• Sonuç bulunamadı

2. İBADETLERDE İMAM ŞAFİİ’NİN TEFERRÜD ETTİĞİ MESELELER

2.1. Taharet

2.1.2. Hadesten Taharet

2.1.2.2. Hadesten Taharetin Çeşitleri

2.1.2.2.3. Teyemmüm

Teyemmüm lügatte; “kastetmek ve yeltenmek” anlamına gelir. Teyemmümün ıstılah anlamına gelince; bu, su bulunmadığı veya bulunduğu halde kullanılmasına kudret bulunmadığı takdirde temiz olan toprak cinsinden bir şey ile hadesi gidermek

149

Halebî, Burhaneddin İbrâhim b. Muhammed b. İbrâhim Halebî (956/1549), İzahlı Mülteka el-ebhur

tercümesi, (Trc. Mustafa Uysal), İstanbul 1968, I, s.29.

150

İbn Rüşd, I, s.42. 151

İbn Kudame, I, s.292. 152

Şirbini, I, s.121,122; Nevevi, el-Mecmu’ şerhi’l-Mühezzeb li’ş- Şirazi, II, s.209. 153

Ceziri, I, s.144,145,146,147,148. 154

Ceziri, I, s.147. 155

İbni Hümam, I, s.38,39; İbn Âbidin, I, s.286; İbn Rüşd, I, s.42. 156

Ceziri, I, s.148. Küpe deliği hakkında “el-Münye” şerhinde şöyle denilmektedir: Küpe çıkarıldıktan sonra delik tıkanır da üzerinden su geçirildiği zaman içine işler, gafil davranıldığı takdirde işlemez bir hal alırsa mutlaka üzerinden suyu geçirmek icap eder. Ama suyu geçirdikten sonra içine bir çöp sokmak gibi bir zorlanmaya lüzum yoktur, çünkü güçlük kaldırılmıştır. İbn Âbidin, I, s.286.

157

Şirbini, I, s.123; Şirazi, I, s.64,65; Ceziri, I, s.147. 158

maksadıyla yapılan işlemdir.159

Diğer bir ifade ile teyemmüm; temizleyici niteliğe sahip özel toprakla yüzü ve elleri anlatılan özel şekilde meshetmek demektir.160

2.1.2.2.3.1. Teyemmümü Meşru Kılan Sebepler

Teyemmümü meşru kılan sebepler üzerinde imamlar farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Şafiîler bazı maddelerde üç mezhebe muvafakat etmiş, ancak bazılarında ise onlara muhalefet etmişlerdir. Bu maddeleri başlıklar halinde ele alacağız.

2.1.2.2.3.1.1. Suyu Bulamayan Kişi

Cumhur: Farz namazlar, cenaze namazı, cuma namazı gibi farz namazlarda, farzı kılmayıp da sadece nafileye niyet etse bile veya bayram, tavaf ve nafile gibi benzeri suyla yapılan ibadetleri teyemmümle de edâ edebilir. Suyu bulamayan kişinin sağlıklı veya hasta olması, mukim veya misafir olması, sefer mesafesinin de doksan kilometreden az veya çok olması, seferinin mubah veya memnu olması veya sefer esnasında masiyet işlemesi aynı olup hüküm bakımından bir değişiklik arz etmez.161

Üç mezhep bu konuda ittifak halindedir.

Şafiîler: İkamet halinde iken suyu bulamamak nadir olduğundan ve bu özür devamlı olmadığından su bulunmadığı için teyemmüm yapan mukim kişinin, kıldığı namazı suyu bulduktan sonra kaza etmesi farzdır. Sefere çıkan kişi bu seferinde asi ise, suyu da bulamazsa teyemmüm edip namazını kılar. Sonra da bu namazı iade eder. Ama hastalık ve benzeri sebeplerden ötürü suyu kullanmaktan aciz olursa teyemmüm etmesi sahih olmaz. Ancak bu durumdaki asi misafir, isyanından tövbe ederse teyemmüm edip namaz kılar ve sonra bu namazı iade etmesi de gerekmez.162

159 Erdoğan, “Teyemmüm”, s.579. 160 Ceziri, I, s.193. 161

Teyemmüm, vaktinden önce câiz olduğu gibi bir farzdan daha fazla namazlar için ve nafile gibi farz olmayan namazlar için de caizdir. Çünkü bize göre teyemmüm zaruri bedel değil, mutlak bedeldir. Cenaze namazını kaçırmak korkusu ile de caiz olur. Bundan murad, bütün tekbirlerini kaçırmaktır. Velev ki cünüp veya hayızlı olsun. Başka bir cenaze getirilirse ikisinin arasında abdest almak mümkün olur da sonra bu imkân kalkarsa teyemmümü tekrarlar. Mümkün olmazsa tekrar teyemmüm etmez. Bununla fetva verilir. Bayram namazında imam namazı bitirmek yahut güneş zevale ermek suretiyle namaza yetişemeyeceğinden korkan için teyemmüm caizdir. Esah kavle göre velev ki abdestli iken başlayıp da abdesti bozularak namazını sonradan tamamlarken olsun, bu hususta imam olup olmamanın bir farkı yoktur. Zira illet bedeli olmayan namaza yetişememek korkusudur. Binaenaleyh güneş tutulması için, vaktin geçmesinden korkulan sünnet namazlar için -velev ki yalnız sabah namazının sünneti olsun- teyemmüm caizdir. Uyumak, selâm vermek, selâm almak için de teyemmüm caizdir. İbn Âbidin, I, s.407,408; Ceziri, I, s.200,201.

162

Şirbini, I, s.168; Maverdi, Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habib Maverdi (450/1058), el-Havi’l-

kebir hüve Şerhu Muhtasari’l-Müzeni, (Tahkik ve talik Ali Muhammed Muavviz, Adil Ahmed

Sonuç olarak cumhur; sağlıklı, hasta, mukim, misafir veya asi bir kişinin, suyla eda edilen ibadetleri teyemmümle de edâ edebileceğini ileri sürmüşlerdir. Şafiîler ise, mukim ile özür sahibi arasında ayrım yapmışlardır. Mukim kişinin suyu bulamaması nadir rastlanılan bir durum olduğundan kıldığı bu namazını sonra kaza etmesinin farz olduğunu, ancak hastalık ve benzeri sebeplerden dolayı özür sahibi olan kişinin teyemmüm edip namaz kılabileceğini ve sonra bu namazını iade etmesinin de gerekmeyeceğini ifade etmişlerdir.

2.1.2.2.3.1.2. Hal-i Hazırda veya Gelecekte Suya Ihtiyaç Duymak

Cumhur: Kişi; hamur yoğurmak, yemek pişirmek veya affedilmeyen bir necaseti gidermek için suya ihtiyaç duyarsa, suyu kullanmayıp teyemmüm edebilir, demişlerdir.163

Şafiîler: Kişinin; affedilmeyen bir necaseti gidermek için suya ihtiyaç duyması durumunda, suyu kullanmayıp teyemmüm edebilmesi için, bu necasetin kişinin bedeni üzerinde bulunmasını şart koşmuşlardır. Şayet bu necaset kişinin elbisesinin üzerinde bulunursa, necaset yerinde kalmakla birlikte abdest alır. Teyemmüm etmez. Elbisesinden başka örtünecek bir şeyi de bulamazsa, çıplak olarak namazını kılar ve bu namazını daha sonra iade etmesine de gerek kalmaz, demişlerdir.”164

2.1.2.2.3.1.3. Namaz Vaktinin Çıkmasından Korkmak

Hanefiler: Öğle, akşam ve yatsı namazlarına bağlı nafileler, cenaze ve bayram namazlarında suyun bulunması hâlinde abdest alacak olursa bunların vaktinin geçmesinden korktuğu takdirde teyemmüm etmesinin caiz olduğunu söylemişlerdir.165

Hanbelîler: Yakın bir yerde suyun varlığını bilen, ancak o suya kadar gidecek olursa vaktin çıkmasından korkan misafir teyemmüm edip namazını kılabileceğini ve iade etmesinin de gerekmeyeceğini söylemişlerdir. Çünkü bu durumdaki bir kişinin, suyu vaktin içerisinde kullanmaya kadir olmadığından, suyu bulamayan kimseye benzedeğini savunmuşlardır.166

Malikiler: Bu durumdaki kişi vaktin kaçırılmasından korkarsa teyemmüm ile namazını kılar. Bilâhare iadesi de gerekmez, demişlerdir. Cenaze namazı hususunda ise,

163 Ceziri, I, s.202. 164 Ceziri, I, s.202. 165 Zuhayli, I, s.320. 166 Zuhayli, I, s.320.

kendisinden başka bu namazı kıldıracak kimse bulunmazsa bu kişinin teyemmüm etmesi caiz olur, demişlerdir.167

Cumhur, sonuç olarak vaktin çıkmasından korkan kişinin teyemmüm edip namazını kılabileceğini çünkü bu durumdaki bir kişinin, suyu vaktin içerisinde kullanmaya kadir olmadığından, suyu bulamayan kimseye benzedeğini savunmuşlardır.

Şafiîler: Su mutlak olarak bulunduktan sonra abdestle uğraştığı takdirde vaktin çıkmasından korksa bile teyemmüm etmenin doğru olmayacağını, dolayısıyla abdest almasının farz olduğunu ifade etmişlerdir. Gerçekte o kişinin, susuz olmadığını söyleyen Şafiîler, suyun olmaması, teyemmümün caiz olmasına neden olmaktadır. Su bulunduğu takdirde teyemmüm caiz olmaz, demişlerdir.168

2.1.2.2.3.2. Teyemmümün Farzları

2.1.2.2.3.2.1. Teyemmümün Farzlarının Sayısı

Teyemmümün rükünlerinin sayısı konusunda mezhepler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Cumhur: Ne kadar sayıları değişik olsa da teyemmüm farzlarının dört tane olduklarını öne sürmüşlerdir.169

Şafiîler: Teyemmüm farzlarına diğer mezheplerde de bulunan dört farzdan farklı olarak şu hususları ekleyerek teyemmüm farzlarını yediye çıkarmışlardır:

1. Toprağın teyemmüm organlarına nakledilmesi, 2. Tozu olan temizleyici toprakla teyemmüm edilmesi,

3. Toprağın, teyemmüm organlarına nakledilmesinin kastedilmesi…170

2.1.2.2.3.2.2. Teyemmümde Niyetin Zamanı

Teyemmümün farzları sayılırken niyetin ne zaman yapılacağı konusunda mezhepler ihtilaf etmişledir.

Hanefi ve Malikiler: Niyetin vakti; ellerin kendisiyle teyemmüm edilecek olan şeyin üzerine indirildiği an olduğunu,171

Hanbelîler ise, niyet yüzü meshetmekle birlikte yapılabilir ancak yüz meshedilmeden az önce de niyet edilebilir, demişlerdir.172

167 Zuhayli, I, s.320. 168 Şirbini, I, s.144. 169 Ceziri, I, s.213,214. 170 Şirbini, I, s.153,169; Ceziri, I, s.213. 171 Zuhayli, I, s.325,332; Ceziri, I, s.210. 172 Buhuti, I, s.207.

Şafiîler bu üç mezhebe muhalefet ederek farklı bir görüş belirtmişlerdir. Şafiîler niyet, ellerin kendisiyle teyemmüm edilecek şeyin üzerine konması anında yapılmış olması yeterli olmaz. Aksine niyetin, eli yüze vurmakla hâsıl olan toprağın nakline bitişik olması gerekir, yani yüzü meshetmekle birlikte yapılması şarttır, çünkü teyemmümün ilk rüknü budur, demişlerdir.173