• Sonuç bulunamadı

yüzyıl’da süs bitkiler

Belgede Diyarbakır ekonomi tarihi 2 (sayfa 186-191)

1881 yılı Diyarbakırlı Bahçıvanlar (18).

DİYARBAKIR VE GÜL

19. yüzyıl’da süs bitkiler

Dr. Lamec Saad Diyarbakır 1890 yılı izlenimlerini şöyle anlatır:

Dicle kıyısı boyunca uzayan bahçeler, çeşitli nehir kollarının akmasıyla da, Diyarbekir’in güneyinde ve doğusunda verimli alanlar oluşturuyor. Bu verimli alan ilkbaharın gelmesiyle gül ve menekşe bahçesine dönüşmektedir. Halkın eğlence yeri olarak da Dicle kenarında Urfa kapı ile Dağkapı arasında bahçeler çok ünlüdür. (6).

Resmi devlet belgesi olan tarihi Diyarbakır salnamelerinde mamulat ve masnuat içinde menekşe şurubları bulunmaktadır’denmektedir (3/361).

Dicle nehrinin sağa ve sola temayül ede ede cereyan-ı tabiisinin teşkil etmekte olduğu cetveller o manzaraya başka letafetler vermekte ve bahçelerin bazısında huda- yi nabit menekşe çiçeği, yetiştirilen gül fidanları adeda birer gülzar-ı nükhet-i nisar-ı letafet teşkil edip bülbüllerin, tuyurun enva-ı nağamat-ı ferah efzası da da teşnif-i sevami eyler. Mevsim-i Rebinin bidayetinde menekşe ve nihayetinde gülistan mesireleri olur (5/84) denir). Diyarbakır salnameleri (7).

1869 senesine ait resmi devlet belgesi olan Diyarbakır salnamelerinde

Bahçelerde menekşe ve güllükler vardır ki; ilkbaharın ilkinde menekşe nihayetinde gül ve feryad-ı andelib zamanı hulul ederek temaşaları yüz göstermeye başlar (4/63, 270) (7).

Dahil ve haric-i şehirde bir hayli bağlar, bahçeler, güzel güzel mesireler ve köşkler mevcuddur. Hele mevsim-i baharda dağ ve Mardin kapıları haricindeki nüzhetgahlarda bahçelerin bazısında huda-yi nabit menekşe çiçeği, yetiştirilen gül fidanları adeda birer gülzar-ı nükhet-i nisar-ı letafet teşkil edip bülbüllerin, tuyurun enva-ı nağamat-ı ferah efzası da da teşnif-i sevami eyler (5/84) (7).

Arifi paşa seyahatnamesinde ‘Diclenin canibeyni pek latif bahçeciklerle müzeyyen olup (6) der.

Ziya Gökalp Diyarbakır menekşeleri ile ilgili şu güzel beyti söylemiştir: “Etmez bizim baharda delalet menekşeler

Yüz-pare top ile açılır nevbaharımız!”

Cumhuriyet dönemi süs bitkileri

Bölge bitki bakımından zengindir. En çıplak Karacadağda bile güzellikler vardır. Karacadağda D. Ü. Fen Fak Biyoloji bölümüne göre süs bitkisi olarak dağ lalesi, kan damlası, Linaria, Lathyrus, trahycarpus, lotus türleri vardır Süs bitkisi

olarak ağaçsı türlerden Cerasus, çalı formunda Rosa cinsinden bitkiler vs. yetişir. Karacadağda 254 bitki çeşidi vardır.

Diyarbakır’da süs bitkileri sanayiye de hizmet ediyordu.

Diyarbekir’in menekşe yağı ve gül yağı Diyarbekirli hacılarla beraber giderdi. İşte o Diyarbekir imalatı imbiklerde kaynatılarak yağı çıkarılırdı (8).

Çok kişi bilmez Diyarbakır’da yetişen menekşeler, hiçbir yerde yetişmezdi. Menekşe yetiştirmek için özel bahçeler vardı. Bizim de böyle bir Menevşelik diye bahçemiz vardı. Babaannem menekşe çay vardı. Mis gibi menekşe çayının tadını bile hatırlıyorum. Bahar geldiğinde çocuklar deste deste menekşe yapar ve satarlardı. Diyarbakır şivesiyle ‘Mor menevşe. Mor menevşe’ diye bağırırlardı (9).

Abdüssettar hayati Avşar, yatsı namazından sonra konaklardaki musiki gecelerini şöyle anlatır.

Muhammedi güllerinin, top reyhanların, ıtırların, katmer kadifelerin, menekşelerin, leylakların, zanbakların, şebboyların, kılıflarının, nergizlerin, sümbül- lerin, yaseminlerin, zerleylakların ve diğer bir çok çiçeklerin birbirine karışmış kokularını almak için havayı koklar, teneffüs eder, fıskiyelerden dökülen suların şırıltılarını dinler ve kandillerin, avizelerin, fanusların etrafında daireler çizerek dönen çeşitli şekiller meydana getiren, aleve atılıp yanan pervaneleri seyrederdik. Şair, bestekar ve icrakarlar havuz başındaki tahtalara, sazendelenlerle yanlarındaki kanepe ve koltuklara eyvana karşı oturup yerlerini alıp eğlenceyi başlatırlardı (10).

Diyarbakır’da çiçekçilik devletçe desteklenirdi, sergiler düzenlenirdi

1932 Gül ve çiçek sergisi 1932-Vali Faiz Ergun sergide (11)

1936 yılında H. Basri Konyar’ın kaleme aldığı Diyarbakır yıllığında 1932 senesinde Diyarbekir halkevi tarafından açılan sergide cins itibarile teşhir edilen çiçekler şunlardır:

Sardunya, Hüsnü Yusuf, Karanfil, Arslan ağzı, Hercai menekşe, Ful, Nişan çiçeği, Brağonya, Begonya, Küpe, Gilye, Ortanca, Zambak, Telgraf, Itır, Şebboy, kamelya, Flördamur, Düğme, Mercan, Gündüz safa çiçeklerile Kuşkonmaz, Kaynana dili, Mevlevi külahı, Frenk inciri, Palmiye, Çam, Mazı, Limon, Taflan, Zakkum, Şimşir, Katran, Kana ve lastik gibi muhtelif nebatatı tezyiniyeden ibarettir. (11).

Şehrin hemen bütün evlerinde daha bir çok çiçek nevilerine tesadüf edilmektedir., denir.

1936’da Basri Konyar şunları söyler:

Diyarbekir’in binbir renkli bir şark halısı gibi Dicle kıyısına uzanan gül ve menekşe bahçelerinde meyvanın türlüsü yetişir. Diyarbakır’ın menekşe tarlaları

bu ağaçların temiz ve serin gölgelerine sığınmıştır. (12).

1936 yılında H. Basri Konyar’ın kaleme aldığı Diyarbakır yıllığında.

Fatih paşa camile karakolunun iç duvarlarında müşahede edilen çinilerde mevcut nakışlardan ve hususile gül, karanfil, sünbül vs. çiçek resimlerinden bahçıvanlığın tezyinat şubesini teşkil eden bu bedii sanatların eskiden beri bu havalide malum olduğu istidlal olunmaktadır (. s. 147).

Hani ve Lice havalisinde ehemmiyetle yetiştirilen güller ticaret maksadile vilayet merkezine sevk olunuyordu (s. 148).

1937yılı

1937 yılına ait bir kitapta Hemen her evin avlusunda çok temiz ve çok saf bir su olan Hamravat suyu akar. Bu avlular geniş havuzlar ve türlü çiçeklerle süslüdür’denmektedir.

Şehrin parkları, Dağ kapı dışında Halkevi parkı ve ordu evi, Halkevi bahçeleri, şehir içinde Melek Ahmed ve belediye bahçelerile hükümet bahçesidir. (13).

1937 yıllarına ait bir kitapta’Diyabekirliler gül ve çiçek yetiştirmeğe çok önem vermektedirler. Şehrin heman bütün evlerinde avlular, havuz başları muhtelif çiçeklerle süslüdür. Halkevinin her ilkbahar açdığı çiçek sergileri büyük bir ilgi ile karşılanmaktadır. Şehirde 25 türlü gül yetiştirilir. Şehrin dışındaki bahçelerde geniş menekşe tarlaları vardır. Mevsiminde kilolarla menekşe kurusu satılır. Çiçek ve menekşe şurupları, çayları ve bilhassa harır adı verilen şurup yalnız Diyarbakır’a mahsustur

Bin bir renkli bir şark halısı gibi Dicle kıyısına uzanan gül ve menekşe bahçelerinde meyvanın türlüsü yetişir. (13).

10-11-1937 tarihinde Ülke dergisinde İbrahim Tokay şunları yazar:

Diyarbakır halkı zevk-i selim sahibi ve ehli tabiat olduklarından herkesin evinde ufak veya büyük çiçek bahçesi;mis gibi güller, baygın mıenekşesi vardır. Salonlarında havuzlu fiskiyeler etrafında çiçek saksıları dizilidir, demektedir (12).

1938 yılına ait bir kitapta

Hemen her evin avlusunda çok temiz, çok saf bir su olan (Hamravat) suyu akar. Bu avlular geniş havuzlar ve türlü çiçeklerle, ağaçlarla süslüdür.

Diyarbakır’ın Dicle’ye bakan eteğinde geniş bahçeler ve menekşe tarlaları uzanır. Bu bahçelerde her türlü meyve ve gayet sulu şeftaliler yetişir’denmektedir. (14).

1958 – 1962 arası

Dr. Abdullah Süheyl Baran anılarını anlatıyor:

Arkadaşlarımın ‘aşêf adına yaptıkları tek şey, nisan mayıs ayında bahçelerden yabani menekşe toplayıp destesini 25-50 kuruşa, Dörtyol’da veya Gazi caddesinde satmaktı. Bu da nedense sadece erkek çocukların işi idi.

Bu menekşeler çok güzel kokardı. O zamanlar Diyarbakır’da hiç çiçekçi yoktu. Hevsel’den toplanan menekşe ve bazen köylülerin getirdiği sarı renkli kardelenler dışında çiçek satıldığını hatırlamıyorum. (15).

Günümüze yaşlılar hariç, bizler gibi yeni nesil hiçbir Diyarbakırlı bilmez ki Diyarbakır’da menekşe tarlalarının olduğunu ya da rengarenk gül karanfil bahçelerinin olduğunu bir zamanlar Diyarbakır’da karanfil çayından başka çayın içilmediğini. (16).

Günümüzde süs bitkileri

Geçmişteki günleri hatırlatan bir sokak ismi

Şeyhmus Diken Dağlara Bahar Gelende diyerek konuya parmak basar: Bahar gelende bizim buralara;

Gülün telaşı lalenin yabani olarak bitmesinden kaynaklı kendi kıymetinin bilinmemesinedir. Yoksa laleye de yer var bu diyarlarda, güle de! Çünkü gül de, lale de bilir ki; Diyarbekir’in dört etrafı menekşe ve nergis’dir (17).

Hevsel çiçekleri

Mehmet Mercan Diyarbakır’da Hevsel çiçeklerini anlatıyor :

Hevselde bazı bahçelerde sadece gül, menekşe, nergiz üretilirdi eskiden. Mardin yolunun üzerindeki kayalardan Hevsel’i seyrettiğinizde, muntazam parsellere bölünmüş rengarenk görünürdü bahçeler. Kimi mor, kimi kırmızı, kimi beyaz, kimi yemyeşil… Bu renklerden bilirdik hangi bahçede menekşe, hangi bahçede gül, hangi bahçede nergiz yetiştiğini… (18).

Kadri Göral Hevseldeki çiçek tarlalarına örnek olarak yer yer gelincikler, sarı çiçekler, Sarısu nergizleri, hatmi çiçekleri ve papatyalardan bahseder (12).

Musikide menekşe ve karanfil

Esfel Bahçesine Menekşe Ektim

Esfel Bahçesine Menekşe Ektim Yar diye sevdanı yıllarca çektim Söz verdin haniya sen gelecektin Gelmedin sen bilmedin sen Esfel bahçesinin çiçeği solmuş Yar diye sevdiğim ellerin olmuş Gönlüme şimdi de kederi dolmuş Gelmedin sen bilmedin sen

Bağlantı

Bir zalim derde düştüm Görmedin sen bilmedin se

Karanfil Eken bilir

Karanfil eken bilir malamın Bu aşkı çeken bilir malamın Yeşil berde üstüne malamın Sarılıp yatan bilir malamın

Bağlantı

Yandırdın beni canım cananım Soldurdun beni canım cananım Karanfil eker misin malamın Bu aşkı çeker misin malamın Bana ettiklerini malamın

Ahrette çeker misin malamın (C. Güzelses)

Belgede Diyarbakır ekonomi tarihi 2 (sayfa 186-191)