• Sonuç bulunamadı

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4. SOYKIRIM YASASI BAĞLAMINDA TÜRKĐYE AB ĐLĐŞKĐLERĐ 1 AVRUPA PARLAMENTOSU TAVSĐYE KARAR

4.5. TÜRKĐYE-AB ĐLĐŞKĐSĐNDE ERMENĐSTAN BOYUTU

Ermenistan 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiş, Türkiye, Ermenistan’ın bağımsızlığını tanımış ancak iki ülke arasında normal diplomatik ilişkiler kurulamamıştır. Avrupa Komisyonu’nun 6 Ekim 2004 tarihli Đlerleme Raporunda Türkiye’nin Ermenistan ile diplomatik ilişki kurması ve kara sınırını açması istenmektedir. Konuya 15 Aralık 2004 tarihli Avrupa Parlamentosu kararında da değinilmektedir. 17 Aralık 2004 tarihli Avrupa Birliği Konseyi’nin Brüksel Zirvesi’nde kabul ettiği sonuç bildirgesinin 20. paragrafında ise Avrupa Konseyi, iyi komşuluk ilişkilerine kaçınılmaz olarak bağlı kalmanın gerekliliğine vurgu yaparak, Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini iyileştirmesini istemektedir. AB ile üyelik müzakerelerinde dış ilişkiler bölümünde herhangi bir üye ülke Ermenistan ile ilişkiler konusunu Türkiye’nin önüne getirilmesi muhtemeldir. Bilindiği gibi müzakere edilecek 31 konu başlığının her biri hakkında görüşmelerin başlaması ve tamamlanmasında AB üyesi ülkelerin kabulü gereklidir.171

Türkiye’nin AB üyelik sürecinde karşısına çıkan konulardan birisi de Ermeni sorunudur. Ancak Türkiye-AB ilişkilerinde bir de Ermenistan boyutu karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği gibi Ermenistan 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiş, Türkiye, Ermenistan’ın bağımsızlığını tanımış ancak iki ülke arasında normal diplomatik ilişkiler kurulamamıştır. Avrupa Komisyonu’nun 6 Ekim 2004 tarihli

ilerleme Raporunda Türkiye’nin Ermenistan ile diplomatik ilişki kurması ve kara sınırını açması istenmektedir. Konuya 15 Aralık 2004 tarihli Avrupa Parlamentosu kararında da değinilmektedir.17 Aralık 2004 tarihli Avrupa Birliği Konseyi’nin Brüksel Zirvesi’nde Kabul ettiği sonuç bildirgesinin 20.paragrafında ise Avrupa Konseyi iyi komşuluk kaçınılmaz olarak bağlı kalmanın gerekliliğine vurgu yaparak, Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini iyileştirmesini istemektedir. AB ile üyelik müzakerelerinde dış ilişkiler bölümünde herhangi bir üye ülke Ermenistan ile ilişkiler konusunu Türkiye’nin önüne getirilebilir. Ermeni Soykırım iddialarını kabul etmenin AB’ne giriş için ön şart olması yönünde Ermeni çabaları engellenmesi ve konunun uluslar arası hukuk alanını da tartışılma ihtimaline karşı hazırlık yapılması konusunda fikirler vardır.172

Türkiye dahil olmak üzere diğer ülkelerde sözde Ermeni iddialarını destekleyen çok sayıda asılsız yayınlar bulunurken, bu iddiaların doğru olmadığını ifade eden ve konunun gerçek yüzünü analiz eden eserleri uluslar arası alanda kitapçılarda ve kütüphanelerde bulmak çok güçtür. Bu türden özellikle Đngilizce yayınlar özendirilmeli ve dağıtımı yapılmalıdır. Soykırım iddialarının bazı ülkelerin kamuoylarında kabul görmelerinin asıl nedeni tek taraflı bilgilendirilmeleridir. Uluslar arası alandaki konferans ve panellerde bulunularak bunun önüne geçilmelidir denilmektedir.173

Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının önünde üç engel bulunmaktadır. Bunlar: Ermenistan yönetiminin soykırım iddialarının uluslararası alanda tanınması için gösterdiği çabalar, Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesinde ifadesini bulan ve bir kısım Türkiye topraklarını Batı Ermenistan olarak gösteren Türkiye’nin toprak bütünlüğünün ve Türkiye-Ermenistan sınırının Ermenistan tarafından tanınmaması anlamını taşıyan ifadeler ve Dağlık Karabağ sorunudur. 23 Ağustos 1990 tarihinde yayınlanan Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesinin 11. maddesi “Ermenistan Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen 1915 soykırımının uluslararası düzeyde tanınması çabalarını destekleyecektir.” demektedir. Bağımsızlık Bildirgesine 1995 yılında

172 Kasım. ,a. g. m. ,http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce

kabul edilen Ermenistan Anayasasında da atıf vardır. Yine Ermenistan Parlamentosunda zaman zaman Türkiye-Ermenistan sınırını düzenleyen 1921 Kars Antlaşmasının tanınmaması gerektiği şeklinde konuşmalar yapılmaktadır.174

Ermenistan’ın 1992 yılında o zamanki adıyla Avrupa Güvenlik ve Đşbirliği Konferansına-AGĐK- (1994 yılında Avrupa Güvenlik ve Đşbirliği Teşkilatı-AGĐT- olarak değiştirilmiştir.) üyeliği ile sınırların değişmezliğini kabul ettiği düşünüldüğünde Bağımsızlık Bildirgesindeki Batı Ermenistan ifadesi ve 1921 Kars Antlaşmasının sorgulanması Ermenistan’ın uluslararası yükümlülükleriyle de çelişmektedir. Ermenistan bağımsızlığını kazandıktan sonra Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri, sınırların dokunulmazlığı ve toprak bütünlüğü gibi hususları kapsayan bir deklarasyonu imzalamayı reddetmiştir. Ermenistan’ın ilk Devlet Başkanı Ter- Petrosyan döneminde Ermenistan yönetimi daha ılımlı bir politika izlemeye çalışmış, soykırım iddialarını uluslararası alanda gündeme getirmemeye çalışmış ve içeride radikal unsurlarla mücadele etmiştir. Ancak Ter-Petrosyan, diasporanın Ermenistan üzerindeki etkisi sebebiyle uygulamada başarılı olamamıştır. Ter-Petrosyan’ın başarısızlığının diğer nedeni Karabağ sorununa çözüm konusunda yeterince cesaretli olmamasıydı. Sonuçta Ermeni kuvvetler Azerbaycan’ın topraklarının % 20 sini işgal ettiler. Halen sürmekte olan uluslararası hukuka aykırı bu durum Türkiye-Ermenistan ilişkilerini de olumsuz etkilemiştir. Türkiye, Ermenistan’dan AGĐT içerisindeki yükümlülüklerini yerine getirmek için adım atmasını istemektedir. Ter-Petrosyan’ın istifasından sonra ise Taşnakların desteğiyle Koçaryan Ermenistan Devlet Başkanı olmuş ve diasporanın Ermenistan üzerindeki etkisi daha da artmıştır. Diaspora Ermenistan’da da faaliyet gösteren diaspora partileri aracılığıyla Ermenistan’a kendi gündemini empoze etmekte ve Ermenistan’ın gerçekçi olmayan bir dış politika izlemesine neden olduğu belirtilmektedir.175

Türkiye-AB üyelik sürecinde Ermenistan ile ilişkilerin mevcut durumunun değiştirilmesi konusunda müzakereler sırasında taleple karşılaşabilecektir. Bu

174 Kasım. a. g. m. , http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce 175 Kasım. a. g. m. , http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce

nedenle Ermenistan ile ilişkilerde Türkiye’nin nasıl bir politika izlemesi gerektiğine ilişkin bazı parametreleri ortaya konmalıdır.176

• Öncelikle iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeltilmesinin tek taraflı bir hareketle olamayacağı vurgulanmalıdır. Soykırım iddialarının yanı sıra belki de diplomatik ilişkiler açısından en önemli konu Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesinde yer alan ve Ermenistan Anayasasının da atıfta bulunduğu Batı Ermenistan ifadesidir. Bir ülkenin toprak bütünlüğünü tanımadan onunla normal diplomatik ilişki kurmayı istemek gerçekçi değildir. Ermenistan’ın Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri, sınırların dokunulmazlığı ve toprak bütünlüğüne saygıyı içeren bir deklarasyonu imzalayıp bunun gereğini yapması gerekir. Eğer bir AB üyesi ülke başka bir AB üyesi ülkeden, örneğin Fransa, Đspanya’dan toprak talep etse ve bir kısım Đspanya topraklarını Batı Fransa olarak adlandırsa her halde Đspanya-Fransa ilişkileri bugünkü gibi olmazdı.

• Ermenistan bağımsız bir ülke olarak uluslararası topluma katıldığı günden itibaren Kafkasya’daki bölgesel istikrarsızlığın bir parçası olmuştur. Azerbaycan topraklarının işgali ve Karabağ’daki “Dağlık Karabağ” Cumhuriyeti olarak adlandırılan yapının varlığı Ermenistan’ın desteğiyle sürmektedir. Ermenistan’ın sorunun çözümü için adım atması için bölge ülkeleri, AB ve ABD tarafından baskıda bulunulması gerekir. 1994 yılında taraflar arasında ateşkesin imzalanmasından sonra 10 yılı aşkın bir süredir soruna çözüm bulunamamıştır. Ermenistan ile Rusya arasındaki özel ilişkiler ve Ermenistan’ın gerek askeri gerekse ekonomik açıdan Rusya’ya bağımlılığı dikkate alındığında, Ermenistan’ı Karabağ konusunda adım atmaya zorlayabilecek en etkili ülkenin Rusya olduğu söylenebilir. Gerek gelişen Türkiye-Rusya ilişkileri çerçevesinde Türkiye, gerekse AB Rusya’dan bu konuda Ermenistan üzerindeki etkisini kullanmasını sürekli istemelidirler.

• Ermenistan herhangi bir adım atmadan Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi ve sınır kapısının açılması Türkiye’nin toprak bütünlüğünü sorgulayan ve soykırım iddialarını gündeme getirmekten kaçınmayan (Nitekim 2001 yılında Fransa parlamentosunda alınan kararda Koçaryan yönetiminin çabaları etkili olmuştur.) ve kendinden önceki Ter-Petrosyan iktidarı dönemine göre Türkiye’ye

karşı radikal bir politika izleyen Koçaryan’a ve Ermenistan’daki radikal gruplara hizmet edecektir. Bu durumda Koçaryan ve onun destekçileri, Ter-Petrosyan’ın Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi amacına Ter-Petrosyan’ın tersine Türkiye’ye karşı sertlik yanlısı bir politika izleyerek ulaşmış olduklarını belirtip, bunu iç politikalarında da başarı olarak sunabileceklerdir. Ermenistan’da daha ılımlı bir yönetimin işbaşına gelmesi de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunacaktır.

• Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek Ermenistan’ın politik ve ekonomik çıkarlarının gereğidir. Türkiye, Ermenistan’ın Batıya açılan kapısıdır. Kara sınırının açılmasından en fazla faydalanacak olan Ermenistan dır. Ermenistan’ın toplam ticaret hacmi ve ekonomik kapasitesi dikkate alındığında Türkiye için dikkate değer bir pazar ve ekonomik partner olamaz. Ermenistan’ın toplam ticaret hacmi 1 milyar dolar civarındadır. Türkiye ile Ermenistan arasında Gürcistan yoluyla yapılan ticaretin hacmi 35-40 milyon dolar ve Đran yoluyla yapılan ticaretin hacmi ise 30-35 milyon dolar kadardır. Toplam 70 milyon dolarlık bir ticaret hacmi vardır. Kara sınırının açılması halinde bunun bir miktar artabileceği düşünülse de Ermenistan ticari açıdan Türkiye için önemli bir pazar değildir. Türkiye ile ilişkileri çok iyi olan ve nüfusu Ermenistan’ın iki katından fazla olan Azerbaycan ile olan ticaret bile 300 milyon dolar seviyesindedir. Yine nüfusu Ermenistan’ın yaklaşık iki katı olan Gürcistan ile ticaret bile açık olan sınır kapılarına rağmen 300 milyon dolarlar civarında kalmaktadır.

• Ermenistan’ın Türkiye ile olan problemlerinin çözümü için adım atabilmesi için öncelikle diasporanın radikal kesimlerinin baskısından kurtulması gerekir. Türkiye’de gerek resmi gerekse özel kanallardan Ermenistan’daki ılımlı çevreler desteklenebilir. Bu çevreler Türk-Ermeni barışma Komisyonu tarzı oluşturulacak diyalog amaçlı çalışmalara entegre edilmelidir.

SONUÇ

Altmışı aşkın senedir Ermeni asıllı bilim adamları büyük bir azim, ısrar ve durak bilmez çabalarla Doğu Anadolu’nun Ermenilerin hakiki anayurdu olduğu, Türk’lerin bu bölgeyi esas sahiplerinden aldıkları ve sistematik katliamlarla onları buralardan kovmaya çalıştıklarını, nihai olarak da 1915’te planlı bir soykırım uyguladıklarını iddia etmektedirler. Türk Aydınları ise 1980 yılından itibaren sessiz kalmanın ciddi problemler yaratacağı ve sonucunun ciddi olaylara mal olacağı anlaşılınca, kayda değer çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Đlmi verilere rağmen bazı devletler ve devletlerarası kuruluşlar Türk tezini reddedip, çaptırılmış, asılsız Ermeni iddialarına angaje olmaktadırlar. Kendisini sözde Ermeni sorununa muhtaç görenleri, katı yaklaşımdan uzaklaştırılıp, bu sorunu çözmek için şu hususlar yapılmalıdır.

Diaspora içerisinde diyalog kurulabilecek olan gruplarla iletişim kanalları açık tutulmalıdır. Ermeni Soykırım iddialarını kabul etmenin AB’ne giriş için ön şart olması yönünde Ermeni çabaları engellenmeli ve konunun uluslar arası hukuk alanını da tartışılma ihtimaline karşı hazırlık yapılmalıdır.

Bilgilendirme noktasında AB ülkelerinde konuyu detaylı ve ikna edebilecek yeteneğe, bilgi birikimine sahip Türk lobisi oluşturulmalıdır.

Rusya ile iyi ilişkiler kurarak ve AB’nin Rusya’dan bu konuda etkisini göstermesi sürekli olarak istenmelidir.

Ermeni sorununu tarihsel boyutunun irdelenmesi ile değil, kendini bu soruna kilitleyen bir tarafın “sosyo-psikolojik” fobilerinin aşılması ile çözülebilecektir. Çözüm Türklerin tarihiyle yüzleşmesinde değil, kendini bu soruna tutsak kılan bazı Ermeni çevrelerinin kendileriyle yüzleşip bizlerle barışabilmesindedir.

Ermeni meselesi diye bilinen ve hala belli aralıklarla gündemimizi işgal eden bu olaylar zinciri Ermenilerin istekleri ve beklentileri doğrultusunda gelişmiş bir olaydır. Bu bağlamda Ermenilerin Avrupa devletleri ile ilişkilerinde Ermeniler hiçbir zaman belirleyici taraf olamamakla birlikte Avrupa devletlerinin siyasi bir piyonu olmaktan ileriye de gidememişlerdir. Bu ilişkilerin Avrupa Devletlerine çıkarlar

sağladığı bir gerçektir. Fakat olaya Ermeniler açısından baktığımızda onlara sağladığı yarar konusunda somut bir şey görmemiz mümkün değildir. Aksine bu ilişkiler uzun vadede düşündüğümüzde Ermenilere zarar verdiğini görmemiz mümkündür. Bu ilişkiler neticesinde Ermeniler arasında değişik mezhepler yayılmış ve bu mezheplere bağlı oluşan cemaatlerle Ermeniler parçalanmışlardır. Ayrıca Avrupa Devletlerinin kışkırtması ile meydana gelen isyanlar sonucu Ermenilerin Devletle arası açılmış, yüzyıllar boyunca bir birleri ile huzur içinde Müslümanlarla aralarının açılmasına ve karşılıklı can kaybının olmasına neden olmuştur.

Ermenilerin yaşadıkları bölgelerdeki huzurlarının kaçmasında birinci derecede etkili olan Avrupa Devletlerinin kışkırtmaları olmuştur. Ermenileri Osmanlı yönetiminden ve baskılarından kurtarmak ve onlara bağımsızlık vermek hedefi ile yola çıkan Avrupa Devletleri bölgedeki çıkarları sona erince Ermenileri kendi hallerine bırakmışlardır Diğer bir söylemle Ermeni Sorunu Avrupa Devletleri Đçin bir Đnsanlık bir bağımsızlık meselesi değil bir sömürgecilik meselesidir.

Türkiye uzunca bir süre Ermeni sorununu görmezden geldikten sonra konunun ağırlıklı olarak “tarih boyutu”na odaklanmıştır. Buna göre arşiv belgelerini ortaya koymak ve bazı olayları açıklığa kavuşturmak yeterli olacaktır. Bu çabaların önemli olduğu muhakkaktır. Türkiye tarih konusundaki çalışmalarını arttırarak devam ettirmelidir. Ancak asıl sorun tarihsel olmaktan çok siyasal ve sosyolojiktir. Ermeni sorunu bir “tehcir” sorunu değildir. Doğrudur, Ermeni tarafının kullandığı argümanlarda hep “tarih” vardır. Ancak hedefler bugüne ilişkindir. Amaç yaklaşık bir asır önce olmuş olduğu iddia edilen olayları bir efsane haline getirerek bir Ermeni ulusal kimliği oluşturmak, bu sayede Ermeni milletinin varlığını ve birliğini sürdürebilmektir. Bu bağlamda Ermeni sorunu özellikle diaspora Ermenileri için bir var olma davasıdır. Eğer sorun çözülürse birçok kurum ve kişi varlığını sürdüremeyecektir. Bu nedenle sorunun çözülmesini istemeyen geniş bir kitlenin varlığından söz etmek mümkündür.

Konunun ikinci boyutu ise uluslararası ilişkiler ve bu ilişkiler ağında güç mücadelesi ile ilgilidir. Uzun süre konuyu ihmal eden Türkiye, Ermeni sorununun ulusal güvenliği açısından “zayıf bir halka” haline gelmesine dolaylı da olsa katkıda

bulunmuştur. Böylece, Türkiye karşısında pazarlık kozu arayan hemen her ülke “Ermeni kartı”na başvurmaktadır. Özellikle Ermeni diasporasının güçlü olduğu ülkelerde bu durum sıradan bir hal halini almaktadır.

Avrupa Birliğine giriş sürecinde demokratikleşme, insan hakları, Güneydoğu ve Kıbrıs sorunu gibi önemli sorunlarla baş etmek zorunda olan Türkiye'nin bir de Ermeni meselesi ile köşeye sıkıştırılmak istendiğini düşünenlerin sayısı oldukça fazladır. Bu açıdan ele alındığında Avrupa Birliği'ne üyelik müzakerelerinde karşı tarafın önümüze koyacağı kozlara bir başkasının daha eklendiğini söyleyebilmek için çok da uzak görüşlü olmaya gerek yoktur. Burada yapılması gereken AB’ye üyelik için bu etkinin ortadan kaldırılması ve gerçeklerin ortaya konulmasıdır. Tarafsız bir Avrupa Birliği konuyla ilgili çalışmaları incelediğinde tarihi süreçte yaşanan gelişmelerin bir Soykırım olmadığının farkına varacaktır. Bu konuda Türkiye’nin yapması gereken ülke içindeki azınlık haklarını tarihte olduğu gibi günümüzde de koruduğunu göstermektir. Avrupa Birliği, Türkiye’nin AB’ye katacaklarının farkına varmaya başlamıştır.

Türkiye’nin büyüyen ekonomisi ve genç nüfusu ile gelecekte Avrupa Birliği’nin en aranılan üyesi olacağı aşikârdır. Türkiye, AB yolunda uyum kriterlerini yerine getirmek için yoğun çaba sarf etmektedir. Ekonomik istikrar paketlerinin uygulanmasına devam edilmektedir. Türkiye ekonomisi büyümeye devam etmektedir. Son dönemde meydana gelen küresel krizden en az etkilenen ülkelerden biri olması da bunun en açık göstergesidir. Bazı ülkeler tarafından Türkiye aleyhine yapılan çalışmalar da artık destek görmemeye başlamıştır. Burada önemli olan Türk halkının da tarihini bilmesi ve uluslar arası arenada tarihine sahip çıkmanın öneminin bilincinde olmasıdır.

Son söz olarak denebilir ki, Ermeni sorunu dünden çok bugünün sorunudur. Sorunun tarihte yatan kökleri reddedilemezse de, tarihsel kökenlerinden çok nispeten daha güncel olan köklerinin çok daha önemli olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Türkiye tarih alanındaki çalışmalarını hızlandırmalı, AB’ye üyelik sürecinde önümüze engel olarak çıkarılan ve bazı ülkelerin çıkarına sonuçlandırılmak istenen tarihi çelişkilerin aydınlatılmasında öncü olmalıdır. Tarih boyunca yaşanılan acıların

tekrar yaşanmaması için Türkiye son dönemde çok önemli atılımlar yapmıştır. Ermenistan’la diyoloğun güçlendirilmesine yönelik atılan diplomatik adımlar ve Orta Asya’da barışın sağlanması yönündeki çabaları bütün dünyaca takdir edilmiştir.

KAYNAKÇA

AKTAN,Gündüz, “Devletler Hukukuna göre Ermeni Meselesine Bakış”, www.hannoverbk. de/ermeni/2.doc, 12/02/2006.

ALTINDAL, Aytunç , “Ermeni Terörü ve Soykırım Kavramı”, Yeni Türkiye Dergisi, Ocak- Subat 2001, sayı 37.

AKTAR, Yücel, “Enver ve Cemal Paşalarla Osmanlı Valileri, imzalı

Belgeler, Soykırım Terimlerini Çürütüyor”, Yeni Türkiye Dergisi, Ocak-Subat

2001, sayı 37.

ARDA, Ahmet, “Ermeni Sorunu Hakkında Bir Değerlendirme”, Yeni Türkiye Dergisi, Ocak-Şubat 2001, sayı 37.

ARIKAN, Zeki, Cumhuriyet, 3 Ekim 2004.

AYIŞIĞI, Metin, “Ermeni Tehciri Konusunda Yeni Perspektifler” www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/makaleler/ermeni_t.doc, 10/01/2006

BABACAN, Hasan, “Ermeni Tehcirini Hazırlayan Faktörler ve Tehcir”,

Dünden bugüne Türk-Ermeni ilişkileri, Nobel yayıncılık, Ankara Haziran,2003.

BAL, Đdris, “Türkiye –Ermenistan ilişkileri”, Dünden bugüne Türk-Ermeni

ilişkileri, Ankara, Haziran 2003

BALCI, Gökhan, Türkler Soykırım Yaptı mı? , Truva Yayınları, 3.Baskı, Đstanbul, 2007

BĐLGĐN, Nuri, Farklı Yönleriyle Ermeni Sorunu, Ermeni Soykırım

iddiaları ve Tarihin Đnşası, Nergis Yayınları, Đstanbul 2005

ÇAYCI, Sadi, “Hukuksal Açıdan Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeni

Ayaklanmaları ve Alınan Önlemler”, Silahlı Kuvvetler Dergisi Sayı: 369, Temmuz

2001

GAĐLLARD, G, Türk-Ermeni Sorunu, Farklı Yönleriyle Ermeni Sorunu, Nergiz Yayınları, Đstanbul,2005

GEZGĐN, Suat : “Ermeni Soykırım Yasası Bağlamında Türkiye Avrupa

Birliği Đlişkileri”, (Çevrimiçi)http://www.ermenisorunu.gen.tr/, 2 Mayıs 2007.

GÖKA, Erol, "Ermeni Sorunu"nun (Gözden Kaçan) Psikolojik Boyutu, http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/makaleler

GÖKDEMĐR , Ayvaz “Ermeni Sorunu Üzerine Yorumlar ve Öneriler”, Yeni Türkiye Dergisi, Ocak-Subat 2001

GÖKTEPE, Cihat, ve KIZILKAYA, Oktay, Ermenilerde kilise ve

Milliyetçilik iliskisi ve tehcir kanunu, Dünden bugüne Türk-Ermeni iliskileri,

Ankara, Haziran 2003

GÜRÜN, Kamuran , “Ermeni Dosyası”, 5. Baskı, Rüstem Yayınevi, Đstanbul, Haziran, 2005

HALAÇOĞLU, Yusuf , “Ermeni Tehciri”, Đstanbul, 0cak 2006

HALAÇOĞLU, Yusuf, Ermeni Tehcirine Dair Gerçekler (1915), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2001

HAVHANNES, Katchaznouni, Lozan Antlaşması’ndan Günümüze

Ermeniler, Zikreden: Azmi Süslü, Türk Tarihinde Ermeniler, Http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=25643&l=1 Http://www.belgenet.com/arsiv/ab/ap_morillon.html Http://www.teror.gen.tr/turkce/yurtdisi/diger/index.html Http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/ozet/bakis.html

ĐLHAN, Atilla, Cumhuriyet, 8 Aralık 2000.

ĐZGĐ, Ömer, “Ermeni Sorununa Genel Bakış”, Yeni Türkiye Dergisi, Ocak-Şubat, 2001

KALUSTYAN, Şinark, Son Havadis Gazetesi, 8 Ocak 1970. KANTARCI, Şenol, “Tarihi Boyutuyla Ermeni Sorunu”, www.balikesir.edu.tr/ ~ akolbasi / ermeni sorunu,10.11.2005

KASIM, Kamer, Uluslar arası Đlişkiler Boyutuyla Ermeni Sorunu,

Ermeni Sorunu, Đddialar Gerekleri, http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce

KASIM, Kamer, “Ermeni Sorunu ve AB Üyelik Süreci” Journal of Turkish

Weekly, http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php

KOÇAŞ, M. Sadi : Tarihte Ermeniler ve Türk Ermeni ilişkileri, 4.baskı, Đstanbul, Kastaş A.S. Yayınları, Ağustos 1990.

KODAMAN, Bayram, “Ermeni Meselesi (Tarihi ve Siyasi Bir Değerlendirme)”, Yeni Türkiye Dergisi, Ocak-Şubat 2001

KOLOĞLU, Orhan, “Ermeni Terör Örgütü ASALA Hangi Şartlarda,

Nasıl Ortaya Çıktı? Batı, Bu Örgüte Ne Zamana Kadar Göz Yumdu? Đki

Kutuplu Bir Dünyanın Soğuk Savaş Şartlarında Ermeni Sorunu Nasıl Şekillendi?”, Popüler Tarih Dergisi, Nisan 2001, s. 68- 72.

KUMKALE, Tahir, Tamer, Diaspora Ermenileri’nin Soykırım Yalanları

ve Mücadele Yöntemlerimiz, Pegasus Yayınları, Birinci Baskı, Đstanbul, 2007

KURAN, Ercüment, “Başlangıcından Günümüze Ermeni-Türk ilişkileri”, Yeni Türkiye Dergisi, Ocak-Şubat 2001

LAÇĐNER, Sedat, “11 Eylül ve Ermeni Terörü”,

www.haberbilgi.com/haber/ermeni/sta-0111/11eylul.html - 42, 23/02/2006 LÜTEM, Ö. E, Güncel Boyutuyla Ermeni Sorunu, Ermeni Sorunu, Đddialar Gerekleri, http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/makaleler/makale

ÖKE, M. Kemal, Yüzyılın Kan Davası Ermeni Sorunu 1914–1923, Aksoy Yayıncılık, 5. Baskı, Đstanbul,2001

ÖZDEMĐR, Haluk, “Diaspora Ararat’ı Ararken: Ermeni Kimliği ve

Soykırım iddiaları”, ASAM- Ermeni Araştırmaları; Tarih, Politika, Uluslararası

ilişkiler Dergisi, Sayı:14-15, Ankara, 2004

ÖZDEMĐR, Hikmet. 1915 Tartışılırken Gözden Kaçırılanlar, Sarem Yayınları, Ankara 2007

ÖZTEK, G. Sözde Soykırım Đddiaları Çerçevesinde Ermeni Meselesi ve

Türkiye Konferansı, BSM, Đstanbul,15 Kasım 2001

ÖZKAN, Z. Tarihsel Akış Đçerisinde Terörden Politikaya Ermeni

Meselesi, Đstanbul, 2001