• Sonuç bulunamadı

Türkiye dışındaki Ermenilerin, Lozan Antlaşmasından sonra özellikle ABD, Fransa, Lübnan ve bazı Güney Amerika ülkelerinde görüldüğü söylenen örgütlenme, sessiz çalışma ve fırsat kullanma süreci belirli aşamalardan geçerek önemli bir güce sahip olmuş ve 1964 yılından itibaren uluslararası eylemlere dönüştüğü gözlemlenmiştir.61

Đkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan bloklar arası soğuk savaş 1962 Küba Füzeleri Krizi’nden sonra değişik bir periyoda girmiştir. Dünya ilk kez nükleer bir savaşa başka bir deyişle yok olmaya bu denli yaklaşmıştır. Bu olay taraflara nükleer bir savaşın galibinin olmayacağını, barış içinde yaşamanın gerekliliğini ve nükleer silahların sınırlandırılmasının önemini öğretmiştir. 1962’den sonra başlayan yumuşama (Detant); bloklar arası tehlikeyi azaltırken; blok içi sürtüşmeleri ve çıkar çatışmalarını yeniden ön plana çıkarmıştır. Đşte bu dönem, Türkiye'nin şu anda da devam etmekte olan sorunlarının başlangıcı olarak kabul edilir. Kıbrıs ve Türk- Yunan uyuşmazlıklarına ilave olarak birçok ülkede Ermeni hareketleri birbiri peşine sıralanmıştır. “Tehcir”, “Katliamı Anma toplantısı”, “Ermeni Cumhuriyetinin Kuruluş Yıl Dönümü”, “Parçalanma Yıl Dönümü” gibi nedenlerle diğer radikal örgütlerin yardım ve iş birliğiyle Ermeni sorunu çıkarma çabasına giriştikleri ve bu eylemleri Ermeni terörü izlediği yönünde fikirler yaygınlaşmıştır.62

Bu eylemler eylemcilerin yaşadıkları devletlerde siyasi destek de bulmuştur. Vatandaşların belki de yüzde yüze yakınının dünya haritasında Türkiye'nin yerini daha göstermeyeceği Uruguay; 1967 yılında “Latin Amerika Parlamentolar

Kongresine” Ermeni sorununun Birleşmiş Milletler Teşkilatına götürülmesi ve

sunulması yönünde önerge verilmiştir.63

61 Uras. E, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, s. 20. 62 Uras, a. g. e, s.29

63 Uras, a. g. e, s.108.

Özellikle ABD ve Fransa'da da güncelliğini koruyan “Ermeni Soy Kırımı

Tasarıları” çağdaş demokrasilerdeki en zayıf yanı-yeniden seçilebilme kaygısını-

kullanmaktadır. ABD gibi büyük nüfusa sahip bir ülkede başkan, birkaç yüz oy farkla belirlenebilmekte iken seçim bölgesinde Ermeni nüfus bulunan valinin ya da senatörün aksi karar almasını beklemek zordur. Nitekim, son başkanlık seçimleriyle Florida'daki on sekiz bin Ermeni oyun, Ermeni tezi lehinde açıklamalar yapan George Bush’un başkan seçilmesinde etken olduğu yönünde Florida’daki bazı Ermeni temsilcilerinin açıklamaları basında yer almıştır.64

Türkiye'ye düşman ve Türkiye'nin parçalanmasını amaçlayan odakların arasında iş birliği ilişkiler bulunduğunu düşünen çevreler oldukça yaygındır. Bu çevreler, Ermeni hareketleri, Helenizm, Arabizm ve Kürtçülük hareketleriyle karşılıklı destek içinde Türkiye'yi zayıflatmayı ve Türk topraklarını parçalamayı hedeflediği üzerinde durmaktadırlar. Üzerinde durulan konu, Yunanistan açısından da bilinen nedenlerden dolayı Türkiye'nin zayıflatılması gerekliliği ve bunun için Ermeni sorunu ve Kürtçülük sorununun sürekli olarak desteklenmesi inancının varlığı olarak ele alınır.

Batıda Türklere karşı eskiden beri var olan ön yargılı tutumu kullanmanın yanı sıra, yaşama organlarında yer alan dinsel bakış açısına sahip kitleyi; gerçek sorunun Hıristiyan-Müslüman çekişmesi olduğuna inandırarak etkilemeye çalışan Ermenilerin amacı nedir? Yapılan çalışmalar neticesinde birçok ülke parlamentosunda ve hattâ Avrupa Parlamentosu’nda gündeme alınan Ermeni tasarısı yönündeki kararlar neyin habercisidir?

Bu güne kadar gelen Ermeni hareketleri hemen hemen hiç değişmeyen enstrümanları kullanmıştır. Bunlar;

 Türk ve Türkiye düşmanlığını yaymak.

 Orta Doğu ve Anadolu'da çıkarları bulunan devletlerin desteğini sağlamak.  Türkiye ile ilgili en küçük anlaşmazlığı olan devletlerle ortak hareket içine girmek.

 Sorunu ulusal parlamentolar ile uluslar arası platformlarda gündeme getirmektir.65.

Türkiye’nin sürekli olarak Ermenileri yok ettikleri iddiası sürüp gitmektedir. Türkiye’de son yıllarda yapılan çalışmalar dahi göz önüne alınmak istenmemektedir. Ermenistan ve temsilcileri sürekli olarak Soykırım sözünü yinelemekte ısrar etmektedirler.66

Bu kararlara dayanarak Osmanlı'nın devamı olarak gösterilen Türkiye Cumhuriyeti'nden "tazminat" talebinde bulunmak ve bununla ilgili uluslar arası kamuoyu oluşturmak.

Uygun bir fırsat bekleyerek "toprak" talebinde bulunmaktır.67

Türkiye’den taleplerini elde etmeye çalışan ancak bunda muvaffak olamayan Ermeni terör hareketleri, özellikle yurt dışındaki Türk diplomatlarına yönelmiştir. Ermeniler nihai anlamda Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası örgütlerle yaşadıkları ülkelerin parlamentolarından “24 Nisan”ı katliâm günü ilân etmesi için diplomatik adımlar attıkları ifade edilebilir.

Bu teşebbüslerden biri, 1973-1974 yıllarında Birleşmiş Milletlerin bir raporunun 30. paragrafında “1915 Ermeni katliâmlarının XX. yüzyılın ilk katliâmı olarak” ilân edilmesi şeklinde yapılmıştır. Türkiye’nin ve birçok devletin böyle bir karara karşı çıkışları ve kararın kabul edilmemesi karşısında ise, başta Massachuset’teki Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Armenian Review Redaktörü Gerard Libaridian olmak üzere birçok Ermeni yazarı ve doğal ASALA lideri Agop Agopian, bu tür “ılımlı, diplomatik teşebbüslerin başarı sağlamayacağını, zaten muvaffak da olmadığının görüldüğünü ve Türklerden ve dünyadan bir şeyler koparmak için terörün şart olduğunu” ifade etmişlerdir.68

65 Uras, a. g. e. s.130. 66

Arıkan. Z, Cumhuriyet,3 Ekim 2004.

67 Yıldırım. H, Ermeni Đddiaları ve Gerçekler, s.48.

68 Gunter, M. “Aspect Contemporains du Terrorisme Arménien”, Le Terrorisme International

Benzer karar arayışları Belçika, Fransa parlamentolarında da denenmişse de, sonuç vermemiştir. Fakat konu, daha çok Amerikan Kongresi’ni işgal etmiştir. Ermenilerin yaklaşık 600 bin nüfusunun Amerika’da yaşaması, buradaki lobi faaliyetlerinin güçlü olması ve başta Rum lobisi olmak üzere diğer lobilerden yardım alması sayesinde bir dizi karar tasarısı denemesi görülmüştür:69

24 Nisan 1984’teki Ermeni iddialarını içeren dört karar tasarısından, 247 sayılı olanı “24 Nisan 1984’ün insanın insana zulmü günü” olarak ilân edilmesini, bu günün bütün katliâma uğramış olan insanlarca ve özellikle de 1915-1923 yılları arasında katledilmiş olan 1.5 milyon Ermeni'ye “atfetmeyi” istemiştir. Amerikan Temsilciler Meclisi’nde 118 kişinin imzasını alan bu karar tasarısı, gerekli 218 imzayı sağlayamamıştır. Temsilciler Meclisinin 171. ve Senatonun 124. sayılı karar tasarıları, Ermeni katliâmının Türk Hükümetince yapılmış olduğunu, bu tarihi gerçeğin “Amerika Birleşik Devletleri’nce de kabullenmesinin gerektiğini” gündeme getirmişlerse de, Meclis’te 99, Senato’da da 22 imzadan fazlasını toplayamamıştır. 70

Bir değişik tasarı, Washington’da bir “Katliâm Müzesi” (Holocouste Museum) yapımı sırasında masaya getirilmiştir. Müzenin daha çok Đkinci Dünya Savaşı sırasındaki Yahudi katliâmının anısına açılması planlanmışsa da, Ermeni lobisinin ve destekçilerinin gayretleriyle Hazırlık Konseyinin 1981 Nisanında oy birliğiyle aldığı bir kararla, müzenin bir kısmında da “Ermeni katliâmı”nın sergilenmesi kabul edilmiştir. Müzenin açılışı 1986 için planlanmışsa da, ancak bundan birkaç yıl sonra açılabilmiştir.71

Amerikan Kongresine yine Ermeniler tarafından 212 sayılı karar tasarısı 24 Nisan 1990’da sunulmuş ve Senatör Robert Dole ve arkadaşlarınca desteklenmiştir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin yoğun çalışmaları, başta üniversite senatoları, siyasi partiler, dernekler, ticari, sosyal kuruluşlar, birçok Türk ve Türkiye’deki Ermeni asıllı vatandaşların yoğun çalışmaları mektup, telgraf kampanyaları, Amerika’daki yeni Türk lobisinin faaliyetleri ve Cumhuriyetçi Senatör Robert Byrd ve 51 senatör arkadaşının teşebbüsleri üzerine, Ermeniler ve destekçileri geri adım atmak zorunda

69 Gunter, a.g. e. ,s.120 70 Gunter, a.g. e. ,s.150 71 Gunter, a.g.e. s. 151–152.

kalmışlardır. Konu son günlerde önce Amerika Birleşik Devletleri'nde Temsilciler Meclisine getirilmiş, fakat yönetimin baskısı ile soy kırımı kararının çıkartılması engellenmiştir. Bu karar tasarısında, soy kırımı iddialarının “1915-1923” arasında yapıldığı belirtilerek Türk Kurtuluş Savaşı da dahil edildiği bildirilmiştir.72

Ardından, 7 Ekim 2000 tarihinde Fransız Parlamentosuna taşınan benzer bir tasarı, bütün müdahalelere rağmen engellenememiş ve Fransız Cumhurbaşkanı tarafından da imzalanarak yürürlüğe girmiştir. Bu ülkelerin dışında, benzer karar alan veya karar tasarısı parlamentolarının gündemine getirilen ülkeler şunlardır: Arjantin, Uruguay, Rusya, Kanada, Yunanistan, Lübnan, Belçika, Đtalya, Kıbrıs Rum Yönetimi, Đsviçre ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi.73

Bütün bu siyasal kararların ve çabaların arkasında çok farklı amaçlar bulunduğu kuşkusuzdur. Hukuki bakımdan bağlayıcılığı olmayan bu kararların, uluslar arası camiada etkili olduğu görülmektedir.

Đçinde bulunulan süreç hukuki bir süreç olmaktan çok, siyasal bir süreç ve Türkiye’ye karşı oynanan bir oyun olarak değerlendiren fikirler mevcuttur. Gerçekten, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, batı tarafından politik baskı altına alınarak etkilenmek, denetlenmek, sınanmak, kuşatılmak ve sınırlanmak (containment) istenmektedir. Oynanan dış politika oyunudur. Mahkemeler ve parlamentolar eliyle tarih yazılması, yanlış bir yol ve yöntemdir. Asıl amaç, Türkiye’nin soy kırımı iddiasını kabul etmesini, buna bağlı olarak da tazminat ödemesini ve hattâ toprak talebinde bulunulmasını sağlamak olarak görülmektedir.74 Bu nedenle, böyle tasarılara karşı, Türkiye'nin daha etkin bir mücadele sürecine girmesi gerekmektedir.

72 ABD Temsilciler Meclisine sunulan bu tasarı ve bunu engellemek üzere, Başkan Clinton’ın Meclise

gönderdiği 19 Ekim 2000 tarihli mektubun tam metni için bakınız: Tarihten Güncelliğe Ermeni Sorunu, Tahliller- Belgeler-Kararlar, Kaynak Yayınları, Đstanbul, 2001, s. 225-234.

73 Tacar, P. “Ermenilere Soy kırımı Yapıldığı Savının Hukuksal ve Ahlaki Açılardan Đncelenmesi”, Türk

Parlamenterler Birliği tarafından düzenlenen Tarihte Türk-Ermeni Đlişkileri Sempozyumu (Ankara, 13-14 Nisan 2001)’na sunulan bildiri metni s. 3, not: 3.

74 Çaycı, S. “Hukuksal Açıdan Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeni Ayaklanmaları ve Alınan