• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma Anlayı ş ı ve Çevre Politikaları

C. Küresel Isınma, Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre Sorunlarının Türkiye

2. Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma Anlayı ş ı ve Çevre Politikaları

Türkiye’de çevre konusunda ulusal politikalar geliştirilmesi gereği ilk defa 1972 yılında düzenlenen BM Çevre Konferansından sonra ortaya çıkmıştır. Türkiye’de çevre ve çevrenin korunması ile ilgili başta Anayasa olmak üzere, çok sayıda yasa, tüzük ve yönetmelik yürürlükte bulunmaktadır. Ulusal ve uluslararası düzeyde genellikle çok taraflı veya ikili anlaşmalar şeklinde çevreye yönelik düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemeler bütün dünyayı ilgilendiren, bölgesel veya birkaç ülkenin taraf olduğu kapsamda olabilmektedirler.

1982 Anayasası’nın kabulü ile çevre koruması kavramı ilk defa Anayasa’ya girmiştir.368 Genel olarak Türk çevre politikasının temel ilkelerini belirleyen 1982 Anayasası’nda çevrenin sağlıklı ve dengeli olmasından söz edilmekle beraber, ideal

366

Öztürk, a. g. m. , s. 61- 62

367

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “ Enerji Sektöründe Sera Gazı Azaltımı Çalışma Grubu Raporu “ , Ankara, 2005, s. 47, Erişim: 12. 08. 2008, http://www.iklim.cevreorman.gov.tr/raporlar/Enerji.pdf

368

çevrenin nasıl olması gerektiği veya hangi unsurların çevreye dahil olduğuna ilişkin düzenlemede bulunulmamaktadır. Dolayısıyla, çevrenin hukuken korunan alanı anayasal olarak belirlenmediği gibi, sürdürülebilir kalkınma ilkesinin de 1982 Anayasası’nda açıkça ifade edilmediği görülmektedir.369

1983 yılında çıkarılan 2872 sayılı Çevre Kanunu ile çevrenin korunması, kirliliğin önlenmesi ortak sorumluluk yaklaşımlarının belirtildiği Anayasanın 56. maddesini geliştirmek, çevre kaynaklarının optimum bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve endüstrileşmeye engel olmamak gibi temel amaçlar belirlenmektedir.370 Çevreyle doğrudan ilgili bir yasa olan 2872 sayılı Çevre Yasası’nın 1. maddesinde üstü kapalı bir şekilde sürdürülebilir kalkınma kavramından (yani kavramın anlamından) bahsedilmiştir. Anılan maddede; “....doğal kaynakların en uygun

şekilde kullanılması ve korunması; su, toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi; ülkenin bitki ve hayvan ile doğal ve tarihsel zenginliklerin korunarak bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi... için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri ile uyumlu... olarak düzenleneceği” ifadesi yer almaktadır. Bu madde ise; “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramının temelinde yatan anlamı vurgulayarak ifade etmektedir.371

Türkiye’de 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı’na kadar çevreye ilişkin düzenlemelerde ağırlık verilen husus, çevre kirliliğinin azaltılmasıdır. Beşinci plandan itibaren ise, doğal kaynakların etkin kullanımının ve gelecek kuşaklara sağlıklı bir biçimde aktarımının da en az çevre kirliliğin engellenmesi ya da ortadan kaldırılması kadar önem taşıdığı görüşü benimsenmeye başlamıştır. 1992 yılında gerçekleştirilen Rio Zirvesi’nde ağırlıklı biçimde ele alınan sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir yaklaşım ise, ilk kez 6. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile benimsenmeye başlamış, böylece Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı, sürdürülebilir kalkınma kavramını kabul etmiştir.372 BM Stockholm Dünya Çevre Konferansı’nda Türkiye, tüm üçüncü dünya ülkelerinin politikasına paralel olarak “kalkınmaya ayırdığımız kaynaklarımızı kısmen çevre konularına tahsis edersek, kalkınmamız yavaşlar…”

369

Gülün Egeli, Avrupa Birliği ve Türkiye’de Çevre Sorunları, 1. Baskı, TÇV Yayını, Ankara, 1996,

s. 76- 77.

370

Derya Altunbaş, “ Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Türkiye’de ki Kurumsal Değişimlere Bir Bakış” , Erişim: 12. 03. 2008, biibf.comu.edu.tr/daltunbasmakale.pdf.

371

Yusuf Şahin, “ Kalkınma mı, Çevre mi? Bergama Tercihini Çevreden Yana Koydu “ , Mülkiye

Dergisi, Cilt: 23, Sayı: 216, Yıl: 2005, s. 353.

372

tezini savunmuştur. 6- 7- 8. Kalkınma Planlarında da görüleceği üzere bu tezin yanlış olduğu anlaşılmıştır.373

Ayrıca 1992 yılında gerçekleştirilen Rio Zirvesi’nde kabul edilen “Gündem 21” uyarınca, katılımcı ülkeler, sürdürülebilir kalkınma dahil olmak üzere “Gündem 21” çerçevesinde belirlenen hedeflere uyum sağlamak amacıyla, bir ulusal çevre programı geliştirmeyi kabul etmişlerdir. Türkiye, kendi ulusal çevre eylem planını hazırlama çalışmalarına 1995 yılında başlamış ve bu çalışmalar, Mayıs 1998 tarihinde tamamlanarak “Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı (UÇEP)” adlı belge ile ortaya konmuştur. UÇEP’in hazırlanmasında çok boyutlu katılım sağlanması hedeflenmiştir. Bu çerçevede çevrenin korunması açısından önemli görülen 19 farklı alanda kamu ve özel sektör, üniversiteler, gönüllü kuruluşlar, belediyeler ile meslek kuruluşlarının konularında uzman temsilcilerin çalışma grupları oluşturulmuştur. UÇEP’in hedefi yenilenebilir kaynakların sürdürülebilir kullanımının teşvik edilmesi, çevre ile ekonomiyi birlikte sürdürülebilir kılacak politika, proje, program ve önerilerin geliştirilmesidir.374

UÇEP, kalkınmanın çevre konularıyla bütünleştirilmesine yönelik somut girişimler önermektedir. Ayrıca UÇEP, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'na katkıda bulunacak; BM Kalkınma Programı (UNDP) desteğiyle hazırlanan Ulusal Gündem 21'in temel taşlarından birini oluşturacak, Çevre Bakanlığı'nın bir sonraki Çevre

Şurası'ndaki tartışmalara zemin hazırlayacak ve 1998 yılı Haziran ayında yapılacak olan ve bütün Avrupa ülkelerinin ilgili bakanlar düzeyinde temsil edilecekleri dördüncü Avrupa için Çevre Konferansı’na girdi sağlayacaktır.

Belge, uzmanlardan ve konuyla ilgili taraflardan oluşan ve iki aşamada bir araya gelen farklı gruplarca hazırlanmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı, Çevre Bakanlığı ve Dünya Bankası temsilcilerinden oluşan Yürütme Kurulu gözetiminde süreç yönlendirilmiştir.375

UÇEP’ te belirlenen hedefler şunlardır: 376 - Yaşam kalitesinin iyileştirilmesi;

- Çevre bilinç ve duyarlılığının geliştirilmesi; - Çevre yönetiminin iyileştirilmesi;

373

Refet Erim, “ Çevre ile ilgili Hukuksal Düzenlemeler ” , Türkiye’de Çevrenin ve Çevre Korumanın

Tarihi Sempozyumu 7- 8 Nisan 2000, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 2000, s.179- 189.

374

Türkiye Çevre Vakfı, Avrupa Birliği ve Türkiye’de Çevre Mevzuatı, TÇV Yayınları Ankara, 2001,

s. 106- 107.

375

Erişim: 18. 08. 2008, http://ekutup.dpt.gov.tr/cevre/eylempla/ucep.html.

376

- Sürdürülebilir nitelikte bir ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişme sağlanmasıdır.

Bu hedefler eylem planının biçimlendirilmesinin çerçevesini oluşturmuştur. UÇEP, henüz uygulama aşamasında olan bir plan olsa da, sürdürülebilir kalkınma ilkelerini benimsemiş bir ülke olarak Türkiye’nin uluslararası normlara ulaşmasında önemli bir adımını teşkil etmektedir.

UÇEP uygulamalarında elde edilecek başarı Türkiye’nin çevre yönetimindeki başarı düzeyini etkileyeceğinden bunun dolaylı ve direkt olumlu etkileri orta ve uzun dönem içinde tüm sektörlere yansıyacak ve ekonomiye olan katkısı hissedilir bir duruma gelecektir.

UÇEP ile merkezde ve yerel yönetimlerde birçok komisyonlar kurularak, ortak çevre bilincinin oluşturulması ve halkın bilinçlendirilmesi arzu edilmiştir. Merkezde Ulusal Sulak Alan Komisyonu, Organik Tarım Komisyonu, Biyoçeşitlilik komitesi gibi komisyonlar kurulmuş, yerelde ise Mahalli Çevre Kurulları, İl Hayvanları Koruma Kurulu gibi kurullar teşkil edilmiştir.377

Çevre konusunda strateji ve politikaların ana ilkeleri yanında somut eylem önerilerini de içeren UÇEP, uluslar arası düzeyde de kaliteli ve başarılı bir belge olarak nitelenmesine ve bazı iyi uygulamaları bulunmasına rağmen, uygulamada arzulanan etkinlik sağlanamamıştır. UÇEP’in uygulamasında yeterli etkinliğe ulaşılamamasını etkileyen nedenler, UÇEP’in hazırlanması sürecinden kaynaklanan nedenler, uygulama sürecinden kaynaklanan nedenler ve beklenmeyen faktörler olarak ayrıştırılabilmektedir. Hazırlanma sürecinde, Çalışma Gruplarının

raporlarında somut, niceliksel, zaman çerçevesine oturtulmuş hedefler

belirtilmemesi; Çalışma Gruplarının önerilerinin bir sentez raporu olan UÇEP’e yeterince yansıtılmaması; yeterince yerel katılımın sağlanmaması gibi faktörler UÇEP’in başarısını olumsuz yönde etkilemiştir. UÇEP’in uygulama sürecindeki izleme-değerlendirme sisteminin, performans kriterleri ile birlikte ayrıntılı olarak tanımlanmaması gibi faktörler UÇEP uygulamasının etkinliğe ulaşamamasında özellikle etkili olmuştur. UÇEP’in Çevre Bakanlığınca yeterince sahiplenilememesi, UÇEP’in uygulanmasının devletin en üst organlarının taahhüdü altına alınamaması gibi faktörler de uygulamada UÇEP’in etkinliğe ulaşmasını engelleyen önemli faktörler olmuşlardır. Ayrıca, 1999 yılı depremi ve 2000 yılından itibaren başlayan

377

Erişim: 12. 08. 2008,

http://www.ortakgelecek.net/v1.6/condocs/Turkiyede%20SKnin%20Gelecegi%20Paneli_Nuran%20Tal u.pdf.

kriz nedenleriyle, UÇEP’in uygulanması için kaynakların ayrılması gündeme bile gelmemiştir.378