• Sonuç bulunamadı

Eğitim politikası açısından ülkemizin tarihsel geliĢimine bakılırsa tek kiĢinin yönetimi olan monarĢi yönetiminden demokratik yönetim Ģekline geçilmesi eğitim politikalarında değiĢikliğe neden olmuĢtur. Bu nedenle bugünkü eğitim politikasını anlamak için geçmiĢteki eğitim politikalarını bilmek önemlidir. Bu yüzden eğitim tarihinden yola çıkarak; KurtuluĢ SavaĢı Döneminden baĢlayıp günümüze kadar olan eğitim politikasını incelememiz gerekmektedir.

1914 tarihinde I. Dünya SavaĢı‟nın baĢlaması, Çanakkale cephesinde olduğu gibi baĢka cephelerde de Osmanlı Devleti‟nin kazanmasına rağmen 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti yenik sayılmıĢtır. Ġstanbul Hükümeti‟nin bu duruma sessiz kalması ve hatta düĢmanlarla iĢbirliği yapması üzerine Mustafa Kemal‟in önderliğinde KurtuluĢ SavaĢı baĢlamıĢtır. Bu nedenle okullar, propagandaların yapılıp; Kongre kararların tartıĢıldığı yerler haline gelirken öğretmenlerde propagandaları yaymaya ve duyurmaya, konferanslar ve mitingler yapmaya, cephelerde ve cephe arkalarında gönüllü olarak savaĢa katılmaya baĢlamıĢlardır. Bunlara rağmen 9 Mayıs 1920‟de yapılan Ġcra Vekilleri Heyeti programında milli benliği geliĢtirici, kendine güven duyulmasını sağlayıcı, giriĢimciliği destekleyici ve kendi bünyemize uygun programların yapılması gerektiği vurgulanmıĢtır (Kapluhan, 2012).

29 Ekim 1923‟te Cumhuriyetin ilanıyla Türkiye Cumhuriyeti kurulmuĢtur. Cumhuriyet dönemindeki ilk yenilik 1924 tarihinde öğrencilerin seviyelerine göre hazırlanan ders programıdır. Bu ders programında eğitimden Osmanlı ideolojisini ile ilgili görüĢlerin ayıklanarak; onların yerine cumhuriyet ideolojisinin görüĢleri aktarılmaya çalıĢılmıĢtır. Ders programlarının amaçları ise öğrencilerin pedegolojik ve ideolojik olarak cumhuriyetçi yurttaĢlar yetiĢtirmektir (ġimĢek, Küçük, ve Topkaya, 2012). Ancak bunu yaparken dersler arasında iliĢki kurulmamıĢ ve yanında özel amaçlara yer verilmemiĢtir. Bu özelliklerinden dolayı yakın geçmiĢi anlatan geçiĢ program olarak düĢünülmüĢtür (Gelen ve Beyazit, 2007). 1926 tarihinde Toplu Tedris uygulamasıyla birlikte dersler arasında iliĢkiler kurulmuĢ, öğrencilerin kiĢisel özelliklerinin yanında iĢ eğitimine de önem verilmiĢtir. Yaparak yaĢayarak öğrenme ve her dersin amacına göre araç ve gereçler belirlenmiĢtir (Gelen ve Beyazit, 2007). Eğitim, dönemin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi‟nin ilkelerinin yanında Atatürk ilkeleri doğrultusunda verilmiĢtir. Amaçları Osmanlı zihniyetinden ve yabancı ideolojilere karĢı Türk milletinin birliğini sağlanmak istenmiĢtir (Fer, 2005).

29

1936 tarihinde yapılan değiĢiklikler, yeni kurulan devletin yapısına uygun olan inkılâplar tamamlanıp; yerleĢtiğinden ve rejimin görüĢleri tam olarak yansıttığından önemlidir (Genç, 2007). Bu nedenle hedef; kuvvetli Cumhuriyetçi, ulusçu, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçı yurttaĢ yetiĢtirmek olarak belirlenmiĢtir (Arslan, 2000). Bu altı hedef dönemin tek partisi olmaya devam eden Cumhuriyet Halk Partisi‟nin simgesi olan altı okla aynı anlama gelmesi bu partinin eğitim görüĢü dikkate alındığını göstermektedir. Ayrıca son yıllarda olan sosyal, doğal ve teknik bilgilere yer verilerek bilimsizliği ortadan kaldırmaya çalıĢmıĢlardır. Bunlara ek olarak milli tarihi sevdirmek ve Türkçenin milli bir dil haline gelmesini sağlamak amaçlanmıĢtır (Gelen ve Beyazit, 2007). Diğer amaçları ise; ilkokullarda milli kültürü aĢılamak ile bütün vatandaĢların aynı ülkülere ve gayelere sahip olmasını sağlayacak bilgiler vermek olarak belirlenmiĢtir (ġimĢek vd, 2012).

1946 tarihinden sonra çok partili demokrasiye geçilmesi ve siyasi partilerin eğitim politikalarına müdahaleleri, eğitim sürecinde nitelikten fedakârlık edilmesine neden olmuĢtur. Ayrıca yanında oy kaygısı nedeniyle seçmenlerin istekleri doğrultusunda kararlar verilmiĢtir (Karagözoğlu, 2005). 1948 yılının eğitim hedefi ise; iktidarda hala Cumhuriyet Halk Partisi olduğu için kendisinden önceki eğitim anlayıĢlarındaki gibi milli birliği sağlamak ve milli bilinci geliĢtirmektir. Eğitimin amaçlarıysa, çocuğun bir vatandaĢ olarak kiĢiliğini her alanda her yönüyle geliĢtirme olarak belirlenmiĢtir (Keskin ve Keskin, 2013). Bu eğitimin belirlenen genel amaçları ağır ve öğrenim süresince ulaĢılamayacak niteliktedir. Ayrıca duygusal ve bedensel boyutlar dikkate alınmamıĢtır (Gelen ve Beyazit, 2007).

1950 eğitim politikasında, Demokrat Partisi‟nin iktidar da olmasına rağmen 1948 eğitim anlayıĢının uygulanmaya devam edilmesi tek partili dönemdeki anlayıĢın ve ideolojinin değiĢmediğinin göstergesidir. Bu durum 1962 de yenilenen eğitim anlayıĢına kadar devam etmiĢtir (Keskin ve Keskin, 2013). Eğitim anlayıĢının planlanmasında öğretmenlerden, okul müdürlerinden, müfettiĢlerden ve uzman kiĢilerinden görüĢler alınmıĢtır. Planlama yapıldıktan ve hazırlandıktan sonra pilot uygulaması yapılmıĢ; değerlendirmelere göre tekrar düzenlenmiĢ; öğretmenlere, müfettiĢlere ve okul müdürlerine seminerler verildikten sonra 1968 uygulanmaya baĢlanmıĢtır (Fer, 2005).

1970‟li yıllarda milliyetçilik ve Türkçülük hareketleri ağır basarken bu bir süre sonra Türk- Ġslam sentezi dönemine doğru geçiĢ olmuĢtur (Keskin ve Keskin, 2013). YaĢanan siyasi kargaĢalar ve sık sık değiĢen hükümetlerden dolayı eğitimin uygulamalarında yozlaĢmalar yaĢanmıĢtır (Güven, 2012).

30

1980‟ler de küreselleĢme ile ulus devlet düĢüncesi olumsuz etkilenirken, kültürde Türk Ġslam sentezi benimsenmiĢtir (Keskin ve Keskin, 2013). Bu yıllarda olan askeri darbeler sonucunda öğretmenlerin mesleki itibarları zayıflamıĢtır (Uçak, 2007). Köyden kentte göç ile nüfus dağılımı değiĢmiĢ, ihtiyaçlar hızla artmaya ve değiĢmeye baĢlamıĢtır. Bunun sonuncunda değerlerin çeĢitlenmesi ve düĢüncelerin farklılaĢması ile toplumsal yapıda değiĢiklikler olmuĢtur (Türer, 2011). Sadece ülkemizde değil Dünya‟nın birçok ülkesinde eğitim reformları yapılarak, bilgi toplumu ile dünya çapında ülke olabilmek için insan kaynaklarını yetiĢtirmek önemli hale gelmiĢtir (Bıkmaz, 2006).

1990‟lı yıllarda küreselleĢme çalıĢmalarının artması ile Avrupa Birliği‟ne katılma düĢüncelerinin güçlenmesi eğitim reformlarını daha da gerekli hale gelmiĢtir (Türer, 2011). Bu nedenle, Dünya Bankası ile Milli Eğitimi GeliĢtirme Projesi imzalanmıĢtır. Bu proje ile hem ilk ve orta öğretimde hem de öğretmen eğitiminde kalitenin arttırılması amaçlanmıĢtır. Programlanan amaçları gerçekleĢtirebilmek için, yeni yönetim stratejilerinin gerektiği vurgulanmıĢtır (Bıkmaz, 2006). Ayrıca Milli Eğitim Sistemini düzenlemek için program geliĢtirme ile ölçme ve değerlendirmeye önem verilmiĢtir (Tantürk, 2007).

2000‟li yıllarda ise “Atatürk milliyetçiliği” yerine “farklı kültürlere saygı” anlayıĢı kabul görmeye baĢlamıĢtır. “Türkiye Cumhuriyeti VatandaĢlığı” temel alınarak ortak siyasal birlik kurulmaya çalıĢılmıĢtır (Türer, 2011). Bunun yanında küreselleĢmenin hızlanması da eğitimi etkilemeye devam etmiĢtir (Keskin ve Keskin, 2013). KüreselleĢmenin hızlanması değiĢik bilim ve eğitim alanlarındaki geliĢmeleri beraberinde getirmiĢtir. Ayrıca küreselleĢme ile hem bireysel hem de küresel değerler ortaya çıkmıĢtır. Bu nedenle yaratıcılık, eleĢtirel düĢünebilmek, problem çözebilmek, karar verebilmek, iĢbirliği yapabilmek, kendini ifade edebilmek, iletiĢim kurabilmek ve giriĢimci olabilmek önemli hale gelmiĢtir. Bilgiyi ezberleme, bilginin sürekli çoğalması nedeniyle yerini gerçek yaĢamla ilgili bilgileri öğrenmeye bırakmıĢtır (Sönmez, 2008). Bilginin hızla çoğalması bilgiyi ezberleme zorlaĢtığı için eğitimde ezberleme yerini gerçek yaĢamla ilgili olan bilgileri öğrenme ve öğretme amaçlanmıĢtır.

GeçmiĢten günümüze eğitimde yapılan değiĢikliklere baktığımızda eğitim politikamızı, siyasi olaylar ile küreselleĢmenin hızlanması etkilemektedir. Ayrıca eğitim politikasının ekonomideki geliĢmelerden etkilendiği kadar toplumsal konulardan veya dönemin politikacıları tarafından benimsenen ideolojilerden de etkilendiği görülmektedir (Yılmaz, 2004). Eğitim politikası ile eğitim kurumlarının birikmiĢ bilgi ve becerilerinin aktarılmasının yanında sosyal, kültürel, politik ve ekonomik geliĢmeler de dikkate alınarak içerik ve

31

hedefleri yeniden belirlenmelidir (VarıĢ, 1985). Bütün bu değiĢiklikleri bireylere aktarmak, bu yeniliklere bireylerin ayak uydurmasını sağlamak ve toplumu bilinçlendirmek için eğitim kurumlarında uygulanan eğitim programlarına ihtiyaç duyulmaktadır.