlara yol açacağı gibi, yerleĢim merkezleri civarında düzensiz ve plansız Ģekilde ortaya çıkan sanayi kuruluĢları, pek çok bakımdan çevre sorunlarına neden olmaktadır. KentleĢme ve sanayileĢme iliĢkilerini düzenlemek açısından önemli olan organize sana- yi bölgeleri, sanayi birimlerinin çevrede yaratacağı olumsuz etkileri denetleyebilmek, sanayi kuruluĢlarının topluca yer aldığı alanlarda daha kolay ve ucuz olarak üretim

yapmalarını sağlamak ve daha düĢük maliyetli altyapı hizmetlerinden yararlanmak ba- kımından büyük imkanlar sunmaktadır.

Ülkemizde organize sanayi bölgesi kavramı büyük sanayi kompleksleri denilebi- lecek, ağır sanayi kapsamında ele alınabilecek sanayi kolları ile küçük sanayi siteleri veya sanayi çarĢıları diye adlandırılabilecek küçük iĢletmelerin bir arada bulunduğu sanayi iĢletmelerinin dıĢında kalan, orta ölçekli, imalat sanayi diyebileceğimiz sanayi tesislerinin bir arada bulunması amacı ile kurulmuĢ sanayi organizasyonları olarak ad- landırılmaktadır. Organize sanayi bölgeleri endüstriyel yerleĢmeleri kontrol eden, isteni- len bir ölçüde yığılma sağlayarak dıĢsal ekonomiler yaratan ve kentleĢmeye sıhhat ka- zandıran, planlandığında yeni kentlerin yaratılmasına öncülük eden, fiziki alan kullanı- mında rasyonellik sağlayıcı araçlar olarak; ülkesel, bölgesel, metropoliten ve kent plan- larında birer geliĢme unsuru olarak kabul edilmektedir. Bütün bu yönlerden organize sanayi bölgeleri ile bölgesel geliĢme, sanayileĢme ve kentleĢme arasında yakın bir iliĢki bulunmaktadır. Sonuç olarak, kalkınmaya bir etki söz konusudur. Organize sanayi böl- gelerinin kuruluĢ amaçlarını Ģu Ģekilde özetleyebiliriz.

1. Sanayinin belli merkezlerde toplanarak disipline edilmesi. Özellikle Ģehir içi- ne dağılmıĢ irili-ufaklı sanayi tesisleri ile yine kent dıĢında aynı görünümü sergileyen iĢletmelerin bir arada toplanması.

2. ġehirlerin planlı geliĢmesine katkıda bulunması. SanayileĢme ile birlikte hız kazanan ve özellikle son 25 yılda hızla büyüyen Ģehirlerin daha düzenli ve planlı bir Ģekilde geliĢmesini sağlamak.

3. Birbirini tamamlayıcı ve birbirinin yan ürününü teĢvik eden sanayicilerin bir arada v e program dahilinde üretim yapmalarına olanak sağlanmasıyla üretimde verimli- liğin ve daha yüksek artı değer sağlanması.

4. Sanayinin az geliĢmiĢ bölgelerde yaygınlaĢtırılması.

Ülkemizde sanayinin belli merkezlerde toplandığı bilinmektedir. Özellikle ula- Ģım imkanları ile hammadde ve Pazar olanakları daha geliĢmiĢ alanlarda sanayinin yo- ğunlaĢtığı görülmekte ve böylece ülke içinde dengesiz bir kalkınma ve geliĢme seyri gözlenmektedir. Bu durum bölgeler arası göçü hızlandırmakla birlikte birçok sosyo- ekonomik sorunlara yol açmaktadır. Özellikle organize sanayi bölgeleriyle birlikte su- nulacak olan teĢvik, vergi indirimi vb. kolaylıklar özelikle geri kalmıĢ ve kalkınmakta öncelikli yöreler ile ikinci derece kalkınmada öncelikli bölgelerde sanayinin teĢvikini sağlayacak, bu sayede bölgeler arası dengesizlik bir ölçüde giderilmeye çalıĢılacaktır.

5. Tarım alanlarının sanayide kullanılmasının önlenmesi. Özellikle 1980 yılın- dan sonra yürütülen sanayi politikaları sayesinde, geliĢen ve büyüyen Türk sanayisi git- tikçe daha büyük üretim alanlarına ihtiyaç duymaktadır. Bunun yanında Ģehir içinde artan emlak fiyatları ile birlikte daha ucuz arazi arayıĢı, büyüyen iĢletmeleri Ģehir dıĢına itmekte, böylece kent dıĢında kalan verimli tarım alanları sanayinin bu tehdidine maruz kalmaktadır. Her kurulacak üretim tesisi için yol, altyapı vb. ihtiyaçlarda göz önüne alındığında ortak kullanılabilecek planlı arazi parçalarından daha büyük oranda verimli tarım alanlarının geri dönülmemek üzere elden çıkacağı açıktır.

6. Sağlıklı, ucuz, güvenilir bir altyapı ve ortak sosyal tesislerin kurulması. Kent içine ve çevresine geliĢigüzel dağılmıĢ sanayi tesislerin hemen her birinin ayrı alt yapı, elektrik, su ihtiyaçlarını karĢılaması iĢletmelerin kuruluĢ giderlerini artıracaktır. Özellik- le enerji ihtiyacının karĢılanması sanayi tesisleri için zaman zaman güçlükler doğurmak- tadır. Mevcut nakil hatlarının yetersizliği nedeniyle elektrik kesintilerin yaĢanması, al- ternatif enerji türlerinin sağlanmasında belli bir tüketim oranının sağlanması gibi sorun- lar tesislerin bir arada daha ucuz ve güvenli enerji almalarını sağlamaktadır. Özelikle son günlerde çıkartılmaya çalıĢılan “Enerji Piyasası Yasası” ile büyük sanayi iĢletmeleri ve organize sanayi bölgeleri büyük bir müĢteri haline gelecek ve çok tüketen birlikler daha avantajlı enerji kullanabileceklerdir. BaĢka bir avantajda, ortak itfaiye, sağlık oca- ğı, güvenlik, eğitim imkanları gibi hizmetlerin organize sanayi bölgelerinde daha kolay ulaĢılabilir olmasıdır.

7. MüĢterek arıtma tesisleri ile çevre kirliliğinin önlenmesi. SanayileĢme ile çev- re kirliliği arasındaki iliĢki bilinmektedir. Özellikle yerleĢim alanları ile iç içe geçmiĢ sanayi tesislerinin katı ve sıvı atıklarını geliĢigüzel ve disiplinsiz bir Ģekilde çevreye yayılmalarının önüne geçilmesi.

8. Kalkınmanın bir aracı olarak organize sanayi bölgelerinin teĢvik edilmesi. Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerin ekonomileri daha çok orta ve küçük iĢletmelere dayandığından, organize sanayi bölgeleri, bu tür iĢletmelerin teĢvik edilmesi ve geliĢti- rilmesi açısından büyük önem taĢımaktadır.

Planlı kalkınmayla belirlenen bu hedefler doğrultusunda, ülkede sanayinin geliĢ- tirilmesi amacıyla birçok teĢvik tedbiri uygulamaya konulmuĢtur. Uygulamaya konulan tedbirlerden biri de, organize sanayi bölgeleri uygulamasıdır. Dolayısıyla Organize Sa- nayi Bölgesi düĢüncesi, Türk sanayinin plan ve programlara bağlı olarak geliĢtirilmesi ve teĢvik edilmesi çabalarıyla birlikte ağırlık kazanmaya baĢlamıĢtır. Hükümet tarafın-

dan 1961 yılında yaptırılan etütler sonucunda hazırlanan raporda, Organize Sanayi Böl- geleri‟nin Türkiye sanayine sağlayacağı faydalara iĢaret edilmiĢ ve örnek olarak Bur- sa‟da bir „Pilot Organize Sanayi Bölgesi‟nin kurulması teklif edilmiĢtir. Sonuç olarak Organize Sanayi Bölgesi uygulamasına ilk olarak 1962 yılında Dünya Bankası‟ndan alınan kredi ile gerçekleĢtirilen Bursa Organize Sanayi Bölgesi‟nin kurulmasıyla baĢ- lanmıĢtır. Bursa Organize Sanayi Bölgesi ilk uygulama olması itibari ile çeĢitli sorunlar yaĢamasına rağmen baĢarılı olmuĢ ve organize sanayi bölgesi kavramının Türkiye‟de kendisini kabul ettirmesine öncülük etmiĢtir. Bursa Organize Sanayi Bölgesi deneyimi- nin ardından Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde Organize Sanayi Bölgeleri Kurma ve ĠĢletme Fonu‟ adı altında bir fon oluĢturulmuĢ, devlet bütçesinden bu fona kaynak aktarılmıĢ ve bu fondan, kurulması planlanan Organize Sanayi Bölgeleri kredilendirile- rek teĢvik edilmiĢ ve yenilerinin yapımına baĢlanmıĢtır.

Organize Sanayi Bölgeleri‟nin kuruluĢ kararları 5 yıllık kalkınma planlarının he- defleri paralelinde Bakanlar Kurulu kararları ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Kurulması kararlaĢ- tırılan organize sanayi bölgelerinin altyapı yatırımlarının % 99‟u bu fondan, % 1‟i ise organize sanayi bölgesini kuran ticaret ve sanayi odaları ile yerel yönetimler tarafından karĢılanmıĢtır. Dolayısıyla organize sanayi bölgelerinin ilk kurulduğu yıllarda devletin katkısı azami derecede olmuĢtur. Devlet, o yıllarda organize sanayi bölgelerinin tüm altyapısını yaparak sanayi özendirme çabası içinde olmuĢtur. 1962‟den bu yana organi- ze sanayi bölgelerinin temel hedefleri de Ģöyle belirtilebilir:

Sanayi üretimini arttırmak, sanayi yatırımlarını özendirmek geri kalmıĢ bölge il- lerinin kalkınmalarını teĢvik etmek ve böylece bölgeler arası geliĢmiĢlik farklılıklarını ortadan kaldırmak, tarım alanlarının sanayide kullanılmasını disipline etmek, müĢterek altyapı tesisleriyle çevre kirliliğini önlemek, sanayiler arası etkileĢimi geliĢtirmek, ulu- saldan uluslar arası rekabete açılabilmek. (21)Dolayısıyla, organize sanayi bölgelerinin ülkemizde giderek yaygınlaĢmasının en önemli nedeni, organize sanayi bölgelerinin, dengeli kalkınmanın ve ĢehirleĢmenin önemli bir aracı olarak görülmesi ve desteklen- mesidir. Organize sanayi bölgesi uygulamasıyla, bir taraftan sanayinin ülke sathına dengeli dağılımı ve düzenli ĢehirleĢme hedeflenmiĢ, diğer taraftan da çevre kirliliği so- runları en aza indirilmiĢ, ihtisaslaĢmaya, daha örgütlü üretim süreçleri tasarlamaya, tek- noloji geliĢtirmeye ve kapasite artırımına dönük sanayileĢme desteklenmiĢtir. (22) Ül- kemizdeki II., III, IV., ve V. BeĢ Yıllık Kalkınma Planları ile çok sayıda organize sana- yi bölgesi kurulma kararı alınmıĢ ve çeĢitli teĢviklerle organize sanayi bölgeleri cazip

hale getirilmeye çalıĢılmıĢtır. Organize sanayi bölgelerinin önemini ve faydalarını gören sanayiciler de yatırım alanı olarak organize sanayi bölgelerini tercih etmeye baĢlamıĢ- lardır. Buna karĢılık kaynakları organize sanayi bölgelerinin sayı ve büyüklüğüne para- lel olarak arttırılamadığından, ödenek yetersizliği meydana gelmiĢ ve alt yapısına baĢla- nan çok sayıdaki organize sanayi bölgesi yatırımlarının uzun süre tamamlanamaması sonucunu doğurmuĢtur.

Tablo 40. 2004 Yılı Yatırım Programına Göre Yatırımı Devam Eden Organize Sanayi Bölgeleri‟nin Bölgelere Göre Dağılımı

Kaynak: Bilgin, 2004: 99

Tablo 41. 2004 Yılı Yatırım Programına Göre Yatırımı Devam Eden Organize Sanayi Bölgeleri‟nin Doluluk Oranları (%)

Bölge Doluluk oranı

Güneydoğu Anadolu Bölgesi 37

Marmara Bölgesi 33

Ege Bölgesi 53

Akdeniz Bölgesi 89

Ġç Anadolu Bölgesi 39

Karadeniz Bölgesi 29

Doğu Anadolu Bölgesi 11

Ortalama Doluluk Oranı 38

Kaynak: Bilgin, 2004: 99

Bölge Ġl Sayısı OSB Sayısı

Güneydoğu Anadolu Böl. 9 5 Marmara Bölgesi 11 11 Ege Bölgesi 8 11 Akdeniz Bölgesi 8 3 Ġç Anadolu Bölgesi 13 7 Karadeniz Bölgesi 18 15

Doğu Anadolu Bölgesi 14 5

Organize sanayi bölgelerine yatırım yapmak istemesine rağmen, organize sanayi bölgesi alt yapı yatırımlarının çok uzun yıllar sürdüğünü gören ve yüksek enflasyonist ortamda her geçen günü büyük kayıp sayan kuruluĢlarımız yeni bir model geliĢtirmiĢtir. Bu modelin adı “Kendi Organize Sanayi Bölgeni Kendin Yap” olmuĢ ve % 99 kredi alma imkanı varken, tüm altyapı ve sosyal tesis masrafları katılımcılar tarafından karĢı- lanarak yeni model organize sanayi bölgeleri kurulmaya baĢlanmıĢtır. Bu model halen uygulanmakta olup, ülkemizde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Bütçesinden kredi alarak kurulan organize sanayi bölgelerinin yanında, Bakanlığın izni ve denetiminde kurulup kredi almadan iĢletmeye geçen organize sanayi bölgelerinin sayısı her geçen gün art- maktadır. Bu model organize sanayi bölgelerinin arazi kamulaĢtırma dıĢındaki bütün altyapı ve tesis giderleri müteĢebbisler tarafından karĢılanmaktadır. Organize sanayi bölgeleri, 12.04.2000 tarih ve 4562 sayılı kanunun 15.04.2000 tarihle Resmi Gazete‟de yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile yasal bir mevzuata kavuĢmuĢtur. Organize sanayi bölgeleri, söz konusu kanunun 3. maddesi ile ; “Sanayinin uygun görülen alanlarda ya- pılanmasını sağlamak, kentleĢmeyi yönlendirmek, çevre sorunlarını azaltmak, bilgi ve biliĢim teknolojilerinden yararlanmak, imalat sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleĢtirilmeleri ve geliĢtirilmeleri amacıyla, sınırları taĢlı, (laçeli) arazi parçalarının gerekli alt yapı hizmetleriyle ve ihtiyaca göre tayin edilecek sosyal tesisler ve tekno- parklar ile donatılıp planlı bir Ģekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluĢturulan ve bu kanun hükümlerine göre iĢletilen mal ve hizmet üretim bölgeleri” olarak tanımlanmıĢtır.

Organize Sanayi Bölgeleri kuruluĢ Ģekline göre:

1. Bakanlık kredi desteği ile kurulan organize sanayi bölgeleri,

2. Bakanlık kredi desteğinden yararlanmayan organize sanayi bölgeleri,

3. Kısmen Bakanlık kredisi ile kısmen de organize sanayi bölgesindeki müteĢeb- bislerin finansmanı ile kurulan organize sanayi bölgeleri,

4. Özel organize sanayi bölgeleri, Ģeklinde sınıflandırılmıĢtır.

Organize sanayi bölgelerinin yer seçimleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafın- dan yayınlanmıĢ olan “Organize Sanayi Bölgeleri Yer Seçimi Yönetmeliği‟ne göre; çevrenin, doğal ve kültürel kaynakların korunması, diğer kurumların projeleriyle birlik- te, imar ve çevre düzeni planlarıyla uyumlu çalıĢmaların yürütülmesi kriterleri esas alı- narak yapılmaktadır.

Organize Sanayi Bölgeleri Faaliyet Alanlarına Göre de; 1. Ġhtisas organize sanayi bölgeleri

2. Karma organize sanayi bölgeleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Ġhtisas organize sanayi bölgesine ilk örnek, Ġstanbul Deri Organize Sanayi Böl- gesi‟dir. Daha önce Ġstanbul Kazlı çeĢme‟de bulunan ve kentin orta yerinde her türlü olumsuz koĢullarla faaliyet yürütün deri fabrika ve atölyeleri, büyük oranda daha çağdaĢ altyapı ve sosyal tesislerle donatılmıĢ Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi‟ne taĢınmıĢ- tır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki bu ihtisas organize sanayi bölgesinin doluluk ora- nı istenilen oranda gerçekleĢmemiĢtir. Deri iĢleyen (dabakhane) imalathanelerin büyük bölümü deri organize sanayi bölgesine taĢınırken, deri ve konfeksiyon atölyelerinin bü- yük bölümü, Kazlı çeĢme‟deki varlıklarını sürdürmektedirler. Bu durumun baĢlıca ne- deni, Tuzla Organize Sanayi Bölgesi‟nin kentin merkezine uzak oluĢu, Kazlı çeĢme‟nin kent merkezinde olması nedeni ile Pazar imkânlarının daha elveriĢli olması söylenebilir.