• Sonuç bulunamadı

TRABZON’UN OSMANLI DEVLETİ SINIRLARINA KATILMAS

7. Trabzon’un Teslim Alınması :

Görüldüğü üzere Uzun Hasan’ın ve David Komnenos’un Osmanlı’ya karşı izledikleri ikili politika Fatih Sultan Mehmet’i Trabzon’u fethe yönelten sebepler arasındadır. Esasen Trabzon Devleti kurulduğu dönemden itibaren bulunduğu bölgede geleneksel olarak kabul edilebilecek bir politika izlemekteydi. Buna göre gücünü hissettikleri otorite hangisi olursa olsun, ki Moğol, Timur, Selçuklu vs. derhal bu devletlerin otoriteleri kabul ediliyor, gerekirse vergi ödeniyor ve Trabzon coğrafyasında onların bir uç beyi gibi hareket ediyor gibi görünerek siyasi varlıklarını devam ettiriyorlardı. Uluslararası hiçbir çatışmanın ve çekişmenin doğrudan tarafları olmak gibi bir adetleri yoktu. Diğer devletler savaş meydanlarında birbirlerini yerlerken, Trabzon Hanedanı en güçlü kimin olduğunu tespitle güçlünün yanında yer almaya gayret gösteriyordu. Şartlar değiştiğinde Trabzon Devleti de kendisine yeni hami olacak devletini değiştiriyor ama politikasını değiştirmiyordu. David Komnenos döneminde bu politika tamamen değişmiş, Trabzon Devleti hem kendisini ilgilendiren, hem de iki Türk devleti arasında cereyan eden çatışmalarda etkin rol oynamaya başlamıştır. Papa vasıtasıyla Avrupalı devletlerin de taraf olduğu ve Trabzon Devletini sona yaklaştıran bu gerilimde Fatih Sultan Mehmet, Komnenoslar’ın Avrupalı devletler yanında Uzun Hasan ile de yürüttüğü ikili politika ile beraber, Uzun Hasan’ın da bu politikalara karısı Despina vasıtasıyla ortak olmasından rahatsızdır.

Sara Hatun yanında olduğu halde Trabzon’a yönelen Fatih, ordusunu ikiye ayırır ve Mahmut Paşa komutasındaki Rumeli askeri birliğini önden gönderir. Rumeli askeri birliği soldan, kendisi de Anadolu ve Yeniçeri askerleri ile Gümüşhane ve Bayburt üzerinden hareketle Trabzon’a yöneldiler665. Öncü birlik olarak Bayburt’tan Mahmud Paşa gönderildi666. Bu esnada Osmanlı donanması zaten şehri denizden muhasara altına almıştı667. Bu donanma Trabzon açıklarına teçhizatı tam olarak gelmiştir. Fetih için gerekli demir, bakır, barut ve güherçileye sahip donanma, Mahmut Paşa’dan bir ay evvel şehre

665

Tursun Bey, a.g.e., s. 22-23; Şahin, İ., a.g.m., s. 156; Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 461.

666

Hasan-ı Rumlu, a.g.e., s. 386; İbn Kemal, a.g.e., s. 196.

667

ulaşmıştır668. Bir yarma hareketini geri püskürttükten sonra Trabzon’un dış

mahallelerini yaktılar ve otuz iki gün boyunca kuşattıkları şehrin denizden yardım almasını engellediler669.

Mahmut Paşa ise Fatih’ten önce Trabzon’a ulaşarak şehri karadan da kuşatma altına aldı670. Mahmut Paşa şehrin batı bölgesini kuşatacaktı671 ve Limana girdi672. Fatih Sultan Mehmet ise güney’den Trabzon’a ilerleyerek ordusu ile beraber Bulgar Dağı olarak adlandırılan bölgeyi aştı673. Bu dağın aşılması oldukça meşakkatli olmuştur. Dik yamaçlara sahip ormanlık arazide yağmurun da etkisiyle yavaş ilerleyen ordu, yavaşlamaya sebebiyet veren topları ve ağırlıkları bırakarak yoluna devam edebilmiştir. Kara kuşatmasının yirmi sekizinci gününde674 ve Fatih’in şehre gelmesinden bir gün evvel Mahmut Paşa, Thomas Katabolenou adındaki bir kimseyi barış görüşmesi yapması için David’in yanına gönderdi. Katabolenou, tarafından Kral David’e şehrin teslim edilmesi durumunda kendisinin, ailesinin ve saray halkının yaşayabilecekleri bir yere kavuşturulacaklarını, şehir halkına zarar verilmeyeceğini, aksi halde halkın ya esir alınacağını ya da öldürüleceğini bildirdi675.

Fatih Sultan Mehmet bu görüşmeden bir gün sonra Gölçayır mevkisine gelerek ordugahını kurmuştur676. İstanbul’u fetheden komutanı ordusunun başında Trabzon önlerinde görmek muhakkak David’in düşüncelerine etki etmiştir. Trabzon’un her yönden kuşatılması, İmparator David’i çaresiz bırakmıştır. Trabzon’un savaşacak gücü vardır, ancak yetersizdir. Ayrıca karşılarında Bizans Devleti’ni yıkan ordu vardır. Bu halde David kendisi ve şehir için en mantıklı yol olarak Fatih ile anlaşma girişimlerinde bulunmaya mecbur kalmıştır.

668

İbn Kemal, a.g.e., s. 196; Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 461; Miller, W., a.g.e., s. 59.

669

Miller, W., a.g.e., s. 59.

670

Tursun Bey, a.g.e. s. 22-23.

671 Bilgin, M., a.g.m., s. 52. 672 İbn Kemal, a.g.e., s. 196-197. 673

Şahin, İ., a.g.m., s. 156; Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 461; Ayrıntılı bilgi için bkz: Kırzıoğlu, F., “Trabzon’un Fethi Sırasında Fatih Sultan Mehmet’in Yaya Aştığı ‘Bulgar Dağı’ Neresidir?”,

Öncesi ve Sonrasıyla Trabzon’un Fethi, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları, Ankara, 2001, s.

128-133; Aşıkpaşazade, a.g.e., s. 24. 674 Bilgin, M., a.g.m., s. 52. 675 Miller, W., a.g.e., s. 59. 676 Bilgin, M., a.g.m., s. 53.

David evvela müttefiki Akkoyunlu Uzun Hasan’ın annesi Sara Hatun’dan yardım istedi677. Uzun Hasan’ın annesini Fatih Sultan Mehmet ile Trabzon

önlerine göndermesinden, muhtemel bir anlaşma için zemin arama çabalarında aracı olma vazifesi üslendiği sonucuna ulaşabiliriz. Öyle anlaşılıyor ki Uzun Hasan dahi müttefiki Trabzon Devleti’nin Osmanlı gücü karşısındaki geleceğinden ümidini kesmiştir. Bu halde Trabzon ve çevre bölgesinin müstakbel hakimi ile iyi ilişkilerin tesisi şarttır. Bu nedenle bir iyi niyet göstergesi olarak Uzun Hasan’ın, annesi Sara Hatun’u anlaşma arayışlarına katkıda bulunması ve David’i muhtemel bir savaş ve neticesinde kayıplar meydana gelmemesi için, ikna çabalarına yardımcı olabilmesi maksadıyla Fatih ile beraber göndermiş olması büyük ihtimalledir.

Sara Hatun’un girişimlerinden bir sonuç çıkaramayan David, Mahmut Paşa ile akrabalık ilişkileri olan mabeyincisi Georgios Amirutzes’i bu hususta görevlendirdi. Mabeyinci Georgios Amirutzes’in çabaları sonuç vermiştir678.

Miller, David’in büyük yeğeni olan Amirutzes’in krala ihanet girişimleri içinde olduğunu yazar. Buna göre Mahmut Paşa Amirutzes ile irtibata geçerek, David’e teslim olması halinde Fatih Sultan Mehmet’in kendisine rahatça yaşayabileceği bir yer vereceğini, eğer teslim olmaz ise kısa zamanda geçekleştirilecek fetih neticesinde öldürüleceğini söylemesini sağlar679. Esasen Trabzon’dan çıkıp başka bir kaleye sığınmak fikrinde olması ile beraber680,

başka bir çare olmadığını da görmüş olsalar gerek İmparator David ve ailesi teslim oldular ve Komnenoslar ve şehir ahalisinden bir kısım ile deniz yolunu kullanarak önce İstanbul’a681, ardından da Edirne’ye gönderildiler682. İstanbul’a gönderilenler arasında yüksek dereceli memurlar, şehrin ileri gelen aileleri, Trabzon’da çevre yöresinde bulunan imparatora bağlı beyler de bulunmaktaydı683. İbn Kemal David’in teslim olması ile ilgili olarak “korhusından 677 Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 461. 678 Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 462. 679 Miller, W., a.g.e., s. 59. 680

Hasan-ı Rumlu, a.g.e., s. 386.

681

Tursun Bey, a.g.e., s. 23; İbn Kemal, a.g.e., s. 197-198; Miller, W., a.g.e., s. 61.

682 Şahin, İ., a.g.m., s. 156; Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 462; Hasan-ı Rumlu David’in tüm malları,

ağırlıkları, çoluk çocuğuyla beraber İstanbul’a gönderildiğini ve ona bir görev verildiğini yazmıştır; Hasan-ı Rumlu, a.g.e., s. 387.

683

âmân dileyüb kal’ayı virdi” diye yazar684. Yanlarında şehir halkından olan bin

beş yüz genç de vardı. Hıristiyan olan bu kesimden bir kısmı Fener’e, Laz olanlar ise Beyazıt’a yerleştirildiler. Bu göçmenlerin arasında Georgios Trapezuntios ve Georgios Amirutzes gibi bilgin kimselerde vardı ve Fatih Sultan Mehmet bu kişilerin tecrübelerinden faydalanacaktır685.

Fatih Trabzon’u teslim aldıktan sonra bir müddet şehirde kaldı. Kaleyi ve sarayı gezdi. İlk Cuma Namazı’nı Saint Eugenius Kilisesi (Yeni Cuma Camii)’nde kıldı. Bu kilise ile beraber Orta Hisar mevkiindeki Panaghia Crysocephalos Kilisesi de Orta Hisar Camii adıyla camiye dönüştürüldü686.

Kiliselerin camiye çevrilmesi şehirde yaşanacak köklü dönüşümlerin habercisidir.

Bunlarla beraber Fatih, demografik yapıda da değişikliklere neden olacak kararlar aldı. Savaşta Osmanlı Ordusunda yer alan askerlere karşı cephede yer almış olan askerlerin mülkleri dağıtıldı. Bu durumun tespiti için bir ferman çıkartıldı. Trabzon’dan bir kısım İstanbul’a gönderilmiş olsa dahi kalan Rum, Ermeni, Cenevizli Hıristiyanlar surların dışarısında iskan edildiler687. Ayrıca

Tursun Bey kaledeki kızlara ve oğlanlara dokunulmadığını, bazı vergiler alınması karşılığında yerlerinde bırakıldıklarını yazar688. İbn Kemal kızların ve oğlanların esir alındıklarını belirtirken, yerlerinde kalan ahali üzerine vergiler konulduğunu kaydeder689.

Trabzon’un Osmanlı Devleti’nin eline geçmesi ile beraber yöre Türk iskanına açılmış bulunuyordu. Trabzon’a Anadolu’nun çeşitli yörelerinden, özellikle de şehre çevre bölgelerde bulunan Türk nüfus yerleşim maksadıyla harekete geçirildi. Bundan evvel Trabzon’da kale içi mevkiye Yeniçeriler yerleşirken, piyadeler şehirde yerleşik kaldılar. Şehrin halkından olan gençlerden bir kısmı da Osmanlı Devleti’nin yeni oluşturacağı idari düzende

684 İbn Kemal, a.g.e., s. 197. 685 Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 463. 686 Miller, W., a.g.e., s. 60. 687 Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 463. 688

Tursun Bey, a.g.e. s. 23.

689

sipahi, silahtar ve yeniçeri olarak görev almaya başladılar690. Yeniçeri olarak

hem şehir halkından hem de çevreden seçilen 1.500 gençten 800’ü ocağa dahil edildi691.

Daha sonra ise büyük Türk gurupları yöreye doğru harekete geçirildi. Yöreye akın eden Türk guruplardan sayıca en fazla olan Çepniler dikkat çekmektedir. Zaten Çepniler yöreye yakın bölgelere kadar gelmişlerdir. Trabzon’dan da evvel, 14. yüzyılın sonralarından itibaren özellikle Giresun, Torul, Görele havalisine yerleşmişler692, Trabzon Devleti hudutlarına

yaklaşmışlar, hatta bazı saldırılarda bulunmuşlardır. Hatta Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’a seferi öncesinde Eynesil, Görele, Kürtün, Dereli, Tirebolu, Giresun’u içine alan geniş alan Çepni Türklerinin ellerinde bulunuyor olması büyük ihtimalledir693.

Bugün dahi özellikle Giresun’dan hareketle Trabzon’un Beşikdüzü İlçesinden denize dökülen Ağasar Deresine kadar olan bölgede yoğun bir Oğuz Türkü ve Oğuzların bir kolu olan Çepni nüfusuna rastlanmaktadır. Bu yöreden Trabzon’a doğru olan bölgede ise yine kısım kısım Çepni Türklerinin varlığı göze çarpmaktadır.

Bununla beraber bölgedeki Türk nüfusun tarihinin Fatih Sultan Mehmet tarafından Trabzon’un fethi ile başlatılmasının yanlış olduğu, şu ana kadar yapmaya çalıştığımız izahlardan ortaya çıkmış olması gerekmektedir. Ayrıca Shukurov’un aktardıklarına göre Trabzon ve havalisinde çok daha eski tarihlerde Türkçe isimlere rastlanılmaktadır. Bizim burada Türklerin Trabzon’un fethinden sonra çevre bölgeye olan akınlarından bahsimiz, daha evvelki tarihlerde bu yörede bir Türk nüfusun olmadığı şeklinde yanlış bir algılamaya sebebiyet vermemelidir. Bölgede yaşayan Türkler Türkçe isimler kullanmışlar ve bu durum kayıtlara geçmiştir. Hatta Anadolu’nun diğer bölgelerinde yaşayan Türklere nazaran konumuz olan yörede yaşayan Türkler adeta Türk olduklarını ısrarla vurgulamak isterlercesine Türkçe isimleri daha fazla kullanmışlardır. 690 Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 463. 691 Miller, W., a.g.e., s. 61. 692 Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 463. 693 Aygün, N., a.g.t., s. 14.

Ayrıca kayıtlar bize fetihten önce burada yaşayan Türklerde yerleşik hayata geçmiş, esnaf, köylü, zanaatkarlar bulunduğunu gösterir694 ki göçebe toplumlar

için yerleşik hayata geçiş sürecinin oldukça yavaş gerçekleştiğini düşünürsek, şehirdeki Türk varlığının daha eski zamanlara ulaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Trabzon’un Osmanlı hakimiyetine geçmesinden sonra şehrin İdari yapısında da değişikliklere gidilmiştir. Nihayetinde Trabzon artık bir devlet merkezi değildir. Gelibolu Sancak Beyi Kazım Bey Osmanlı yönetimindeki Trabzon’un ilk idarecisi oldu. Kazım Bey bir donanma komutandır. Kendisine dört yüz asker verilerek bir garnizon oluşturulmuştur695. Ayrıca şehre kadı tayin

edildi696.

Fatih, şehrin ele geçirilmesi esnasında yanında bulunan Sara Hatun’u, kendisine Trabzon’un fethi ile ele geçen ganimetin bir kısmını vererek oğlu Uzun Hasan’ın yanına gönderdi697.

Eski İmparator David, iki yıl Edirne’de yaşadı. 1463’e kadar süren bu zaman zarfında kendisine Tuna nehri dolaylarında 300.000 sikke geliri olan ve içinde köyler olan bir arazi verildi698. David bu geliri az bulmuştur. Bizans’ın

temsilcisi olma vasfını da korumakla beraberi Uzun Hasan’ın karısı olan yeğeni Katherina yazdığı bir mektupta kendisinden oğullarından bir tanesini istemektedir. William Miller, Amirutzes’in eline geçen bu mektubu Fatih Sultan Mehmet’e ilettiğini belirtir. Bu girişimlerden haber alan Fatih, David’i Edirne’de bir kulede zincire vurdurur ve nihayetinde David 1463 tarihinde ardılı olması muhtemel üç oğlu ile beraber öldürülür699.

Daha sonraki zamanda gerçekleşeceği üzere Karadeniz’in bir Türk Gölü haline getirilmesi Fatih’in zihninde önceden tekamül etmiş olmalıdır. Trabzon’un Osmanlı hakimiyetine geçmesi ile beraber Sultan Fatih’in Karadeniz siyasetine dair çok önemli bir merhale atlatılmış oldu. Keza Trabzon’un fethi bundan evvel

694

Shukurov, R., a.g.m., s. 114-116.

695

Miller, W., a.g.e., s. 59; Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 462; (Miller Gelibolu Sancak Beyinin adını Haşim olarak kaydetmiştir).

696 İbn Kemal, a.g.e., s. 198. 697 Aşıkpaşazade, a.g.e., s. 24. 698 Tekindağ, Ş., a.g.m., s. 462. 699 Miller, W., a.g.e., s. 62.

Anadolu ve Anadolu’daki Türk nüfusunun Karadeniz ile daha kolay bağlantı kurabilmesinin yolunu açmıştır. Ayrıca Trabzon’u sınırlarına katan Osmanlı Devleti için Karadeniz’de sürdürülen ticaret daha kolay ve bu ticaret neticesinde elde edilen pay daha büyük olacaktır. Evvela Trabzon ve daha sonraları Kırım gibi bölgelerin Osmanlı hakimiyetine girmesi ve otoritenin tesisi ile önceki dönemlerin aksine Karadeniz’de Türk gemilerinin saldırıya uğraması sonlandırılmış olacaktır. Trabzon doğudan gelen ticaret yollarını batıya bağlayan kavşak noktadaki bir şehir olarak Osmanlı Devleti’nin ilerleyen zamanlarda gerçekleştireceği Karadeniz’e yönelik politikalarında önemli rol sahibi olacaktır700.

700

Tansel, S., Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve Askeri Faaliyeti, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, s. 16-17.

BEŞİNCİ BÖLÜM

TRABZON’UN TARİHİ MİMARİSİ