• Sonuç bulunamadı

Bizans İmparatorluğu Zamanında Karadeniz’de Önemli Limanlar

4 1204 Sonrası Karadeniz Ticaretinde Selçuklu Etkisi :

Harita 5 Bizans İmparatorluğu Zamanında Karadeniz’de Önemli Limanlar

Ancak VIII. Palaelog Venedik ve Cenova arasındaki çekişmelerden faydalanma hususunda oldukça arzuludur. İmparator, ittifakları hem iktisadi hem de siyasi boyutta düşünmektedir. Bazı dönemlerde Venedik ile bazı dönemlerde de Cenova ile, yeri geldiğinde de her ikisi ile de anlaşmalar imzalayan İmparator VIII. Palaelog504, bir yandan ticaretin getirisinden faydalanırken bir yandan da

devam edegelen Latin tehdidine karşı siyasi manevralarda bulunuyordu.

Lakin Cenova en azından 1261 sonrası dönemin başlarında daha kârlı görünmektedir. Keza Bizans siyasi – ticari ilişkilerinde imtiyazlar vererek bir denge politikası gütmüş olmakla beraber bir yandan da özellikle Cenova bu

503

Nicol, D. M., a.g.e., s. 281-282.

504

imtiyazlar ile elde ettiği imkanları iyi değerlendirmiş ve kıyı bölgelerde tesis ettiği kolonilerinin de vasıtayla Karadeniz ticaretinde çok etkili bir konuma gelmiştir505.

Dönemin Trabzon’unda da Ceneviz etkisi hissedilmektedir. William Miller, II. Aleksius’dan önceki Trabzon idarecilerinin Cenevizlilere toprak vermiş olduğundan bahseder. Ayrıca Miller, 1293 yılında Tebriz’en dönerken Trabzon’da konaklayan İngiliz elçilik heyetine ait harcama listelerinde, şehrin taşlı yolları ve iç kısımlarda yer alan dar katır patikaları nedeniyle şehirdeki ayakkabı derisi masrafının yüksek olduğunun belirtildiğini aktarmıştır506.

1263 yılında Venedik taraftarı olan İmparator Palaelog, 1267 yılında tekrar Cenevizliler ile anlaşma imzalayacaktır. Bu anlaşma ile Cenovalılar Galata’ya yerleşirler ve Bizans çevresindeki ticaret için çok önemli bir üs elde ederler. Artık Karadeniz’deki mısır ve balık piyasalarının tamamı Ceneviz kontrolündedir. Hatta İmparator VIII. Michael Palaelog’dan sonra tahta geçecek olan oğlu II. Andronikos Palaelog tahta geçtikten sonra kendi donanmasının yerine Ceneviz donanmasını ikame edecektir507.

Venediklilere Karadeniz pazarında Cenevizliler ile rekabet etme imkanı tanıyan antlaşma ise 1277 yılında Bizans ile Venedik arasında imzalandı. Aslında iki yıl geçerli olan ve taraflar anlaşırlarsa daha süresi uzatılacak olan bu antlaşma ile Venediklilerin Karadeniz ticaretindeki etkinlikleri resmi bir boyut kazanmıştır. Antlaşma ile Venedikliler pek çok sosyal, hukuki ve iktisadi haklar ile beraber İstanbul’da yeni ve sürekli bir konut ve ticaret alanı elde ettiler. Venediklilere ayrılan saha içerisinde ayrıca biri Venedik balyos’u, biri meclis üyeleri biri de depo olarak kullanılacak üç ev ve dışardan gelecek olan Venedikli tüccarların kalmaları için yirmi beş ev tahsis edilecekti. Bunlarla beraber Venedikliler İmparatorluğun diğer yerlerinde de ihtiyaç duydukları ev, hamam, fırın vs. kiralamakta serbesttiler. Ticaret erbabı Venedikliler için en önemlisi de şu nokta olmalıdır ki bu anlaşma ile Venedikliler İstanbul’a girip çıkmakta serbest olma ve Venedik menşeli mallar için vergi ödemeksizin Latinler yada 505 Daş, M., a.g.e., s. 101. 506 Miller, a.g.e., s. 21. 507 Daş, M., a.g.e., s. 102.

Yunanlar ile ticaret yapabilme hakkı elde ediyorlardı508. Bu anlaşma ile

Karadeniz ticaretinde hak elde etme konusunda pek hevesli olduğu görülen Venediklilere büyük bir fırsat tanınmış olmaktadır.

Bu yıllarda Venedik gemileri ile fındık, zift, sandalye, buğday, arpa, zeytinyağı, tuz, şarap, çeşitli kumaşlar taşınıyorlardı509.

1285’de ise bu anlaşmaya ek olarak ikinci bir anlaşmaya daha varıldı. Bu anlaşmanın süresi öncelikle on yıl olarak belirlendi. Ayrıca Venedikliler imparatorluk sınırları içinde uygun fiyata tahıl alma hakkı elde ettiler. Venedikliler hemen İstanbul’a bir balyos gönderdiler ve Karadeniz ve Bizans topraklarında ticaret yapabilmek için gerekli çalışmaları başlattılar510.

Bununla beraber Venediklilerin Karadeniz ticaretine yönelmelerinde Memluk Devletinin kurulmasının da büyük etkisi oldu. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere 1291 yılında Akdeniz’in önemli ticaret limanlarından Akka Memlukların eline geçti511. Venedikliler de Akka’nın savunmasına yardım ettiler512. Lakin şehrin Memlükler’in eline geçmesine engel olunamadı. Bu olay ticari faaliyetlerini Akdeniz’de yoğunlaştırmış olan Venedik ve Cenevizlileri Karadeniz ticaretine daha fazla yönelmeye mecbur bırakmış513 ve bu iki devletin ticari

menfaatleri doğrultusunda daha çok çatışmalarına neden olmuştur. Tabii bu noktada en önemli çatışma sahaları Karadeniz ve bu deniz üzerindeki ticaretin gerçekleşmesinde başrolü oynayan Trabzon gibi liman şehirleridir.

Aslında Venedik ve Cenova Akdeniz ticareti için bir süre savaş halinde kalmışlar (1256 – 1269), 1270 yılında bir ateşkes anlaşması imzalamışlardı. Lakin 1291’de Akka’nın Memluklar tarafından ele geçirilmesi, bundan sonraki dönem için yeni pazarlar arayışında iki devleti karşı karşıya getirecektir514. Akka limanının Müslümanların eline geçmesi ve Orta Asya’da da halen varolan Moğol 508 Nicol, D. M., a.g.e., s. 187-188,281. 509 Nicol, D. M., a.g.e., s. 281. 510 Nicol, D. M., a.g.e., s. 203.

511 Laiou, A., a.g.e., s. 186; Nicol, D. M., a.g.e., s. 204; Atalar, M., a.g.m., s. 132. 512

Nicol, D. M., a.g.e., s. 204.

513

Atalar, M., a.g.m., s. 132; Daş, M., a.g.e., s. 102.

514

etkisi ticareti Akdeniz’de Kıbrıs, Kilikya ve Karadeniz limanlarına çevirirken515,

Karadeniz üzerinden kurulmaya mecbur kalınan ticari ilişkilerde önem kazanan limanlar ise Güney Karadeniz’de Trabzon ve Kuzey Karadeniz’de ise Kefe olacaktır516. Bu dönemde özellikle Cenova Bizans İmparatorluğu ve Trabzon İmparatoru sınırlarında oldukça etkin görünmektedir517.

Memluklular, Akka’yı fethettikten sonra Papalık kurumunun ticari ambargosu ile karşı karşıya kalmışlardır. Ancak Venedikliler bu ambargoya rağmen Memluk Devleti ile ticari ilişkiler kurmaktan çekinmediler. Ambargo nedeniyle Venedikli tüccarlar Karadeniz ticaretine yönlendiler. Bu durum neticesinde Venedikliler ile Cenevizliler daha çok karşılaşır olmuşlardır. Başlangıçta Karadeniz ticaretinde üstünlük kuran Cenevizliler halen daha bu üstünlüklerini korumaktadırlar518.

Ceneviz ve Venedik rekabeti en çok Bizans Devletini etkiledi ve Bizans’ı çöküşe götüren yolda en önemli ayaklardan birisini teşkil etti. Evvela Venedik ve Cenova Devletleri o dönem açından çok üstün deniz güçlerine sahiptiler ve bu durum sınırları Karadeniz, Ege ve Akdeniz’e kadar uzanan Bizans coğrafyasında büyük bir ayrıcalık kazandırıyordu. Bu bölgelerde yapılan ticarete hakim olan iki devlet Bizans Devletini de deniz ticareti üzerinden kıskaçlarına almışlardır519. Zaten Bizans Devleti, Akka’nın Müslüman güçlerin eline geçmesi ve Akdeniz’de Müslümanların egemenliklerinin iyice belirginleşmesi ile beraber gemileri ile ancak kendi sınırları dahilinde olan bölgelerde ticari faaliyetlerde bulunabilmişlerdir520.

Lakin Venedik’in Bizans Devleti ile 1277 yılında ve akabinde 1285 yılında imzaladığı anlaşmalara ek olarak 1319 yılında Trabzon Devleti de bir anlaşma imzalaması Karadeniz sularında elini bir hayli kuvvetli hale getirecektir. Dönemin Trabzon İmparatoru II. Aleksius Komnenos Venediklilere tıpkı 1277

515

Laiou, A., a.g.e., s. 186.

516

Nicol, D. M., a.g.e., s. 204.

517 Laiou, A., a.g.e., s. 186. 518 Atalar, M., a.g.m., s. 132,133. 519 Daş, M., a.g.e., s. 45. 520 Turan, O., “STVDT”, s. 4.

antlaşması ile Bizans’ın tanıdığına benzer haklar tanır. Venediklilere Trabzon’da bir konut ve ticaret bölgesi verecektir521.

Aynı pazara yönelen Venedik ve Cenevizliler arasındaki çatışma yoğunlaşmıştır. Cenevizliler Venediklilerin Bizans sularında faaliyette bulunmamaları için çaba sarfetmeye başladılar. Bizans ve Venedik arasında daha önce bahsettiğimiz anlaşmalar ortada iken, bu pazara girmek hususunda ısrarlı oldukları anlaşılan Venediklileri durdurabilmek için Cenevizliler kendi işlerini kendileri görmeye karar verdiler.

Akka’nın Memlukluların eline geçmesinin ardından Cenevizliler bölgedeki üstünlüklerini epey bir süre daha devam ettirdiler. Bu dönemin başlangıcında, 1294 yılında, iki devlet arasındaki mücadele şiddetli bir şekilde başlayacaktır522. Ayas’da (Yumurtalık) yapılan deniz savaşında Cenevizliler Venedikleri yenilgiye uğrattılar, Girit’te bulunan Hanya’yı (Canea) yaktılar ve Peleponnes’de bulunan Modon limanındaki bir Venedik ticaret filosunu da batırdılar523.

Bu olaylar iki devlet arasındaki iktisadi temelli mücadelenin başlangıcı oldu ve ileriki yıllarda da peyderpey devam etti. Cenevizlilerin askeri alanda gösterdikleri başarılar ile Venedikliler bir adım geri atmış olabilirler. Lakin bu hal Venedik’in tamamen geri çekildiği manasına gelmeyecektir. 1296 yılında Venedikliler Cenevizlilere karşılık vereceklerdir. 75 gemilik bir Venedik filosu Marmara’ya girerek doğrudan Ceneviz hükmü adlında bulunan Galata’ya ilerler524. Limanda demirli gemileri ve kaçan Cenevizlilerin boşalttıkları evlerine

ve ticari depolara zarar verirler. Yine 1296 yılında Venedikliler yirmi beş gemi ile yola çıkıp Karadeniz’deki Ceneviz Kolonisi Kefe’ye saldırdılar. Ege’de de Venedikliler Cenevizlilere karşı zaferler elde ederlerken 1298 yılında bu sefer Cenevizliler Dalmaçya’da doksan beş gemilik Venedik donanmasının seksen beşini yok ettiler525.

521

Laiou, A., a.g.e., s. 189; Nicol, D. M., a.g.e., s. 281.

522 Daş, M., a.g.e., s. 205. 523

Nicol, D. M., a.g.e., s. 205.

524

Daş, M., a.g.e., s. 102; Nicol, D. M., a.g.e., s. 205.

525

Mücadelenin bu şekilde devam etmesinin her iki taraf açısından da olumsuz neticeler doğuracağı açıktı. Bu halde Milano Beyi Visconti araya girdi ve Papa’nın da desteği ile 1299 yılında her iki tarafı barış masasına oturttu. Ancak bu zamana kadar Ceneviz ile müttefik görünen Bizans, Venedik ile mücadelede tek başına kaldı526.

Bizans ve Venedik arasında İstanbul’un çeşitli defalar Venediklilerce tahrip edilmesine neden olan savaş hali 1302 yılında imzalanan ve 1303 yılında İmparator II. Andronikos tarafından onaylanan anlaşma ile sona erecektir527. II.

Andronikos Ege’deki bazı adaların Venedik’e bırakılmasını, savaş tazminatını ve Venedik iskan alanının İstanbul’da yeniden açılmasını kabul etti. 1310 yılında bu anlaşma 12 yıl daha uzatılacaktı528.

1299 yılında imzaladıkları anlaşmaya binaen Venedik ve Ceneviz aralarında paslaşmaya başladılar. Venedik’in elde ettiği bunca imtiyaza göz yuman Ceneviz, 1267 yılında imzalanan anlaşma ile yerleştikleri Galata’nın etrafında surlar inşaa ederken Venedik’ten bir tepkiyle karşılaşmayacaktır. Hatta 1302 yılında Venedik ile imzalanan anlaşmanın hemen ardından 1303 yılında ve daha sonraki yıllarda yapılan anlaşmalar ile Galata’nın hukuken de Cenevizlilere ait olduğu kabul edilmiştir. Halbuki 1267 yılında imzalanan anlaşmada Galata’nın mülkiyeti Bizans’ta bırakılmıştı529.

Nymfeo anlaşması ile VIII. Michael Palaelog’un Cenevizlilere verdiği imtiyazlar Trabzon’da da etkisini hissettirmişti. Bu anlaşma sayesinde Cenevizliler Galata’da vergi imtiyazları elde ettiler. Trabzon’un liman mahallesi Daphnous’da yerleşik olan Cenevizliler bu anlaşmayı emsal göstererek İstanbul’daki Ceneviz kolonisinin sahip olduğu imtiyazı talep ettiler. Bu amaçla Trabzon gümrükçülerine limana getirdikleri emtiayı denetlettirmeme kararı aldılar. Dahada ileri giderek mevzunun siyasi boyuta taşınmasına neden olabilecek girişimlerde bulundular. Trabzon Devleti hanedanının yerel yöneticiler olduklarını ve Bizans İmparatorundan elde edilen imtiyazlar karşısında yerel

526 Nicol, D. M., a.g.e., s. 206-207. 527

Daş, M., a.g.e., s. 102; Nicol, D. M., a.g.e., s. 207.

528

Daş, M., a.g.e., s. 103.

529

yöneticilerin uygulamalarının bir hükmü olamayacağını iddia ettiler. 1306 yılına gelindiğinde Cenevizlilerin bu düşüncelerini Aleksius’a bildirmek üzere bir heyet göndermelerine karşın Aleksius tarafından kabul görmediler. Bunun üzerine Cenevizliler şehirden ayrılmaya karar verdiler. Bu amaçla kolonilerinde bulunan adamlarını limanda toplamaya başladılar. Miller, II. Aleksius’un bu davranışa bir tepki vermediğini, çünkü Cenevizlilerin şehirden ayrılmaları halinde Venediklilerin hemen yerlerini alacaklarını bildiğini belirtir. Ancak Aleksius malların vergilerinin ödenmesini istedi. Bu isteğinin reddi üzerine Aleksius İberyalı askerlerine saldırı emri verdi ve Cenevizliler mağlup edildiler. Buna karşın Cenevizliler şehrin dış mahallelerini yakmaya başladılar. Bu esnada on iki Ceneviz gemisi içinde bulunan yükler ile beraber yandı. Her iki taraf arasındaki kayıplar olması 1314 yılında bir antlaşma yapılmasının nedeni oldu530.

Nymfeo anlaşmasının imzalanmasından sonraki süreçte Cenevizlilerin Karadeniz’deki etkinlikleri artmış olmakla beraber 1314 anlaşması ile Trabzon özelinde de Venediklilere karşı üstünlüklerini daha da hissettirmiş oldular. Bununla beraber bu üstünlüklerini perçinleyecek anlaşma 1316 yılında imzalanacaktır. Miller, 1314 yılında imzalanan antlaşmanın ardından 1316 yılında yine imzalanan bu ikinci antlaşma ile Cenevizlilerin eskiye oranla daha büyük miktarda imtiyazlar elde ettiklerini belirtir. Cenevizli tacir Megollo Mercari adlı bir kişinin 1316 antlaşmasının yapılmasında etken olduğunu izaha çalışır. Buna göre Megollo Mercari sarayda satranç oynarken saray memurlarından Andronikos isimli bir kişi tarafından tokatlanmıştır. Miller, Andronikos’un gençliğinden ötürü Aleksius’un gözdesi olduğunu kaydeder. Bu olayın akabinde Cenova’ya dönen Megollo Mercari buradan bir deniz filosu ile beraber Trabzon’a geri döndü. Miller, Megollo Mercari’nin pek çok liman kasabasını tahrip ettiğini ve esirlerin kulak ve burunlarını keserek tuzladığını aktarır. Kış mevsimini Kefe’de geçirdikten sonra Trabzon’a döndü ve gemilere saldırdı. Trabzon sarayına içinde tuzlanmış kulak ve burunların bulunduğu küpler gönderdi ve kendisine tokat atan Andronikos’un teslim edilmesini istedi. Vaziyetin daha da kötü bir hal almasından endişelenen II. Aleksius,

530

Andronikos’u teslim etti. Bu olayın akabinde imzalanan anlaşmada; artık Cenevizlilerin baskı altında tutulmayacağı, Kefe’de masraflarının Trabzon tarafından karşılanacağı bir konsolosluk binasının yaptırılması ve Kefe’den her yıl bir konsolos gönderilmesi, Trabzon’da Cenevizlilere ait bir depo, bir fırın ve bir de hamam bulundurulması kararlaştırıldı. Ayrıca II. Aleksius, Megollo

Mercari’den ve Accelino Grillo adlı Cenevizli General’den verdikleri zararlara

karşılık alınacak olan tazminatın yarısını almamayı kararlaştırdı ve Cenevizlilere daha önce Çömlekçi mevkiinde bulunan mekanları olan Aslanlı Kale (Leoncastron) yerine depoların olduğu bir yer verildi. Verdiği kalenin surlarla çevrilmesine ve kalenin hemen yakınlarındaki rıhtımın da sadece Cenevizliler tarafından kullanılmasına izin verdi531. Aslanlı Kale şehrin dışında bugünkü limana hakim bir noktada küçük bir kaledir. Trabzon’un Kale Park (Güzelhisar – Ganita) mevkiinde kalıntıları bulunmaktadır (resim 5)532.

Her ne kadar ticari rekabet iki tarafı savaş sahalarında dahi karşı karşıya getirmiş olsa bile ticari hareketliliğin durmasına neden olabilecek boyutlara ulaşmamıştır. Kâh Venedik eliyle, kâh Ceneviz eliyle bu faaliyetler yürütülmeye devam etmiştir. Hatta Papalık ambargosu döneminde Karadeniz’deki ticarete konu olan ürün yelpazesi genişler. Akka Memlukluların eline geçince bu bölge üzerinden yürütülen ticaretin bir kısmı Karadeniz’e kaymıştır. Örneğin Venedikliler artık Hindistan baharatını Trabzon, Tana ve Azak Denizi etrafındaki ticaret merkezlerinden almaya başlamışlardır533.

Ayrıca ambargo, Karadeniz’in kuzeyindeki Altınordu Devleti ile olan ticari ilişkilerde de olumlu bir hava estirmiştir. Ticari hareketlilik sayesinde geliri artan Altınordu devleti bu ticareti daha fazla teşvik etmeye başlamıştır. İran’da Tebriz, Altınordu Devleti’nin merkezi olan Saray şehirleri ile Karadeniz’de Trabzon, Kefe ve Tana şehirleri köle, at ve kürk ticaretinde başı çekiyorlardı. Bu ticaret adı geçen şehirlerin gelişmesinde büyük rol oynamıştır534. Bu zaman zarfında bahsedilen şehirlerde Ceneviz hakimiyeti mevcuttur. Bu şehirlerle beraber Tuna bölgesinde ve Sinop, Samsun ve Amasra gibi Güney Karadeniz’in önemli

531 Miller, a.g.e., s. 23-24. 532

Karpuz, H., “Trabzon İlçelerindeki Önemli Tarihi Yapılar”, s. 104.

533

Atalar, M., a.g.m., s. 132.

534

limanlarına da Cenevizli yerleşimciler getirilecektir. Cenovalı tüccarlar

Karadeniz ülkelerinde yetiştirilen buğday, arpa, pirinç gibi tahılları, deri, kuru meyve, bal, yün gibi ürünleri başta şap olmak üzere bir çok maden ve değerli metalleri, bu bölgeden temin edilen köleleri, Uzakdoğu’dan Karadeniz limanlarına getirilen baharat ve ipeği alarak Bizans pazarlarına satıyorlardı. Bizans ülkesinden ucuza temin ettikleri özellikle hammadde niteliğindeki malları da Batı ülkelerine pazarlıyorlardı. Batı’nın sanayi ürünlerini de (zeytinyağı, sabun, v.b.) Bizanslılara satarak çift yönlü ticaret ile muazzam ölçüde kâr elde ediyorlardı535.

resim 5: Aslanlı Kale – Leoncastron – Ganita

14. YY’da Trabzon bir liman kenti bir dağıtım ve aktarma merkezi vazife görmeye devam etmekle beraber, tabi olarak ticaret çeşitli yollarla

535

sağlanmaktadır ve Anadolu’daki tek dağıtım ve aktarma merkezi Trabzon değildir. Örneğin şap kaynaklarının bulunduğu Şebinkarahisar bölgesinden elde edilen maden için Trabzon ile beraber Kilikya’daki Ermeni Krallığı sınırlarında yer alan Ayas, Bizans sınırlarında yer alan Ephesus (Efes), Miletus (Balat) ve Trilye (Mudanya) gibi liman kentleri de aktarma merkezi vazifesi görmektedirler536. Zaten Anadolu’daki şap ticareti Venedik ve Cenevizlilerin tekelindeydi537. Uluslar arası ticaretin artması nedeniyle zenginleşmeye

başlayan Anadolu’da yeni yeni şehirlerde koloniler kurulmaya başlanacaktır538. Trabzon’da Cenevizliler ile imzalanan anlaşmalara benzer bir anlaşma Venedikliler ile ancak 1319 yılında imzalanacaktır. Bu anlaşma ile Venediklilere de Cenevizlilere tanınan haklar tanındı. Venedikliler de Cenevizlilerin ödedikleri vergiyi ödemek kaydı ile Trabzon Devleti sınırları içerisinde ticaret yapabileceklerdi. Venedikliler ayrıca evlere ve mağazalara da sahip olabileceklerdi. Kiliseleri olabilecek ve bu kilisede Fransisken veya İtalyan rahip bulunabilecekti. Venedik temsilcisinin ikametgahında bir müzik gurubu olacaktı539. 1319 yılında Trabzon Hükümdarı ile imzalanan anlaşmaya ile Karadeniz’de güç kazanan Venedik ticareti, 1333’de Altınordu Hükümdarı’nın Tana’ya olan Venedik ticaretine onay vermesiyle ileri bir boyut kazandı. Tana, Rusya’dan getirilen köle ve kürk ile Orta Asya ile Hindistan’dan ipek, baharat, mücevher gibi ticari emtia için bir toplama merkezi vazifesi görmekte iken bu dönemin Trabzon’u İran bölgesinden getirilen madenler, ipek, baharat ve diğer lüks tüketim malları için Karadeniz’e çıkış noktasıdır. Lakin Venedik eli ile Karadeniz’den yürütülen dış ticaretin konusunu halen daha tahıl, buğday, arpa, tuz, kurutulmuş balık gibi bölgeden elde edilebilecek gıda maddeleri oluşturmaktadır540.

Ancak Venedikliler bu dönemde halen daha Trabzon’da bir koloni oluşturamamışlardır. Venedikliler sahip oldukları yerleşim birimlerinde Trabzon Devletinin kiracısı konumunda bulunmaktan daha fazla bir ayrıcalığa sahip

536

Özcan, K., a.g.m., s. 36.

537 Tabakoğlu, A., a.g.e., s. 116. 538 Turan, O., “STVDT”, s. 6. 539 Miller, a.g.e., s. 24. 540 Nicol, D. M., a.g.e., s. 281-282.

değillerdi541. Ancak Cenevizliler özelikle Galata’da oluşturdukları ticari üs

sayesinde 1303 yılından başlayarak hukuken de sahip oldukları uluslararası ticaretin Karadeniz ayağında son derece etkili bir konuma gelmişlerdi. Keza Karadeniz’e giden yol üzerinde, İstanbul boğazında bir denetim noktası halinde bulunan Galata, İstanbul’un yanında olmasının da getirdiği avantajla etkili bir ticaret merkezi konumuna gelmişti. Cenevizliler Karadeniz’i çevreleyen ülkelerden, sahil kesimindeki limanlardan getirdikleri ticari emtiayı hem tüketim amacıyla, hem de başka memleketlere nakilde bir üs vazifesi görmesi açısından İstanbul’a getiriyorlar, ayrıca burada da yerel tüccarlara pazarlıyorlardı.

Karadeniz’deki ticari rekabet Trabzon için gelirini artırma fırsatı doğurmuştu ve Cenevizlilerle ve Venediklilerle yapılan anlaşmalar ile her iki devletinde Trabzon Devleti hudutlarında ticaret yapmaları sağlanarak özellikle gümrük vergilerinde önemli artışlar sağlandı. 1319 yılında elde ettiği imtiyazın ardından 1320 yılında Venedik, Trabzon’a “Giovanni Sanudo” adlı bir kişiyi temsilci olarak görevlendirir. 1334 yılında da ona iki danışman atar. Aynı yıl Venediklilerin Trabzon limanına yapacakları seyahatler için kurallar düzenlenir. Miller bu bilgiyi şu şekilde aktarır :

“Gemi kaptanları imparatorun huzuruna elçilerimiz gibi çıktıklarında, onu yeterince saygıyla selamlayacaklar, eskiden beri duydukları sevgiyi vurgulayacaklar, imparatorluğun esenliğinden duydukları hazzı belirtecekler, Tanrı’nın imparatoru ve imparatorluğu esirgeyip koruması için dua edeceklerdi. Kaptanlar ayrıca yeni imtiyazlar elde etmek için çaba gösterecekler, imparator ve baronlarına 200 duka altın değerinde hediyeler götüreceklerdi542.”

Karadeniz üzerinden yürüyen ticaret zamanla olumlu yada olumsuz çok daha uzak memleketlerde de etkiler doğurabilecek boyutlara ulaşabilmiştir. Örneğin 1343 yılında Tatar Hanı Tana’da yürütülen ticaretten Venediklileri de Cenevizlileri de uzaklaştırdı. Bunun sonucu evvela İstanbul’da sonra Venedik’te kıtlık meydana gelmesi olacaktır. Başka bir olumsuz etki de yine aynı yıllarda

541

Nicol, D. M., a.g.e., s. 282.

542

yaşanacaktır. Yayılmaya başladığı yer olarak Kırım zannedilen hıyarcıklı veba (kara ölüm) Trabzon’a da ulaşabilmiştir. 1346 yılında Kefe’de meydana gelen Tatar kuşatmasını takiben gemilere giren fareler vasıtasıyla hastalık bir iki yıl içerisinde Trabzon’la beraber İstanbul’a ve hatta Marsilya’ya kadar yayılabilecektir. 1348 yılında ise hastalık Venedik'tedir. Özellikle deniz ticareti sayesinde zenginleşen Venedik, kısmen bu zenginliğin cefasını da çekmektedir543.

1348 yılında ise Trabzonlular, şehirlerinde yaşayan Cenevizlilerin mahallelerine saldırıp pek çok Cenevizliyi öldürüldüler. Bu durum Ceneviz ile Trabzon arası ilişkileri gerdi ve Cenevizliler Giresun’u işgal ettiler ve yaktılar544. Keza Cenevizlilerin, Tatar Hanının kuzey Karadeniz’deki ticaretten kendilerini uzaklaştırmasının ardından bir de güneydoğu Karadeniz’de sürdürdükleri ticaretten uzaklaşmaya tahammülleri yoktu.

Cenevizlileri ellerindekini kaybetmiş olmanın verdiği endişe sarmış olacak ki 1349 yılının Mayıs ayında Kefe’den Trabzon’a iki gemi göndererek saldırıya geçtiler. Çömlekçi mevkiinden (Daphnous\Dafna) yola çıkan bir büyük gemi ve çok sayıdaki küçük gemi Karadeniz’de Ceneviz donanmasına karşı koydular.