• Sonuç bulunamadı

BİREYSEL DEĞİİMLER  Etik ve Sosyal Sorumluluk

3. Liderlik görevini üstlenme: Çalışanların %10-15’lik oranı da liderlik görevini yürütmektedir Bu grup, işletmenin hayatta ve ayakta kalması için

2.2 TURİZM SEKTÖRÜNDE İNSAN KAYNAKLARININ ÖNEMİ

Turizm sektörünü diğer sektörlerden farklı kılan yapısal özelliklerinden biri de, sektörün sunduğu iş olanaklarının miktar ve çeşitliliğidir. Turizm sektörünün ulusal gelire, yatırımlara, ithalat ve ihracata ve ödemeler dengesine yaptığı olumlu katkıların yanı sıra, turizmin olumlu etkileri istihdam alanında da görülmektedir.

Gerçekten de turizm sektörü, diğer hiçbir sektörde görülmeyecek kadar fazla bir oranda “çalışan-tüketici” ilişkisine sahiptir. Bu ilişki; tüketicilerin turizm ürün ve hizmetlerine yönelik olumlu ya da olumsuz düşüncelerinin oluşması açısından da önemli bir unsurdur (Angelo and Vladimir, 2001: 381). Bu nedenle; turizm sektöründe insan kaynaklarının (işgücünün) hayati bir önemi bulunmaktadır.

Günümüzde yapılan araştırmalar ve tahminlerde dünya çapında yaklaşık 234 milyon kişinin turizm sektöründe çalıştığı bilinmektedir. Diğer bir deyişle; dünya çapında toplam işgücünün %8,7’si turizm sektöründe çalışmaktadır (her 11,5 işten 1’i turizm sektöründedir). Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi, 2016 yılında yaklaşık 280 milyon kişinin turizmde çalışacağını tahmin etmektedir. Bu oran; toplam işgücünün %9’unun turizme bağlı mesleklerde çalışacağını ifade etmektedir (WTTC, 2006: 8). Ulusal gelirin önemli bir parçasını oluşturan işgücünün (istihdamın) artması, ülkelerin ulusal gelirlerinde de buna bağlı olarak bir artış sağlanması anlamını taşımaktadır (Liu and Wall, 2005: 691; Liu and Wall, 2006: 159). Bu artışta turizm sektörünün önümüzdeki yıllarda payının giderek artacağına yönelik tahminler bulunmaktadır.

İşletmeler, üretim faktörlerinden yararlanarak belirli amaçları gerçekleştirmek üzere kurulan ekonomik ve ticari nitelikli örgütlerdir. Herhangi bir işletmenin başarılı olmasını sağlayan en önemli unsurun, işletmenin insan kaynakları olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Günümüzde; örgütsel başarı ile örgütün sahip olduğu insan kaynakları arasındaki sıkı ilişki, örgütle insanın özdeş olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır. Kişiler artık sadece bir görevi yüklenmek için değil, ortak amaçların başarıya ulaşmasında katkıda bulunmak için işe alınmaktadır. Bu durum da; işletme için insan kaynağının ne denli önem taşıdığını gösterecek bir nitelik taşımaktadır (Tortop vd., 2006: 11; Aykaç, 1999: 20). Diğer bir deyişle; insan kaynakları yaklaşımı, insanın diğer üretim faktörlerinden farklı olduğu görüşüne dayanan ve insanı merkez kabul eden (Fındıkçı, 2003: 24) bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda; çalışanların duygular ile hareket eden insanlar olarak ele alınmaları gerektiği ve bu şekildeki bir yaklaşımın hem işletme hem de çalışanlar için daha faydalı sonuçlar vereceği belirtilmektedir (Gök, 2006: 13).

21. yüzyılda işletmeler, daha yoğun bir rekabet ortamında ve küresel bir dünyada faaliyetlerini sürdürmek zorunda kalmaktadır. Bu rekabet ortamında üstünlük elde edebilmeleri, pazardan daha fazla pay alabilmeleri, verimliliklerini arttırmaya, iş yaşamının niteliğini yükseltmeye ve ürün kalitelerini geliştirmelerine bağlıdır. Bu koşulları sağlayabilmeleri de insan kaynaklarının etkili kullanımıyla ve onların bilgi, beceri ve gelişimlerinden yararlanmalarıyla mümkündür. İşgörenlerin bilgi ve deneyimlerinin küresel işletmeler için rekabet üstünlüğünün kaynağı olduğu

söylenebilir (Bingöl, 2003: 5). Turizm işletmeleri de bu üstünlüğü elde etmek zorundadır (Tanke, 2001: 4).

Çalışma alanı, konusu ve kapsamı ne olursa olsun, her işletmede, işletmenin kuruluş aşamasında belirlenen ve yaşamı boyunca sürecek olan çeşitli amaçlara ulaşabilmek için birçok işin yapılması gerekir. İş yapma yeteneğini kaybeden, yapısına uygun işler yapmayan bir işletme amaçlarına ulaşamayacağı gibi varlığını da sürdüremez. Bu nedenle, işletmelerde hem belirlenen amaçlara uygun işlerin yapılması hem de işlerin yapısına uygun biçimde yapılanması yaşamsal bir öneme sahiptir. Doğru işlerin doğru biçimde yapılabilmesi ise iş ile işi yapanlar arasında çok iyi bir uyum sağlanmasına, bu da işin yapısının ve nasıl yapılacağının çok iyi bilinmesine bağlıdır (Çavuş, 2005: 1).

İş ve işi yapanlar arasında sağlanması gereken uyum; turizm sektörü açısından ele alındığında, diğer sektörlere oranla, bu konuya daha ağırlıklı olarak yaklaşılması gerektiği görülmektedir. Özellikle hizmet işletmelerinde çalışan davranışları sunulan hizmetin performansı üzerinde oldukça etkili olmaktadır (Dessler, 2000: 18). Çünkü sektör içinde yer alan ve hizmet veren işletmeler, emek- yoğun bir üretime sahip olma, müşteri tatmini, hizmet kalitesi ya da çevre sorumluluğu gibi konularla iç içe varlıklarını sürdürmeye ve pazar paylarını arttırmaya çalışmaktadırlar (Kozak, 2004: 72; Go et.al., 1996: 2). Bu nedenle; tüm turizm işletmelerinin belirlediği amaçlara ulaşması ve sahip olduğu yoğun işgücü özelliği ile bu yapıyı başarıyla yönetmesi için insan kaynakları ve yönetimi konusu büyük önem taşımaktadır. Çalışanların verimliliği ve etkinliğini sağlayabilmek için hem işgörenlerin bilgi, yetenek ve becerilerini rasyonel biçimde kullanılmalı hem de kişilerin yaptıkları işten doyuma ulaşmaları sağlanmalıdır (Kozak, 2004: 13).

Geçmişte turizm sektöründe bir üretim maliyeti, yeri doldurulabilir bir malzeme olarak görülen, düşük sezonlarda kolayca gözden çıkarılabilen ve kolaylıkla işe alınıp işten çıkarılabilen çalışanlar artık büyük önem kazanmış, insan kaynaklarına yapılan yatırımlar artmıştır. Turizm işletmelerinde kalitenin yükselmesinde yaratıcı işe alma ve personel yönetimi uygulamaları, personel eğitimine ve motivasyonuna yapılan yatırımlar, çalışanların yetkilerinin arttırılması, yönlendirilmeleri ve ödüllendirilmeleri önem kazanmaktadır (Poon, 1996: 258; Yılmaz, 2005: 136). Çünkü insan faktörünün ön planda olduğu turistik mal ve hizmet üretimi, ancak bu

malı / hizmeti en kaliteli ve en iyi şekilde sağlayabilen çalışanların varlığı ile gerçekleştirilebilir (Hançer, 2004: 309).

Hızla gelişen teknoloji, rekabetin artması, yönetim yaklaşımlarının değişmesi, işgücü arzının yapısal değişimi ve küreselleşen dünya; insan kaynağının tamamen farklı bir bakış açısıyla ele alınmasını gerektirmektedir. Bu değişime bağlı olarak günümüzde tüm işletmelerde olduğu gibi turizm işletmelerinde de insan kaynakları yönetimi her geçen gün önem kazanmaktadır. Emek-yoğun ve konuk ilişkileri yoğun olma özelliğine sahip olan bu işletmelerde birçok işin konuk ile aynı alanda üretilmesi ve sunulması, tatil ve dinlenme psikolojisindeki müşterilerin ağırlanmasında işgörenlerin moral seviyelerinin yüksek olması gibi değişkenler göz önüne alındığında; işgörenleri, işletme için önemli bir kaynak olarak gören yaklaşımın turizm işletmelerinde daha fazla kabul görmesi kaçınılmaz olmaktadır (Kozak, 2002: 247; Jerris, 1999: 1).

2.3 TURİZM SEKTÖRÜNDE İGÜCÜ PİYASASI, ÖZELLİKLERİ VE İSTİHDAMIN