• Sonuç bulunamadı

ARZA BAĞLI ETKENLER

1.6 TURİZM SEKTÖRÜNDE MEVSİMSELLİĞİN ETKİLERİ VE SONUÇLAR

1.6.2 Turizm İşletmeleri Açısından Sonuçlar

Turizm talebinde mevsimsel dalgalanmaların olumsuz sonuçlarından büyük ölçüde etkilenen kesimlerden biri de turizm işletmeleridir.

Turizm sektörü içinde yer alan işletmelerin hemen hemen hepsi, turizmin mevsimlik karakterinin bir sonucu olarak yılın belli aylarında yoğun etkinlik

göstermekte; yılın geri kalan daha büyük bir döneminde ise yoğunluk yaşamamakta ve hatta geçici bir süre için kapanmaktadır. Bu dönemde; turizm işletmelerinin kapanması ya da işletmelerden kısmen yararlanılması; birinci planda, boş kapasite ve buna bağlı olarak da azalan gelir sonucunu beraberinde getirmektedir. Bu açıdan ele alındığında; turizm talebinin yoğun olduğu mevsimlerde turizm işletmelerinin gerçekleştirdikleri satış hacmi ile yılın diğer dönemlerinde gerçekleştirilen satış hacmi arasında oluşan fark, ulusal ekonomi açısından da önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır.

Mevsimselliğin turizm işletmeleri açısından yarattığı olumsuz sonuçlar aşağıdaki gibi özetlenebilmektedir.

 Mevsimlik talep dalgalanmaları; turistik işletme yatırımlarının cazipliğini azaltıcı bir rol oynamaktadır. Turizmde mevsimsellik; turist kabul eden ülke / bölge ya da yörede (turistik mahalde) iş ve gelir getiren sezonun birkaç ayla sınırlı kalarak kısa sürmesine sebep olmakta, bu da turistik işletmeler için geri dönüş oranının azalmasına, sermaye geri dönüş süresinin uzamasına, yatırımdan elde edilen gelirin düşük olmasına ve nihayet kredi almak suretiyle sermaye elde etmeye engel oluşturmaktadır. Sonuç olarak turizm sektörü; mevsimselliğin etkisinden dolayı, yüksek riskli ve yatırım cazipliği olmayan bir yatırım alanı olarak algılanmaktadır. Birçok yatırımcı turizmin sezonluk özelliğinden ve talepteki istikrarsızlığından dolayı turizm sektörüne yatırım yapmaktan kaçınmaktadır (Kuşluvan ve Kuşluvan, 1998: 21). Bu durum; özellikle konaklama işletmeleri bakımından önem taşımaktadır. Çünkü bu işletmeler; turizm hareketlerinin yayılması ile doğrudan ilişki içinde bulunmaktadır. Gerçekten, çok sayıda tatil merkezinde kurulmuş olan konaklama işletmeleri, sadece yılın bir veya iki ayında dolu olmaktadır (Usta, 2001: 138).

 Turistik talebin mevsimselliğinin turistik işletmeler açısından doğurduğu ikinci olumsuz sonuç atıl kapasite ve verimsizlik sorunudur. Turizm hareketlerinin mevsimselliği, talebin yoğun olduğu dönemde, tesisler, teçhizat ve personelden oluşan üretken kapasitenin aşırı yüklenmesine; talebin azaldığı dönemlerde ve ölü sezonda kapasitenin atıl (boş) kalmasına veya kapasitenin altında kullanıma neden olmaktadır. Talebin zirveye ulaştığı dönemde, talebi karşılamak için hazır bekletilmesi gereken işletme

kapasitesi, talebin düştüğü dönemlerde atıl kalmaktadır. Gelirler ve karlar azalırken, işletme talebin düşük olduğu dönemde sabit maliyetlere katlanmak durumundadır. Turistik ürünlerin dayanıksız ve stoklanamaz olmasından ve üretken kapasitenin sabit olmasından (esnek olmamasından) dolayı hazır üretim kapasitesi talebin azaldığı mevsimlerde etkin ve verimli kullanılamamaktadır. Kullanılmayan kapasite işletme için üretim ve kar potansiyellerinin gerçekleşememesidir (Kuşluvan ve Kuşluvan, 1998: 21). Sonuçta görülmektedir ki; turistik işletmelerle ilgili en büyük yoğunlaşma sorunu, rantabilitelerin zayıflığı noktasında odaklaşmaktadır. Bir yanda uzun süre boş kalan ve kullanılmayan bir kapasitenin varlığı, diğer yanda ise aynı kapasitenin yüksek mevsimdeki devrelerde ihtiyaçları karşılamaktaki yetersizliği turistik işletmelerin temel sorununu oluşturmaktadır. Kaybedilen her gecelemenin bir maliyeti vardır ve bu maliyetler büyük ölçüde konaklama işletmelerinin rantabilitesini azaltmaktadır. Olağan mevsimlik dalgalanmalar, turist kabul eden ülkelerdeki turizm sektörünün en yoğun dönemdeki “talebe” göre çalışmasını gerektirmekte ve sönük dönemde sektörde bir atıl kapasite ortaya çıkmaktadır. Bu durum; turizm sektöründe “talebin” hangi dönemdeki büyüklüğüne göre yatırım yapılacağı konusunda sorunlar çıkarmaktadır (Usta, 2001: 139).

 Turistik talebin mevsimselliği turizm işletmeleri için üçüncü olarak personel sorunları ortaya çıkarmaktadır. Birçok turistik işletmenin (özellikle konaklama işletmelerinin) düşük ve ölü sezonda maliyetleri düşürmek için ya işletmelerini kapatmak ya da personelin sayısını azaltmak zorunda kaldıkları görülmektedir. Böylece, belirli bir tecrübe kazanmış ve işletmeyi tanımış personeli işten çıkarmak durumunda kalmaktadırlar. Yeni sezonda da işletmeyi tanıyan, nitelikli personel bulmak her zaman mümkün olamayabilmektedir. İşletmeler için yeni personelin işe ve işletmeye alışması zaman almakta, bu da hizmet kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve personel eğitimi masraflarını arttırabilmektedir. Birçok nitelikli personel sadece bu istikrarsızlık nedeniyle turizmde çalışmayı bırakarak başka iş alanlarına yönelmektedir. Bu durum, turizm sektöründe nitelikli işgören sorununu arttırmakta ve sürekli olarak yeni nitelikli personel yetiştirme gereğini ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca; sezonluk olarak çalıştığının ve sezon sonunda işine son verileceğinin bilincinde olan personel, iş tatminsizliği ve motivasyon eksikliği yaşamakta, kendi geleceğini işletmenin geleceğinde

hissetmediği için işe kendini verememekte ve sonuçta hizmet kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır. Buna ek olarak, geçici olarak istihdam edilen personel arası ilişkilerin, işletme kültürü oluşturma olanağının, eğitim ve terfi fırsatlarının en düşük seviyede kalması da mevsimsel işgücünün motivasyonunu ve iş tatminini olumsuz yönde etkilemektedir (Kuşluvan ve Kuşluvan, 1998: 21). Nitelikli personelin, geçici bir faaliyet için işe ciddiyetle bağlanamamasının yanı sıra; geçici işler için talep edilen ücretlerin, sürekli işlerdeki ücretlere oranla yüksek olması rantabiliteyi olumsuz yönde etkilemektedir (Usta, 2001: 140).

 Turistik talebin mevsimselliğinin turizm işletmelerinde yarattığı olumsuz sonuçlardan bir diğeri ise hizmet kalitesinin düşmesidir. Bir hizmetin aşırı kullanımı (aşırı talep) ya da az kullanımı (düşük talep) tasarlanan ve belirlenen hizmeti sağlamayı engelleyerek; hizmet kalitesinde tasarlanan ile verilen hizmet arasında bir fark oluşturmakta ve hizmet kalitesinin düşmesine yol açmaktadır. Örneğin; hizmet için talep maksimum kapasiteyi aştığında, işgörenlere ve işletmenin olanaklarına aşırı yükleme olduğu için hizmet kalitesi düşebilmektedir. Bazı tüketiciler hizmetten hiç faydalanmadan geri çevrilebilmektedir. Talebin düşük olduğu dönemlerde ise fiyatları düşürmek ve verilen hizmet çeşit ve olanaklarını kısmak gerekebilmektedir. Böylece; tüketici profili, pazar bölümü ve hizmetin doğası değişirken, bazı tüketicilerin beklentisi doğrultusunda hizmet verememe sorunu ortaya çıkmaktadır. Örneğin; bir şehir otelinde, yaşlı turistler ve iş adamları hafta sonunda aile ve çocukların istilasından rahatsız olabilmektedir. Çünkü hafta sonu otele çekilen ve yeni pazar bölümünü oluşturan aile ve çocuklar, turistler ve iş adamlarının umdukları hizmetin kalitesini etkilemektedir. Yüksek sezonda üretken kapasiteye (tesis, teçhizat, personel) aşırı yüklenme, düşük sezonda işletmeye birbiriyle uyumlu olmayan tüketici karması çekilmesi ve fiyatların düşürülmesi yukarıda belirtilen personel sorunları ile birleşince turistik işletmelerde hizmet kalitesinin düşmesine sebep olabilmektedir (Kuşluvan ve Kuşluvan, 1998: 21).

Turizm talebinin mevsimlik bir özellik göstermesi yalnızca turizm işletmeleri açısından değil, turistik olmayan işletmeler açısından da sonuçlar yaratabilmektedir. Turizm sektörünün mevsimsellik özelliğinin bir sonucu olarak çoğunluğun yüksek sezonda seyahate (tatile) çıkma isteği; bu dönemlerde endüstriyel üretimin

düşmesine ve çoğunluğun yıllık tatil iznini kullanması nedeniyle işlerin yavaşlaması ya da aksamasına da neden olabilmektedir.