• Sonuç bulunamadı

2012-2013 eğitim-öğretim yılında uygulamaya konulan 1.sınıf değiĢikliklerine iliĢkin Ankara Ġli Yenimahalle Ġlçesi okullarındaki birinci sınıf öğretmenlerin ve velilerin görüĢlerini belirlemek amacıyla öğretmenlere ve öğrencilere anketlerin uygulanması için Ankara Ġl Milli Eğitim Müdürlüğü‟nden gerekli izin alınmıĢtır. Ġzin belgesi Ek1‟de verilmiĢtir. Mayıs ve Haziran aylarında, öğretmen anketlerinin yaklaĢık % 90‟ını araĢtırmacı bizzat uygulamıĢ, yaklaĢık % 10‟u ise ilgili okuldaki müdür yardımcıları uygulamıĢlardır. Veli anketleri ise öğretmenler aracılığıyla uygulanmıĢtır. Öğretmen ve velilerin anketlerdeki maddelere verdikleri görüĢler frenkans (f) ve yüzdeleri (%) hesaplanarak bulgular tablolar halinde sunulmuĢ ve yorumlanmıĢtır.

102

BÖLÜM V

BULGULAR VE YORUM

Bu bölümde araĢtırmanın amacı doğrultusunda belirlenen sorular ıĢığında bulgulara ve bulguların yorumuna yer verilmiĢtir. AraĢtırmanın amacına ulaĢmak için ilk önce aĢağıdaki soruya cevap aranmıĢtır.

1) 2012-2013 eğitim-öğretim yılında 1.sınıf değiĢikliklerine iliĢkin 1.sınıf öğretmenlerinin;

a) Uygulama öncesine yönelik görüĢleri nelerdir? b) Uygulama sürecine yönelik görüĢleri nelerdir? c) Uygulama sonrasına yönelik görüĢleri nelerdir?

2012-2013 eğitim-öğretim yılı 1.sınıf değiĢikliklerinin çalıĢmanın yapıldığı yıl ilk kez uygulama konulması nedeniyle önce öğretmenlerin uygulamaya baĢlamadan önceki duruma, uygulama sırasına ve uygulama sonuna yönelik görüĢleri alınmaya çalıĢılmıĢtır. Elde edilen bulgular Tablo 7-8-9‟da sunulmuĢtur. Uygulama baĢlamadan önceki görüĢler daha çok ilk kez okula baĢlayan 60-72 ay arası öğrencilerin giriĢ davranıĢları (biliĢsel, duyuĢsal, psikomotor ve sosyal) açısından hazır olup olmadıkları, öğretmenlerin değiĢikliklere iliĢkin baĢlangıçtaki görüĢleri, eğitim öğretim yılı baĢlamadan yaptıkları farklı yaĢ grubundaki çocukların 1.sınıfa baĢlayacak olması nedeniyle ekstra değiĢiklikler gibi görüĢlerine yer verilmiĢtir. Uygulama sırasında öğrencilerin öğrenme ilkeleri, sınıf yönetimi, öğrenme-öğretme süreci, yazılım, öğretim programları ve kitapları ve zaman yönetimi sorulara cevap aranmıĢtır. Uygulama sonunda ise programın ve uygulamanın değerlendirilmesine iliĢkin sorulara cevap aranmıĢtır.

5.1. 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılında 1. Sınıf DeğiĢikliklerine ĠliĢkin Öğretmen GörüĢleri

Anket sorularının yorumlanması yapılırken, daha anlaĢılır olması açısından sorular gruplara ayrılmıĢ ve ona göre yorumları yapılmıĢtır.

103

5.1.1. 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılında Birinci Sınıf DeğiĢikliklerinde Uygulama Öncesine Yönelik Öğretmen GörüĢleri

Öğretmenler için hazırlanan anket sorularında uygulama öncesine göre öğretmen görüĢleri incelenmiĢtir. Sorular, birinci sınıf değiĢikliklerinde öğrencilerin giriĢ özelliklerine ve bu özellikler için öğretmenlerin yaptıkları ön hazırlığa iliĢkin öğretmen görüĢleri, araç- gereçlere, fiziki ortama, kanun ve yönetmeliklere ve personele yönelik görüĢleri almak için hazırlanmıĢtır. Ġlgili görüĢler Tablo 7‟de verilmiĢtir.

104

Tablo 7. 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı Birinci Sınıf DeğiĢiklikleri Uygulama Öncesine Yönelik Öğretmen GörüĢleri

No GörüĢler

Eğitim-öğretim yılı baĢında:

H K at ılm ıyo rum A z K at ıl ıyo rum O rt a D üzeyd e K at ıl ıyo rum O ldu kça K at ıl ıyo rum T am am en K at ıl ıyo rum

1 Yapılan değiĢiklikle 60-72 ay arası çocukların

bir arada okula baĢlaması öğretim yılı baĢında derslerde ekstra bir çalıĢma yapmamı

gerektirdi. 17 (%10) 15 (%8) 31 (%18) 31 (%18) 76 (%44)

2 Öğrencilerimden 60-72 ay arası olanların

biliĢsel geliĢimleri açısından 1.sınıfa baĢlama açısından uygun olduğunu düĢünüyordum.

69 (%40) 32 (%18) 37 (%21) 17 (%10) 15 (%8)

3 Öğrencilerimden 60-72 ay arası olanların

duyuĢsal geliĢimleri açısından 1.sınıfa baĢlama açısından uygun olduğunu düĢünüyordum.

75 (%44) 38 (%22) 27 (%15) 19 (%11) 11 (%6)

4 Öğrencilerimden 60-72 ay arası olanların

psikomotor geliĢimleri açısından 1.sınıfa baĢlama açısından uygun olduğunu düĢünüyordum. 72 (%42) 42 (%24) 34 (%20) 15 (%8) 7 (%4)

5 Öğrencilerimden 60-72 ay arası olanların

sosyal geliĢimleri açısından 1.sınıfa baĢlama açısından uygun olduğunu düĢünüyordum.

62 (%36) 43 (%25) 31 (%18) 25 (%14) 9 (%5)

22 Yeni uygulama baĢlamadan önce gerekli

bilgilendirme sürecine katıldım.

45 (%26) 24 (%14) 36 (%21) 28 (%16) 37 (%21)

23 Yeni uygulamayı destekledim. 75

(%44) 32 (%18) 31 (%18) 23 (%13) 9 (%5)

24 Yeni uygulama için gerekli bilgiye ve beceriye

sahip olduğumu düĢünüyordum. (%10) 18

19 (%11) 38 (%22) 55 (%32) 40 (%25)

10 Yapılan değiĢiklikler 1. sınıflarda ekstra

değiĢiklikler yapmama (sıralar, panolar vb.) neden oldu. 19 (%11) 31 (%18) 48 (%28) 36 (%21) 36 (%21)

11 Yapılan değiĢikliklerin amaçları açık, net ve

anlaĢılırdı. 54 (%31) 42 (%24) 41 (%24) 21 (%12) 1 (%0,6)

12 Yapılan değiĢikliklerin yönergeleri açık, net ve

anlaĢılırdı. (%30) 52 46 (%27) 38 (%22) 23 (%13) 10 (%5)

13 Yapılan değiĢikliklerin istekleri açık, net ve

anlaĢılırdı. (%29) 50 50 (%29) 30 (%17) 24 (%14) 16 (%9)

39 Yeni uygulama ile getirilen değiĢiklikler

değerlerimle uyuĢuyordu. 38 (%22) 38 (%22) 40 (%23) 38 (%22) 16 (%9)

16 Oryantasyon kitaplarının gerekli olduğunu

düĢünüyordum. (%10) 18 18 (%10) 37 (%21) 23 (%13) 74 (%43)

105

Tablo 7‟ deki yeni eğitim sisteminde yapılan değiĢiklikle 60-72 ay arası çocukların bir arada okula baĢlaması öğretim yılı baĢında derslerde ekstra bir çalıĢma yapmaları ile ilgili görüĢleri incelendiğinde; ankete katılan öğretmenlerin %10‟u hiç katılmazken, %8‟i az düzeyde, %44‟ü tamamen, %18‟i ise orta düzeyde ve oldukça katılmaktadır. 2012-2013 eğitim öğretim yılında müfredata eklenen oyun ve fiziksel etkinlikler dersi ve ilk defa uygulanmaya baĢlanan uyum programı, öğretmenlerin dönem baĢında ekstra çalıĢma yapmalarına neden olduğu düĢünülmektedir.

Ankete katılan öğretmenlere; 60-72 ay arası öğrencilerin biliĢsel geliĢimlerinin uygun olup olmadığı sorulmuĢtur. Katılımcı öğretmenlerden, %40‟ı 60-72 ay arası öğrencilerinin biliĢsel geliĢimlerini uygun bulmazken , %18‟ i az düzeyde, %21‟i orta düzeyde, %10‟u oldukça ve %8‟i tamamen uygun olduğunu düĢünmektedirler. Üçüncü soruda öğretmenlerden, %44‟ü 60-72 ay arası öğrencilerinin duyuĢsal açıdan 1. sınıfa baĢlamaya hiç uygun olmadığını, %22‟si az düzeyde, %15‟ nin orta düzeyde, %11‟nin oldukça, %6‟sının tamamen uygun olduğunu düĢünmektedir. Dördüncü soruda öğretmenlere, 60-72 ay arası öğrencilerin psikomotor geliĢimleri açısından 1. sınıfa baĢlamaya uygun olup olmadığı sorulmuĢtur. Ankete katılan öğretmenlerden, %42‟si 60-72 ay arası öğrencilerin psikomotor geliĢimleri açısından 1. sınıfa baĢlamaya hiç uygun olmadığını, %24‟ü az düzeyde, %20‟si orta düzeyde, %8‟i oldukça, %4‟ü ise tamamen uygun olduğunu düĢünmektedir. Öğrenci giriĢ özelliklerinin 5. sorusunda öğretmenlerin görüĢüne göre, 60-72 ay arası öğrencilerin sosyal geliĢimlerinin 1. sınıf için uygunluğu araĢtırılmıĢtır. Öğretmenlerin, %62‟si 60-72 ay arası öğrencilerin sosyal geliĢimlerinin 1. sınıf için hiç uygun olmadığını, %25‟inin az düzeyde, %18‟i orta düzeyde, %14‟ü oldukça ve %5‟i de tamamen uygun olduğunu düĢünmektedir. Öğrencilerin biliĢsel, duyuĢsal, psikomotor ve sosyal olarak birinci sınıfa baĢlamaya hazır olmaları açısından Tablo 7‟ye genel olarak bakılırsa ankette yer alan görüĢlere öğretmenlerin orta düzeyde katıldıkları söylenebilir. BaĢka bir deyiĢle bir kararsızlık yaĢadıkları düĢünülebilir. Eğitim Sen Sendikası (2013)‟nın öğrencilerin kas geliĢimi yetersizliğinden dolayı psikomotor geliĢimlerinin yetersiz olduğunu belirttiği makale ile elde edilen veriler uyumluluk göstermektedir. Aynı makalede küçük yaĢ grubunun okula alıĢamadığı, kurallara uyamadıklarını, sorumluluk sahibi olamadıkları için duyusal alanda geliĢme gösteremedikleri belirtilmesi de paralellik göstermektedir. Sosyal alanda ise sürekli Ģikayet etmeleri olumsuzluk olarak belirtilirken, biliĢsel alanda ise algıda sorun yaĢadıkları araĢtırma sonuçları ile paralellik göstermektedir. Eğitim ve Bilim ĠĢgörenleri Sendikası‟nın (2012) hazırladığı raporda da psikomotor alanda öğrencilerin öz bakım becerilerini, kalem tutma becerisi ve tuvalet alıĢkanlığını

106

karĢılayamayacakları, kuralları algılayamadıkları için duyuĢsal, derslere dikkatlerini veremedikleri için biliĢsel alanda yetersizlik gösterebileceğini öngörmüĢlerdir. Bu öngörüler araĢtırmayı destekler niteliktedir. Ayrıca Yılmaz (2013),‟ın yazısında ilkokul 72 aydan 66 aya çekilmesiyle, öğrencilerin hazır bulunuĢluk düzeyleriyle, öğrencilerin büyüme ve olgunlaĢma seviyeleri açısından uygun olmadığını; öz bakım becerileri geliĢmediği için duygusal olarak etkilenebileceğini, okuma ve yazmada zorlandıklarını ve okul ile ilgili olumsuz duygular geliĢtirebileceğini belirtmesi de araĢtırmayı desteklemektedir. Bir baĢka destek de Yıldırım (2012)‟ın yazısında küçük yaĢ grubunun biliĢsel alanda, kendini ifade, kendini savunma, liderlik yapabilme gibi sosyal alanda, edilgen bir duruĢa sahip olması konusunda duyuĢsal alanda uygun olmadığını belirtmesi ile verilmiĢti. Boz ve Yıldırım (2014), makalelerinde 60- 65 aylık öğrencilerin temel ve akademik becerileri kazandırmada, öz bakım becerilerinde, biliĢsel ve dil geliĢimlerinde, ince motor kasları ve parmak el kaslarının geliĢimlerinde yetersizliklerden bahsetmiĢlerdir. Ekiz vd. (2014), yaptıkları araĢtırmada erken yaĢta öğrencilerinin akademik alanda ve öz bakım becerilerini tek baĢına karĢılayamadıkları ve derslerdeki baĢarısızlıkları nedeniyle öz güven eksikliği yaĢadıkları için sosyal alanda yetersiz olduklarını belirttiği araĢtırmayla da uyumluluk göstermektedir. Gündoğan, Çögenli ve Uçan (2014), yaptıkları araĢtırmada öğretmenler öğrencilerinin biliĢsel alanda sorunlar yaĢadıklarını belirtmeleri bu araĢtırmayla paralellik göstermektedir. Kırmızı vd. (2014), yazılarında da belirtildiği gibi kemik- kas geliĢimi yetersiz olduğu, okul öncesi eğitim almadıkları için derslerde baĢarısız olduğunu belirtmesi de araĢtırmadaki psikomotor ve biliĢsel alanda uygun olmadıklarını belirten anket sorularını desteklemektedir. Arı (2014)‟nın makalesinde de öğrencilerin kas geliĢimi gerektiren etkinliklerde zorlandıkları, okula karĢı korku ve güvensizlik duyma, baĢarısız olma korkusu gibi duygusal olumsuzluklar yaĢadıkları, geç algıladıkları ya da algıda yetersizlik problemlerinin ortaya çıktığını ve kendilerini ifade edemediklerini belirtmiĢtir. Böylece anketteki psikomotor ve duyuĢsal alanlardaki öğrencilerin uygun olmadığını belirten sorularla paralellikler göstermiĢtir. Kapçı vd. (2014), raporlarında da erken yaĢta okula baĢlayan öğrencilerin okul ve sınıf kurallarına uymadıkları; kaygı, utangaçlık ve sosyal problemler yaĢadıkları; ödevlerde veya çalıĢmalarda zorlandıklarını; dikkat sürelerinin az olduğu; yönergeleri takip edemedikleri ve okuma-yazma ve matematik derslerinde zayıf oldukları için birinci sınıfa baĢlama konusunda yetersiz olduklarını açıklamıĢtır. Bu durum çalıĢmadaki duyuĢsal, sosyal ve biliĢsel alanlarda katılımcı öğretmenlerin belirttiği görüĢleri desteklemektedir. Ayrıca psikolog Aykanat (1984)‟ın da dediği gibi zihinsel alanda zorluklar gösterebilir ifadesi verileri doğrulamaktadır. Gündoğan, Çögenli ve Uçansoy (2014), makalelerinde biliĢsel alanda küçük çocukların

107

yönergeleri yerine getirmekte zorlandıkları ve yönergeleri yerine getiremediklerini, psikomotor alanda ise kas geliĢimlerini tamamlanmadığını, kalem tutmadığını ve tuvalet ihtiyaçlarını gideremediklerini açıklamıĢtır. Bu durum araĢtırmaya katılan öğretmenlerin öğrencileri biliĢsel, duyusal, psikomotor ve sosyal alanda yetersiz bulmaları araĢtırmayla paralellik göstermektedir. Cerit vd.(2014), makalelerinde tuvalet, bahçe ve oyun alanlarının ayrılmasının ruhsal ve ahlaki geliĢimini olumlu yönde etkilediğini, uyum sürecinin uzatılmasıyla okula uyum ve kas becerilerinin geliĢtiği, bol materyalle ile öğrenmenin kolaylaĢtığını, düĢünmeye teĢvik edildiğini, uygulama ağırlıklı olduğu için ilgiyi attırdığını belirtmiĢlerdir. Bu araĢtırma ise araĢtırmaya katılan öğretmenlerin görüĢleriyle tezatlık göstermektedir.

Tablo 7‟ deki bulgulara göre; öğretmenlerin yeni uygulama baĢlamadan önce gerekli bilgilendirme sürecine katılıp katılmadıklarına iliĢkin , %26‟sı hiç katılmadıklarını, %14‟ü az düzeyde, %21‟i orta düzeyde, %16‟sı oldukça ve %2‟si ise tamamen katıldıklarını belirtmiĢlerdir. Elde edilen bulgular doğrultusunda öğretmenlerin tam bir bilgilendirme sürecinden geçmedikleri düĢünülebilir. BaĢka bir deyiĢle öğretmenler yeni uygulamaya iliĢkin orta düzeyde bilgilendirildiklerini düĢünmektedirler. Eğitim Reformu GiriĢimi (2013), öğretmenlerin kapsamlı bir hizmet içi eğitim almadıklarını; Külekçi (2013), sistemin hızlı değiĢiminden dolayı öğretmenlerin yeterli derecede bilgilendirilmediğini; Habacı vd. (2014), öğretmenlerin yeterli hizmet içi eğitim almadıklarını düĢündüklerini belirtmiĢtir. Bunlara ek olarak Cerit Akgün, Yıldız ve Sosyal (2014), yeterince bilgilendirilmediklerini ve kendilerine yeterli hizmet içi eğitim verilmediğini; DurmuĢçelebi ve Bilgili (2014), makalelerinde de yeterince bilgi verilmediğini araĢtırmalarında belirtmiĢlerdir. Gündoğan Çögenli ve Uçansoy (2014), öğretmenlerin verilen hizmet içi eğitimin yetersiz olduğunu belirtmeleri de eldeki çalıĢmayı destekler niteliktedir. Bu durumda öğretmenlere bilgilendirmek için hizmet içi eğitim verildiği ancak bunu yeterli olmadığı düĢünülebilir.

Öğretmenlere uygulamayı destekleyip desteklemediklerimizi sorulduğu anket maddesine öğretmenlerin %44‟ü hiç desteklemediklerini, %18‟i az düzeyde, %18‟i orta düzeyde, %13‟ü oldukça ve %5‟i tamamen desteklediğini belirtmiĢlerdir. Bu durumda ankete katılan öğretmenlerin çoğunluğu yeni sistemdeki 1.sınıf uygulamalarını desteklemediği anlaĢılmıĢtır. Karadeniz (2012), öğretmenlerin yapılan değiĢiklikleri yeterince tartıĢılmaklarını, bilimsel araĢtırma ve altyapı çalıĢmalarının yapılmadığını ve bu nedenlerle desteklemediklerin belirtmiĢtir. Ankara Üniversiteliler Derneği (2012), yazılarında farklı toplumsal gruplardan ve tabakalardan gelen çocukların eğitim hakkına eriĢimi engellediği için yeni durumu

108

desteklemediklerini açıklanmıĢtır. Her iki araĢtırma da öğretmenlerin çoğunluğunun yeni uygulamayı desteklememe görüĢünü desteklemektedir.

Bir baĢka anket maddesinde; öğretmenlere yeni uygulama için gerekli bilgi ve becerilere sahip olup olmadıkları sorusuna; öğretmenlerin, %10‟u hiç yeterli bilgi ve beceriye sahip olmadığını, %11‟i az düzeyde, %22‟si orta düzeyde, %32‟si oldukça ve %25‟i tamamen yeterli olduğunu düĢündüklerini belirtmektedirler. Bu veriler doğrultusunda ankete katılan öğretmenlerin çoğunun oldukça yeterli bilgi ve beceriye sahip olduğu söylenebilir. Eldeki çalıĢmanın aksine Eğitim Sen Sendikası (2013), raporunda, öğretmenlerin uyum haftasındaki anasınıfı müfredatını iĢlemeye yeterince hazır olmadığını belirtilmektedir. Ayrıca Yavuz (2012), 3-7 Eylül arasında verilecek olan beĢ günlük eğitimin 4 yılda verilen anasınıfı öğretmenliği eğitiminin yerini tutmayacağı da verilerle tezatlık oluĢturmaktadır. Peker Ünal (2013), ise öğretmenlerin yeterli bilgiye sahip olmadığını belirtmiĢtir. Arı (2014), yazısında bazı öğretmenlerin küçük yaĢ grubu öğrencilerin eğitimine yönelik hizmet içi seminer ya da eğitim verilmesini istedikleri ve öğrencilerin duyuĢsal alandaki isteklerini karĢılamada yetersiz kaldıklarını belirtilmiĢtir. Külekçi (2013), araĢtırmasında oyun ve fiziki etkinlikler derslerinde öğretmenlerin kendilerini yetersiz hissettiğini dile getirmiĢtir. Cerit vd. (2014), yazılarında öğretmenler erken yaĢ grubuyla deneyimlerinin olmadığı ve pedagojik anlamda rehberlik edemediklerini belirtmiĢlerdir. Boz ve Yıldırım (2014), yazılarında aldıkları hizmet öncesi veya hizmet içi eğitimlerin küçük yaĢ grubunu veya karma yaĢ grubuna öğretmenlik yapmak için hazırlamadığından zorlandıklarını belirtmiĢlerdir. Peker Ünal(2013)‟ın, Arı (2014)‟ın, Külekçi (2013)‟in, Cerit vd (2014)‟in ile Boz ve Yıldırım (2014)‟ın araĢtırmalarına katılan öğretmenler, ya küçük yaĢ grubunun özelliklerinden ya programa eklenen derslerden ya da sınıflardaki yaĢ farklarıyla deneyimlerinin olmamalarından dolayı yeterli bilgi ve beceriye sahip olmadıklarını düĢünmektedir. Bu araĢtırmacıların yaptıkları çalıĢmalar anket verileriyle tezatlık göstermektedir.

Ankete katılan öğretmenlere, onuncu soruda yeni uygulanan programın 1. sınıflarda ekstra bir değiĢiklik yapmalarına (sıralar, panolar vb.) neden olup olmadığı sorulmuĢtur. Öğretmenlerden, %11‟i değiĢiklik yapmalarına hiç neden olmadığını, %18‟ az düzeyde, %28‟i orta düzeyde, %21‟i oldukça ve %21‟i ise tamamen neden olduğunu belirtmiĢtir. Ankete katılan öğretmenlerin çoğu yapılan değiĢiklikle sınıflarında bazı değiĢiklikler (sıra, pano, masa vb) yaptıklarını belirtmiĢlerdir. Eldeki bulgulara benzer Ģekilde; Eğitim Sen Sendikası (2013) 6 aylık 2012-2013 eğitim-öğretim yılı raporunda okullarda sıraların 72 aydan küçük çocuklara uygun olmadığını belirtmiĢlerdir. Eğitim ve Bilim ĠĢgörenleri

109

Sendikası (2012), “2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı 4+4+4 Sorunlu Eğitim Yasasıyla BaĢlıyor” raporu da hem Eğitim Sen Sendikasının raporunu hem de eldeki araĢtırmayı destekler niteliktedir. Özenç ve Çekirdekçi (2013), (okul ve sınıfın fiziki Ģartlarında kaynaklanan sorunların baĢında, lavaboların, askıların, masaların, sıraların yüksekliklerinin yaĢlarına uygun olmadığı geldiğini belirtmiĢlerdir. Kırmızı vd. (2014), (sınıf mevcutlarının yüksek olmasından ve sıraların, masaların ve tahtaların öğrencilerin fiziksel özelliklerine uygun olmadığını belirtmesi de araĢtırmayla paralellik göstermektedir.

Öğretmenlere, yeni uygulanan eğitim sisteminde yapılan değiĢikliklerin amaçlarının açık, net ve anlaĢılır olup olmadığı sorulmuĢtur. Katılımcı öğretmenlerden, %31‟i amaçları hiç açık, net ve anlaĢılır bulamazken, %24‟ü az düzeyde, %24‟ü orta düzeyde, % 12‟si oldukça ve %0,6‟sı ise amaçları açık, net ve anlaĢılır bulmuĢtur. Uygulanmaya baĢlanan eğitim sisteminde yapılan değiĢikliklerin yönergelerinin açık, net ve anlaĢılır olup olmadığına bakıldığında öğretmenlerden, %30‟u yönergelerin hiç açık, net ve anlaĢılır olmadığını, %27‟si az düzeyde, %22‟sinin orta düzeyde, %13‟nün oldukça ve %5‟ ise tamamen açık, net ve anlaĢılır olduğunu belirtmiĢlerdir. Anketteki yeni eğitim sisteminde yapılan değiĢikliklerin istekleri/beklentileri açık, net ve anlaĢılır olup olmadığını öğretmenler, %29‟u hiç açık, net ve anlaĢılır bulmazken, %29‟u daha az, %17‟si orta düzeyde, %14‟ü oldukça ve %9‟u ise tamamen açık, net ve anlaĢılır bulmuĢlardır. AraĢtırmaya katılan öğretmenlerin yeni eğitim sisteminin amaçlarını, yönergelerini ve istek ya da beklentilerini hiç açık, net ve anlaĢılır bulmadıkları görülmüĢtür. Milli Eğitim Bakanlığı (2012)‟nın yayınladığı kitapçıkta sekiz yıllık eğitimde 1. Sınıf öğrencileri ile 8 sınıf öğrencilerinin aynı bahçede oynadıkları, aynı tuvaleti kullandıkları ve aynı kantinde alıĢveriĢ yaptıklarını belirtmiĢler. Bu durumda yetiĢkin öğrencilerin bedensel üstünlükleri karĢısında alt sınıfları ezdiklerini vurgulamıĢtır. Ulusal Eğitimciler Derneği (2012), 8 yıllık eğitimin tek tip insan yetiĢtirdiğini ve öğrencileri maddi ve manevi yozlaĢtırdığını bu uygulama ile bu durumun ortadan kalktığını belirtmiĢlerdir. Bu nedenle değiĢiklik yapıldığı ya da yapılan değiĢiklikleri savundukları görülmüĢtür. Bunlara karĢın Türk Tabipleri Birliği, Eğitim Sen ve Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği (2012), yaĢ farkının bu sistemle sınıflarda yan yana bulunduklarını belirtmiĢlerdir. Yılmaz (2013), yazısında 8 yıllık zorunlu eğitimde 6-14 yaĢ arasındaki öğrencilerin aynı eğitim kademesinde eğitim görüldüğünü savunanlara ülkemizde eğitimin 5+3 eğitim sistemi olduğunu ve iki kurumun farklı yapıda olduğunu bu yüzden de gerekçenin asılsız olduğunu belirtmiĢtir. Ayrıca okula baĢlama yaĢının 66 aya indirilmesiyle 6,7 ve 8 yaĢ grubu olmak üzere üç farklı yaĢ grubunun aynı sınıflarda eğitim verilmesi yeni sistemde üzerinde sıkça

110

durulan “farklı geliĢim dönemi” anlayıĢına ters düĢtüğünü belirtmiĢtir. Dinçer (2012), ise okulların 6-14 yaĢ aralığının geniĢ olmasına rağmen okulların bu duruma salonları, derslikleri, tuvaletleri ya da binaları ayırmak gibi pratik çözümler ve önlemler aldıklarını belirtmiĢtir. Ayrıca bu yaĢ ağırlığındaki çocukların aralarındaki iliĢkiyi ahlaki değerlerle karĢı çıkmanın dinsel kuralların esas alındığı toplumlara özgü davranıĢlar olduğunu ve kurallar doğrultusunda çocuklar belli yasaklar koymanın onları kalıplaĢtıracağını belirtmiĢtir. Peker Ünal (2013), ise öğretmenler, siyasiler tarafından alınan kararların eğitime yansıdığı ve politik bir karar olduğunu belirtmiĢlerdir. Bu durumda incelenen araĢtırmalar doğrultusunda yapılan değiĢikliklerinin ne amaçladığı, hangi yönergelerin ya da isteklerin/beklentilerin içeriğinin ne olduğu araĢtırmacılar tarafından dahi anlaĢılmadığı görülmüĢtür. Bu kadar farklı fikrin ortaya çıkmasından dolayı öğretmenlerin yapılan değiĢikliklerin neleri amaçladığı, hangi yönergelerin ya da istek/beklentilerin içeriğinin neler olduğunu anlamamaları anlaĢılır görülmektedir.

Tablo 7‟de de anlaĢılacağı gibi, öğretmenler, oryantasyon kitaplarının gerekli olup olmadığı maddesine %10‟u hiç gerekli olmadığını, %10‟u az düzeyde, %21‟i orta, %13‟ü oldukça ve %43‟ü tamamen gerekli olduğunu belirtmiĢlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenler, oryantasyon kitaplarının gerekli olduğunu belirtmektedirler. Eğitim Reformu GiriĢimi (2012), 12 haftayı kapsayan “Uyum ve Hazırlık ÇalıĢmaları” eğitim programının okula alıĢtırmak amacıyla yararlı olabileceği ve okul öncesi eğitim almamıĢ öğrenciler için yararlı olacağını belirtmiĢ olmaları eldeki sonucu destekler niteliktedir. Aynı Ģekilde Külekçi (2013)‟ nin de ders yükünün azalmasıyla küçük yaĢ grubuna gelir gelmez yüklü birinci sınıf müfredatın yerine onların okula uyumunun kolaylaĢtırdığını belirtmesi bulgularla paralellik göstermektedir. IĢıkoğlu Erdoğan ve ġimĢek (2014), uyum haftası için hazırlanan çalıĢmaların çocukları, öğretmenleri ve velileri olumlu etkilediğini ve birinci sınıfa uyumu desteklediğini belirtmiĢlerdir. Bu çalıĢmalar eldeki bulguları desteklerken; Peker Ünal (2013)‟ın oryantasyon kitapları ve hazırlık çalıĢmalarını yetersiz bulduğu çalıĢma ile eldeki bulgular tezatlık göstermektedir. Kırmızı vd. (2014) de 12 haftalık uyum ve hazırlık çalıĢmalarına rağmen öğrencilerin istenen sonuca ulaĢamadığını vurgulamıĢtır. Öğretmenler, oryantasyon kitaplarının okul öncesi eğitimi almamıĢ öğrenciler için gerekli olmasına rağmen çalıĢmaların yetersizliğinden dolayı istenen sonuca ulaĢılamadığını belirtmektedirler.

Öğretmenlere, yeni uygulama ile getirilen değiĢikliklerin değerleriyle uyuĢup uyuĢmadığının sorulduğu maddede, öğretmenlerin %22‟si hiç uyuĢmadığını, %22‟si az düzeyde, %23‟ü orta, %22‟si oldukça ve %9‟u tamamen uyuĢtuğunu belirtmiĢtir. Anketteki bulgulara göre

111

öğretmenler, yeni uygulamanın değerleriyle uyuĢmadığı görülmüĢtür. Nitekim Yılmaz (2013)‟ın yazısında dinsel toplum oluĢturma amaçlandığı ve yasayla belirlenen din içerikli seçmeli derslerin laiklik ilkesine aykırı geldiği için olumsuz tartıĢmalara neden olabileceğini belirtmesi bulguları desteklemektedir. Peker Ünal (2013), makalesinde öğretmenlerin, yeni sistemi siyasiler tarafından alınan bir karar olarak gördüklerini belirtmesi de araĢtırmayla paralellik göstermektedir. Karadeniz (2012), araĢtırmasında öğretmenlere sistem hakkındaki