• Sonuç bulunamadı

Uluslararası Örgütlerde Etkinlik ve Görünürlük

B. Dış Politika Araçlarının Etkin Kullanımı

1. Uluslararası Örgütlerde Etkinlik ve Görünürlük

Türkiye Soğuk Savaş döneminde ve Soğuk Savaş sonrasında birçok uluslararası örgüte ve işbirliğine katılarak dış politikada bir çeşitlilik sağlamıştır. BM, NATO, AB, İKÖ, ECO, KEİ ve Türk Cumhuriyetleri ile D-8 zirveleri bu çeşitliliği sağlayan örgüt ve işbirlikleridir.113 Türk dış politikası için NATO, Türkiye ile ABD ilişkilerinin en yakın noktası, AB geleneksel dış politika yaklaşımındaki Batıcılığın en önemli parçası, İKÖ İslam coğrafyası ile birlikte jeopolitik ve jeokültürel bir açılım alanı olmuştur. Soğuk Savaş sonrasında ECO’nun Orta Asya’yı içine alacak şekilde genişlemesi, KEİ’nin kurulması, Türk Cumhuriyetleri ve D-8 zirveleri ise Türk dış politikasının yeni açılım sahalarını yansıtmaktadır. Tüm bu örgütlerin varlığı dış politikada etkileyici bir görüntü vermekle birlikte uygulama alanında hepsinin ayrı ayrı sorunları mevcuttur.114

Soğuk Savaş sonrası yeni sistem ile birlikte canlanan BM içinde Türkiye de daha etkin bir rol üstlenmeye başlamıştır. En son 1961’de BM Güvenlik Konseyinde geçici üye olan Türkiye, 2003’te 2009-2010 yıllarında Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olduğunu duyurmuştur. 2008’de yapılacak olan seçimler için çalışmalar çok önceden başlatılmıştır.

Seçim için bir tanıtım filmi hazırlanmış, Türkiye’nin laik, demokratik, istikrarlı ve büyüyen bir ekonomiye sahip ve uygarlıklar arası köprü niteliğinde bir ülke olduğu anlatılmıştır.115 Bu

113 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s.222.

114 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s.223.

115 Funda Keskin Ata, “Uluslararası Örgütlerle İlişkiler: BM’de Türkiye”, Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular Belgeler Yorumlar, Cilt: 3, Baskın Oran (Ed.), İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, s. 811.

36

süreçte özellikle Afrika ülkeleriyle ilişkiler geliştirilmiştir. Türkiye 2005’te Afrika Birliği Örgütü’ne gözlemci ülke olmuştur. 2008’de ise Afrika Birliği Türkiye’nin stratejik ortağı olduğunu duyurmuştur. Mayıs 2008’de de Türkiye Afrika Kalkınma Bankası’na üye olmuştur.116 Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği seçimleri için düşünülmüş olsa da bu tek gerekçe değildir. Afrika ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi ile aynı zamanda Türk dış politikası için yeni sahaların açılması sağlanmıştır. 17 Ekim 2008’de yapılan oylamada Türkiye gerekli olan 128 oyun üstünde 151 oy ile Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmiştir.117 Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesi dünyada Türkiye’nin artan etkinliğini göstermesi açısından önemli olduğu gibi oylamada 151 oy alması da Türkiye’nin etkin rolünün dünyada geniş bir kabul gördüğünün göstergesi olmuştur. Bu oy sayısı neticesinde Türkiye dış politikada attığı adımlarda daha özgüvenli davranma imkânı bulmuştur.

Türk dış politikasında etkili bir başka uluslararası örgüt olan NATO, Türkiye’nin ABD ile ittifak zeminini oluşturması bakımından oldukça önemlidir. Soğuk Savaş sırasında Türkiye’nin jeopolitik öneminin yanında yeni dönemde de NATO’nun üstlendiği küresel terörle mücadelede yoğunlaşılan Orta Doğu bölgesi için de Türkiye’nin konumu ve tarihi rolü önem arz etmektedir. NATO’nun 1999 Vaşington Zirvesi sonrasında başlayan küresel terörle mücadele konsepti Türkiye ve ABD arasında yeni işbirliği zeminini de belirlemiştir.118 Türkiye jeopolitik konumu itibariyle Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asya stratejik hatlarına müdahil olabilecek bir ülke olarak NATO’nun küresel misyonları açısından önemlidir.119 Bu bağlamda Türkiye’nin etrafındaki bölgelerin çatışma ve kriz bölgeleri olduğu düşünüldüğünde, NATO’nun bu bölgelerde etkinlik kurarken Türkiye ile birlikte hareket etmesi, Türkiye’nin de bu bölgelerde etkinliğini artırmasını sağlayacaktır.120 NATO’nun Orta Asya bağlantıları sağlanması ve Rusya’nın Orta Asya’ya tekrar nüfuz etmesinin engellenmesi için de Türkiye’nin önemli bir konumda olduğu değerlendirilmektedir.121 Türkiye-NATO ilişkileri farklı zeminlerde gelişmeye devam ederken, Türkiye NATO içindeki etkinliğini artırmaya çalışmıştır. 2010’da Türkiye’nin yürüttüğü kulis çalışmalarının sonucunda Hüseyin Diriöz, NATO Genel Sekreter Yardımcılığına getirilmiştir. Diriöz’ün, NATO savunma

116 Ata, “Uluslararası Örgütlerde…”, s. 811.

117 Ata, “Uluslararası Örgütlerde…”, s. 811.

118 Armağan Kuloğlu, “60 Yıllık İttifak: NATO-Türkiye”, Orta Doğu Analiz, C.1, S. 4, (Nisan 2009), s.57.

119 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s.233.

120 Kuloğlu, “60 Yıllık…”, s.63.

121 Richard Weitz, “Towards A New Turkey-NATO Partnership in Central Asia”, Turkish Policy Quarterly, C.5, S.2, (Yaz 2006), s.2.

37

politikasından, üye ülkelerin ulusal ve toplu savunma ve güç planlarını destekleyici mekanizmaların planlanmasından, savunma reformundan, AB dâhil diğer uluslararası örgütlerle savunma politikası işbirliği, lojistik ve nükleer (caydırıcılık) politikalardan sorumlu olduğu bildirilmiştir.122 31 yıl aradan sonra bir Türk’ün, NATO’nun genel sekreter yardımcılığına getirilmesi, Türkiye’nin NATO içindeki etkinliğinin artmasının bir göstergesidir.123

Türk dış politikasının çok yönlü hale getirilmesinde önemli bir araç olarak görülen örgüt ise, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ‘dır. İİT yalnızca Orta Doğu ve Afrika bölgesinde değil Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte Avrasya coğrafyasını da kapsayan bir kurum haline gelmiştir.124 Dünyanın birçok yerine dağılmış olan Müslüman nüfus dolayısıyla İİT, yalnızca bölgesel bir örgüt değil bir medeniyetin bağlarını oluşturmaktadır.125 Türkiye etkinlik kurmak istediği Osmanlı coğrafyasında önemli bir örgüt olan İİT’de etkinliğini artırmaya çalışmıştır.

Bu arada 2005’de Ekmeleddin İhsanoğlu’nun İİT Genel Sekreteri olması sağlanmıştır.

ECO ve KEİ ise Soğuk Savaş sonrasında Avrasya jeopolitiğinde büyük beklentilerin oluşmasına neden olan örgütlerdir. ECO yayılmış olduğu geniş coğrafyada yer alan ülkeler arasındaki çıkar çatışmaları, Türkiye’nin ECO’nun genişleme sürecinden sonra,126 İran’ı dışlayarak Rusya ile KEİ’yi kurması, örgüt içindeki çatlaklara ve örgütün işlevsel bir yapı kazanamamasına neden olmuştur.127 Türkiye Avrasya jeopolitiğinde etki kurmak için bu iki örgütün daha işlevsel hale gelmesi ve Türkiye’nin bu örgütler içinde etkinlik kazanması gerekmektedir.

Türkiye’nin 47 üyeli Avrupa Konseyi içindeki rolü de uluslararası görünürlüğü açısından önem arz etmektedir. İlk kez II. Dünya Savaşı sonrası birleşik Avrupa söylemleri sonrasında oluşan Avrupa Konseyi’nde Türkiye de kurucu üyeler arasında yer almıştır.

Avrupa’nın Orta Doğu ve Orta Asya açılımı bağlamında Avrupa Konseyi’ne önemli katkılar sağlayan Türkiye’nin, 2003 sonrası dönemde Avrupa Konseyi içindeki rolü de artmıştır.128

122 “NATO Genel Sekreter Yardımcısı Bir Türk”, Milliyet, 16.07.2010.

123 NATO Füze Savunma Sistemi ve Türkiye, SDE Savunma Güvenlik Programı Koordinatörlüğü, (Temmuz 2010), s.6.

124 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s.250.

125 Mahmut B. Aykan, Turkey’s Role in The Organization of The Islamic Conferance 1960-1992, Vantage Press, New York, 1994, s.121.

126 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s.269.

127 Nazif Özdağdeviren, Orhan Ertunç, Karadeniz Ekonomik İşbirliği ve Türkiye, İstanbul, Harp Akademileri Basımevi, 1995, s.49-56.

128 Avrupa Konseyi, http://www.mfa.gov.tr/avrupa-konseyi_.tr.mfa, (20.06.2013).

38

2010-2012 yılları arasında Avrupa Konseyi başkanlığına AK Parti Antalya milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu seçilmiştir. Çavuşoğlu bu iki yıl içinde Avrupa’da bulunan Türk derneklerinin oluşumlarının kuvvetlendirilmesi ve gurbetçilerin haklarının korunması ve geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar yürütmüştür.129

AK Parti döneminde uluslararası örgütlerdeki etkinliğinin artırılmasının yanında dünya kamuoyunda Türkiye’nin etkinlik ve görünürlülüğünü artıran başka organizasyonlarda gerçekleştirilmiştir. Spor, sanat ve bilim alanında uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapılmıştır. Bu kapsamda dünyanın en önemli ve büyük organizasyonlarından biri olan Formula 1’e 2005’ten itibaren İstanbul parkuru da eklenmiştir. Bu organizasyon için 2 milyon 215 bin metrekarelik İstanbul Park inşa edilmiştir. Dünyada 205 ülkede yaklaşık 2,5 milyar insanın takip ettiği Formula 1 yarışları, Türkiye’nin uluslararası alanda görünürlülüğünü artırmaktadır.130 2010 yılında ise dünyanın en büyük spor organizasyonlarından biri olan Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye’de gerçekleştirilmiştir. 1200 yabancı basın mensubunun takip ettiği şampiyona 183 ülkeden canlı olarak izlenmiştir.131 Bu 183 ülkede canlı olarak Türkiye’nin de izlenmesi anlamına gelmektedir, çünkü şampiyona boyunca müsabaka aralarında Türkiye ile ilgili tanıtımlar yayınlanmıştır. Şampiyona sonunda Türkiye’nin ABD ile final maçı oynaması ve dünya ikincisi olması organizasyon sonunda Türkiye’nin uluslararası imajını ve prestijini artırmıştır. Bir başka büyük çaplı uluslararası organizasyon ise 2013 yılında Mersin’de gerçekleştirilen 17. Akdeniz Olimpiyatları’dır. 17.

Akdeniz Olimpiyatlarının Yunanistan’da yapılması kararlaştırılmıştı ancak Yunanistan ülkesindeki ekonomik krizi gerekçe göstererek, olimpiyat tarihinden 1,5 yıl önce bu organizasyonu üstlenemeyeceğini duyurmuştur. Oyunların ertelenmesi söz konusu iken Türkiye önemli bir sorumluluk almış 1,5 yılda organizasyona hazırlanmıştır. 122 bin biletli seyircinin yer aldığı olimpiyatlarda Türkiye uluslararası alanda tanıtım yapma imkânı da sağlamıştır.132 AK Parti döneminde gerçekleşen diğer önemli uluslararası spor organizasyonları ise şunlardır: Moto GP Şampiyonası, Kıtalararası Avrasya Maratonu, 2005

129 http://www.mevlutcavusoglu.com/, (15.06.2013).

130 “İstanbul ‘vın’layacak 2.5 milyar kişi izleyecek”, http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=343428, (01.07.2013).

131 “12 Dev Adam, Dünya ikincisi oldu”, http://www.hurriyet.com.tr/spor/basketbol/15761315.asp, (01.07.2013).

132 “Akdeniz Oyunları rekorla sona erdi”, http://www.radikal.com.tr/spor/akdeniz_oyunlari_rekorla_sona_erdi-1140007, (01.07.2013).

39

UEFA Şampiyolar Ligi final karşılaşması, 2008 Avrupa Atletizm Yarışları, 2009 Uluslararası Badminton Turnuvası ve 2009 UEFA Kupası final maçı.133

Spor organizasyonlarının yanında dünya çapında ünlü isimlerin konserleri de geçekleşmiştir. 2010 yılında, ,ilk kez Türkiye’de konser veren U2 adlı dünyaca ünlü müzik grubunu 10 bini yabancı toplam 175 bin kişi Atatürk Olimpiyat Stadı’nda izlemiştir.134 Bir diğer dünyaca ünlü pop şarkıcısı Madonna da 7 Haziran 2012’de İstanbul’da konser vermiştir.

Dünya medyasının yakından takip ettiği kişilerin ve organizasyonların Türkiye’de gerçekleşiyor olması Türkiye’yi sosyo-kültürel bir cazibe merkezi haline getirmektedir.

Türkiye’nin daha fazla ve farklı alanlarda görünür hale gelmesi, Türkiye’nin dünya kamuoyundaki etkisini artırırken, turizm alanındaki sağlanan artış ile ekonomik gelişime katkı sağlamaktadır.