• Sonuç bulunamadı

1.4. Terörün Nedenleri

1.4.1. Terörün Psikolojik Boyutu

Terörün psikolojik boyutunu irdeleyen yazarlara göre onları diğer insanlardan ayıran en belirgin özellik dünyayı algılama biçimleridir.

Terör insan ve topluma dayalı bir olaydır. Terörün aynı zamanda olağan dışı ilişkilerden olması psikolojik yönünü öncelikle düşündürmektedir. Terörist, teröre

hedef olan kişi ve toplum üçlüsü terör ortamının ilgilileri olarak birer psikolojik nesne durumundadırlar (İlhan, 1998: 51).

Terör örgütleri hedeflerine ulaşmak için “şiddet kullanmayı” strateji olarak benimsemişlerdir. Ancak “şiddet kullanma” stratejisinde başvurulan şiddet neticesinde oluşan fiziksel zararın ortaya çıkardığı etkiden ziyade, eylemin oluşturacağı yılgınlık, bezginlik, umutsuzluk, korku, şaşkınlık gibi psikolojik etkiler ile birlikte örgütün tanımı, verilen mesaj daha çok önem arz etmektedir. Terörizm burada gerçek kurbanları değil, izleyenleri hedef almaktadır. Mesele söz konusu psikolojik etkilerin geniş kitlelere taşınması meselesidir (Korkmaz, 1999: 160).

Terörizm ve terör eylemleri insanlar üzerinde en çok korku yaratan, yıldırıcı ve herkesin her an kurbanı ya da tanığı olabileceği durumlardan oluşmaktadır. Altmışlı yıllarda başlayan yaygınlaşmalarından bu yana ruhbilimcilerden, bu denli ‘vahşi’, ‘insanlık dışı’ eylemlerin, nasıl olup da insanlar tarafından yapılabileceğini açıklamaları beklenmiştir. Özgül olarak terörist, terörist eylem ve terörizmin insanlar üzerindeki etkilerinin ruh bilim açısından incelenmesi, kendi içinde son derece tartışmalı, çelişkilerle dolu bir alandır. Terörizm ve şiddetin, insan doğasının bir parçası, insanın kaçınılmaz eylemliliklerinden biri, bir içgüdü, genetik olarak belirlenmiş ve kalıtsal olarak iletilen bir davranış örüntüsü ya da ruhsal bir hastalık olup olmadığı konusunun, henüz sonlanmamış bir tartışma olarak devam ettiği ifade edilmektedir (Candansayar, 2002: 374).

Terörizmin şiddet kullanmadaki temel amacı; toplum üzerinde korku ve kaygı oluşturarak taleplerinin toplum tarafından kabul edilmesidir. Toplum yapısı üzerinde meydana getirecekleri aşındırmalarla amaçlarına daha kolay ulaşacaklarına inanmaktadırlar. Terör örgütleri şiddeti kimi zaman araç kimi zaman amaç olarak kullanarak yalnızca toplumsal yapıyı değil ayrıca toplumu meydana getiren bireyler üzerinde de önemli ve kalıcı etkilere neden olmaktadırlar. Terörizmin oluşturduğu korku atmosferine maruz kalan bireylerde kalıcı dramatik değişimler görmek mümkündür. Günümüzde gerek toplum gerekse bireyler dolaylı veya doğrudan sosyal bir problem olarak ortaya çıkan terörizmin yıkıcı boyutuyla tanışmaktadır (Muş ve ark., 2015: 10).

Kişileri bu şiddet eğilimine sevk eden birçok faktörden bahsetmek mümkündür. Yıllardır yapılan çalışmalarda ortaya çıkan bulgulardan biri terör örgütlerine katılanların büyük bir oranının psikolojik olarak klinik birer vaka oldukları, aile ortamından uzakta büyüdükleri, ya şiddet ortamında yaşadıkları, ya şiddete maruz kaldıkları, ya da tatmin edilmemiş bazı duygularının olduğu yönündedir. Böyle bir ortamda yetişen bir çocuğun büyüyünce toplumdan öç alma duygusunun gelişebileceği ve fırsat bulunca da öç almak için elinden gelen her türlü çabayı göstermesi kaçınılmaz görünmektedir (Öztürk ve Çelik, 2009: 92).

Terörist saldırılardan korkan ve yılan vatandaşlar, önceleri basit bir güvenlik sorunu olarak gördükleri terör eylemlerinin önlenmemesi ve başarısız kalınması karşısında idarecilere olan güvenlerini yitirmeye ve kendilerini savunmasız hissetmeye başlamaktadırlar. Neticede kendilerini ve ailelerini muhtemel tehlikelerden koruyabilme durumu, terör örgütlerinin istekleri karşında dikkatli davranmalarına, gönülsüz ve istemeyerek de olsa destek vermelerine veya en azından tehlikeden korunmak için devlet kurumları ile işbirliği yapmalarına engel olmaktadır (Dilmaç, 1997: 105).

Terör örgütüne katılımın başta statü ve güç kazanmak üzere, kimlik kazanmak, destekleyen grupların övgüsünü kazanmak, finansal kazanç elde etmek, ilahi güç kazanmak-Tanrı adına öldürmek-, intikam almak gibi birçok farklı motivasyon kaynakları olabilir. Toplum içinde hayal kırıklığı yaşamış, topluma yabancılaşmış bireyin bireysel kimliğini grup kimliğinin hizmetine vermesi, başka bir deyişle kendini gruba adaması, ortak üniforma, silah, ortak lisan ve paylaşılan diğer ritüeller sayesinde grup kimliğinin güçlendirilmesi, ortak amaç ve hedefler aracılığıyla terör eylemlerini dışlaştırması, yani kendinden uzaklaştırarak suçluluk ve sorumluluk duygusundan kaçınması, başka bir deyişle “kendisi için değil, grup için öldürmesi”, bu eylemleri rasyonelize etmesi, bu eylemler karşılığında grup ve destekleyen gruplar tarafından kabul görmesi, bir süre sonra bu eylemlerin rutin hale gelmesi, öldürülen kişinin cansızlaştırılması (dehumanizasyon) ve ailesi arkadaşları, yakınları gibi diğer sosyal kaynaklardan uzaklaştırılması kişinin terör örgütü içinde kalmasını

sağlayan başlıca psikolojik etkenler olarak dile getirilmektedir (Post ve ark., 2007: 141-155; Akt: Özel Kızıl, 2013: 90).

Bazı yazarlar terör eylemlerine katılanların demografik özelliklerinin göz önüne alındığında özellikle yaş aralıklarının önemli olduğuna vurgu yapmaktadır. Çoğunluğun çocukluktan gençlik çağına geçiş döneminde olduğu görülmektedir. Bu dönem, bireyin eğitimi, sosyo-psikolojik gelişimi, aile ve çevre ilişkileri açısından insan hayatının en hassas ve dikkat edilmesi gereken dönemlerden biridir. Terör örgütlerinin eleman kazanma süreçlerinde kendilerine hedef seçtikleri kesimin buradan seçilmesi tesadüf değildir. Dolayısıyla mücadele ederken de bu perspektiften yaklaşılması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Genç bireyler ekonomik, siyasi, kültürel zorluklar ve baskılardan yaşlılara oranla daha fazla etkilenmektedirler. Aynı zamanda, gençlerin yaşam koşullarını olduğu gibi kabul etme, kanaat etme ve durumu kanıksama eşikleri de yaşlılara nazaran oldukça düşüktür. Bu durum onları bireysel veya kolektif isyan hareketlerinde bulunmaya daha yatkın hale getirmektedir (Sever ve ark., 2010: 287).

Sonuç olarak; benzer uzmanlarca, benzer özellik ve koşulların kullanımı yoluyla yaratılan terörizmin psikolojisi ve teröristin profili evrenseldir. Kişisel ya da örgütsel bazda ortaya çıkan farklılıklar ise o ülkenin, o ulusun, o dinin ya da o ırkın özelliklerinden veya teröristin kişisel yapısından kaynaklanabilir. Hatta terörizmin yaratıldığı dönemdeki konjonktür de bu farklılıkları oluşturabilir (TBB, 2006: 310).

1.4.2. Terörün Toplumsal ve Kültürel Boyutu