• Sonuç bulunamadı

ESFEL (HEVSEL) BAHÇELERİ VEDAT GÜLDOĞAN *

Belgede Diyarbakır ekonomi tarihi 2 (sayfa 90-97)

ve XVII. Yüzyıllarda Diyarbakır Eyaletine tabi Sancakların idari Statüleri”, Ziya Gökalp

ESFEL (HEVSEL) BAHÇELERİ VEDAT GÜLDOĞAN *

Asıl adı Esfel olup, bazıları tarafından “Hevsel” diye adlandırılan Esfel bahçeleri Dicle nehri kenarında bulunmaktadır. Bu bahçeler, Keçi Burcu’nun üzerine çıkıp seyredildiğinde parsellere ayrılmış olduğu görülecektir.

Mardin Kapısı’ndan on gözlü köprüye kadar olan Esfel bahçelerinin tamamı parsellenmiş olup toplam 5055 dönümdür. Zamanla Dicle nehrinin yatak değiştirmesinin sonucu arazi fazlalaşmış olup takriben 6500 dönüm civarındadır. Esfel bahçelerinin tespit edebildiğim parsel isimleri şunlardır:

1-Sulu Menekşelik 49-Büyük İspahtahir 2-Tahir Ağa 50-Beyaz Encümen 3-Biber Efendi 51-Derin Encümen 4-Ketenciler 52-Uçürüm 5-Medine Yeri 53-İlhan Hanım 6-Soğuk Pınar (Savoğ Pınar) 54-Divan Efendi 7-Mayıs Bahçesi 55-Zambur 8-Çerkezoğlu 56- Şeyhmusoğlu 9-Bağ Bağı 57-Halepli Bahçesi 10-İkinci Ketenciler 58-Çukur Bahçe 11-Numan Bey 59-Veli Begler 12-Topal Tümo 60-Eşek Meydanı 13- Vahap Ağa 61-Mifrak 14-Şehnaz (Şahmaz) 62-Boklu Bahçe 15-Kadir Ağa 63-Bezirler 16-Hazine Odası 64-Yoncalar 17-Ali Bali 65-Hacı Recep 18-Küçük Minas 66-Leylak Bahçesi 19-Büyük Minas 67-Vişnelik 20-Cinali 68-Şeftalilik 21-Kiremitlığ 69-İnce Diller

22-Acem Gölü (Ucem Göülü) 70-Kaniya Güzel (Kaniya Göze) 23-Helvacı Bağı 71-Güller

24-Şettahlar 72-Şarbot 25-Osman Ağa 73-Hacı Ömer 26-Küçük Çerkez 74-Kaniya Keçe 27-Gez Bülbülü 75-Gam Götürmez 28-Küçük Ketenciler 76-Ali Keşkül 29-Büyük Ketenciler 77-Hamre 30-Keşiş Tarlası 78-Yağlı Dere 31-Büyük Kabakulak 79-Kara Ağaç *(Araştırmacı Yazar)

32-Küçük Kabakulak 80-Küçük Bahçe 33-Medikan 81-Davut Ağa 34-Çobanlar 82-İmam Yeri 35-Seküler 83-Altun Bahçesi 36-Yamaçlar 84-İsmail ağa 37-Savacak 85-Göksü Güzel 38-Kömürcüoğlu 86-Pehlivan 39-Salolar 87-Kızlar Pınarı 40-Çifthavuzlar 88-Şerteneler 41-Çuhadaroğlu 89-Belhan

42-Hüseyin Paşa 90-Kaniya Kundura 43-Hacı Haydar 91-Bilal Efendi 44-Kayadibi 92-Orta Encümen 45-Künceli 93-Kaniya Mahkuma 46-Kuşdili 94-Melhan

47-Palo Beğ 95-Hilal Hanım

48-Zincir Kıran 96-Kaniya Kera (Eşek Çeşmesi) Parsel İsimlerinden de anlaşılacağı gibi bazı parseller sahiplerinin ismiyle, bazıları burada yetiştirilen sebze, meyve isimleriyle anılmaktadırlar. Bu isimler de gösteriyor ki bu parsellerde yetiştirilen sebze ve meyveler, şehrin sebze ve meyve ihtiyacının karşılandığı bahçelerdir.

Sebze ve meyve ambarı Esfel bahçeleri: Esfel bahçeleri erik, kaysı, vişne,

şeftali (kummalı), badem, ceviz, dut, kiraz ağaçlarının bulunduğu, sebze olarak marul (has), lahana, biber, patlıcan, kavun, karpuz, çilek, bamya, sarımsak, domates, salatalık, kıttı, soğan, maydanoz, sarımsak, kabak, fasulye, semizotu, ıspanak gibi sebzelerin yetiştirildiği bahçelerdir. Bunların dışında, parsel ve sulama kanallarının kenarlarında Dereotu, Toluk (Ebegümeci), Delibardağan, Kazayağı, Ağbandır, Pırpırın (Semizotu) gibi hoş kokulu yenecek otlar da yetiştirilirdi.

Burada yetiştirilen meyve, sebze ve otlar, Esfel bahçelerinde çalışan kadın işçiler (Bunlara Aşefçiler denir) tarafından toplanarak bahçe sahipleri adına sebze ve meyve komisyoncularına teslim edilirdi. Kendileri için topladıkları hasarlı sebze ve meyveler ile otları seyyar pazarlarda satarlardı.

Bilhassa iştah açıcı, hazımsızlığı gideren, öksürük kesici, esans yapımında kullanılan, yemek ve salatalara tatlandırıcı olarak katılan ve yaprakları güzel koku veren bir süs bitkisi olan reyhan ile çok güzel kokulu menekşeler de yetiştirilirdi Menekşeler toplanma zamanı geldiğinde toplanır, şehir merkezinde ve sokaklarda satılırdı Toplanıp kurutulan menekşenin çok güzel çayı yapılırdı. Bu çayın yapılışı bildiğiniz çayın yapılışı gibidir. Hoş kokulu ve yeşil renkte olan menekşe çayı kanı temizler ve nefes yollarını açar hatta gırtlak kanserine iyi geldiği söylenir.

Ziya Gökalp Diyarbakır menekşeleri ile ilgili şu güzel beyti söylemiştir: “Etmez bizim baharda delalet menekşeler

Yüz-pare top ile açılır nevbaharımız!”

Bu menekşelerden ayrıca çok güzel likör yapılırdı. Dr. Lamec Saad 1890 tarihinde Diyarbakır gezisi sırasında yaptığı tespitlerinde Esfel bahçeleri ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Özellikle meyveler çok lezzetli kaysı ve üzüm bu meyvelerin en ünlüleridir. Bu verimli alan ilkbaharın gelmesiyle gül ve menekşe bahçesine dönüşmektedir. Halkın eğlence yeri olarak da Dicle kenarında Rum kapı ile Dağ kapı arasında kalan bahçeler çok ünlüdür. Özellikle sonbahar aylarında kadınlı erkekli guruplar buraya gelerek bir kadeh rakı eşliğinde eğlenmektedirler… Burada çeşitli çalgılar eşliğinde şarkılar söylenip rakılar içiliyor. Üzümden yapılan ve kırmızı olan Diyarbakır rakısı çok ünlüdür. Trabzon’a gitmek üzere şehirden ayrılırken bir dostum bana dört şişe vermişti.” (Sechzehn Jahra Als Quarant’anearzt in der Türkei, Berlin1914).

Bülbül sesleri arasında mesire yeri Esfel bahçeleri: Bu bahçelere gelenler

beraberlerinde getirdikleri yiyecekleri buradaki ağaçların serin gölgesinde yerler. Burada çalgılar çalınır, türküler ve şarkılar söylenir, halaylar oynanırdı Bu bahçelerde bulunan çeşitli türlerdeki kuşlardan bilhassa bülbül güzel sesli okuyuculara adeta eşlik etmekteydi. Buna bir misal olarak Esfel bahçelerinin birinde, Diyarbakır Halk Musiki Cemiyeti başkanı Celal Güzelses ve müzisyen arkadaşları müzik icra ederlerken bir bülbülün gelip kendilerine nasıl eşlik ettiğini o meclise kanunuyla eşlik eden Abdülhaluk Ocak şöyle anlatıyor: “Yıl 1938, bir ilkbahar sabahı idi. Günlerden Cuma’yı Cumartesi’ne bağlayan gece, güzel bir gece yaşamak üzere arkadaşlarla birlikte Hacı Paşa (Hacı Özbay)’nın köşküne gittik, çınar ağacının altındaki düzlükte oturarak alemimize başladık.

Bir yanda yemek hazırlıkları (etli bulgur pilavı, salata, ayran), bir yanda ise kebaplar şişleniyor, o güzelim bahçede bulunan çeşit, çeşit meyve ağaçları, kavak, çınar, söğüt dalları birbirine girmiş, sanki bizleri selamlıyorlar, gün akşama doğru yaklaşıyor artık, akşamın mehtabı ise coşkun Dicle sularını örtercesine selamlıyor, o geceye bambaşka bir güzellik katıyor, karşıki yamaçlar susmuştu. Çünkü bütün dağ, taş o gece Celal’i dinliyordu. Artık arkadaşlar kendilerinden geçmiş, her biri bir yere dalmışlardı.

Celal birdenbire:

Hani Hasanlar (berber Hasan Tuncay), Saitler (berber Sait), Hüseyinler, hasta Sait’le Ahmikeler (Ahmet Yüksekses, Celal Bey’in hocası), Garabet (Bube Menekşe) ile Eyüpler. Hiç birinden ses yok, hepsi kendilerinden geçmiş, mehtabı seyrediyorlar ve yalnız yeryüzüne heyecan veren ve o güzelim mehtap o yemyeşil ağaçlar, yapraklar, sular coşuyor ve konuşuyordu. Artık gün ağarmaya başlamak üzere. Etraf bir sükunet içinde, Celal’dan bir ses bekliyorlar.

Ben kanunumu aldım ve yanında oturdum. Bir giriş yaptım ve segah makamına bağladım. Celal yine akşamki gibi etrafı inletiyor, kuşlar cıvıl, cıvıl konuşarak cevap veriyorlardı. Uzakta bir kuş sesi, bu ses bambaşka bir ses, kuş sesi

değil bu ses, bülbül sesi, kendilerini tutamayan bir çift bülbül, daldan dala, ağaçtan ağaca, taştan taşa konarak nihayet bize doğru yaklaştılar. Bizim oturduğumuz çınar ağacının üstüne kondular, onu dinliyorlardı. Ben bir ara:

“Celal, şu ağaçtaki bir çift bülbül bizleri dinliyor” dedim Celal başını kaldırdı:

“Ya hayvan, ne istersin, al sana bir saba”. Bir de segah yaptı bülbül cevap verdi. O söyledi, bülbül cevap verdi, ben çaldım o söyledi, sanki karşılıklı konuşuyorlardı. Birdenbire ağaçtaki bülbül kendini tutamayarak Celal’in önüne indi. Ağaca bakarak ötmeye devam etti.

Celal:

Söyle hayvan söyle bakalım, ben yoruldum, sen öt ben dinleneyim. Sen söyle ben çalayım,

Sazlarımızı yere bıraktık, hayvan ise bizden uzaklaştı, bizlerde yavaş, yavaş yola koyulduk. İşte yalnız ben değil o günkü arkadaşlar da bu hadiseye şahit oldular”.

Diyarbakır türkü ve şarkılarında Esfel bahçeleri: Diyarbakır musiki

folklorunda ayrı bir yeri olan Esfel bahçeleri türkü ve şarkılarda söz dizileri olmuştur. Bu türkü ve şarkılarımızdan birkaçının sözleri şöyledir:

Esfel Bahçesine Menekşe Ektim

Esfel Bahçesine Menekşe Ektim Yar diye sevdanı yıllarca çektim Söz verdin haniya sen gelecektin Gelmedin sen bilmedin sen Esfel bahçesinin çiçeği solmuş Yar diye sevdiğim ellerin olmuş Gönlüme şimdi de kederi dolmuş Gelmedin sen bilmedin sen

Bağlantı

Bir zalim derde düştüm Görmedin sen bilmedin sen

Esfel’in Bahçaları

Esfelin bahçaları digel yar digel yar zalim yar Kolunda bohçaları digel yar digel yar zalim yar Oturmuş ders veriyor digel yar digel yar zalim ysr Ne yaman hocaları digel yar digel yar zalim yar Evli beden hoş beden digel yar digel yar zalim yar Yarim gelmiyor neden digel yar digel yar zalim yar Yıkılsın Mardin kapı digel yar digel yar zalim yar Beni yârimden eden digel yar digel yar zalim yar Urfa kapıdan çıktım digel yar digel yar zalim yar Sarı kızdan su içtim digel yar digel yar zalim yar Eşittim yar yad olmuş digel yar digel yar zalim yar Kendime kefen biçtim digel yar digel yar zalim yar

Esfel’i duman almış

Oğul bu gün…Esfel’i duman almış Havar yandım zalim yandım

Oğul bu gün…Yedi yıl hasret çeksem unutmam anam Ben seni zalin seni kâfir seni

Yar bu gün… Yedi yıl hasret çeksem Vala(h)… Unutmam anam ben seni

Zalim seni k

Esfel bahçeleri

Belgede Diyarbakır ekonomi tarihi 2 (sayfa 90-97)