2. İBADETLERDE İMAM ŞAFİİ’NİN TEFERRÜD ETTİĞİ MESELELER
2.2. Namaz
2.2.9. Nafile Namazlar
Nafileleri Şafiîlere göre, tek başına kılınması müstehap olan nafilelerle cemaatle kılınması müstehap olan nafileler olmak üzere iki başlık altında incelemeye çalışacağız.
2.2.9.1. Tek Başına Kılınması Müstehap Olan Nafileler 2.2.9.1.1. Teravih Namazı
2.2.9.1.1.1. Teravih Namazının Kazası
Cumhur: Teravihin vakti fecr-i sadığın doğmasıyla sona erdiğinden, bu vakit içinde kılınmamış olan teravihin kaza edilmesinin mümkün olmayacağını söylemişlerdir. Yatsı namazıyla birlikte kılınmamış veya tek başına kılınmamış olsa da kaza edilemez, diyerek mezhepler bu hususta görüş birliği etmişlerdir.307
303
Ebu Dâvud, Kitabü’s Salât, 65 (595), I, s.162. 304 Zuhayli, II, s.304. 305 Zuhayli, II, s.305. 306 Zuhayli, II, s.305. 307
İbn Âbidin, I, s.630,664; Döndüren, s.344; Zuhayli, II, s.174,203; İbn Hümam, I, s.333,334; Buhuti, II, s.505; Ceziri, I, s.463.
Şafiîler: Cumhura muhalefet ederek vakti çıksa bile, teravihin mutlak olarak kaza edilmesi gerekir, demişlerdir.308
2.2.9.1.1.2. Teravihin Mendubları
Cumhur: Teravihin her iki rekâtının sonunda selam vermek mendubtur. Üç mezhep tek selamla teravih kılan kimse, her iki rekâtta bir oturmuşsa kerahetle birlikte caiz olur, demişlerdir.309 Şafiîler bu görüşe muhaliftirler.
Şafiîler: Teravihin, sonlarında selam verilmesi şartıyla ikişerli rekâtlar halinde kılınmasının zorunlu olduğunu, aksi takdirde teravihin sahih olmayacağını ileri sürmüşlerdir. Her iki rekâtta bir oturulsun veya oturulmasın, tek selamla kılınan teravih sahih değildir, demişlerdir.310
2.2.9.1.2. İstiska Namazının Vakti
Hanefi ve Hanbelîlere göre: İstiska namazı, nafilenin mubah olduğu vakitlerde kılınır, demişlerdir.311
Malikiler: İstiska namazının vaktinin bayram namazında olduğu gibi, nafile kılmanın mubah olduğu vakitten itibaren başlayıp, zeval vaktine kadar devam eder, demişlerdir.312
Şafiîlere gelince onlar: Bu namazın sebepli bir namaz olduğunu, üç mezhebin dedikleri gibi sadece nafile kılmanın mubah olduğu vakitte değil de aksine nafile kılmanın yasaklandığı vakitte de kılınabilir, demişlerdir. Çünkü Nevevi eserinde “Yağmur duası namazı daha doğru görüşe göre bir vakitle sınırlı değildir” demiştir.313
2.2.9.1.3. Küsuf Namazı
2.2.9.1.3.1. Küsuf Namazının Vakti
Hanefilerle Hanbelîler: Bu namazını vaktinin, güneşin tutulması anından başlayıp karartısının açılmasına kadar olduğunu, güneş tutulması nafile namaz kılmanın
308 Şirazi, I, s.159,160; Ceziri, I, s.463. 309 Ceziri, I, s.463,464. 310
Şirazi, I, s.159,160; Şirbini, I, s.346; Ceziri, I, s.464. 311
İbn Âbidin, I, s.790; İbn Hümam, I, s.437,438; Buhuti, II, s.680,691; İbn Kudame, III, s.337,338. 312
İbn Rüşd, I, s.207. 313
yasak olduğu bir vakte tesadüf ederse, sadece dua ile yetinilip namazın kılınamayacağı hususunda ittifak etmişlerdir.314
Malikiler: Küsuf namazı güneş doğduktan bir mızrak boyu kadar yükselmesi anının başlangıcından önce kılınamayacağı gibi, güneşin zevale ermesi vaktinden sonra da kılınamaz.315
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki: Cumhur göre, namaz kılmanın yasaklandığı vakitlerde küsuf namazı kılınmaz. Çünkü yasak vakitler bütün namazları içine almaktadır.316
Şafiîler: Bu namaz sebepli nafilelerden olduğundan, güneş tutulmasının meydana geldiği zaman, nafile namaz kılmanın yasak olduğu vakte rastlasa bile, yine namaz kılınır, demişlerdir.317
Çünkü namaz kılmanın yasak olduğu beş vakit nafilelere mahsustur. Küsuf namazı da sünnet bir namaz olup hangi vakitte olursa olsun, kılınabilir, demişleridir.318
2.2.9.1.3.2. Küsuf Namazının Hutbesi
Cumhur: Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hutbeyi değil namaz kılmayı emrettiğini, dolayısıyla küsuf namazından sonra hutbe okunmayacağı, dile getirerek bu konuda ittifak etmiştir.319
Şafiîler: Küsuf namazını cemaatle kılan erkekler için, tıpkı bayram namazlarından sonra olduğu gibi iki hutbe okumanın sünnet olduğunu ifade etmişlerdir. Şafiîler delil olarak Hz. Aişe (r.anha)’dan rivayet edilen şu hadisi gösterirler: “Hz. Peygamber (s.a.s.) namazını tamamlayınca insanlara hutbe irad etmek için kalktı Allah’ı layık olduğu şekilde övdü ve sonra şöyle buyurdu: “Şüphesiz güneş ve ay…”320
314 Ceziri, II, s.515. 315 İbn Rüşd, I, s.205. 316 Zuhayli, II, s.486. 317
Nevevi, el-Mecmu’ şerhi’l-Mühezzeb li’ş- Şirazi, V, s.57. 318
Zuhayli, II, s.487. 319
İbn Rüşd, I, s.205; Ceziri, II, s.516. 320
2.2.9.2. Cemaatle Kılınmas Müstehap Olan Nafileler 2.2.9.2.1. Bayram Namazları
Bayram namazları, Şafiî mezhebinde sünnet olduğu için bu namazı nafile namazları konusunda ele aldık.
2.2.9.2.1.1. Bayram Namazları Nerede Kılınmalı
Cumhur: Bayram namazlarının kılınma yeri, Mekke hariç diğer yerlerde beldenin dışında bulunan namazgâhtır, diyerek bayram namazlarının mescitte kılınmayacağını ileri sürmüşlerdir. Cumhur’un görüşünü savunan Hanbelîler bu konuda biraz daha detaya inmişlerdir. Hanbelîler; musalla tabir edilen bayram namazlarının kılındığı yer Mekke istisna olmak üzere, şehrin dışında, örfe göre şehre yakın olan geniş bir yer olduğunu; ancak zaruret ve özür bulunursa, o takdirde mescitte de kılınabileceğini, zaruretsiz olarak burada kılınmasının mekruh olduğunu dile getirmişlerdir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) bayram namazlarını mescitte kılmamıştır. Mescitte kılmak O’nun yaptığına ters düşeceği için mekruhtur, demişlerdir.321
Şafiîler: Bayram namazlarını mescitte kılmak daha faziletli olduğunu, çünkü mescit daha şerefli ve diğer yerlerden daha temizdir, demişlerdir. Ancak Şafiîler, şehrin mescidi dar olursa, o takdirde sünnet olan, bayram namazını namazgâhta (bayram namazına mahsus dışarıdaki bir yerde) kılmaktır, demişlerdir. Çünkü rivayete edildiğine göre: “ Hz. Peygamber (s.a.s.) bayram namazları için namazgâha çıkardı.”322
Çünkü cemaat bayram namazlarında daha çok olur.323
2.2.9.2.1.2. Bayram Hutbelerinin Rükünleri
Bu hususta Hanefiler ve Malikiler: Hutbenin bir tek rüknü vardır. Hanefiler, az veya çok miktarda mutlak olarak zikir;324
Malikiler, hutbelerin sakındırma veya müjdelemeyi kapsaması gerekir demişlerdir.325
321
İbn Âbidin, I, s.777; İbn Kudame, III, s.260; İbn Cüzey el-Kelbi, s.183; Buhuti, II, s.661,673; Hanefiler: Mekke mescidini, diğer mescitlerden ayırmayarak buralarda bayram namazının kılınmasının mekruh olduğu söylemişlerdir. Ceziri, II, s.494.
322
Nevevi, Sahihi Müslim bi-Şerhi’n-Nevevi, İydeyn, 9 (889), VI, s.252,253. 323
Şirbini, I, s.466; Şirazi, I, s.222,223; Ceziri, II, s.494. 324
Ceziri, II, s.496,497. 325
Şafiîler: Hanbelîlere326
üç rükünde muvafakat etmekle birlikte üç mezhepte olmayan şu şartı ileri sürmüşlerdir: İkinci hutbede hatibin, mümin erkek ve kadınlara duada bulunması ve duanın, bağışlanma talebi gibi, ahretle ilgili olması şarttır.327
2.2.9.2.2. Teşrik Tekbirleri
Teşrik lügatte, etleri dilimleyip güneş altına bırakmak demektir. Bayramdan sonraki üç gün kurban etlerini dilimleyerek güneşe sermek adet olmuş, bu sebeple bu günlere teşrik günleri adı verilmiştir. Teşrik günleri sayılı günlerdir malum (belli) günler ise Zilhiccenin başından itibaren on gündür.328
Hükmü: Bu tekbirler Şafiîlerle Hanbelîler göre, sünnet;329
Hanefilere göre vacip;330 Malikilere göre ise, menduptur.331
2.2.9.2.3. Nafile Namazlarda Teşrik Tekbirleri Konusu
Nafilelerden sonra tekbir alınır mı alınmaz mı meselesi üzerinde mezhepler arasında ihtilaf vuku bulmuştur.
Hanefiler: Nafile namazlardan ve yalnız başına kılınan farz namazlardan sonra teşrik tekbiri almak vacip olmadığını;332
Hanbelîler, nafile namazlardan sonra tekbir almanın sünnet olmadığını;333
Malikiler ise, nafilelerden ve kaza namazlarından sonra tekbir almanın mekruh olduğunu söylemişlerdir.334
Şafiîler: Gerek erkek gerekse diğer şahıslar, gerek mukim gerekse yolcu, gerek tek başına kılan gerekse diğerleri; cenaze namazı, kaza namazı, düzenli nafile namazlar, adak namazı, mutlak ve mukayyed nafile namazlar ve tahiyyetü’l-mescid vb. gibi sebebi bulunan namazlardan sonra tekbir getirir. Çünkü tekbir, vaktin şiârıdır.335 Bu günlerde kaza edilen kaza namazları için de tekbir getirilir, demişlerdir.336
326
İbn Kudame, III, s.276,280 327
Şirazi, I, s.225,226; Şirbini, I, s.464; Ceziri, II, s.498. 328
Zuhayli, II, s.469. 329
Şirazi, I, s.121; Buhuti, II, s.671,673. 330 İbn Âbidin, I, s.784,787; İbn Hümam, I, s.430,431. 331 İbn Rüşd, I, s.213. 332 İbn Âbidin, I, s.784,787; İbn Hümam, I, s.430,431. 333 İbn Âbidin, I, s.784,787; İbn Hümam, I, s.430,431. 334 İbn Rüşd, I, s.213. 335 Şirbini, I, s.469; Şirazi, I, s.228. 336 Ceziri, II, s.502.