• Sonuç bulunamadı

III Aleksius Sonrası Trabzon Devletinde Siyasi Gelişmeler:

TRABZON’UN OSMANLI DEVLETİ SINIRLARINA KATILMAS

1. III Aleksius Sonrası Trabzon Devletinde Siyasi Gelişmeler:

III. Aleksius’un ölümü ile beraber yerine III. Manuel Trabzon İmparatoru olacaktır (resim 6). Onun dönemi Trabzon Devletinin Timur tarafından Anadolu’ya

düzenlenen harekatın etkisi altında geçecektir. Daha önce bahsettiğimiz gibi 1368 yılında Gürcistan bölgesini ele geçiren Timur Trabzon Devleti sınırlarına kadar gelmiştir570.

resim 6 : Trabzon Hükümdarı III. Manuel’e ait Sikke571

Timur’un saldırılarının Trabzon’a doğrudan teması olmadı. Ancak Timur Samsun’u da ele geçirdi ve Trabzon Devletinin sınırları Batum ile Ünye arasında kalacak şekilde daraldı. Limni ise bu sıralarda Taceddin’in oğlu

570 Hahanov, a.g.e., s. 91. 571 http://www.coinarchives.com/a/results.php?search=%22Eugenius%22&s=0&results=100; 28 Mayıs 2007

Aleksius’un damadı Arsamir’in elinde bulunmaktaydı. İmparator sahip olduğu topraklar üzerinde kontrolü yavaş yavaş kaybetmektedir572.

Yıldırım Bayezid’in Timur’a karşı olan mücadelesinde Trabzon Devleti Timur tarafında yer almıştır. Trabzon idaresi Timur Devletinin varlığının kendilerine yönelik olumsuz etkileri olmasına karşın, Osmanlı baskısını azaltmak için fırsat olarak kullanmak niyetinde görülüyor. Dönemin Erzincan Beyi Taharten (Muttaharten)’in aracılığı ile Trabzon ve Bizans Devletleri ile Pera’da bulunan Cenevizliler Timur’a elçiler göndererek Osmanlı Devleti’ne karşı birlikte hareket edebileceklerini bildirmişlerdi. Timur’a götürdükleri teklifte Trabzon Devleti’nin vazifesi donanma ile Çanakkale Boğazını kapatmak ve birliklerin geçmesine engel olmak olacaktı573. 1402 yılında meydana gelen Ankara Savaşında Osmanlı ordusu Timur’a yenilip Yıldırım Beyazıt esir düşünce, bu zamanlarda Anadolu’da giderek etkinliğini hissettiren Osmanlı Devleti’nin gücü bir süreliğine kırıldı. Osmanlı Devleti açısından bu dönem şehzadeler arası mücadelelerle geçecektir574.

Nihayet Osmanlı Devletinin Fetret Devri bittikten sonra Osmanlı İdaresi yeniden can bulmaya başladığı zamanlarda Trabzon Devleti’nin Anadolu’da bir tehlikeye maruz kalmadan nispeten rahat bir dönem geçirdiğini söyleyebiliriz. Bu durum Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar bu minval üzere devam edecektir. Fatih’in babası II. Murat’ın tahtta bulunduğu zamanlarda da bu padişahın Rumeli’deki faaliyetleri Osmanlı Devleti’ni Anadolu’daki ilerlemeden kısmen alıkoymuş olsa dahi575, İstanbul’un Fethi ile beraber işin rengi değişecektir.

III. Manuel döneminden bahsederken İspanya Kralı tarafından Timur nezrinde gönderilen İspanyol Elçisi Ruy Gonzales de Clavijo’dan da bahsetmek gerekir. İspanya’dan yanlarında Timur tarafından İspanya kralına gönderilen bir

572

Uspenski, F. İ., Trabzon Tarihi, Eser Ofset, çev. Enver Uzun, Trabzon, 2003, s. 126.

573

Alan, H., Bozkırdan Cennet Bahçesine Timurlular (1360 – 1506), Ötüken Yayınları, İstanbul, 2007, s. 74.

574 Baykal, B. S., “Uzun Hasan’ın Osmanlılara Karşı Katî Mücadeleye Hazırlıkları ve Osmanlı

Akkoyunlu Harbinin Başlaması”, Belleten, Türk Tarih Kurumu, Cilt:21, Sayı:82, Ankara, 1957, s. 261.

575

elçi de olduğu halde yola çıkan elçilik heyetinde bulunan Clavijo’nun yolu Trabzon üzerinden de geçecektir. Clavijo ve elçilik heyeti beraber önce İstanbul’a geldiler ve buradan gemilerle zorlu bir yolculukla, Karadeniz sahilindeki bazı kentlere de uğrayarak 1403 yılında Trabzon’a ulaştılar. Ona göre Trabzon Devleti’ne bağlı ilk yer Tirebolu’dur. Sahil boyunu izleyerek Fol’a da (Vakfıkebir) uğrayan elçilik heyeti Trabzon İmparatoru III. Manuel Komnenos tarafından karşılandılar. Clavijo, Trabzon devletinin Timur’a vergi ödediğini yazar. Şehrin o dönemdeki vaziyeti hakkında bilgi verir. Şehirde, denize yakın bir yerde Cenevizlilere ve Venediklilere ait birer kale bulunduğundan bahseder. Clavijo’nun aktardıkları şöyledir:

“Trabzon şehri denizin kıyısındadır. Surları gerilerdeki dağ eteklerine kadar varıyor. Bir tarafından küçük bir nehir akıyor. Bunun suları derin bir uçurumdan geçiyor. Bu şekilde Trabzon, bir taraftan son derece müstahkem bir durumda. Diğer bir taraftan hep ova olmakla beraber, sur gayet sağlamdır. Şehir etrafı bağ ve bahçelerle doludur. Deniz kıyısı boyunca uzanan bir cadde, şehrin diğer bir mahallesine ulaşıyor. Burası ise gerçekten görülmeye değer bir yerdir. Çünkü şehre gelen bütün mallar burada satılıyor. Denize yakın bir yerde sağlam surlarla çevrili iki kale vardır. Bunlardan biri Venediklilere, diğeri Cenevizlilere aittir. İki taraf da kalesini imparatorun rızası ile kurmuştur. Şehir dışında bir çok kilise ve manastır vardır576.”

Dönemin iki büyük tüccar milletinin ikisinin de burada birer kale bulundurması şehrin ticari kıymetini bir kez daha anlayabilmek için yeterlidir. Bununla beraber şehre gelen malların satıldığını belirttiği bir de pazardan bahsetmektedir. Şehir hakkında kendisinden edindiğimiz malumat daha çok şehirdeki Hıristiyan ibadet şekillerine dairdir. Trabzon’dan yola çıktıktan sonra önce Zegan (Zigana) kalesine varırlar. Bu arazi Trabzon Devleti sınırlarında bulunmaktadır. Yol üzerinde Orila (Torul) adlı kaleye vardılar. Bu kalede Kavasit isimli komutan hüküm sürmekteydi. Kavasit gönderdiği bir atlı ile elçilik heyetine tek geçim kaynaklarının yolculardan aldıkları vergi ve düşmanlardan elde

576

ettikleri ganimet olduğunu anlattı ve onlardan vergi ve münasip bir hediye istedi. Heyet Kavasit ile görüşmek istedi ve Kavasit’in 30 atlı ile beraber gelmesi ile bir görüşme yapıldı. Görüşmede Kavasit elçilik heyetine, bulunduğu bölgede Türklerin saldırını durdurmaya çalıştıklarını söyledi ve isteklerini yineledi. Para yada mal vermeleri gerektiğini söyledi. Heyetin ısrarlarına rağmen isteklerinden taviz vermeyen Kavasit’e birkaç parça eşya verildi ve Erzincan sınırına yakın bölgelere kadar onun adamları ile beraber gidildi. Orila kalesi ile savaş halinde olan Çobanlı Tükmenlerine ait araziden dikkatlice geçildikten sonra Erzincan sınırında yer alan Alanza / Alansa’ya ulaşıldı. Kavasit’in adamları buran daha ileriye gidemediler ve geri döndüler. Buralardan sonra yoğun Türk nüfusunun bulunduğu Erzincan yöresine varmışlardır577.

Burada Kavasit’in Karadeniz sahil kesimine doğru Türk ilerleyişine gücü oranında engel olmaya çalıştığı görülmektedir. Muhtemelen Kavasit gibi bir bölgede etkin güç haline gelmiş başka kale liderleri de vardı ve geçim kaynakları Kavasit’inkinden farksızdı. Türkler hemen Trabzon Devleti sınırlarının arkasında oldukça organize bir güç halinde bulunmakta iken, Trabzon Devleti, sınırları dahilindeki topraklara dahi sahip olamıyor, zayıflayan merkez otoritesine karşın yerel beyler kendi otoriterini tesis etmeye başlıyorlardı. Her ne kadar Kavasit’in ve muhtemel başka beylerin Türklere karşı koyması Trabzon Devleti merkezini rahatlatıyorsa da, Türklere bu karşı koyma hareketi merkezi bir güce bağlı olarak ve onun faydası amaç edinilerek değil, bu yerel beylerin menfaatleri gereği gerçekleştiriliyordu.

Miller, III. Manuel’in dört büyük vassallığı kontrolü altında tuttuğunu kaydeder. Bunlardan bir tanesi Kavasites’in hükmü altında bulunan arazi iken diğeri yukarıda bahsettiğimiz Taceddin’in oğlu Arsamir’e aitti. 10.000 arlı askeri bulunan Arsamir’in annesi III. Aleksius’un kızı Eudokia’dır. Ayrıca Trabzon Devleti’nin kontrolü altında bulunan diğer iki vassal, hem Türk hem de Grek halkın yaşadığı Ünye ve çevre bölgesini elinde bulunduran ve Timur’a vergi

577

Ruy Gonzales de Clavijo, a.g.e., s. 59-80; Uspenski, F. İ., a.g.e., s. 127-130; Alansa: Gümüşhane iline bağlı Kelkit İlçesinin'in 8 km kuzeybatısındadır. Erzincan’ın İliç İlçesi Yaylapınar (Haneğe) Köyü civarındadır.

veren Melissenos ile Khalbia bölgesinin Beyi Süleyman’dır. Süleyman Bey de III. Aleksius’un kızlarından birisi ile evlidir578.

Karadeniz’deki ticari rantın etkisi ile olsa gerek, Cenevizliler’in 1416 yılında Trabzon üzerine düzenledikleri başarısız bir seferin579 ertesi yılı III. Manuel öldüğünde yerine oğlu IV. Aleksius geçecektir. IV. Aleksius, babası III. Manuel’in 1377 yılında evlendiği ilk eşi Gürcü Eudokia’dan olma oğludur580.

IV. Aleksius düşmanla uğraşabilecek bilgi ve deneyime sahip değildi. Askeri konulara bir merakı da yoktu. Ayrıca Trabzon çevresinin askeri ve idari erkanı yabancılardan oluşmaktaydı581. İmparatorluğunun başlarında Ceneviz

baskısı ile karşılaşmış ve Cenevizliler üç kadırga ile Trabzon donanmasını yenerek bir manastırı silah deposu haline getirmişlerdi. 1418 yılında Ceneviz İmparator Aleksius’dan zararlarına karşılık tazminat istedi ve Aleksius bunu kabul etti. Ancak 1425 yılında ilişkiler yeniden gerildi ve Ceneviz konsolosu kendi bölgelerine gemi yanaştırılmamasını ve Trabzon ile ticari faaliyetlerin durdurulmasını emretti582.

Aleksius tahtına ortak olarak büyük oğlu Kalo IV. Juhannes’i atadı. Juhannes annesinin saray haznedarı ile ilişki yaşadığı iddiaları üzerine haznedarı öldürdü ve annesi ile babasını hapsettirdi. Ancak devletin ileri gelenlerinin tepkisi ile karşılaştı ve annesini öldürme niyetini gerçekleştirmekten vazgeçerek Gürcistan’a kaçtı. Babası IV. Aleksius oğlunu tahttaki hakkından azlederek yerine ikinci oğlu Skandaria (İskender)’yı seçti. Gürcistan’da Kral Aleksander’in kızı ile evlenen Juhannes, 1427 yılında bir Ceneviz kolonisi olan Kefe’ye gitti. Burada bir Cenevizliden gemi kiraladı. Silahlı bu gemiyi kendisi de ayrıca silahlandırarak sahibi Cenevizliyi Protostratora (yetkili güvelik görevlisi) olarak tayin etti ve Trabzon üzerine hareket etti. Juhannes’in amacı babasından tahtı alabilmektir. Trabzon’daki etkin siyaset odaklarından Kavasitler ile de anlaşma halinde idi. Kavasitler imparator olabilmesi için Kalo IV. Juhannes’e

578

Miller, a.g.e., s. 44.

579

Miller, a.g.e., s. 44.

580 Uspenski, F. İ., a.g.e., s. 131; Panaretos IV. Aleksius’un tahta geçiş tarihi olarak 1412 yılını

vermiştir: Hahanov, a.g.e., s. 92.

581

Uspenski, F. İ., a.g.e., s. 131.

582

destek vereceklerdir. Trabzon yakınlarında bulunan bir manastırına geldiği zaman babası da dış mahallelerden birisinde çadır kurmuştu. Kavasitlerin yardımı ile babasının karargahına gönderilen iki kişi IV. Aleksius’u öldürdüler. Aleksius babasını öldürmüş olmanın sorumluluğundan kaçmak istemiş olacak ki daha sonra babasını öldüren bu iki kişilerden birisinin elini kesti, diğerini ise kör etti583. Miller tarafından bir Venedik belgesine dayanılarak yapılan izahına göre IV. Kalo Juhannes muhtemelen 1429 yılından önce Trabzon tahtına oturdu. Çünkü 1429 tarihli bu belge Kalo IV. Juhannes’in tahta geçmesinin yolunu açan hadiselerden bahsetmektedir584.