• Sonuç bulunamadı

1.4. Hazır Giyim Sektöründe Rekabetin Dayanak Noktaları

2.1.4. İşletmelerde Performans Boyutları

2.1.4.1. Verimlilik

Verimlilik genel olarak, bir üretim ya da hizmet sisteminin ürettiği çıktı ile bu çıktıyı yaratmak için kullanılan girdi arasındaki ilişkidir. Bu nedenle verimlilik, çeşitli mal ve hizmetlerin üretimindeki kaynakların emek, sermaye, toprak, malzeme, enerji ve bilginin etkin kullanımıdır. Yüksek verimlilik, aynı miktar kaynakla daha çok üretmek ya da aynı girdiyle daha çok çıktı elde etmektir. Bu ilişki, genellikle aşağıdaki gibidir (Özdamar, 1988: 11).

Çıktı (Üretim faktörleri kullanımıyla elde edilen ürün) Verimlilik =

Girdi (Üretimi gerçekleştirmede kullanılan tüm kaynaklar)

Terim olarak verimlilik; herhangi bir üretim süreci sonunda, belli bir dönemde elde edilen çıktının (ya da çıktılar toplamının), bu amaçla aynı dönemde kullanılan girdiye (ya da girdiler toplamına) oranlanması yoluyla hesaplanan bir değerdir. Verimlilik; ulusal ölçekte yaşam standartlarının bir belirleyicisi iken, işletme ölçeğinde ise rekabet gücünün bir belirleyicisidir. Rakiplerinden daha yüksek verimlilik oranlarına sahip bir işletme bunu fiyatlarına yansıtarak pazar payını artırabilir ya da daha yüksek kâr elde edebilir (Stevenson, 2007).

Milli Prodüktivite Merkezi verimliliği; bir üretim ya da hizmet sürecinin belli bir dönem sonunda üretilmiş olan ürün ve hizmetlerle (çıktı) bu üretimi gerçekleştirmek amacıyla kullanılan üretim kaynaklarının (girdi) birbirine

oranlanmasıyla elde edilen bir katsayı olarak tanımlamaktadır (Top, 2002: 31; Gülcü, 2001: 115).

İşletmeler açısından verimliliği arttırmanın 3 yolu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, çalışanların işlerinde daha sıkı çalışmasıyla ilgilidir. Bu ise, işletmenin bilgi ve beceri geliştirmeye daha fazla zaman, para ve efor harcamasıyla mümkün olur. İkinci olarak işletme, daha iyi donanım, araç-gereç, bilgisayar, sistem ve teknolojiye yatırım yapabilir ve böylece işleri daha kolay ve daha hızlı hale getirerek verimliliği arttırılabilir. Üçüncü olarak ise, işletme, çalışma gruplarının iş akışlarını, daha basit yapabilecek biçimde yeniden düzenleyebilir (Helms, 1996: 5).

Verimlilik, işletme yönetimine, örgütü günü gününe üretim bölümleri itibariyle izleyebilmesi, üretim planlamasında sapmaların teşhis edilmesi ve düzeltilmesi imkânlarını da vermektedir. Öte yandan, birçok sektörde işletme giderlerinin önemli bir kısmını iş gören giderlerinin oluşturduğu düşünüldüğünde; işletme yönetiminin, verimlilik artışı, analizi ve denetimi yoluyla bu giderlerin etkenlik derecelerini yükselteceği, böylelikle de bir bütün olarak firma performansının artacağı söylenebilir (Barış, 2007: 49).

2.1.4.2. Kalite

İşletmelerde mal ve hizmetin çok miktarda ve düşük maliyetle üretilmesi ya da firmanın kârlı olması, küresel rekabet ortamında işletmenin yaşamını devam ettirebilmesi için yeterli olmayabilir. Bir başka deyişle, günümüzde işletmeler giderek küreselleşen pazarlarda yoğun rekabet koşulları altında faaliyetlerini sürdürmektedirler. Pazar yapısının sürekli değişmesi, uzun süreli devamlılıklarını sürdürmek isteyen işletmeler için bir tehdit unsuru oluşturmaktadır. Bu nedenle, rekabet üstünlüğü elde etmek isteyen işletmelerin başarısı, tüketicilerin artan ve giderek sınırsızlaşan ihtiyaç ve isteklerini ekonomik bir şekilde karşılayabilmelerine bağlıdır. Bu ise, tüketicinin beklediği ürün kalitesinin arttırılmasıyla sağlanabilir (Güleş, 2000: 88).

Ayrıca bir ürünün kalitesi, tüketici gereksinmelerini olanaklı olan en ekonomik düzeyde karşılamayı amaçlayan tasarım, uygunluk, kullanım boyutlarının birleşimi olup nicel ve nitel ifade edilen öğelerin toplamıdır. Tanım değerlendirildiğinde kalite ölçümleri tasarım, uygunluk ve kullanım boyutları ile ilgili belirlenmiş ölçütler

aracılığıyla yapılmaktadır. Ayrıca kalite performansı değerlendirilirken, kaliteyi ekonomik düzeyde elde edebilmek için kalite maliyetlerinin göz önünde bulundurulması ve maliyetlerle ilgili ölçütlerin belirlenmesi gerekmektedir (Demirbaş, 2012: 14).

Bir şirketin kaynaklarının verimli kullanımını sağlayan, ürün ve hizmetlere kullanım uygunluğunu kazandıran, müşteri gereksinimlerine uygun üretim ve hizmet anlayışını gerçekleştiren bir olgu olan kalite kavramı, son zamanlarda şirket performansının belirlenmesinde önemli bir gösterge haline gelmiştir. Günümüz rekabet ortamında, şirketlerin başarılı olabilmeleri için artık bir zorunluluk haline gelen Toplam Kalite Yönetimi (TKY) uygulamalarında da, şirket içi ve dışı faaliyetlerin istatistiksel ölçüm teknikleriyle sürekli izlenerek, Kaizen felsefesine uygun bir biçimde sürekli yenilik ve geliştirme faaliyetleri yapılmaktadır. TKY’de “Ölçülemeyen şey, iyileştirilemez” görüşünden hareketle, kalite performans boyutu, şirketlerin küresel pazarlarda marka oluşturma bilincinin yanı sıra, müşteri istek ve ihtiyaçlarını sürekli olarak karşılayabilmesi için en önemli faktörlerden biri haline gelmiştir (Zerenler, 2003: 226).

Üretimde ortaya çıkan hatalar ürün kalitesini ve üretim verimliliğini olumsuz yönde etkilemekte, aynı zamanda üretim maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle işletmelerde kalite birimlerinin, öncelikle kalite hatalarının ortaya çıkmasını önlemek amacıyla çalışmalar yapması gerekmektedir. Kalite birimlerinin daha sonraki faaliyetleri ise alınan tüm önlemlere rağmen eğer üretimde bir hata çıkarsa bu hatanın en kısa zamanda fark edilmesini sağlamak ve hatayı yok etmek için faaliyetlerde bulunmak olarak özetlenebilir. Bu faaliyetler iyileştirme faaliyetleri olarak isimlendirilmektedir. İyileştirme, süreç yönetiminin en önemli gereksinimidir (Erdoğan ve Kaya, 2008: 135).

2.1.4.3. Maliyet

Maliyet stratejisi, rekabet avantajı sağlamak için, ürün ve hizmetlerin düşük maliyetle elde edilmesidir. Bir üretici firmanın rekabetçi fiyat teklif edebilme yeteneği, tedarik zinciri boyunca elde ettiği malzemelerin maliyetlerinden etkilenmektedir. Diğer yandan üreticinin belirlediği fiyat, hem kendi kârlılığını hem de elde edebileceği pazar büyüklüğünü ve dolayısıyla işletmenin genel anlamdaki

performansını pozitif yönde etkileyecektir. İmalat stratejisinin maliyet bileşeni ile işletmenin genel performansı arasında pozitif bir ilişki vardır. Öyle ki, imalat fiyat stratejisi ne kadar iyi belirlenmişse, genel işletme performansı o kadar iyi olacaktır (Aytekin vd., 2003: 622).

2.1.4.4. Esneklik

Ürün çeşitliliğinin arttığı esnek üretim sistemlerinin devreye girdiği yoğun rekabet ve homojen pazarların oluştuğu günümüzde işletmeler değişen koşullara sürekli ayak uydurmak zorunda kalmışlardır. Değişim sürecini başarıyla geçen işletmeler büyümelerini sürdürürken diğerleri ya küçülmekte ya da yok olup gitmektedirler. Bu durumda da işletmeler için esneklik kavramı önem kazanmaktadır (Hammer ve Champy, 1996: 43).

İşletmecilikte esneklik üretilen ürün çeşitliliği, miktar, fiyat farklılığı, kalite seçenekleri vb. açıdan çevrenin ihtiyaçlarını tatmin etme esasına dayanmaktadır (Tekin, 2002: 29). Esneklik, genelde üretilen parça çeşitliliğinin fazla olması ve buna paralel olarak üretimin miktar ve kompozisyonunun gerektiğinde ekonomik bir şekilde ayarlanarak verimliliğinin sağlanması olarak tanımlanır (Çapçı, 1997: 25).

Esneklik, daha kaliteli ürün, atölye ve stok alanlarının azaltılması, malzeme taşıma süresinin kısaltılması ve taleplere hızlı cevap verebilme yeteneğini maksimuma çıkarılmasını amaçlayan anlayıştır. Tanımlar göstermektedir ki; esneklik birbiriyle kesişen birçok faktörün buluşma noktasıdır (Semiz, 1999: 42).

Üretimde esneklik; üretim sisteminin piyasadaki değişikliklere hızlı ve etkili şekilde uyum sağlayabilmesiyle ilgili bir kavramdır. Bir başka tanıma göre üretimde esneklik çoğunlukla üretilebilen parça çeşitliliğinin fazla olması ve gerektiğinde üretim miktar ve kompozisyonunun kolaylıkla değiştirilmesidir (Gupta, 1993: 36).

Ayrıca esneklik yeni bir ürün üretimine geçilebilmesi için tezgâhların çabuk ve masrafsız olarak ayarlanma kapasitesinin olduğu bir organizasyon şeklidir. Burada genellikle üretimi geliştirmek için stratejik problemler çözen; işgücü, malzeme ve enerji kaynaklarını ekonomik olarak kullanarak verimliliği artıran organizasyondan söz edilir (Koste ve Manoj, 1999: 129).

Ürün çeşitliliğinin ve ürün hacminin üretim sisteminin performansına olan negatif etkileri üretim sisteminin esnekliği arttırılarak giderilebilir. Üretim

esnekliğinin kapsamı, performans kriterleri ve ekonomik sonuçları bakımından aşağıdaki gibi özetlenebilir (Gerwin, 1993: 398; Parker ve Andrew, 1999: 430). (Aktaran: Ünüvar, 2007: 244).

Ürün Karması Esnekliği: Geniş bir ürün dizisini/ karmasını ekonomik olarak üretebilme yeteneğidir.

Süreç Esnekliği: Farklı ürünleri verimli bir şekilde üretebilme yeteneğidir. Değişiklik Yapabilme Esnekliği: Tasarımı faklılaştırılmış ürünleri ekonomik olarak üretebilme yeteneğidir.

Miktar Esnekliği: Çeşitli üretim miktarlarını ekonomik olarak üretebilme yeteneğidir.

Değiştirebilme Esnekliği: Belirli parça ya da ürünleri farklı metotlarla işleyebilme yeteneğidir.

Malzeme Esnekliği: Farklı malzeme türlerini işleyebilme yeteneğidir.

Üretim esnekliği (veya üretkenlik); seri üretimle iyi uyuşur, kısa dönem perspektifine odaklanılmasını sağlar ve dış sorunlardan (müşterinin neyi geçerli kabul ettiği, örneğin doğru fiyatta doğru ürün) ziyade, iç sorunlara dikkati çeker. Üretkenlik indeksine çıktı üretkenli ve işçi başına düşen miktar bağlanmadan, fiziksel değerlerdeki iş üretkenliği gibi basit ölçüler kullanılarak büyük miktarlarda avantajlar sağlanabilir (Rauf and Ben- Daya, 1995: 86).

Sonuç olarak; İşletme yöneticileri üretim sistemlerinde esnek üretim teknolojilerini kullanarak, müşterilerin istek ve ihtiyaçlarındaki değişimin kısa sürede karşılanmasını sağlayabilir. Özellikle üretim süreçlerinin esnek bir yapıya dönüştürülmesiyle, önemli bir maliyet artışına katlanmadan istenilen miktar ve farklılıkta üretim yapılabilir. Üretim süreç esnekliği işletme yöneticilerine, aynı üretim sürecinde pazardaki değişikliklerin kısa sürede karşılanabilmesi imkânı sağlamaktadır. Bu bağlamda işletme yöneticileri, üretim süreçlerini esnek bir yapıya dönüştürerek üretim sisteminin etkinliğini artırmalıdır (Zerenler, 2005: 30).

2.1.4.5. Hız

Bir ürünün veya hizmetin müşteri tarafından talep edilmesi ile bunun yerine getirilmesi arasındaki geçen süre teslim süresi olarak adlandırılmaktadır. Teslim süresinin gereğinden fazla uzun veya kısa sürmesi müşterinin seçeceği firmayı

değerlendirmesi açısından önemlidir. Firmalar, düşük maliyette ve yüksek kalitede ürüne sahip olamayabilirler. Ancak, ürünlerinin teslimini güvenilir ve hızlı bir şekilde sağlamalıdırlar. Uzun süreli bir başarı için hızlı ve zamanında teslimat önemlidir. Bu ölçeğin değerlendirilmesi; zamanında dağıtım yapabilme yeteneğinin artırılması, ürünün nihai tüketiciye dağıtım ve ulaştırılmasındaki engelleri azaltma yeteneği gibi kavramlarla ölçülmüştür (Eren vd., 2005: 206).

Bazı pazar bölümlerinde ürün ve hizmetlerin hızlı ya da zamanında teslimi, satın alma kararını belirleyici nitelik taşır. Bu nedenle de işletmeler açısından bir rekabet silahı olarak değerlendirilir. Hız, yeni ürünlerin tasarımı, geliştirilmesi ve piyasaya sürülmesi aşamalarında da önemlidir. Kuşkusuz, yeni ürünle piyasaya ilk giren işletme, diğerleri karşısında önemli bir rekabet avantajı yakalamış olacaktır (Üreten, 1998: 72).

2.1.4.6. Yenilik

İşletme yönetimi işletmede var olan kaynakları yönetmek ve onlarda en yüksek düzeyde yarar sağlamanın yanında geleceği de hazırlamak zorundadır. Bu bakımdan işletmelerin yaşaması bir anlamda yenilikçi olmayla eş anlamdadır. Yenilik ise risk almayı gerektirir (Dağdelen, 1997: 42).

Günümüzde işletme düzeyinde yenilik türleri olarak ürün ve hizmet yenilikleri üretim süreci ya da üretim yöntemlerinde yenilik, kullanım yenilikleri ve pazar yenilikleridir. Günümüzün rekabet ortamında yeniliği hedef almayan bir işletme hantal kalır, çevrede kabul görmez değişen gereksinimlere yanıt veremez, rakiplerinden geri kalır ve lider olamaz (Eren,1986: 161).

Yeniliğe açık olan işletme yönetimleri, örgütte öğrenmeyi özendirici bir iklim hazırlamaya çalışırlar. Değişimin direncin genellikle bilinçsizlikten ve bilinmeyene karşı olan korkudan kaynaklandığını bilirler. “İşletmede yenilik ne düzeyde gerçekleşiyor”, “yeniliklerin performansa etkisi oluyor mu?”, “bu katkı yeterli mi?” gibi sorulara performans ölçüm ve denetim sistemleriyle veya doğrudan ölçümlerle yanıt bulmak oldukça zordur (Dağdelen, 1997: 43).

Ölçümler, genellikle dolaylı göstergelerle ya da toplam performans modelleri kullanılarak yapılabilir. Pazarın büyümesi, tasarım ve üretim sürecindeki yöntem geliştirmeleri, işletme içinde önerilen yenilikler, uygulanan yeniliklerin sayısı,

mevcut yöntemlerden vazgeçilen ya da değiştirilenlerin sayısı, işletmenin yenilikleri nedeniyle kamuoyundaki imajı, aldığı ödüller vb. konularda geliştirilen göstergelerle işletmenin yenilik boyutunda sağladığı performansı ölçümlemek mümkün olabilmektedir (Akal, 2005: 58).

Hazır giyim işletmeleri hayatta kalabilmek için yenilikçi olmak zorundadırlar Özellikle gençlere hitap eden zincir mağazalar aynı sezon içinde birçok defa koleksiyon değiştirmektedirler. Hızla değişen bu koleksiyonlara, hızlı moda adı verilmektedir. Zara bu formatın öncülüğünü yapmaktadır. Zara’nın mağazalarında sunduğu ürünler sürekli yenilenmekte, insanlara her bir üründen az sayıda olduğu hissettirilmekte ve bu şekilde müşteriler için çekici bir atmosfer yaratılmaktadır. Sunulan ürünlerin yaklaşık dörtte üçü her üç ya da dört haftada bir değişmektedir. Bu nedenle rakiplerin yılda 3-4 ziyaret gerçekleştiren müşterilerinin aksine Zara müşterisi yılda ortalama 17 defa zinciri ziyaret etmektedir. Mağazalarda ürün sirkülasyonunun hızlı olmasıyla birlikte rakiplerin 2000-4000 ürün çeşitliliğiyle karşılaştırıldığında yaklaşık 12000 farklı ürünü yıl içinde müşterilerine sunması Zara’ya önemli bir rekabet avantajı sağlamaktadır (Şen, 2007: 8).

2.1.4.7. Girdilerden Yararlanma

Kaynak maliyetine ilişkin hedefe yönelik başarının ölçüsü girdilerden yararlanma olarak tanımlanmaktadır (Kılınç, 2001: 15).

Girdilerden yararlanma oranı ise, üretim sürecinde gerçekte kullanılan girdilerle, işletmenin mevcut üretim kaynaklarının durumuna göre kullanılabilir girdi miktarı başka bir ifadeyle potansiyel girdi miktarı arasındaki ilişkiyi gösterir (Dağdelen, 1997: 36).

Girdilerden yararlanma performans boyutunda en çok kullanılan performans göstergelerinden bazıları şunlardır (Kılınç, 2001: 15).

İş Gücünden Yararlanma Oranı

İş Gücünden Yararlanma Oranı: Toplam Çalışılan Süre / Toplam Çalışılabilir Süre

İş gücünden yararlanma oranı üretim sürecinde gerçekte kullanılan işgücü saati ile potansiyel kullanılabilir işgücü saati arasında yapılan bir karşılaştırma ölçüsüdür. Bu oran sayesinde işletmenin sahip olduğu iş gücünden yararlanma düzeyi belirlenir.

Bu göstergenin hesaplanması ile elde edilen sonuç bire ne kadar yakınsa performans hesaplaması yapılan dönem içerisinde işgücünden o kadar çok yararlanılıyor demektir. Bu göstergenin hesaplanması ile çıkan sonuç fazla çalışmalar veya olumlu gelişmeler nedeniyle birden yüksek de çıkabilir. Bu göstergeden elde edilen sonuçla işgücünden yararlanma düzeyi belirlenir (Akal, 1998: 23).

Makinelerden Yararlanma Oranı

Makinelerden Yararlanma Oranı: Gerçekte Kullanılan Makine Saati / Potansiyel (Kullanılabilir) Makine Saati (Akal, 1998: 279).

Makinelerden yararlanma oranı üretim sürecinde gerçekte kullanılan makine saati ile potansiyel makine saati arasında yapılan karşılaştırma ölçüsüdür. Bu oranın hesaplanması ile işletmenin sahip olduğu makinelerden yararlanma düzeyi belirlenir. Makinelerden yararlanma oranında sonucun bire ulaşması gerçek bir başarı ölçüsüdür. Bu nedenle bire yakın göstergeler iyi bir performans göstergesidir. Bu oran makinelerin işler durumda olduğu süre içerisinde toplam olarak çalıştığı sürenin oranını verir. Makinelerin boş süreleri, duruş süreleri ve hazırlık süreleri azaltıldığında bu oranda bire yaklaşacaktır. Ancak bu oran ile makinelerden ne oranda yararlanıldığı belirlenir. Ne kadar verimli kullanıldığını verimlilik hesaplamaları ile görmek mümkündür (Kılınç, 2001: 16).

Üretim Kapasitesinden Yararlanma Oranı

Üretim Kapasitesinden Yararlanma Oranı: Fiili Üretim Miktarı / Üretim Kapasitesi (Kullanılan Kapasite)

Bu performans göstergesinin hesaplanması ile işletmenin pratik kapasitesinden yararlanma oranı saptanır. Üretim kapasitesinin bire ulaşması idealdir. Çok özel durumlarda biri geçmesi mümkün olabilir. Üretim kapasitesinden yararlanma oranında kullanılabilir kapasite mevcut koşullara göre hesaplandığı için verimlilikten çok fazla etkilenir. Bu oranın bire eşit olması yüzde yüzlük bir verim düzeyine ulaşılarak gerçekleştirilebilir (Kılınç, 2001: 17).

2.2. Verimlilik Performans Boyutu ve Hazır Giyim İşletmelerinde