• Sonuç bulunamadı

5. UKÛBAT’TA (CEZA HUKUKU) İMAM ŞAFFİİ’NİN TEFERRÜT

5.1. Şer’i Cezalar

5.1.1. Hadler

5.1.1.7. Hadlerle ilgili Yan Meseleler

5.1.1.7.1.1. Çocuğun Mürtedlik ve Müslümanlığı

Çocuğun irtidadı ve Müslümanlığı mezhepler arasında farklı görüşlerin ortaya çıktığı ihtilaflı bir konudur. Hanefi901

ve Malikiler çocuğun irtidadının sahih olacağını,902

Hanbelîler ve Şafiîler ise sahih olmayacağını ileri sürmüşlerdir.903 Çocuğun Müslümanlığına gelince cumhur ile Şafiîler bu konu da ihtilaf etmişlerdir.

897

Köksal, s.444. 898

Tirmizi, Hudud, 27 (1460), III, s.127. 899

Ceziri, VIII, s.3537. 900

Ceziri, VIII, s.3538. 901

Hanefiler: Aklı eren çocuğun irtidadı, tam bir irtidattır. Kendisine mürted ahkâmı uygulanır. Nikâhı batıl olur, mirastan yoksun bırakılır, İslam’a dönmeye zorlanır ve öldürülmez. Kâfir olarak bulûğa ererse, mürted kadın gibi hapsedilir. Ceziri, VIII, s.3492. Ebu Yusuf: Aklı eren çocuğun mürtedliği geçerli sayılmaz. Ama Müslümanlığı sahih sayılır. Serahsi, X, s.122; Semerkandi, III, s.309.

902

Cumhur; mümeyyiz çocuk, İslamiyet’i akıl edebiliyorsa ve yine Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Kim Allah’tan başka ilah olmadığını söylerse cennete girer”904 kavli gereğince çocuğun İslamiyet’i sahih olur, demişlerdir.905

Delil olarak Hz. Ali (r.a.)’nin, henüz beş yaşındaki bir çocukken Müslüman olduğunu ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) de onun Müslümanlığını sahih saydığını göstermiştir.906

Şafiîler ise, aklı eren çocuğun irtidadı nazar-ı itibara alınmaz. Müslümanlığı da böyledir. Çünkü o, Müslümanlık bakımından ebeveynine bağlıdır. Bu hususta bağımsız değildir, demişlerdir. Delil olarak şu hadisi getirmişlerdir: “Üç kişiden kalem kaldırılmıştır. Çocuktan büyüyünceye kadar, uyuyandan uyanıncaya kadar, akıl hastasından iyileşinceye kadar.”907

Dolayısıyla çocuğun söz ve itikadı geçerli sayılmaz, demişlerdir.908

5.1.1.7.1.2. Sarhoşun Mürtedlik ve Müslümanlığı

Sarhoş edici bir maddeden içen ve sonra irtidad eden kimsenin irtidadı, hiç içmeyen gibi sahih midir? Yoksa kuvâ-yi akliyesi muattal olmuş, ayılıncaya kadar sözlerinin itibarı olmayan ve ayılınca ya İslam’a döner ve mesele halledilir veya irtidadı ihtiyar eder ve hakkında irtidadın hükümleri uygulanır kimse olarak mı kabul edilmelidir?909

Cumhur; aklı bir şeye ermeyen deli gibi, algılama ve ayırım gücünü yitiren sarhoşun mürtedliğinin de Müslümanlığının da sahih olmacağı ve delinin irtidadının sahih olmayacağı hususunda icmâ olduğunu ileri sürmüşlerdir. Cumhur devamla irtidad, kasıt ve itikada taâlluk eden bir meseledir. Yani itikadı değiştirme esasına dayanır. Herkes de bilir ki; sarhoş, kendi söylediğine inanmaz. Yani inanarak söylemez. Sarhoşun kastı olmadığından, boşaması sahih olmadığı gibi; bunamışlar gibi akdi de kasdi de sahih değildir. Çünkü sarhoş, aklı zail olmuş kişidir, demişlerdir. Aynı şekilde sarhoş, uyku içinde irtidâd eden kimseye benzer ki irtidadı sahih değildir. Sarhoş, gayr-i mükelleftir. Deliler gibi onun da irtidadı sahih olmaz. Gayr-i mükellef olduğunun sebebi

903

İbn Kudame, XII, s.281. 904

Nevevi, Sahihi Müslim bi-Şerhi’n-Nevevi, İman, 37 (23), I, s.293. 905

İbn Kudame, XII, s.278. 906

Serahsi, X, s.122; Semerkandi, III, s.309. İbn Kudame eserinde Hz. Ali’nin yaşının sekiz olduğunu vurgulamıştır. İbn Kudame, XII, s.279.

907

İbn Mace, Talak, 15 (2041), III, s.198 908

İbn Kudame, XII, s.278; Semerkandi, III, s.309. 909

Samerrai, Numan A., Mürted’e Ait Hükümler, (Çev. Osman. Z. Soyyiğit, Ahmet Tekin), Sönmez yay., İstanbul 1970, s.71.

ise, akıl teklifte şarttır. Bu şart, sarhoşta tahakkuk etmediğinden sarhoş mürted de olmaz ve tövbeye çağırılması gerekmez, şeklinde görüş beyan etmişlerdir.910

Şafiîler, kendi gayr-ı meşru isteğiyle sarhoş olan kişinin boşama ve diğer tasarrufları gibi irtidadı da sahih olur, demişlerdir. Şafiîler, müftâbih olan görüş göre, irtidadı sahih olduğu gibi tevbe etmesini istemek de sahih olur. Ayıldığında, Müslüman olması kendisine teklif edilir. İslam’ı tavsif ederse, tavsif ettiği andan itibaren Müslüman sayılır. Küfrü tavsif ederse, o andan itibaren kâfir olur. Zira önce onun Müslümanlığı sahih olmuştur. Tevbe etmezse öldürülür, şeklinde görüş beyan etmişlerdir.911

5.1.1.7.1.3. İrtidada İlişkin Şahadetin Kabulü

İslam’ı terki icap ettiren hallerdeki şahitliğin, tafsilâtlı olup olmaması üzerinde fukaha ihtilaf etmiştir. Şafiîler, tafsilatın şart olmadığını, diğer mezhepler ise irtidad sayılmayan bir hâlin, irtidad olduğu kanaatinin oluşmaması için bu şahitliğin tafsilatlı olmasının şart olduğunu ifade etmişlerdir. Aşağıda mezheplerin detaylı görüşleri sunulmuştur.

Malikiler, bu husustaki şahitlik, bir Müslüman’ın kâfir olması hakkındaki şahitliktir. Bu şahitlikle, Müslüman’ın kanı dökülecek, dokunulmazlığı kalkacak, malı haczedilecek, vârisleri mirasından mahrum edilecektir. Burada âdil bir şahidin: “Ben şehâdet ederim ki, o kâfir oldu ve İslam’ı terk etti;” demesiyle yetinilmez. Küfrü icabettiren hallerdeki ihtilâftan dolayı, neyi inkâr ettiğini açıklamalıdır. Şahit, küfür sayılmayan bir hususta, onu küfürle itham edebilir. Sözün zahiri, şahidin tafsilâtlı şekilde anlatmasının lüzumudur, şeklinde görüş beyan etmişlerdir.912

Hanefiler, irtidada ilişkin şahadetin, ancak iki adil erkekten kabul edileceğini; bu iki şahidin, bir Müslüman’ın irtidad ettiğine dair yaptıkları şahitlikte, Kadı’nın, onun irtidad ediş sebebini onlara sorması gerektiğini belirtmişlerdir. Hanefiler, adamcağız, küfür sayılmayan bir şey söylemiş olabilir, ama o iki şahit o sözün küfür olduğunu sanmışlardır. Kaldı ki sanığın kendisine isnat edilen şeyi inkâr etmesi, tevbe ve İslam’a geri dönüştür, demişlerdir.913

910

Semerkandi, III, s.309,310; Serahsi, X, s.123. 911 Ceziri, VIII, s.3496. 912 Samerrai, s.208. 913 Ceziri, VIII, s.3497.

Şafiîler, bir kimsenin irtidad ettiğine ilişkin yapılan şahitliğin, tafsilâta girişmeksizin mutlak surette kabul edilip bu şahadete göre hüküm verilir, diyerek diğer mezheplere muhalefet etmişlerdir. Şafiîler, irtidad tehlikeli bir şey olduğundan dolayı şahidin, o hususta gözüyle görmeden şahadette bulunamayacağını ifade ederek; Kadı’nın, aleyhinde şahadette bulunulan adama “Kelime-i Şahadet getir” diyeceğini; ancak niçin irtidad etmiş olduğunun sorulmayacağını söylemişlerdir. Ayrıca Şafiîler, eğer aleyhinde şahadette bulunulan adam, Kelime-i Şahadet getirmeye yanaşmazsa; onun yanaşmaması, aleyhinde bir karine olacağından; bu karinenin yanı sıra irtidad sebebini sormaya gerek kalmayacağını, ileri sürmüşlerdir.914

Şafiîlerden bazı kimseler, bu muhakemede tafsilâta girişmek ve irtidad hadisesi hakkında şahadette bulunan kimseyi sorgulamadan geçirmek gerekir, demişlerdir. Onlar, zira irtidad hakkında hüküm vermek, çok önemli bir şeydir. Bu hükmü verirken ihtiyatlı olmak vaciptir. Kesinlikle izlenecek yol budur. Zira (şahit) bazen küfür sayılmayan şeyin küfür olduğu vehmine kapılabilir. Şu halde kâdînın ona soru sorması gerekir, demişlerdir.915