• Sonuç bulunamadı

Yüksek Yapı Kavramı ve Tanımı .1 Yüksek Yapı Tanımı

YÜKSEK BİNALARDA YANGIN GÜVENLİĞİ

2.1 Yüksek Yapı Kavramı ve Tanımı .1 Yüksek Yapı Tanımı

Yüksek yapı tanımlamasında NFPA(National Fire Protection Association) ise, zaman içinde bazen yedi bazen de yedi kattan fazla kat sayısını olarak belirt-mektedir. Sprinkler yasası için 1988 Los Angeles’daki The First Interstate Bank yan-gınından değerlendirmeler geniş olarak yapılmıştır. Yüksek yapı, 23 metre ve daha fazla yüksek statüsünde olanlardır. Tanımlamaya göre en üst ve en alt seviyeye itfaiyenin ulaştığı alanlardır.

Başka araştırmalarda yüksek yapı, itfaiye merdivenlerinin yetişemediği yük-seklikte katları olan yapılar olarak tanımlamaktadır. 2002 yılında çıkan Yangın Yö-netmeliğimiz yüksek yapıları, 21.50 metre yüksekliğe bina yüksekliği ve 30.50 metre yüksekliği ise yapı yüksekliği olarak tanımlamaktadır.

2.1.2 Yüksek Yapıların Tarihsel Gelişimi

Yüksek yapıların tarihi Dünya ve Türkiye ölçeğinde iki başlık altında ince-lenmiştir.

2.1.3 Dünya’da Yüksek Yapıların Tarihsel Gelişimi

1870’lerde yüksek yapıların ortaya çıkmasından beri dizayn ve yapımlarında bir dönüşüm olmaktadır. Yüksek yapıların gelişimi Amerika Kıtası’ında ve Birleşik Devletlerde başlamaktadır. Birleşik devletlerde üç aşama görülmektedir.

1870-1930 yılları arasında yapılan yüksek yapılar birinci kuşaktır. Bu binalarına dış duvarları bazen dekoratif amaçlarla dökme demir eklenmesine rağmen taş veya tuğladan oluşmaktadır. Döşemeler ahşap ve kirişler için çelik ve dövme demir kulla-nılırken kolonlar dökme demirden inşa edilmekteydi. Asansör boşlukları çoğu kez duvarla çevrilmezdi. Bir apartman katından kaçmanın tek yolu her katta metal kap-lanmış bir ahşap kapı ile korunan tek bir merdivendi. Yüksek binaların inşaatında kullanılan çeliğin korunması için belirlenmiş bir standart yoktu.

1920-1940 yılları arasında yapılan yüksek yapılar ikinci kuşaktır. II. Dünya Sa-vaşından önceki binalar genellikle çelik iskeletli yapılardı. Döşeme yapısı yanmaz malzemeden çelik, beton veya pişmiş toprak malzemedir. Bu malzemeler ısının di-ğer katlara yayılmasını yavaşlatmaktadır. Konstrüksiyon ağırdı fakat daha hafif bir alternatifi yoktu. Yönetici odaları ve yemekhaneler çoğu kez yüksek miktarda ahşap ile kaplanmasına rağmen yangın yükü düşmüştür. Bu dönemde, yangın süresince yapısal elemanların çökme ihtimalini azaltan yanmaz yapı malzemelerinin kullanımı, dikey şaftların korunaklı çıkışlara çevrilmesi, kompartmanlama gibi gelişmeler gö-rülmektedir.

İkinci Dünya Savaşından sonra yapılan yüksek yapılar üçüncü kuşaktır. Bu dönem günümüze kadar gelmektedir. Yapıların taşıyıcı malzemesi çelik, betonarme ve karma malzemedir. Bu dönemde yangın korunumu gelişmiş, standart ve yönet-meliklerle desteklenmiştir. Ayrıca yüksek yapılarda malzemede hafifleme görülmek-tedir. Uygulanan standartlar birçok yüksek yapıda sprinkler sisteminin kurulmasını sağlamıştır.

2.1.4 Türkiye’de Yüksek Yapıların Tarihsel Gelişimi

Türkiye’de yüksek binaların 2. Dünya Savaşı sonrasında gündeme geldiği gö-rülmektedir. Bu gecikmenin arkasında Türkiye’nin birinci derece deprem kuşağında bulunması önemli bir rol oynamaktadır. Ancak zamanla diğer ülkelerde yüksek bina yapımını gerektiren çeşitli faktörlerin ülkemizde de oluşması ve gelişen teknoloji yüksek bina yapımını zorunlu hale getirmiştir.

Ülkemizde önceleri otel ve iş hanı olarak ortaya çıkan yüksek binalara daha sonra konut, öğrenci yurdu ve büro gibi değişik fonksiyonlu yüksek binalar da ek-lenmiştir. 1975-1985 yılları arasında yapılan yüksek binaların kat sayılarında biraz daha artış görülmüş ancak ekonomik ve politik nedenlerden dolayı çok sayıda yük-sek bina yapılamamıştır. Büro ve otel binaları dışında öğrenci yurdu ve konut

binala-rına da ağırlık verilen bu dönemde, binalar 30 kat yüksekliğe yaklaşmışlardır. 1985’e kadar Türkiye’de yaklaşık 15 adet yüksek bina yapıldığı kaydedilmiştir.

1980’li yıllardan itibaren Türkiye’nin dış ülkelere açılma politikasına paralel ola-rak iş hacminin artması ve turizm alanındaki gelişmeler, önceliği İstanbul ve Ankara almış büyük şehirlerde yüksek bina yapımını hızlandıran faktörler olmuştur. Ayrıca yüksek binalar konusunda yapı kuralları konmaması ve yürürlükte olan imar kanu-nundaki eksiklikler, bu tür binaların batıdaki örneklerine benzer kalite düzeyine ulaşmasını da engellemektedir.

Ülkemizde 1985-1990 arası dönemde ekonomik, sosyal, kültürel ve teknolojik gelişmeler sonucu, yüksek binaların sayısındaki artışın yanı sıra, nitelikleri de geliş-me göstermiştir. 1985’ten sonra gerçekleştirilen yüksek binaların çoğu İstanbul’da yoğunlaşmıştır.

Bunlardan iş ve ticaret merkezleri ile oteller mevcut şehir dokusu içinde, Tak-sim’den Büyükdere Caddesi boyunca Ayazağa’ya doğru uzanan bölgede yer almak-tadır. Ayrıca Beşiktaş, Ataköy ve Zeytinburnu gibi bölgelerde otel ve iş merkezi, ge-ne Ataköy ve Halkalı gibi bölgelerde de çok katlı konut projeleri yapılmıştır.

1985’ten sonra gerçekleştirilen yüksek bina projelerinin hem tek fonksiyonlu, hem de değişik fonksiyonları içine alan kompleksler olduğu görülmektedir. Tek kütle olarak düzenlenen yüksek binalar sadece otel, büro ve konut gibi fonksiyonları ba-rındırırken, değişik fonksiyonları içine alan karma kullanımlı binalar Ak merkez örne-ğinde olduğu gibi genellikle büro ve otel/konut fonksiyonlarını beraber yüklenmekte-dir.

1980’lerden sonra yüksek bina gereksinimine paralel olarak, bu binaların ya-pımında yüksek teknoloji kullanımı da zorunlu hale gelmiştir. 1990 yılından itibaren 80’li yıllarda proje halindeki bazı yüksek binaların gerçekleşme aşamasına girdiği görülmektedir.

Resim 3. Sabancı Center, İstanbul Resim 4. Maya Akar İş Merkezi, İstanbul

Resim 5. Yapı Kredi Plaza D Blok, İstanbul Resim 6. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Binası, Ankara

Bu örneklerin yanı sıra başta büyükşehirlerde yüksek binalardan oluşan toplu konutların da yapıldığı görülmektedir. Bunlara örnek verecek olursak; Sabancı Cen-ter(resim 3), Maya Akar İş Merkezi(resim 4), Yapı Kredi Plaza(resim 5), Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı(resim 6).

Bugüne kadar yapılanlara ek olarak, günümüzde halen yapımı devam etmekte ve henüz tamamlanmış olan birçok yüksek bina bulunmaktadır. Halen yapımı devam etmekte olan ve uzunluğu 287 metre olan Skyland İstanbul projesi Türkiye’nin en uzun yapısına sahiptir.