• Sonuç bulunamadı

Kirletenlerin çevreye verdikleri zararı ödemeleri gerektiğine dair düşünceler, 1920’li yılların ekonomistlerinden Arthur Cecil Pigou’ya kadar gitmektedir. Pigou, kirlilik vergisi konulması gerektiğini iddia etmiştir. Pigou’ya göre bir kirlilik artışı, sağlık, mülkiyet ve çevre maliyetleri de dahil olmak üzere başkalarına yüklenen kirlilik maliyetlerine eşit olarak vergilendirilmelidir.308 Azalan verimliliğin olduğu bir sanayide marjinal sosyal hasıla < marjinal özel hasıla olacağından, üretilen miktar ideal üretim miktarını aşmaktadır. Bu nedenle, marjinal sosyal hasıla ile marjinal özel hasıla arasındaki eşitliğin sağlanabilmesi için bunu sağlayacak oranda bir vergilemeye ihtiyaç vardır.309 Pigou, Londra’nın 20. yüzyılın başındaki muazzam

308

Abdülkerim Çalışkan, “ Ekolojik Vergi Reformu “ , Maliye Dergisi, Sayı: 132, Yıl: 1999, s. 98.

309

hava kirliliğine sahip olması ve bu kirliliğin sıradan piyasa işlemlerine taraf olmayan üçüncü kişiler üzerine bir maliyet yüklediğini fark etmiş –ki bu durum maliye literatüründe üreticiden tüketiciye veya diğer üreticilere negatif dışsallık olarak adlandırılır- ve kirliliğin, “dışsallık vergisi” adlı bir vergiyle vergilendirilmesini öne sürmüştür. Böylelikle kirlilik maliyeti firmalarca içselleştirilecektir. 310

Pigou'nun yaklaşımı özel ve sosyal maliyet arasındaki ayrıma

dayanmaktadır. Bir firmanın öbür firma ya da tüketicileri olumsuz olarak etkileyen bir atık ürettiğini varsayalım. Firmanın özel marjinal maliyeti atığın etkisini hesaba katmadığından, toplumsal marjinal maliyetten daha az olacak, bu nedenle de firmanın üretimini toplumsal olarak istenen düzeye indirmenin yöntemi, toplumsal ve özel marjinal maliyetler arasındaki farkı ortadan kaldırılacak bir vergi ya da harç koymak olacaktır. Vergi firmayı toplumsal açıdan doğru miktarı üretmeye itecek ve fiyat marjinal toplumsal maliyete eşitlenecektir. Böylece kaynakların optimal dağıtımı sağlanmış olacaktır.311 Konulan vergi oranı her şeyden önce advolerem değil spesifiktir. Çünkü vergi oranı faaliyetin fiyatından ziyade bu faaliyet tarafından ortaya çıkarılan zarara göre konulmaktadır.312Konuyu şekil yardımıyla açıklamak gerekirse;

Şekil 3 : Pigoucu Vergi Uygulaması

Kaynak: Serkan Benk, a. g. m. , http://www.ceis.org.tr/dergiDocs/malale2.pdf

310

Mikael Skou Andersen, “ The Use of Economic Istruments For Environmental Policy- A Half Hearted Affair “ , Erişim: 22. 07. 2008 http://www.iisd.ca/consume/skou.html.

311

Özsoy ve Yıldırım, a. g. m. , s. 41.

312

MB: Marjinal Sosyal Fayda Eğrisi = Talep Eğrisi

MPC: Firmanın Marjinal Özel Maliyet Eğrisi = Arz Eğrisi MEC: Dışsal Maliyet Eğrisi

MSC: Marjinal Sosyal Maliyet Eğrisi = MPC + MEC

MPCt: Vergileme Sonucunda Oluşan Firmanın Yeni Arz Eğrisi

Pigou'nun önerdiği araçlardan birincisi olan vergileme yöntemi teorik olarak negatif dışsallık oluşturan aktörün oluşturduğu dışsallık düzeyi kadar vergilendirilmesinden ibarettir. Örneğin Şekil 2'deki gibi bir fabrikanın üretim esnasında kirlilik yayarak bir gölü kirlettiğini ve bu kirlilik sonucu oluşan dışsallıktan o gölde balıkçılık yapan bir kişinin etkilendiğini varsayalım. Fabrika üretim kararında sadece marjinal özel maliyetlerini dikkate alacağından ve meydana getirdiği negatif dışsallıkları ihmal edeceğinden dolayı firma dengesi, MPC ile MB eğrilerinin kesiştiği E noktasında gerçekleşecektir. Bu noktada söz konusu fabrikanın üretim miktarı Qe ve denge fiyatı ise Pe olacaktır. Şekilde de görüldüğü gibi bu noktada (E noktası) firmanın üretim düzeyi optimal üretim düzeyinden (Q*) büyüktür. Diğer bir ifadeyle negatif dışsallıkların varlığı durumunda üretime aşırı kaynak tahsisi söz konusudur. Bu noktada Pigoucu vergileme ile amaçlanan, firmanın aşırı üretim sonucu meydana getirdiği negatif dışsal maliyetlerin firma maliyetleri içerisinde yer almasını sağlamak yani üretimi optimal düzeye çekmektir. Firma üretimini optimal düzeye yani dışsallık oluşturmayacak düzeye çekebilmek için söz konusu firmaya Q*'dan sonra her birim üretim için marjinal dışsal maliyete eşit olacak biçimde vergi uygulanır. Uygulanacak olan vergi düzeyi Şekil 2'deki A- B aralığı kadardır. Vergileme sonucunda firmanın arz eğrisi MPC'den MPCt şekline dönüşecektir. Dolayısıyla sola doğru kayan ve MPCt şeklini alan firma arz eğrisi, talep eğrisini optimal kirlilik düzeyinde diğer bir deyişle optimal üretim seviyesi olan Q* noktasında kesecek ve böylelikle üretim sonucu ortaya çıkan negatif dışsallık içselleştirilmiş olmaktadır. Bu noktadan sonra yeni denge noktası P* fiyat ve Q* üretim düzeyi olacaktır.313

Emisyon vergileri toprak, su veya havayı doğrudan kirleten unsurlar üzerinden alınır. Endüstriyel kuruluşlar tarafından çevreye yayılan zararlı gaz, metal ve diğer zararlı atıklar üzerinden bunların çevreye verdikleri zararın ölçülebilen veya

313

Serkan Benk, “ Çevresel Dışsallıkların İçselleştirilmesinde Kullanılan Regülasyon ve Hukuki Sorumluluk Sistemlerinin Değerlendirilmesi “, Çimento İşveren Dergisi, Eylül 2006, s. 30, Erişim: 12. 02. 2008, http://www.ceis.org.tr/dergiDocs/malale2.pdf.

tahmin edilen miktarına bağlı olarak vergi istenmektedir. Emisyon vergileri genelde belirli bir emisyon türünü verginin konusu olarak belirlemektedir.314

Pigoucu vergilerin bazı ayırt edici özellikleri, onları sosyal etkinlik açısından cazip kılabilmektedir. Mesela Pigoucu vergiler, sosyal maliyeti yansıtmak için kirliliğin fiyatını artırarak kirleticilerin, faaliyetlerinin özel ve sosyal maliyetleriyle yüzleşmesini garantilemektedir. İkinci olarak, çevre politikasının maliyetleri bu vergiler vasıtasıyla azaltılabilmektedir. Bu durum “maliyet etkisi” olarak ifade edilmektedir. Diğer bir durum da, bu vergilerin çevre koruma için yedeklenebilen ya da genel devlet bütçesine tahsis edilebilen bir gelir kaynağı olabilmesidir. Bu tür özellikleri nedeniyle Pigoucu vergiler, dışsallıklar teorisine göre kirlilik azaltımı için en etkin vergi ölçütü olarak görülmektedir.

Ekonomik ve yapısal koşullar açısından bakıldığında ise, Pigocu vergileri makro ekonomik istikrarsızlık durumunda sürdürmenin zor olduğunu söylenebilir. Örneğin, yüksek ve/ veya değişken enflasyon oranları Pigou tipi vergilerin geçerliliğini sınırlayacaktır, çünkü bunlar dışsal maliyet kadar alınan vergilerdir. Enflasyon, marjinal sosyal maliyetleri yansıtmak için tasarlanan vergi oranlarının gerçek değerini hızla aşındırmaktadır. Ayrıca çevre koruma amacı ile alınacak önlemlerin genel olarak fiyat artışlarına yol açtığı ve sürekli fiyat artışlarının da enflasyonist baskıyı artırdığı ileri sürülmektedir. Ancak yapılan incelemeler göstermiştir ki, çevre koruma amacı ile yapılan fiyat artışları süreklilik göstermediği gibi kapsamı itibariyle de oldukça sınırlı olmaktadır.315 Pigoucu vergilerin uygulanmasındaki bir diğer önemli sorun da doğru vergi oranın koymak için marjinal sosyal maliyeti belirlemenin zorluğudur. Bir Pigoucu verginin miktarını hesaplamak için hem zarar hem de azaltma fonksiyonları hakkında geniş bilgiye sahip olmak gerekmektedir. Bununla birlikte, J. Buchanan’ın da ifade ettiği gibi monopol piyasalarda Pigoucu vergi dolayısıyla dışsal maliyetlerin içselleştirilmesinde refahın azalması gibi bir sonuç ortaya çıkabilmektedir. Bunun nedeni ise, bir monopol bazı durumlarda dışsallıkları hesaba katan sosyal optimumdan daha düşük bir üretim düzeyi seçebilmektedir. Bu durumda Pigoucu vergi monopolü üretimini daha fazla düşürmeye zorlamaktadır.316 Bunların yanı sıra çok uluslu şirket yapıları ve bunların gelişmişlik düzeyleri ile orantılı kaotik üretim yapıları da Pigocu vergilerin uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Şöyle ki; ara malın üzerine konulan vergi o malı

314

Naci Ağbal, “ Çevrenin Korunması ve Çevre Vergileri- II ”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:101, Yıl: Nisan

2001, s. 68.

315

Ronald T. Mc Morran, David C. L. Nellor , “ Tax Policy and the Environment: Theory and Practice ”,

International Monetary Fund Working Paper No: 94/106, 1994, p. 11- 13.

316

kullanarak üretim yapanların nihai ürün fiyatını etkileyebilmekte ve bu durum nihai ürünün ithalini daha avantajlı kılmaktadır. Bu durumda hem yurt içindeki ticari yapının rekabet durumunu korumak, hem de çevresel yükümlülüklerde uluslar arası bir standardizasyonun sağlanması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.317

Hava, su ve toprağa bırakılan atık maddeler ile gürültü emisyonlarının miktar ve bileşimi esas alınarak hesaplanan ve bu maddeleri kullanarak çevreyi kirletenlerin emisyon oranlarını azaltma amacı taşıyan bu vergiler, AB’ye üye ülkelerin büyük çoğunluğunda özellikle su atık alanında kullanılmasına rağmen, vergilerin oluşturulma nedenleri ülkelere göre farklılık göstermektedir. Almanya ve Hollanda’da bu vergilerin nedeni kirliliği caydırmak iken, Fransa’da daha çok kirliliği azaltmaya yönelik kamu yatırımlarını finanse etmek amacıyla kullanılmaktadırlar. Danimarka’da uygulanan atık vergisi ve Almanya’da uygulanan atık su vergisi uygulamasıyla birlikte emisyonlarda azalma meydana gelmesinin yanı sıra kirliliği azaltıcı yatırımlarda da artış olmuştur.318