• Sonuç bulunamadı

Küresel Isınma Olgusunun Türkiye’ye Etkileri

C. Küresel Isınma, Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre Sorunlarının Türkiye

1. Küresel Isınma Olgusunun Türkiye’ye Etkileri

Daha önce de açıklandığı gibi, küresel boyutta olabilecek bir sıcaklık artışına bağlı olarak, iklimde önemli değişmeler olacaktır. Bu değişmenin sonuçları kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, iklim kuşaklarının sınırlarının değişmesi, ekstrem meteorolojik olayların ve bunlara bağlı doğal afetlerin artması şeklinde görülecektir. Bu olaylar bölgesel ve zamansal olarak çok değişik biçimde ortaya çıkacaktır. Örneğin, dünyanın bazı bölgelerinde görülen kasırgalar, kuvvetli yağışlar ile bunlara bağlı olarak oluşan seller ve taşkınlar gibi meteorolojik

362

afetlerin şiddetinde ve frekansında artış olurken, bazı bölgelerinde uzun süreli ve

şiddetli kuraklıklarla birlikte çölleşme görülebilecektir.

Türkiye, suptropikal kuşak, kıtalarının batı bölümünde görülen Akdeniz iklim bölgesinde bulunmaktadır. Türkiye, genel olarak Akdeniz iklim kuşağında yer almakla birlikte, birçok alt iklim tipinin de yaşandığı bir ülkedir. Türkiye bu karmaşık iklim yapısı içinde, iklim değişikliğinden en fazla etkilenebilecek ülkelerin başında gelmektedir. Ülkemiz özellikle küresel ısınmaya bağlı olarak görülebilecek, su kaynaklarının azalması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalardan etkilenecektir.363

Ülkemiz özellikle küresel ısınmaya bağlı olarak görülebilecek, su kaynaklarının azalması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalardan etkilenecektir. Olası bir iklim değişikliğinin ülkemizde neden olabileceği çevresel ve sosyo- ekonomik sorunlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:364

- Sıcak ve kurak devrelerin süresindeki ve şiddetindeki artış, kuraklık ve çölleşme ile tuzlanma ve erozyon gibi olayları hızlandıracaktır.

- İklim kuşaklarının kuzeye kayması sonucu Türkiye, daha sıcak ve kurak iklim koşullarının etkisinde kalabilecektir.

- Türkiye’nin mevcut su kaynakları sorununa yeni sorunlar eklenecek, içme ve kullanma suyunda büyük sıkıntılar yaşayacaktır.

- Tarımsal üretim potansiyeli değişebilecektir. (Bu değişiklik bölgesel ve mevsimsel farklılıklarla birlikte, türlere göre bir artış yada azalış biçiminde olabilir) Küresel ısınmayla yaşanacak olan kuraklık, havzada yağmurla beslenen buğday ve sulanan arazideki mısır üretimi dahil, ana ekinlerin verimini etkileyebilecektir. Bu da tahıl üretiminde gelecekte azalışlara sebep olacaktır.

- Karasal ekosistemler ve tarımsal üretim sistemleri, zararlılardaki ve hastalıklardaki artıştan zarar görebilecektir.

- Sıcaklıktaki artış insan ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapacak, aşırı sıcaktan kaynaklanan hastalık ve ölüm oranları artacaktır.

- Deniz seviyesi yükselmesine bağlı olarak Türkiye’nin yoğun yerleşme, turizm ve tarım alanlarının yer aldığı alçak alanları su altında kalacaktır.

- Mevsimlik kar ve kalıcı kar-buz örtüsünün kapladığı alanlarda, erimelere bağlı olarak kar çığları, sel ve taşkın olaylarında artış olacaktır.

363

DPT, “Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı İklim Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu” , Ankara, 2007, s. 8, Erişim: 12. 08. 2008, www.dpt.gov.tr/DocObjects/Download/3193/oik548.pdf.

364

Murat Türkeş, “Küresel İklimin Korunması, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Türkiye” ,

Tesisat Mühendisliği Dergisi, T. M. M. O. B. Makine Mühendisleri Odası Yayını, Sayı: 61, Yıl: 2001,

- Deniz akıntılarındaki değişmeler, deniz ekosistemleri üzerinde olumsuz etkiler yaratacak, deniz ürünleri azalacaktır.

Şüphesiz küresel iklimde görülebilecek bir değişiklik, Türkiye’nin değişik bölgelerini farklı biçimde etkileyecektir. Türkiye’nin özellikle çölleşme tehdidi altındaki yarı kurak ve yarı nemli özelliğe sahip; İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde tarım, ormancılık ve su kaynakları açısından daha olumsuz sonuçlar görülecektir. Son yıllarda Türkiye ormanlarında toplu ağaç kurumalarının, zararlı böcek salgınlarının ve yangınların arttığı bilinmektedir. İklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık derecesinin artması, bu olayları daha da hızlandıracaktır.

Yine Hükümetler arası İklim Değişim Paneli (I. P. C. C. ) Küresel İklim Modelleri ile yapılan projeksiyonlara göre;365

- 2030 yılında Türkiye' nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecektir.

- Türkiye'deki sıcaklıklar kışın 2 derece, yazın ise 2 ila 3 derece arasında bir değerde artacaktır.

- Yağışlar kışın % 10'luk bir artış gösterirken yaz mevsiminde % 5 - 15 arasında azalacaktır.

- Ayrıca yazın toprak neminin de % 15 - 25 arasında bir değerde azalacağı tahmin edilmektedir.

- Akdeniz havzasındaki su seviyesinde 2030 yılına kadar 18 santimetre - 12 santimetrelik, 2050 yılına kadar 38 santimetre - 14 santimetrelik ve 2100 yılına kadar 65 - 35 santimetrelik bir yükselme görülecektir.

Türkiye’de, uzun yıllar yağış ortalaması 631 milemetreküp iken, yağış

miktarı, 1999 yılında % 15 oranında, 2000 yılında ise % 7 oranında azalmıştır. Ortalama yağışın azalması yanında, yağış rejimindeki sapma da dikkat edilmesi gereken bir olaydır. Yağış miktarında meydana gelen bu azalışlar ve yağış

rejimindeki sapmalar, tarımsal üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, kuraklığa neden olan şartların devam etmesi hâlinde, gelecek yıllarda suyla ilgili daha büyük sıkıntılar meydana gelebilecektir.

Tarım alanlarının korunması pek çok ülkede, ulusal güvenlik kaygılarından biri hâline gelmiştir. Tarım alanlarının kötü kullanımı, su yönetim eksiklerine bağlı su baskınları, tuzlanma, çoraklaşma, aşırı pestisid ve gübre kullanımına bağlı kirlenme bunların başında gelmektedir. Suyun tarımdaki vazgeçilmez önemi nedeniyle, temiz

365

su sıkıntısı pek çok bölgede, tarımsal üretimin karşısındaki en büyük kaynak kısıtlaması hâline gelmiştir. Nitekim ülkemizin bazı önemli hububat üretim merkezlerinde, ürün kayıplarının % 40- 50 oranına ulaştığı gözlenmektedir. Örneğin 2000- 2001 yılı Ekim dönemi ile ilgili olarak, Mayıs ayı başı itibarıyla yaptığı incelemeler sonucunda; Konya, Karaman, Yozgat illerinde yetersiz yağışlar nedeniyle ekim yapılan alanlarda % 80- 90 oranında kuraklığa bağlı zararın meydana geldiği, daha birçok ilin de % 27- 62 oranında kuraklıktan etkilendiği belirtilmiştir.366

Küresel ısınmanın ülkemize olası etkilerini inceledikten sonra ülkemizin küresel ısınmaya ne denli bir katkısı olduğu sorusuna cevap vermeliyiz. Türkiye’ nin küresel ısınmaya sebep olan karbondioksit emisyonu üretme bakımından kişi başına düşen sorumluluğu, diğer OECD ve AB ülkelerine göre daha azdır. Gelişmiş

ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’de kişi başına enerji tüketimi düşüktür ve buna bağlı olarak da Türkiye’nin 2002 yılı itibarıyla kişi başına 2. 8 ton olan karbondioksit emisyonu düzeyi, dünya ve OECD ortalamalarının altındadır. Türkiye 2002 yılı sonu itibarıyla, OECD ülkeleri arasında toplam karbondioksit emisyonunda 13. , kişi başına karbondioksit emisyonu açısından 30. , karbondioksit emisyonunun GSYİH’ye oranında 6. ve karbondioksit emisyonunun satın alma gücü paritesine göre hesaplanmış GSYİH’ye oranında ise 11. sırada yer almaktadır.367